BIST 9.185
DOLAR 34,37
EURO 36,95
ALTIN 2.972,05
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

Baykal yine aday olacak mı? Kılıçdaroğlu açıkladı!

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te gündemi değerlendirdiği canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Abone ol

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk canlı yayınında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor. Kılıçdaroğlu, gelecek seçimlerde Deniz Baykal'ın tekrar aday olacağını söyledi.

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk canlı yayınında soruları yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Ankara'da düzenlenen programın başında, Hürriyet Gazetesi'ne yapılan saldırı ve tehditlere atıfta bulunarak 'Ankara'ya sağ salim geldiniz' dedi. 1 Kasım seçimlerinde CHP listelerinde kimlerin olacağı sorularına yanıt veren Kılıçdaroğlu, koalisyon çalışmaları ve terör olaylarına dair çarpıcı açıklamalar yaptı.

İşte Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:

CHP'NİN MİLLETVEKİLİ LİSTELERİ

Perşembe günü Parti Meclisi'ni topluyoruz. Konuyu görüşeceğiz, cuma günü de YSK'ya listeleri teslim edeceğiz.

Merkez Sağ'dan partimize gelenler var. Merkez Sağ'dan geliyorlar diye özel bir çabamız yok. Geçmişte kendisini orada konumlandıran pek çok arkadaş, kendi konumunun CHP içerisinde olması gerektiğini düşünüyor biz de kabul ediyoruz.

KORAY ÇALIŞKAN VE MEHMET ALİ BAYAR İDDİASI

Türkiye öyle bir noktaya geldi ki Cumhuriyet ve baskıyı savunanlar karşı karşıya. Sağ-sol karşıtlığının yerini rejim kaygısı almış durumda. (Mehmet Ali Bayar olacak mı?) Hayır. Kendisi son derece birikimli birisi.  Bizim listeler bir anlamda kilitlenmiş durumda.
(Koray Çalışkan’ın danışman olacağı iddiası) Onları görüşeceğiz yarın.

UMUT ORAN LİSTEDE OLACAK MI?

(Umut Oran, Burhan Şenatalar listede olacak mı?) Yarın görüşeceğiz onları da. Partimizin kültüründe kararı Parti Meclisi verir. Bu kültürü yaşatmak istiyorum. Ben şu olacak bu olacak dediğim zaman Parti Meclisi'ne müdahale etmiş oluyorum. Son sözü Parti Meclisi verecek.

Önseçimle seçilenlere özel bir saygı duymamız gerekiyor. Bunlar kazandılar ve geldiler. Özel bir sıralama yapmamız sözkonusu değil.

İHSAN ÖZKES'İN YERİNE KİM GELECEK?

(Yer değişmeler olabilir mi?) Önseçimle gelenlere hiçbir biçimde müdahale etmeme gibi bir kuralımız var. Önseçim yapılmayan iller var K.Maraş gibi, Tunceli, Ardahan, Kars gibi. Oralarda eğer daha önce milletvekili adayı olup kazanamamışsa oralarda değişiklik yapacağız.

(İlhan Özkes'in yerine kim gelecek?) Yarın görüşeceğiz. Doğrusunu isterseniz herkes gibi beni de şaşırttı.

KILIÇDAROĞLU İZMİR'DEN Mİ ADAY OLACAK?

(Kılıçdaroğlu İzmir'den mi aday olacak?) Evet

(Özkes'in yerine bir din adamı mı aday olacak?) Kendisi bir politikacı olarak gelmişti. Din adamını din adamı olarak getirip siyasette kullanmayı doğru bulmuyoruz. Sosyal-demokrat kültüre sahiptir gelir. Bekaroğlu'nun güzel yayınları da var. Yarın akşam bakacağız.

DENİZ BAYKAL ADAY OLACAK MI?


(Baykal'ın adaylık durumu) Baykal seçimle geldi. Seçimle gelenlere dokunmayı doğru bulmuyoruz. Parti üyeleri oy verdiler. Dolayısıyla o gazetelerdeki yazıları da hayretle okuyorum. Nasıl üretiyorlar ben de zorlanıyorum anlamakta. Neden değiştirelim? Baykal'ın büyük hizmetleri var bu partiye.

7 Haziran seçimlerinin kendine has koşulları vardı. HDP'nin parti olarak seçimlere girmesi, baraj sorunu olması, toplumun duyarlı kesiminin HDP'nin barajı aşması yönündeki düşünceleri... Önseçim yaptık diye oylarımızda artış olmadı. Birkaç istisna dışında.



VATAN PARTİSİ İLE İTTİFAK OLUR MU?

İttifak olmayacağını Perinçek'e de ifade ettik.

Eğer adaylık için başvuranlar olmazsa, başvurular olmazsa, özel bir değerlendirme yapabileceğimizi kendilerine ifade ettik.

Vatan Partisi ile görüşlerimizin örtüşen de örtüşmeyen de kısımları var.

ALİ TARAN KONUSU

Sayın Ali Taran’ın bize önerdiği kampanya güzeldi. Eksikleri fazlalıkları olabilir. Buna da saygımız var. Daha sonra Sayın Taran’ın dışında da belli kurumlardan görüş aldık. Onlar yeni önerilerini getirdiler, başka bir kurumun çalışmalarını daha uygun bulduk.

"ERDOĞAN'LA POLEMİĞE GİRMEYECEĞİM"

Erdoğan ile polemiğe girmeyeceğim. 7 Haziran'dan bu yana koşulların değiştiğini biliyoruz. Seçim kampanyamız bunlar düşünülerek yeniden hazırlandı. Erdoğan benim muhatabım değil. Benim muhatabım Davutoğlu. O özellikle bana yanıt getiriyor ama onu muhatap almayacağım. Ne yaparsa yapsın muhatap almayacağım.

Geçmişte kendisine oy veren vatandaş bile şu soruyu soruyor... Tarafsız olman gereken yere seçtik seni, sen neden tarafsız olmuyorsun? Benden çok bunu Davutoğlu'nun demesi lazım. Davutoğlu'nun '1 dakika, sorumluluk bana ait' demesi lazım. Burada bir terslik var. Çünkü tarafsız değil. Taraflı olduğu için sağduyu çağrısı yapamıyor. Bunu kahvede oturan vatandaş da görüyor, olmaması lazım diyor.

Tarafsızlığı konusunda gerekçe üretebilir. Ben tarafsız davranmayacağım demesi, yemin etmemesi lazımdı. Şimdi namusu ve şerefi üzerine 'ben tarafsız davranacağım' diye yemin etti. Herkes bundan rahatsızlık duyuyor. Açıkça Anayasa'yı ihlal ediyor.

ERDOĞAN'IN MİTİNGLERE KATILMASI

Bana göre negatif etki yapmıştır. Çift başlı bir yönetim gerçeği ortaya çıktı. Temel sorunlarından birisi bu Türkiye'nin. Sağlıklı yönetilmiyor. Başbakan kim, Cumhurbaşkanı kim belli değil. AKP Genel Başkanı kim o da belli değil. Bu tablo kaos yaratıyor. Bakan ve Başbakan atlanıp Erdoğan'a bilgi veriliyor, muhatap alıyorlar.

KOALİSYON GÖRÜŞMELERİNDE '2 BAŞLILIĞI' HİSSETTİNİZ Mİ" SORUSU

Bir ortamda ifade ettim. O ayrıntıya izin verirseniz girmeyeyim.

Gömleğin düğmesi önce yanlış iliklendi. Erdoğan, Davutoğlu'nu alarak, kongre yapılmadan, Davutoğlu'nu ilan etti. 'Asla toz kondurmam' dedi. Daha sonraki bütün aşamalarda, ana belirleyici unsur olarak ortaya çıktı. 'Gerçek Genel Başkan benim' dedi. 'Fiili başkanlığı getirdim, Anayasayı değiştirip uydurun' dedi kendisi.

G20'ye bugüne kadar Başbakanlar katılmıştır. Şimdi Erdoğan diyor ki 'Ben katılacağım.' Neden Sayın Gül katılmıyordu? Başbakan bildiğimiz Başbakan değil daha ne söyleyeyim.

MEDYAYA YÖNELİK BASKILAR

Medyayı ya da bazı yazarları 'terörist' diye suçlayınca onlara 'terör ne' diye sormak lazım. Askeri öldürene biz ne diyeceğiz? O kültür onlarda var gerçi. 'Kitap bombadan daha tehlikelidir' diye. Ama şu var, medya üzerindeki baskıları birden fazla incelemek lazım. Devlet Bankaları'nın ve AKP'nin kontrolü altında olan kurumların belli yerlere ilan vermemesi. Turkcell AKP'nin kontrolüne geçtikten sonra sadece havuz medyasına ilan veriyor. Ziraat, Halk Bankası'nın da reklamları oraya akıyor. Hükümetin dolaylı olarak, finans baskısı bu.

İkinci olarak siyasal baskı. Mitingdeki konuşmalarda zorunlu olarak otokontrol yapabileceği bir ortam oluşturmaya çalışıyor, bunu yapmak istiyorlar. Bunda başarılı oldular ama istedikleri noktaya gelemediler.

Üçüncü olarak bir gazeteyi susturacağız. O gazeteyi, sahibini terörist ilan edelim. Bir algı. Bunu da yapmaya başladılar. Gerçekten ilk iki aşamada başarılı olamayınca üçüncü aşamaya geçtiler.

O SAVCIYA SAVCI DEMEK BİLE TARTIŞILIR

(Doğan Grubu'na açılan soruşturma) O savcıya savcı demek bile tartışılır. Hukuk Fakültesi'nden mi mezun ondan da şüphem var. Şimdi özel olarak da Hürriyet'in mercek altına alındığını görüyoruz. Hürriyet'in şöyle bir özelliği var: Herkesin okuduğu bir gazete.

Herhangi bir gazeteyi vatandaş okurken, o vatandaşın düşüncelerini okuyabilirsiniz. Ama Hürriyet'i herkes okuyabiliyor. Zaten Hürriyet üzerine bu kadar baskının nedeni de o. Kendi tabanı da okuyor, havuz medyasının gazetesindeki sürece getirmek istiyorlar. Savcının pespaye iddiası, gerçekten demokrasi adına da hukuk adına da, adalet adına da, savcılar adına da felaket bir tablo, asla doğru değil.

Toplumun duyarlı kesimlerinden tepki var. Ama bazı kesimler var ki suskunluklarını koruyorlar. Onların da konuşması lazım. Tüm baroların açıklama yapmasını isterdim. Normalde HSYK'nın göreve geçmesi lazım. Savcı başka yerde bir gün bile kalamaz. Savcı değil, gerçekten. Savcının görevi nedir? Cumhuriyet Savcısı denir. Cumhuriyet'in üstünlüğünü, anayasal düzeni korumak... Bu kadar açık ve net.

HAVUZ MEDYASININ İFTİRALARIYLA SORUŞTURMA AÇTIĞINIZ ANDA...

Havuz medyasının iftiralarıyla ‘biz soruşturma açtık’ dediğiniz andan itibaren yargıya gölge düşürüyorsunuz.

Ortada yargı, hukuk kalmadı.

(Nokta Dergisi'ne baskın) Her alanda susturulmak isteyen baskı alına alınmak isteyen bir toplum var.

Saray'da oturan Zat'ın ülkeyi ne hale soktuğunu herkes biliyor. O fotoğraf aslında toplumun bildiği ilginç bir fotoğraflardan birisi.

7 HAZİRAN'DA NE OLDU DA ŞEHİTLER GELMEYE BAŞLADI?

7 Haziran'dan sonra ne oldu da şehitler gelmeye başladı? Ne oldu?

Çözüm’e bir şey olmasın diye susarsanız Türkiye’yi ateşe atmış olursunuz. O görmemezlik toplumu bu hale getirdi. PKK neden 7 Haziran’dan sonra harekete geçti? Bunları sorgulamamız lazım.

PKK silah yığarken hangi nedenle ses çıkarmadınız? 7 Haziran’da beklediğiniz sonucu alamadığınız halde neden sert söylemlere devam ettiniz? Başbakan’ı yok muydu bu ülkenin. Bir kişi kendisi ve ailesinin çıkarlarıyla devleti yönetmeye kalkarsa ülke bu hale gelir. 13 yıldır tek başlarına yönetiyorlar. Her zaman bir düşman buldular, ‘Bunun yüzünden oldu, bu kandırdı bizi’ dediler. En sonunda da ‘PKK bizi kandırdı’ dediler. Siz çocuk musunuz? Emin olun çocuklar daha akıllı.
Devleti yöneten kişi 3 adım ötesini göremiyorsa, bunlar devleti nasıl yönetecekler? Çift başlı bir yönetim var. Kimin ne söylediği belli değil. Şuan Türkiye ateşin içine atılmış durumda.
O kadar kötü yönetiliyor ki Türkiye, faturayı yine biz ödüyoruz.

YOKSUL AİLELERİN ÇOCUKLARI ŞEHİT OLUYOR

Ankara'daki şehit ailelerini ziyaret ediyorum. Hepsinde gördüğüm bir şey var. Hepsi yoksul gariban Anadolu insanı. Hiç zengin bir ailenin çocuğunun şehit olduğunu gördünüz mü? Hepsi yoksul çocukları. Sabahat Akkiraz'ın Yemen ile ilgili söylediği bir satır var: 'Zenginimiz bedel öder, askerimiz fakirdendir.'

Türkiye bunu hak etmiyor. Bu tablo kime ait? Elbette ki Türkiye'yi yönetenlerin. Biz bunları söylemeyip ne söyleyeceğiz?

SÖZDE SAVCI SORUŞTURMA AÇTI

PKK’yı lanetledik. Teröre karşı bu toplum ortak mücadele verirse PKK’nın yapabileceği hiçbir şey yok. 30-35 yıldır çatışmanın tüm koşullarını denedi. Ama şimdi Türkiye bu noktaya taşındı.
Medyaya baskıda dördüncü aşama… Medya organını terörist ilan edip onun üzerine gitmek. Şimdi bunu deniyorlar. Savcı ve yargıçları devreye sokacaklar. Sözde savcı soruşturma açtı ya da açacak. Hiç dikkate almaması önemliydi ama o treni kaçırdı.

Milletvekili eşliğinde gazetelere saldırıyorlar. Ben hemen şunu söyleyeyim. Sabah Gazetesi’ne yapılan da Star Gazetesi’ne yapılan da yanlıştır. Medyayı beğeniriz ya da beğenmeyiz. Ama onların özgürce çalışacağı ortamı sağlamalıyız. Star Gazetesi’ni de, kurşunlanan Genel Yayın Yönetmeni’ni de aradım, Sabah Gazetesini de aradım, Hürriyet Gazetesi’ni de aradım.

"UYARI YAPANLAR VATAN HAİNLİĞİYLE SUÇLANDI"

Bunun adı ileri demokrasiyle olmaz olsun böyle demokrasi. Gazeteciye neden bu fotoğrafı çektin, neden bunu yazdın diyorlar. O savcı da bilmeli ki haber alma hakkım kısıtlanamaz. TV izleyerek, gazete okuyarak haber almalıyım. Siz sansürleyerek bu kanallarımı kapatıyorsunuz. Cumhuriyet Gazetesi’ne de yapılıyor. İnternete erişimi kısıtlanıyor. Sansür tüm boyutlarıyla çalışıyor. Böyle bir ortamda yabancı sermaye durmaz. Şimdi çıkış süreci başladı. Kimse Türkiye’ye güvenmiyor. Bu noktaya geldik, bu noktaya kim getirdi bizi? Bu soruyu sormuş değil vatandaş. PKK, Paralel… Başka kim vardı? Askerler… İyi de kardeşim siz ülkeyi yönetiyordunuz neden sessiz kaldınız. Hata varsa önlemini alsaydınız. Bizim uyarılarımızın hiçbiri dikkate alınmadı.

Uyarı yapanlar vatan hainliğiyle suçlandı. TÜSİAD mesela… Onları da vatan hainliği ile suçladılar.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

İktidarda olsaydık, daha önce yapılan görüşmeleri ortaya koyardık. Neler vaadettiler, neleri konuştular? Oslo tutanaklarından başlayarak bunlara bakardık. Her şey yüzde 90 oranında saklanmıştır.

Topluma hesabını veremeyecekleri angajmanlara girdiler ki ayrıntıları açıklayamıyorlar. Öyle olmasaydı süreç bu noktaya taşınmazdı. PKK açıkça 'Söz verdiniz yapmadınız' diyor. Siz PKK'ya hangi sözleri verdiniz? Söz verdiniz ki sizleri eleştiriyorlar. Dolmabahçe Mutabakatı'nın arkasında başka şeyler de olabilir. Sayın Cumhurbaşkanı neden 'bunlar olmaz' dedi. Şimdi tam tersi bir tablo var. Bu gerçeklerin hiçbirisi bilinmiyor. Biz önce bunları öğrenirdik.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Geçmişte yapılanları masaya yatırırdık. Olabildiğince olayı toplumsallaştırmak. Bu sorun yani sadece benim değil Türkiye'nin sorunu. Ne görüşüldü bu güne kadar, Akil İnsanlar onu da anlatamadı. Bu sorun nasıl çözülecek? Doğru ya da yanlış, bize göre bunun adresi TBMM. Orada çözülmesi lazım.

Terörle sorunun çözümünü ayırmamız lazım. Kim eline silah aldıysa kusura bakmasın. AKP gibi yapmayız biz. Kürt vatandaşlar var mı, temsilcileri var mı? Oturup konuşuruz. HDP de var Diyarbakır'da geniş bir sivil toplum oluşumu var. Sizin muhatap alacağınız yapı var zaten. Fakat bunlar PKK'yı muhatap aldı, ona söz verdi.