BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

Baykaldan ağır iddia!

Baykal konuşmasında hem önemli bir iddiada bulundu, hem de Erdoğan'a çok merak ettiği bir soruyu sordu... Baykal'ın son açıklamaları;

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin, bundan önce en önemli konularda CHP'den destek istemediğini ifade ederek, ''En önemli konularda ihtiyaç hissetmedin de şimdi Kürt açılım konusunda niye CHP'ye geliyorsun? Onlara tavsiyem kimsenin elini öpmesinler. El öpmeye çok alıştıkları anlaşılıyor. Yeterince el öptükleri için zaten Türkiye'ye bu hale getirdiler'' dedi.

Baykal selde 13 şoförün öldüğü tır parkının sahibini Erdoğan'ın çocukluk arkadaşı Cihan Kamer olduğunu da iddia etti...

Baykal, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İstanbul'da yaşanan sel felaketine değinen Baykal, selin 17 Ağustos 1999 depreminden sonra yaşanan en büyük felaket olduğunu söyledi.

BAŞAKŞEHİR'İ ERDOĞAN YAPTIRDI

Yaşanan can ve mal kaybına işaret eden Baykal, maddi kaybın boyutlarının büyüklüğünü de vurguladı. Selin ardından İstanbul'a gittiğini ve tır parkında incelemelerde bulunduğunu hatırlatan Baykal, AK Parti iktidarı döneminde Ayamama Deresi'ne yer yer müdahale edildiğini, ıslah çalışmaları yapıldığını ancak yapılanların olayı kontrol etmeye yetmediğini iddia etti.

''Bu güzergah boyunca muazzam bir imar faaliyeti gerçekleştirildiğini'' söyleyen Baykal, ''Bunlardan bir tanesi de bizzat Başbakan'ın belediye başkanlığı zamanında gerçekleştirdiği Başakşehir'' dedi.

CHP'NİN RUHSAT VERDİĞİ TIR PARKI 30 KM ÖTEDE

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın, ''tır parkı izninin CHP zamanında verildiğine'' yönelik sözlerinin hatırlatılması üzerine Baykal, Topbaş'ın ''6 tane park ruhsatı verildi. Bunların bir kısmı onların zamanında verildi'' dediğini belirterek, ''Sen 6'yı, 5'i bırak. Ben bir tanesini söylüyorum o da 13 vatandaşımızın ölmesine ve yüzlerce tırın tahrip olmasına yol açan tır parkını konuşuyorum. Somut bir tır parkı. Bana onun 20-30 kilometre ötesindeki CHP'li belediyelerin yaptıkları tır parkı ruhsatlarından bahsediyorlar. Karıştırmaya, vatandaşın zihnini bulandırmaya çalışıyorlar'' diye konuştu.

OTOPARKIN SAHİBİ ERDOĞAN'IN ÇOCUKLUK ARKADAŞI

[PAGE]

OTOPARKIN SAHİBİ ERDOĞAN'IN ÇOCUKLUK ARKADAŞI

Baykal, ''O parkın ruhsatı kimin zamanında, ne zaman, kime verilmiş?'' sorusunu, şöyle yanıtladı:

''Hiç şüphe yoktur ki, onun ruhsatı AKP yönetimi zamanında verilmiştir ve tır parkı olmaya hiç müsait olmayan bir yerdir. Olmadığı da bu yaşanan olayla ortaya çıkmıştır. Bu olay bunun çok somut kanıtıdır. AKP'nin bu otoparkta, 'Kamer Otoparkı', adında da 'Kamer' geçiyor zaten, ruhsatın sahibi İstanbul Belediyesi'dir. Buranın sahibi de Başbakan'ın yakın arkadaşı, dostu, çocuklarıyla birlikte o meşhur kuyumcu dükkanını açan, ona yardımcı olan kişidir. Cihan Kamer oranın sahibidir. Yani kendi ailesinden biri o tır parkını işletmektedir.''

ARKADAŞA KIYAK GEÇMEK İÇİN

İstanbul'da boş arsalara tır parkı ruhsatı verildiğini, bu arsalarda hiçbir yatırım yapılmasına gerek olmadan sadece gelen tırlara bedel kesildiğini anlatan Baykal, ''bir arsa sahibine kıyak yapılmak isteniyorsa ya arsanın hafriyat alanı olarak gösterildiğini ya da tır parkı ruhsatı verildiğini'' savundu. ''Sel basacak yere niye veriyorsunuz onu?'' diye soran Baykal, ''(Bu bizim özel dostumuz, arkadaşımız). Bunu derseniz bu çok ağır bir sorumluluktur'' dedi.

44 YILDA BÖYME BİR SEL OLDU MU?

[PAGE]

44 YILDA BÖYME BİR SEL OLDU MU?

Diğer derelerde yaşanan taşkınlara da değinen Baykal, ''İstanbul Belediye Başkanı 'Biz 16 yıl kaldık, onlar 44 yıl kaldı' diyor. Biz 44 yıl kalmışız da bizim zamanımızda böyle bir şey olmuş mu? Biz devrettiğimiz zaman böyle bir şey olmuş mu? Sen almışsın, yaptığın uygulamalarla şimdi 16 yıl sonra iş gelmiş buraya dayanmış. Bu 16 yıllık uygulamanın sonucudur. Daha önce orada yapılmış ve sel felaketine yol açan hangi inşaatlar var? Orası bomboş araziydi CHP devrettiği zaman. Kuş uçmuyordu, hiçbir şey yoktu. Bunlar orayı yoğun inşaat alanı haline getirdiler'' diye konuştu.

''İSTANBUL İMAR PLANINDA 4 BİNE YAKIN TADİLAT YAPILDI''

AK Parti döneminde İstanbul imar planında 4 bine yakın imar planı tadilatı yapıldığını bildiren Baykal, bu plan tadillerinin tek amacının ''rant'' olduğunu iddia etti. Baykal, şunları kaydetti:

''Cumhuriyet tarihinin en büyük imar tadilatı yapılan dönemi bunların dönemdir. Bu kadar çok imar planı tadilatı yaparsan, bunlarla yoğunluğu artırır, yeşil alanları konutlara dönüştürürsen, iş merkezlerini yığarsan, bunun sonucunda oranın kendi düzeni elbette bozulur. Ona da tedbir almazsan, çözüm düşünmezsen, karşılığını aldığın tekliflere imar planı değişikliği izni vermekle yetinirsen gelecek tablo bu.

Bu bahsettiğim imar planı değişikliklerinin 67 tanesine İSKİ Genel Müdürlüğü 'Olmaz böyle plan tadilatı, bunu kabul edemem. Bu benim İSKİ olarak sorumluluklarımı yerine getirmeme imkan vermiyor' diye iptali için müracaatta bulunmuştur. Yani yapılan plan tadillerine İSKİ'yi dahi inandıramamıştır İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı.''

TOPBAŞ BÖLGEYE GİTMEDİ

CHP'nin suçlanmasının ''suçluluk kompleksi''nden kaynaklandığını ileri süren Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş'ın bölgeye gitmediğini ileri sürerek, ''Çünkü suçlu olduklarını biliyorlar da ondan. Buradaki onların gidememiş olmasını sıradan bir eleştiri diye söylemiyorum, onların gidememiş olması suçluluklarını bildiklerinin ifadesidir'' dedi.

Tepki gösterileceği için bölgede incelemelerde bulunulamadığını savunan Baykal, ''Başbakan helikopterde zaman ayırdı. Havadan baktı. Ona itiraz etmiyorum ama bir de git o tır parkına, malını, mülkünü, sevdiklerinin canını kaybetmiş olanlara geçmiş olsun de'' ifadelerini kullandı.

''İSKİ İLE CHP AYNI GÖRÜŞTE''

''Yarın Belediye Meclisi'nde biz bugüne kadar AKP'nin dere sahalarında yaptıkları imar tadilatlarının iptali için bir girişimde bulunacağız'' diyen Baykal, şöyle devam etti:

''Eğer gerçekten oraları denetim altına almak istiyorlarsa, bundan sonra benzer facialar yaşanmasın istiyorlarsa ilk yapmaları gereken iş o dere sahalarındaki imar plan tadilatlarını iptal etmektedir. Böyle bir yola girerlerse biz CHP olarak onlarla işbirliği yaparız. Bu konuda İSKİ bizimle beraber, İSKİ ile aynı görüşteyiz biz. Yani Büyükşehir Belediyesi İSKİ Genel Müdürlüğü ile CHP o alanlarda yapılan plan tadilatlarının yanlış olduğu konusunda görüş birliği içindedir. 'Birlikte iptal edelim' diyoruz. O hala sağlanmadı. İnşallah bu olaydan sonra bir yeni hava içine girerler, bunu birlikte gerçekleştiririz.''
SEN BU CİNAYETLERİN HESABINI VER

[PAGE]


SEN BU CİNAYETLERİN HESABINI VER

Topbaş'ın, ''doğa suçludur, ozon tabakası delinmiş'' şeklinde açıklamalarda bulunduğunu, bunun da ciddiyetten uzak olduğunu ifade eden Baykal, ''40 yılda bir olay yaşanmış mı? 40 yılın faturasını 16 yıl sonra mı soracaksın bize? 40 yıl önce ne oldu da neyin faturasını soruyorsun bize? Sen şimdi sebep olduğun bu cinayetlerin hesabını ver'' dedi.

''MAKYAJ BELEDİYECİLİĞİNİN İÇ YÜZÜ GÖRÜLSÜN''-

Baykal, ''İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dere ıslah çalışmalarının, CHP'nin açtığı davalar nedeniyle yapılmadığını söylüyor'' sözleri üzerine, bu açıklamaların toplumu yanıltmaya yönelik olduğunu söyledi.

CHP'nin açtığı davaların, imar planı tadilatlarının iptaline yönelik olduğunu ifade eden Baykal, ''Rant paylaşımına, sele yol açan planlara yönelik girişimlere karşı davalar açtık'' dedi.

Dere ıslah çalışmalarının iptali istemiyle açtıkları herhangi bir dava bulunmadığını kaydeden Baykal, ''Milleti aldatacaklar. Olay tam bir tersine, bu bir çarpıtmadır. Biz, dere ıslahını zorunlu kılan ve sel baskınlarına sebep olacak imar planına karşı çıkıyoruz'' diye konuştu.

İmar çarpıklıklarından dolayı insanların ölümüne yol açıldığını savunan Baykal, dünyada böyle bir durumla karşılaşılması halinde yetkililerin istifa edeceğini söyledi.

''Topbaş istifa etmeli mi?'' sorusuna Baykal, ''Bir dakika bile durmaz, elbette'' yanıtını verdi. Ancak ortada böyle bir niyet olmadığını ifade eden Baykal, ''Vatandaşımız artık şunu görsün; İstanbul'daki makyaj belediyeciliğinin iç yüzünün ne olduğunu, rant peşinde koşarak insan hayatının nasıl tehlikeye atıldığının 16 yıllık belediyecilik sonunda nasıl ortaya çıktığını görelim artık ve buna karşı tepki koyalım'' şeklinde konuştu.

DAVUTOĞLU İLE NE GÖRÜŞECEK?

[PAGE]

DAVUTOĞLU İLE GÖRÜŞMESİ

Sorular üzerine Baykal, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile 15 Eylül Salı günü yapacağı görüşmenin, bundan önce yaptığı görüşmenin devamı niteliğinde olduğunu söyledi.

Davutoğlu ile görüşmesinde, genel dış politika konularıyla ilgili kapsamlı değerlendirme yaptıklarını ve daha sonraki temaslarla ilgili de değerlendirme yapmayı konuştuklarını ifade eden Baykal, ''Bana daha önce konuştuğumuz konularla ilgili gelişmeler hakkında bilgi verecek. Bu sadece Kafkaslarla ilgili değil, gündemimiz Ermeni açılımı falan da değildir'' dedi.

KÜRT AÇILIMINI KONUŞMAYACAĞIZ

''Kürt açılımı konusunu açarsa konuşmayacak mısınız?'' sorusuna Baykal, ''Hayır. Kesinlikle söz konusu değil. Zaten buna saygı gösterir. O konuya girmeyecektir'' yanıtını verdi.

Ermenistan ile başlatılan görüşmelerin bundan sonra Türkiye'yi nereye götüreceğini kaygıyla izlediklerini dile getiren Baykal, ortada imzalanmış bir protokol bulunduğunu, nisan ayında imzalanan bu protokolün ağustos ayında kamuoyuna duyurulduğunu belirtti.

Başbakan Erdoğan'ın, ''Azerbaycan topraklarındaki işgale son verilmeden sınırı açmayız'' tavrında olduğunun bilindiğini söyleyen Baykal, ''Başbakan'ın tavrı belli ama acaba Sayın Gül, Obama'ya, 'böyle bir şart olmadan bu protokolü uygulayacakları' konusunda bir değerlendirme yaptı mı, yapmadı mı? Bunun anlaşılması lazım'' dedi.

Bu soruyu daha önce de sorduğunu, ancak bir yanıt gelmediği için tekrarladığını ifade eden Baykal, ''Eğer işgalle ilgili bizim kararlılığımızda böyle bir tereddüt varsa imzalanan protokole bakıyorum, yapılan açıklamalara bakıyorum, bizim bunu uygulamamız olağanüstü güçtür. Protokol'de işgalle ilgili hiçbir taahhüt yok'' diye konuştu.

''DEMOKRATİK AÇILIM'' ÇALIŞMALARI

''Demokratik açılım'' çalışmalarıyla ilgili Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in ''Bu sürece kim katkı verirse elini de öpmeye, ayağına da gitmeye hazırım'' şeklindeki sözleri hatırlatılarak, ''Sizin tavrınızda değişiklik oldu mu?'' sorusu üzerine Baykal, hükümetin daha önce Anayasa değişikliği veya Cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda CHP'nin görüşünü alma ihtiyacı duymadığını, uzlaşma veya destek arayışına girmediğini söyledi.

Baykal, ''Sen bu en önemli konularda ihtiyaç hissetmedin de şimdi Kürt açılımı konusunda niye CHP'ye geliyorsun? Burada suçluluk telaşı var. Bu iş yanlış bir iş, yanlışa ortak istiyorlar. Yaptıkları yanlış işin sorumluluğunu paylaşmak istiyorlar, taşıyamıyorlar. Öbürlerini göze aldılar ve uyguladılar. Şimdi bunu CHP olmadan olmaz. CHP'nin önemini yeni kavradılar'' diye konuştu.

SAKIN BİZİM ELİMİZİ ÖPMESİNLER!

Bu konuda kullanılan üslubu, ''laubali ve üzüntü verici'' bulduğunu söyleyen Baykal, şunları kaydetti:

''Yok 'elini öperiz' falan lafları. İki Başbakan Yardımcısı arka arkaya bunu söylediler. Ben bundan üzülüyorum, rahatsız oluyorum. Bizim devletimiz kimsenin elini öpmez. Onlara da tavsiyem kimsenin elini öpmesinler. El öpmeye çok alıştıkları anlaşılıyor. Yeterince el öptükleri için zaten Türkiye'ye bu hale getirdiler. Kimsenin elini öpmesinler. Benim elimi de öpmeye kalkmasınlar, işlerini yapsınlar. Onun bunun elini öpe öpe buraya getirdiler. 'Atmayın kullanın, sifonu çekmeyin kullanın' diye diye buraya getirdiler. Şimdi bu sıkıntılı olduğu görülen tablo içinde 'CHP de gelsin birlikte yapalım'. Hayır kardeşim. Senin ne yapacağına daha karar vermediğin ortada.

KİMDEN GİZLİYORSUN?

Yaptığı işlerin yanlışları şimdiden ortaya çıktı. Daha 1.5 ay olmadan bu iş iflas etti. Sen benimle bir süreç götüreceksin, daha kamuoyuna ne yapacağını söyleyememişsin. İmralı'dan bir öneri taslağı beklediniz. Ondan önce, sonra yapalım diye telaşa girdiniz. Teklif geldi ilan edemiyorsunuz, saklıyorsunuz. Meclis'te gizli oturumla bunları konuşalım diyorsunuz. Sen kimden gizleyeceksin? İmralı mı, PKK mı duymayacak, dağdaki teröristler mi duymayacak. Hayır millet, halk duymayacak. Halka karşı bir yaklaşımın içinde olduğunu itiraf ediyorsun.

Terör iki taraf silahları bıraksın yaklaşımıyla çözülmez. Devlet silah bırakır mı. Uzlaşma, barış istiyorsa teröristler mutlaka silah bırakacak ondan sonra her türlü konu çözülür hale gelecek.''