CHP lideri Deniz Baykal iki gündür süren yargı depremiyle ilgili çok ağır iddialarda bulundu...
Abone olErzincan Başsavcısı İlhan Cihaner?in tutuklanmasının ardından yargıda ortaya çıkan deprem siyasi alana taşındı. İlk açıklama CHP lideri Baykal?dan geldi. Yaşanan sorunun yetki tartışmasının dışında bir anlam taşıdığını savunan Baykal, ?Cemaat hesaplaşması yaşanıyor? dedi.
Yargıtay, Danıştay ve HSYK?nın açıklamalarını alkışlayan Baykal, yargı kurumlarının kendilerine yönelik saldırıyı çok iyi gördüğünü söyledi.
Yargının bir kuşatma altında olduğunu savunan Baykal Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in yargıyla savaştığını ileri sürerek, "Adalet
Demokrasi ?ilkler rejimi? olduğu için demokrasidir? Statükocu rejimler korkar ?ilklerden?? Tıpkı orduevlerinde ilk dansı paşadan önce yapmaktan korkmak gibi? Deniz Baykal?ın, Savcı İlhan Cihaner?in tutuklanmasıyla ilgili gelişmeleri ?Yargının yargıya baskını? gibi sunması ve bunu cumhuriyet tarihimizde ?bir ilk? olarak tanımlaması; enetelektüel olduğunu düşündüğümüz Baykal adına iyi olmamıştır... Adnan Berk Okan |
Bakanı yargı ile savaşıyor. Böyle şey olabilir mi? Boynu bükük öksüz bırakılmış bir yargı. Bu tavır hayırgetirmez" dedi.
Hükümeti hızla erken seçime davet eden Baykal?ın bir saati bulan açıklamasından satır başları şöyle oldu:
TÜRKİYE?DE BİR İLK YAŞANDI
Yaşanan hukuki bir usul tartışması, bir yetki tartışması olarak anlaşılırsa konunun özü kaçar. Türkiye'de ilk kez bir adliye başka bir adliyeyi basmıştır. İlk kez bir başsavcı bir başka savcı tarafından tutuklanmıştır. Cumhuriyet tarihinin kaydetmediği bir olayla karşı karşıyayız. Böylesine olağanüstü bir uygulamayı haklı kılacak bir gerekçenin hangi yetki, yöntem anlayışında saklı olduğunu düşünmek mümkündür. Yargılama değil soruşturma diyorlar.
Erzurum Savcıları yetki aşımı yapmış olabilirler mi?.. Mümkündür ama bunun kararını da yine bağımsız yargı verir? HSYK?nun kuruluş kanununu okuduğunuzda böyle bir yetkisinin ancak, somut belgele ve bulgularla desteklenmiş müfettiş raporlarından sonra mümkün olduğunu görüyoruz? Yani? HSYK, varsa bir yanlışlık, o yanlışlığı bir başka yanlışla düzeltmeye kalkarak, yasadışına çıkmıştır? Adnan Berk Okan |
Görevini yapmakta olan bir savcıyı tutukluyorsunuz. Bu tutuklamanın yetkili bir merci tarafından yapıldığına inanmak imkansızdır.
HSYK DOĞRU YAPTI
HSYK tutuklama kararının bir yetki aşımı olduğunu, bu aşamada yetki tecavüzüyle işe başlayan savcıların yetkilerinin kaldırılması gerektiğini açıklamıştır ve kendi yetkisi bunu yapmıştır. HSYK'nın kararını beğenmese de hükümetin uygulaması zorunludur. HSYK kararı doğrudur.
ÇİÇEK'LE İLGİLİ BOMBA İDDİA
Başsavcıya inandırıcılıktan uzak bir soruşturma dosyası icat edildi. 26 yıl istendi. Lojmana kamelya yaptırarak imar kirlenmesiyle suçlandı. olayın uydurma belli amaca, savcıyı yönlendirme yıldırmaya yönelik, yargı ile savcıyı tehdit eden bir uygulama ile karşı karşıya olduğumuz açıkça görülüyor. Ve şiddetle o savcının elindeki bu olaylara neden olan soruşturma dosyasını Erzurum'daki savcıya devretmesi talep edilmiştir. Dosyanın da selamati için başsavcı erzuruma göndermiştir. Bu soruşturmanın seyri de bu andan itibaren değişmiştir. Tahliyeler olmuştur. Başbakan Yardımcısının talebi doğrultusunda Erzurum savcısı gerekeni yapmıştır.
SAVCILAR YARGITAY'DA YARGILANACAK
Başsavcıların Yargıtay'da yargılanacağı açıkça ortadadır. Bu sürecin hükümetin kararı ve baskıyla sürmüş olduğu görülmektedir. Bu iş hukuk işi değildir, savcı işi değildir. Herkes hükümetin bu olayın arkasındaki fail olduğunu bilmektedir. Bu olayın bir tarafı daha açık ifadeyle 'dir. devlet olanaklarını kullanarak, yargıya baskı yapıyor.
HUKUK DÜZENİ TEHLİKEDE
Adalet Bakanı tarafından arandığını söyleyen kişi savcıdır ve hiç kimseyi tutuklamaya yetkisi olmadığını en iyi bilmesi gereken kişidir? O sadece ?tutuklanma talebinde? bulunabilir? Talebinin uygun olup olmadığına karar verecek merci, mahkemedir, hâkimdir? Adalet Bakanı neden, tutuklamaya karar veren hakimleri değil de savcıyı aramış, "Bunları tahliye et, seçime giderken bizi zor durumda bırakma!" demiştir? Adalet Bakanlığı koltuğunda oturan yılların hukukçusu Çiçek de mi bir savcının tutuklamaya veya serbest bırakmaya yetkisi olmadığını bilmemektedir?.. Yoksa savcı, hiç olmamış bir konuşmayı hayalinde mi yapmıştır?.. Adnan Berk Okan |
Yandaş yargı gördük. Yandaş yargı hukku düzeni içinde yer yer ortaya çıkan mevzi bir olay olarak kalırsa sakıncalı ve tehlikelidir ama bunun sınırı vardır. Ama hükümetin bu kadar kabaca bi işin içinde yer alması. Yandaş yargısu mevzi özel olay oylmaktan çıkmıştır. Hükümet bir taraf haline gelmiştir. Bu uygulamaların yapılıdğı bir ortamda hukukun güvencelerinin işlemez kılındığı, hukuksuz gözaltılar sindirmeler yaşandığı bir düzenni hukuk düzeni olduğunu söyleyemeyiz. Tehlikeye giren hukuk düzeninin kendisidir.
CEMAAT HESAPLAŞMASI YAŞANIYOR
Kadrolaşma siyasi bir kadrolaşmanın yanı sıra bir cemaat kadrolaşmasına dönüştü. Güvenlik güçleri cemaat örgütlenmesi denetimine girdi. Hükümet bu tablodan yarar ummakta. Hükümetin gözetimi altında yargı da güvenlik güçleri de yer yer cemaat kontorlüne geçmiştir. Bu bir cemaat hesaplaşmasıdır.
HERKES TEHDİT VE TEHLİKE ALTINDA
Yargıya yönelik bu sürece nasıl geldiğini unutmamalıyız. Bu tablonun eğer ortaya çıkan manzara hükümetin anlayışı doğrultusunda yönlendirilmeye devam edecek olursa bundan sonra benzer olayların daha yaygın çıkacağını herkesin iyi değrelendirmelidir. bu olay bir kırılma noktası olacaktır. Bu olayı yapanlar hedeflerini gerçekleştirirse Türkiye'de artık herkes tehdit altındadır. Herkesin başına gelebilir. Bu artık hukukun güvencesinin kimse için işlemeyeceğini ortaya koyan bir örnektir. Burada tehlikede olan hukuk devletinin kendisidir.
ADALET SİYASALLAŞTIRILIYOR
Bu gidiş gidiş değil. Devlet hukuka dayanır. Hukuk herşeyin özüdür. Adalet mülkün temelidir. Mülk devlettir. Adaleti tehlike eden en büyük tehlike adaletin siyasallaşmasıdır. Hükümet ve siyasi partilerin adaletin parçası olarak adaletin işleyişine yön vermesi, müdühale etmesi adaletin ortadan kalkması anlamına gelir. Adaletinz değil devleti de tahrip ediyor. Siyaseti adalete yerleştirme, savcı hakimlere emir kumanda etme, hükümetin talepleri doğrultusunda tetikçi savcıların devreye sokulmak istenmesi, başbakanların savcı aramaları Türkiye'de adaletin çatırdadığını göstermekte. Adaletin temelinin çatırdaması devletin temelinin çatırdamaması anlamına gelir.
DGM'LER FİİLEN DE KALDIRILMALI
Özel yetkili ağır ceza mahkemeleri DGM yerine kurulmuştur. DGM'lere ihtiyaç kalktı ama ne yazıkki sadece ismi kaldırıldı. Yerlerine özel yetkili ağır ceza mahkemeri, savcılıkları ortaya çıktı. HUkukta özel durum olmaz. Hukuk geneldir. Yargı acımasızca kullanılıyor. DGM sadece ismen edğil fiilen kaldırılmalıdır. Özel yetkili savcılık mahkteme olmalıdır. En temel demokratikleşme adımının atılacağı alan hukukta bu adımı atmaktır.
YARGIYA KUTLAMA
Bu yaşanan olay demokrasiye zarar vermiştir. Türkiye'de hukuk dünyasında AKP bir ekol haline gelmiştir. Bir hukuk kurumu yargıtay danıştaş, HSYK, Anayasa Mahkemesi gibi bir de AKP'nin yargı değerlendirmesi, kendi siyasi anlayışı Türkiye'ye dayatılmak isteniyor. Yargı kurumları bu tartışmaları iyi değerlendiriyor. Dün arka arkaya yapılan açıklamalar olayın sistematik saldırıyı yargı kurumlarınca iyi kavrandığını, yargıyı savunma iradesini, cesaretini sergilediğini görüyorum. Bu saldırılara karşı ciddi tavır takınmak ihtiyaç haline geldi.
YARGI TESLİM OLMAYACAK
Bu kırılma noktası. İktidarın yargıyla hesaplaşması yeni platformlarda devam edecektir. Ama yargğının buna teslim olmayacağı görülmüştür. Kurumlar kendi içlerinden çatlatılarak birbiriyle çatışır noktaya taşınmaya çalışılıyor. Ama yargı bunu tespit edip bu tehdidi göğüsleme iradesini gösteriyor. Tabi yargı içinde bu baskıya teslim olacaklar çıkacaktır. Ama kurumsal olarak yargının kendisini savunmasını engellemeyecektir.
YARGIYI EZMEK İÇİN UĞRAŞILIYOR
Türkiye'nin gidişi, ülke toplum açısından ciddi tehditler taşıdığını söylüyoruz. Buna son verme de devletin bir kurumunun elinde olmaktan çıktığını görüşoruz. Demokrasiyi tehdit etme eğiliminden caydırıcı olacak sistem içi sistem dışı bir güç görünmüyor. Yargının iktidarları kısıtlama haklarına saygı gösterilmelidir. Yargı izin vermedi yapamadık demek gerek. Demokrasi böyle olunca işler. Dünyada böyle. Türkiye'de değil. Yargıyı ezmek için uğraşılıyor. Ezerim diyenlerle demokrasi olmuyor.
TEK ÇARE SEÇİM
İktidar seçimi zamanında yapmak istemiyor. Bu yönetim anlayışı ile zamanında yapar mı bilemem dedim. Bu manzara sıkıntıların ortaya çıkıtğını gösteriyor. Çare milletin el koymasıdır. Çare budur. Türkiyeyi daha fazla yıpratmaya kimsenin hakkı yok. Bu gidiş kötü. İktidardan kaynaklı kötü. Tükiye'yi sıkıntıya sokan iktidarın kendisidir. Toplum bunu kaygıyla izliyoruz. Türkiye'nin yeni bir tabloya taşıyacak bir seçimin gerçekleşmesini talep ediyoruz. Başka çıkış yolu göremiyorum.
ADALET BAKANI YARGI İLE SAVAŞIYOR
Demokratik toplumlarda yargı frendir. Herkesin buna ihtiyacı var. En çok da bu iktidarın frene ihtiyacı vardır. İşine gelmeyebilir ama bu uzun sürede sanada ülkeye de faydalıdır. Bu sorun karşısında müdahale edecek, biraz sakin olun diyecek Cumhurbaşkanı arıyoruz. Bazıları cumhurbaşkanı yerine Obdusman arıyor. Obdusman Cumhurbaşkanıdır. Ama Cumhurbaşkanı bunu sağlayacak durumda değil. Biz bu nedenle Cumhurbaşkanlğı seçimine iç çekirdekten yapmayın demiştik. Olabilir AKP'ye destek verebiliriz demiştik. Şimdi biraz sakin olun diyecek biri var mı? Adalet Bakanı yargı ile savaşıyor. Böyle şey olabilir mi? Boynu bükük öksüz bırakılmış bir yargı. Bu tavır yarar getirmez.
REFORM ŞANSI KALKMIŞTIR
Bu hükümetin herhangi bir reform yapma şansını kaybettiği ortaya çıkmıştır. Bu hükümetin yapacağı tek iyilik ülkeyi seçime götürmektir.
KAPATMA DAVASI
İşi mahkemeye taşımasın sandığa taşısın. Bu fırsatı versin. Millet siyasi değerlendirmesini yapsın. İşi karakola adliyeye taşıyacak durumdan rahatsız oluruz. Hiçbir ihtilafı oralara taşımamak gerek. Sokağı, mahkemeyi bırakın sandığa seçime gidin.