CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Türkiye'yi bu hale yanlış politikalar getirdi. Türkiye'nin tadı kaçtı'' dedi.
Abone ol, Türkiye'nin yanlış politikalarla 10-15 yılda çok kötü bir noktaya getirildiğini ileri sürerek, Çeşitli açılışlar için Antalya'da bulunan Baykal, Manavgat Irmağı kıyısında partililerle sabah kahvaltısı yaptı, çarşıyı gezerek, esnafla sohbet etti. Baykal, Serik ilçe teşkilatının açılışını yaptıktan sonra, Çınaraltı Çelikler Kıraathanesi'nde vatandaşlarla sohbet etti. Burada yaptığı konuşmada, eski ve yeni hükümetleri eleştiren Baykal, siyasette bulunduğu süre içinde söylediği herşeyin doğru çıktığını, verdiği her sözü tuttuğunu ifade etti. 15 yıl önce durumu iyi olan çiftçinin, enflasyondan da en çok etkilenen kesim olduğunu vurgulayan Baykal, şöyle devam etti: ''Bir zamanlar Serik çiftçisi zengindi. Banka müdürlerinin yanında oturur çay içer, bankaların önünden başı dik geçerdi, ama şimdi durumlar çok değişti. Artık çiftçi bankanın önünden korkarak ve başını eğerek geçmeye başladı. Enflasyon en çok çiftçiyi vurdu. Girdi fiyatları sürekli arttı, ürün fiyatları yeterince artmadı. Şimdi çiftçi icralarla, cezaevleriyle uğraşıyor. Oysa çiftçinin bu hale gelmesinde hiçbir kabahati yok. Çiftçi sadece işini yapıyor, çalışıyor, ama olmuyor. Çiftçi ile birlikte, esnaf da memur da bitti. Türkiye'yi bu hale yanlış politikalar getirdi. Türkiye'nin tadı kaçtı. Biz bu yanlışlığı 25 senedir söylüyoruz, üç banka battı uyardık dinlemediler, sonra batık bankalara 40 milyar dolar verdiler. Bu paralar nerelerden çıkacak? İşte bizim çiftçinin üzerinden çıkacak. Çiftçinin paraları, hortumlanan bankalara gitti. Türkiye yanlış yönetildi bu hale geldi. Peki bunları oraya kim getirdi? Şimdi bunu gördük. Hep beraber elele Türkiye'ye sahip çıkacağız, hep birlikte dürüst bir yönetim kuracağız, kendisini ve yakınlarını değil, milleti düşünen bir hükümeti kuracağız.'' Vatandaşlara, AK Parti hükümetinden memnun olup olmadıklarını da soran Baykal, yeni hükümetin, verdiği hiçbir sözü tutmadığını öne sürerek ''Gelirken ağızlarından bal akıyordu oysa verdikleri hiçbir sözde durmadılar'' diye konuştu. Çiftçi köşkle hep sıkınkı çekmiştir Bu arada, Nail Şahin adlı bir köylü, Tarım Bakanı'nın çiftçilere yönelik, ''gözünüzü toprak doyursun'' dediğini hatırlatarak, ''Biz bunları hakettik mi?'' diye sordu ve bakanı protesto ettiğini söyledi. Bunun üzerine Baykal, şöyle konuştu: ''Bunu hiç sormayın. Bu söz hepimizi derinden sarstı. Vatandaş buğday ekiyor ve bunun karşılığında emeğinin hakkını istiyor. Sen dışardan 380 bin liraya buğday ithal ediyorsun, kendi köylüne 350 bin lira veriyorsun. Bu durumdan memnun olmadığını söyleyen köylüye de, (Gözünüzü toprak doyursun) diyorsun. Bu lafın Türkiye'de söylenemeyeceği bir kesim varsa o da çiftçidir, köylüdür. Çünkü çiftçi, köylü sadece çalışmıştır ama hep sıkıntı çekmiştir. (Gözünüzü toprak doyursun) denir mi? Bu, hükümetin vatandaşa bakış açısını da gösteriyor. Bu çok ayıp bir şey. Bu çok yakışıksız bir şey. Atatürk (Bu milletin gerçek efendisi köylüdür) derken, o anlayışla bugünkü iktidar anlayışına bir bakın. Bu anlayışla hesaplaşacağız. 18 Nisan geliyor. Bu sözlerin cevabını o zaman vereceğiz.'' Orman ve hazine arazilerinin satışı Orman ve hazine arazilerini satışı konusuna da değinen Baykal, ''Eldekini avuçtakini satıp, savup, bir defalık ekstra bir kaynak bulup, onunla idare etme peşindeler. Bu anlayışla devlet yönetilmez. Devlet süreklilik esası üzerinden yönetilir. Eldekini avuçtakini satacaksın, sonra ne yapacaksın? Bu doğru bir anlayış değil, bu mirasyedi anlayışıdır. Mirasyedi anlayışı ile devlet yönetilmez'' diye konuştu. Baykal, bir vatandaşın kadrolaşmayla ilgili sorusu üzerine de şöyle devam etti: ''Bizden, sizden diyorlar, yakınlarını işe alıyorlar. Bizden sizden ne demek? Hepimiz bu memleketin evladı değil miyiz? Sen, (ben bizden olanları alıyorum) dersen, sonra sana sorarlar. Sen kimsin arkadaş? Senin biz tarifinin içine Türkiye Cumhuriyeti sığmaz. Türk milleti sığmaz, 70 milyon sığmaz. Öyle yaparsan bunun hesabını verirsin. Türkiye'nin huzura, barışa ihtiyacı var. Devletin kurumları sürtüşür, çekişir hale gelmemelidir. Uyum, huzur içinde olmalıdır. Bunu sağlamak görevi herkesten önce iktidarındır. İktidar kendi kendisiyle kavga açamaz. Devletin kurumlarıyla kavga açamaz. Devletle kavga açamaz. Açarsa, yanlış yapar. Göreve geldiklerinde Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü'nde 50 kişi vardı. Buna çok diyorlardı. Şimdi 60 yeni atama yapıldı. Bunlar ne iş yapıyorlar biliyor musunuz? Basın danışmanıymış. Türkiye'de binlerce işsiz gazeteci var ama hayvanat bahçesi kapıcısı danışman oldu. Türkiye'de en iyi işi yapanlar İstanbul Belediyesi'nde toplanmış sanki. Bu memleketin başka evlatları yok mu?'' Dokunulmazlıklar Yine bir vatandaşın sorusu üzerine dokunulmazlık konusuna değinen Baykal, şöyle konuştu: ''Dokunulmazlık konusunda Başbakan ile birlikte televizyonlarda söz verdik. (Dokunulmazlık kaldırılacak) diye söz verdik. Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde milletvekilinin bizdeki gibi hakkı yok. Bunu kaldırmak lazım. Bu demokrasinin özü. Bu kadar yolsuzluk yapılıyor. Geliyor ucu siyasete dayanıyor. Siyaset de hesap vermiyor. Nasıl olacak böyle? Eksik olsun bu dokunulmazlık istemiyoruz arkadaş. Suç işlemişsek hesabını verelim. Biz vermezsek halk nasıl verecek. Şimdi bunlar dokunulmazlık için bir yıl erteleyelim dediler, bir yıl müsaade edin dediler. Çünkü haklarında soruşturma dosyaları var. Sorunlarını çözecekler, ondan sonra... 7 ay oldu verdikleri süre 5 ay sonra dolacak. Bakalım o zaman ne diyecekler?'' Yaptığı gezilerde halkta yeni bir iktidar özlemi yaşandığını gözlediğini belirten Baykal, ''Bu halk, (bu da olmadı) diyor. Halk (bunu da anladık) diyor. Halk yeni bir hükümet istiyor. Halk yeni bir iktidar özlemi içinde olduğunu açıkça belli ediyor'' diye sözlerini tamamladı. Kaynak :Milliyet