BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,16
ALTIN 2.965,24
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Baykal'dan Hollanda açıklaması! Acı ve üzüntü içindeyim

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, iki bakanımızın toplantılarını engelleyen Hollanda'ya tepki gösterdi. Baykal; ''Acı ve üzüntü içindeyim. Bu hiçbir şekilde kabul edilebilir bir olay değildir. Kendimi rencide olmuş gibi hissediyorum'' dedi.

Abone ol

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Dışişleri Bakanı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na Hollanda’da yapılan muameleye tepki göstererek, "Kendimi rencide olmuş hissediyorum. Bu olay Almanya, Hollanda için yanlıştır. Bizim için de yanlıştır. Bu olay Türkiye’nin hiçbir zaman tasavvur edemeyeceğimiz bir muameleye maruz bırakılabileceğini acı bir biçimde bize göstermiştir. Bunu hazmetmiyorum" dedi.

CHP Keçiören İlçe Başkanlığı tarafından Neşet Ertaş Sanat ve Gösteri Merkezinde düzenlenen referanduma hayır kampanyası toplantısına CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, CHP İl Başkanı Adnan Keskin, Demokrat Parti yöneticileri, sendika temsilcileri ve CHP’li ilçe belediye başkanları ile çok sayıda partili katıldı. 'Türkiye bir kişiden büyüktür', 'Terör bataklığına saplanmamak için hayır', 'Gelecek için hayır', 'Türkiye’nin tapusunu istiyorlar', 'Hayır' dövizlerinin açıldığı toplantıda, program öncesinde CHP Keçiören Teşkilatının oluşturduğu Türkü korosu konser verdi. Türk bayraklarının açıldığı toplantıda İzmir Marşı söylendi.

Deniz Baykal, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Hollanda’daki ziyaretlerinin engellenmiş olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu bildirdi. Deniz Baykal şöyle konuştu:

BU OLAY BİZİ DERİNDEN YARALADI

"Ben de büyük bir acı ve üzüntü yaşıyorum. Dün maalesef Cumhuriyet tarihimizde maruz kalmadığımız çok büyük yanlışlıklara haksızlıklara tanık olduk. Türkiye Cumhuriyetinin iki bakanı birisinin uçağının inmesine izin verilmediği için bir ülkeye giremez noktada olduğu için geri çekildi. Diğeri konsolosluğa 30 metre kala durduruldu ve sınır dışı edildi. Olmaz böyle bir şey. Böyle bir olay hepinizi, hepimizi derinden yaralamıştır. Ben kendimi derinden yaralanmış hissediyorum. Türkiye Cumhuriyetinin iki temsilcisinin böyle bir muameleye maruz kaldığına tanık olmak bunu izlemek gerçekten derinden yaraladı beni. O acı ve üzüntü içindeyim. Bu hiçbir şekilde kabul edilebilir bir olay değildir.

KENDİMİ RENCİDE OLMUŞ HİSSEDİYORUM

Böyle bir olayı Türkiye Cumhuriyeti her bir vatandaşımızın hazmetmesi mümkün değildir. Bu bizim unutmayacağımız ağır bir travmadır. Kendimi rencide olmuş hissediyorum. Türkiye Cumhuriyetini rencide olmuş hissediyorum. Böyle bir muameleyi Türkiye hak etmedi ama böyle bir muameleye maruz kaldı. Bu olay yanlıştı. Almanya, Hollanda için yanlıştır. Bizim için de yanlıştır. Bu olay Türkiye’nin hiçbir zaman tasavvur edemeyeceğimiz bir muameleye maruz bırakılabileceğini acı bir biçimde bize göstermiştir. Bunu hazmetmiyorum. Bunu kabul etmiyorum. Bize bu muameleyi yapanları da, Türkiye’yi buraya sürükleyenleri de kabul etmiyorum."

Deniz Baykal, Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasındaki diplomatik krizleri kimsenin Türkiye’ye yakıştırmasının mümkün olmadığını vurgulayarak şöyle devam etti:

BAKANLARA İZİN VERİLMİYORSA GİTMEM DEDİM

"Bakanlara yapılan bu muameleyi öğrendiğim anda daha önce Almanya’da beni çağıran dostlarıma özür dileyerek oraya gidemeyeceğimi söyledim. İzin almıştık bir sorun yoktu. Ama ben Türkiye’nin benden farklı düşünen benim çalışmamın karşısında çalışma yapan bakanlara izin verilmiyorsa ben gidip düşüncemi söylemem dedim. İktidar sahiplerinin konuşmadığı bir yerde konuşmayı reddetmiş bir ülke olarak, eğer biz iktidar sahibi olsaydık bizi istemeselerdi, şunu bilin ki ben kesinlikle gitmezdim. Bizim bakanlarımızın hukuken sağlam temeli olmayan ve istenmediğimiz bir ülkede yer tutma konusunda ısrar etmenin manası yoktur. Bu meydan okumasıyla hamaset söylemiyle çözülecek bir konu değildir.

Ciddi bir konudur. Ya bunun hukukunu oluşturur anlaşmalara bağlarız. O ülkelerin bizimle bir düzen içine girmelerini sağlarız, ayağımızı sağlam basarak hukukla sağlam bir duruşla gider konuşmamızı yaparız. Burada bir mağduriyet üreterek bunu bir siyasi malzeme yapmak kabul edilebilir değildir. Türkiye’nin böyle bir noktaya getirilmiş olmasından büyük üzüntü duyuyorum bunun acısını yaşıyorum. Hakkımızı alamazsak bunu kabul edemeyiz hesabını sorarız. Türkiye Cumhuriyeti'nde ilk kez bir bakan sınır dışı edilmiştir, bir bakanının uçağının inmesine izin verilmemiştir. Bu Türkiye’nin nasıl bir manzara içine girmekte olduğunu gösteriyor."

'YANLIŞ PUSULADA DEĞİL KAPTANDA'

Deniz Baykal, Başbakan Binali Yıldırım’ın bir mitingindeki mevcut anayasaya ilişkin sözlerini anımsatarak şu ifadeleri kullandı:

"Sayın başbakan anayasanın ülkenin pusulasını bozduğunu söylüyor. anayasanın pusulası sağlam değil diyor. Anayasanın pusulası sağlam. Anayasa Atatürk Cumhuriyetini ön görüyor pusula budur. Yanlış pusulada değil kaptanda. Anayasa bir medeniyet tercihidir. Bir ülkenin anayasası nasıl bir medeniyet tercih ettiğini ortaya koyar. Sen rotanı bilemiyorsun, ondan sonra başlıyor arayışlar. Anayasa mı değiştirelim ne yapalım? Sorun ne istediğini bilmemektir? Anayasa değişmelidir diye bir toplumsal talebi meydanda köyde, kahvede gördünüz mü?"

'BU ÜVEY ANAYASASI'

Referandumda oylanacak olan anayasa değişikliğinin ‘üvey’ anayasa olduğunu savunan Baykal şöyle devam etti:

"Bu üvey anayasası. Yani birilerinin ayrım yapmaya, bütün evlatlarını bir ananın etrafında ayrım yamaya dönük bir anlayışı yansıtan yasal düzenleme. Ben buna o nedenle anayasa değil üvey anayasa diyorum. Hazırlanan anayasa değişikliğini tartıştık mı? Kim yaptı o da belli değil. Ama arkasındaki irade belli, ama yapan belli değil. Rektörlere hukuk fakültelerine bir inceleyin bir panel yapın bize denildi mi? Çözüm sürecinde halkı bilgilendirmek için akil heyeti oluşturuldu bilgilendirme yapıldı. Bunda niye bilgilendirme yapılmıyor. Boş kağıda imza atılarak hazırlanan anayasa teklifine evet mi hayır mı? Bundan hayır çıkar mı? Sen önce imzanı at biz yazarız denirse bu anayasa olur mu. Olmaz üvey anayasası olur mu?"

'BAŞKANLIK REJİMİ HAYSİYETLİ BİR MODEL'

Anayasa değişikliğiyle getirilmesi istenen Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin baka hiçbir ülkede örneği olmadığını savunarak şöyle dedi:

"Başkanlık rejimi haysiyetli şerefli bir model. Getirilmesi istenen bu anayasa modelini dünyada uygulamayan bir başka ülke yok. Anayasa kitabında, siyaset dünyasında yeri yok. Bütün ipler benim elimde olsun diyen bir anayasa. Bu bir tek adam anayasasıdır. Bu Meclis anayasası, millet anayasası değil, tek adam anayasası. Kimseyi üzmek için bunu söylemiyoruz. Bakan kime bağlı, bakanın kıblesi neresi, Cumhurbaşkanı."