BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Baykal'a göre Erdoğan yanlış yolda

CHP lideri Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'ın çıkışının pazarlık havası taşıdığını iddia etti. Baykal Türkiye'de yaşanan terörün duygusal değil, siyasi olduğunu savundu.

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, teröre başvuranların siyasal taleplerinin karşılanmasıyla terörün önlenemeyeceğini belirterek, terörle sonuç aldıklarını görenlerin, daha fazla terörle daha fazla sonuç almaya çalışacaklarını, bu terörün arkasında siyasi bir projenin yattığını kaydetti. Deniz Baykal, yaptığı yazılı açıklamada, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu vardır' ve 'daha fazla demokrasi ile çözülecektir'' söyleminin, terörle mücadeleyi zaafa uğrattığını ve etnisiteyi siyasallaştırdığını öne sürdü. Baykal, şöyle devam etti: ''Sorunu bir birey hakkı, kültürünü yaşama hakkı gibi değil, bir grup, bir cemaat hakkı gibi algıladığı mesajını yayıyor, iki ulusa dayanan, iki etnik yapıyı esas alan bir Türkiye varmış gibi mesajlar veriyor. Bu söylem tehlikelidir ve yanlıştır. Başbakan'ın da içinde yer aldığı süreç ile girişim pazarlık havası taşımaktadır. Ne deniliyor? 'Hele silahları bir bırakın, arkası gelir'. Ne demek bu, neyin arkası gelecek? Yani silah bırakılacak, arkadan af gelecek, sonra siyasi hakların iadesi vs. Sık sık vurgulamaya çalıştığım gibi terörün arka planındaki siyasi proje, adım adım uygulamaya konulacak. Başbakan'ın, hükümetin ve bazı çevrelerin önemsemediği, görmediği veya görmek istemediği tehlike budur. Bu süreç, Erdoğan'ı İmralı'yla pazarlığa kadar götürecek bir süreçtir. Bu nedenle Başbakan'ı bir kez daha uyarıyorum. Başbakan'ın sergilediği 'pazarlığa hazır' tavırla terör durmaz. Terörle sonuç aldıklarını görenler daha fazla terörle, daha fazla sonuç almaya çalışırlar. Teröre başvuranların siyasal taleplerini karşılayarak terör önlenemez. Teröre elinizi verirseniz kolunuzu, kolunuzu verirseniz vücudunuzu kaptırırsınız.'' ''GÖNÜL ALARAK TERÖR KONTROL EDİLEMEZ'' CHP Genel Başkanı Baykal, hükümetin çok tehlikeli ve yanlış bir istikamete girdiğini savunarak, demokratikleşmeyi bireylerin temel insan hak ve özgürlüklerine yönelik bir genişleme olarak anlamanın ötesine geçtiğini ifade etti. Şiddet uygulayan insanlarla, onların talepleri etrafında işbirliği yapmanın, müzakere yapmanın öngörüldüğü an, olayın artık bir bireysel demokrasi sorunu olmaktan çıktığını belirten Baykal, ''Artık etnik bir grubun kendisini hukuka, anayasaya, devlete dayatması gündeme gelir. Onları yumuşatarak, onlarla temas kurarak, onların gönlünü alarak bu konuda terörün kontrol edebileceği vehmine kapılmak yanlıştır'' dedi. Deniz Baykal, şunları kaydetti: ''Şimdi söz konusu olan ne? 1 Ekim'e kadar eylemsizlik durumuna geçmek. Avrupa'da eylemsizlik kararını açıklayan kişi diyor ki, 'Bu İmralı'nın talimatı ve o bizim liderimiz'. İmralı, bu Başbakan'ın girişimiyle kendisini yeniden otorite olarak kabul ettirdi, iç ve dış kamuoyuna da tescil ettirdi. 'Şu terörü görmezlikten gelelim', 'bu terörü görmezlikten gelelim' anlayışının yanlışlığının kabul edildiği, PKK dahil uluslararası terör konusunda bir kararlılık içine girildiği, Kürt kökenli yurttaşlarımızın, Güneydoğu'da her meslekten, her kesimden insanımızın ezici çoğunluğuyla 'artık bitsin bu iş' demeye başladığı bir süreçte Başbakan'ın attığı adım ile terör örgütüne nefes aldırılmış, bir anlamda meşruiyet kazandırılmıştır. Bu çok hassas bir konudur. Türkiye'de belli bir çevrenin yaratmak istediği gibi, bunu büyük demokratik açılım, sorun çözülüyor, uzlaşma sağlanacak, terör kontrol altına alınacak diye sunmak aldatmacadır.'' Demiryollarına sabotaj yapmanın, karayollarına mayın döşemenin, turizm bölgelerinde çöp kutularında, havalimanında taksi bagajında bomba patlatmanın, masum insanları öldürtmenin demokratikleşme çabalarıyla ilgisini soran Baykal, ''Bunlar, ürkütüp, korkutup, masaya oturtturma zorlamalarıdır'' dedi. ''TÜRKİYE'DEKİ TERÖR DUYGUSAL DEĞİL, SİYASİ'' Türkiye'de terörün ''Kürtçe müzik yapalım'' veya ''dershane açalım'' diye başlamadığını dile getiren Baykal, şöyle devam etti: ''Türkiye'de yaşanan terör duygusal, tepkisel bir terör değil, hesaplı, kitaplı, bilinçli bir terördür. Terörün arkasında siyasi bir proje vardır. Bu projenin sahibinin kim olduğunu daha dün Başbakan'a 'eylemsizlik' kararını duyuran kişi bir kez daha açıkladı. 'Önderimiz odur' dedi. Projenin bayrağı İmralı'da çizilmiş, meydanlarda açılmıştır, otorite İmralı'dır. Bu da gösteriyor ki Başbakan'ın içinde yer aldığı girişim, başlatılan süreç yanlışlarla doludur.'' Türkiye'de hak ve özgürlüklerle ilgili sıkıntı varsa, bunların telafi edildiğini ve edileceğini dile getiren Baykal, şöyle dedi: ''Ama diyorsak ki, iş bununla bitmez, biz bireylerin hak ve özgürlükleriyle meşgul değiliz, bir etnik kesimi kurucu unsur haline getirmek istiyoruz, işte bu olmaz. İnsanlar kendi etnik kimliklerini açıkça ortaya koyabilirler. Dillerini konuşabilirler, müziklerini yapabilirler, yayın yapabilirler, kitap çıkarabilirler, radyo yayını kurabilirler, televizyon kurabilirler. Bunların sakıncası yoktur. Bunlar insanın bireysel hak ve özgürlüklerinin bir parçasıdır. Diyorsanız ki, bu yetmez, ana dilini konuşmak yetmez, o dile mensup olan insanlar, o toplumun bütün unsurları bir araya gelmelidir ve demelidir ki, 'bu devleti yeninden yapılandıralım, biz de bu toplumun, bu devletin bir ana unsuru olalım, etnik kategori olarak bizlerden oluşan bir devletin söz konusu olduğunu kayda geçirelim ve anayasaya koyalım', işte bu kabul edilemez. Bu özü itibariyle siyasi projeye mesafe aldırtmak demektir. Çok yanlıştır. Ortada vurgulanması gereken şey işin terör boyutudur.'' ''PROJE, SİYASİ HARİTAYI DEĞİŞTİRMEYİ ÖNGÖRÜYOR'' Teröre ''Kürt sorunu'', siyasal nitelikte bir sorun demenin, ''bu konuda adımlar atarak çözeriz'' deyip, terörü gözden kaçırmanın, önemsizleştirmenin, meşrulaştırmanın ve doğallaştırmanın çok tehlikeli olduğunu belirten Baykal, şunları kaydetti: ''Söylenecek söz çok açıktır, çok nettir. Yapılacak olan şey bu yapılanın terör olduğunu, bu terörün Güneydoğu'daki Kürt kökenli insanlarımızın sorunlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını, onları da bütün Türkiye'yi de ciddi sorunlarla, sıkıntılarla karşı karşıya bıraktığını ve bırakacağını, bu nedenle de hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini söyleyip, ekonomik, toplumsal, sosyal ve güvenlik önlemlerini almaktır. Çünkü, siyasi proje belli bir süreç sonucunda aşamalardan geçerek sonunda bölgedeki siyasi haritayı değiştirmeyi öngörmektedir. İlk iş bunu anlamaktır. Bunu arabuluculuk yapmaya kalkan aydının da anlaması lazımdır. Niye arabuluculuk yaptığını bilmesi lazımdır. 'Ben terörü durdurmaya arabuluculuk yapıyorum' demekle iş bitmez. Senin durdurmaya kalktığın terörün arkasında ne var? O terör niçin var? Sen müdahale ettin diye o amaç ortadan mı kalkacak? Sen o amaç karşısında ne düşünüyorsun? O amaca terör dışında ulaşın mı diyorsun? Yoksa, 'bu amaç doğru değildir, bu Türkiye'yi karıştırır' mı diyorsun? Herkesin bu ve benzeri soruları kendisine sorup düşünmesi ve yanıtını çok açık vermesi lazımdır.'' CHP Genel Başkanı Baykal, terörün arkasında siyasi bir projenin yer aldığını ifade ederek, herkesin etnik temelde ayrışma, ayrıştırma çabasına destek vermekten uzak durması gerektiğini belirtti. Demokratikleşme, insan hakları, hukuk devleti konusunda TBMM'nin üzerine düşeni yapmasının önemine işaret eden Baykal, ''Bölgeler, iller, ilçeler arası dengesizlikleri ortadan kaldıracak ekonomik, toplumsal ve sosyal önlemler, güvenlik ihtiyacı gözden kaçırılmadan öncelikle alınmalı, teröre meşruiyet kazandıracak, terörle mücadeleyi zaafa uğratacak girişimlerden de özellikle kaçınılmalıdır'' dedi.