Baykal taze bitti, Sarıgül verelim!
Baykal'a 22 Temmuz gecesi malumunuz "kal"
geldi...
Ne telefona çıkıyor, ne kamera önüne...
Ne hazin aslında... Atatürk'ün kurduğu partinin
başında olup da Atatürk'ün gösterdiği hedeften fersah fersah uzak
olmak... Yenilince de böyle dip köşe saklanmak...
Hayal ediyorum o gece sonuçları izlerkenki yüz halini...
Kızarmış mıdır utancından Atatürk'ün partisine
layık olamadığı için... Yoksa viski şişesini mi dikmiştir
kafaya...
Yok canım içmez... Nihayetinde o da bir üzüntü
ifadesidir...
Hem abartacak ne var ki
zaten...
Altı üstü seçim kaybetti...
Sanki ilk!
Hem bu tabloya şok olmayan
tek bir CHP'li var kanımca...
O da Deniz Baykal...
Ah hakkını yemeyelim bir de Mustafa
Sarıgül...
Hazır kıta, düğmeye basılmış gibi ortaya
fırlamasından belli.
Afişini yaptırmış...
Her yaştan figüran "Baykal
istifa"cıları bulmuş...
Bayrakları ellere tutuşturmuş...
Kurtarıcı rolünü de kendisi kapmış...
Hani bir Süpermen kostümü eksikti...
O kadar hazırlıklıydı yani...
Hayırdır inşallah diyelim!!!
Tez
zamanda Sarıgül formülü sunuldu yeniden piyasaya...
"Ağzı iyi laf yapıyor, tam Erdoğan'ın dişine göre"
savları yeniden beyinlere işlenmeye başlanacak...
"CHP'nin başına geçse Erdoğan'a kök
söktürür" sözü kulaktan kulağa dolaşacak.
Hani doğruya doğru, bu halka Baykal'dan
daha sempatik gelecektir. Ondan çok daha fazla
oy da alacaktır. (Gerçi kimi koysanız Baykal'ın yerine öyle
olur ya)
Peki ya Atatürk'ün partisine layık mıdır?
Yoksa ikinci bir Baykal vakası mı?
Lidere dayalı siyasetten medet umanlar bir kez daha düşünmeli
bence.... Bu seçimlerde halk sadece Erdoğan'ın diline
vermedi o oyları. Eğer öyle olsaydı;
-"Ananı da al git!"
-"Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!"
-"Sayın Öcalan" ve "Şehide kelle"
sözleri onu sandığa gömmeye, yeterde artardı bile...
Ama öyle olmadı...
Neden olmadı? Çünkü bu millet artık "boğazı için"
oy veriyor...
İstikrar istiyor, kriz çıkmasın
diyor, borsa batmasın diliyor...
Sadece bunlar için oy vermek doğru mudur
derseniz?
İşte orası ayrı bir konu...
Ama bu seçimin dersi bu!