CHP lideri Baykal; dünkü grup toplantısının ardından bugün de ıslak belgeyi konuştu. İşte basın toplantısından o açıklamalar..
Abone olCHP lideri Baykal, bir basın toplantısı düzenleyerek şu açıklamaları yaptı:
12 Haziran'dan bu yana 4.5 ay geçti... Bu belgeyi o kadar zaman içinde çıkarmayan o kişi bu kararı kendi mi almıştır. Belge ifadesine göre şahsen kendisinin eline geçmiştir. 'Belgeyi ben aldım' diyor.
4.5 AY GEÇTİ BU 4.5 AYDA NELER YAŞANDI?
Belgeyi elinde tutarken tek başına mı karar aldı? Belgeyi ortaya çıkrarırken de tek başına mı karar aldı? Bu 4.5 ayda ne yaşandı?
Bildiğiniz gibi bir geceyarısı baskınıyla bir kanun çıktı. Geceyarısı kanununu çıkaranlar ayrı; bu belgeyi elinde bulnudurduğunu söyleyenler ayrı.
Olağanüstü bir telaşla, hiçbir ciddi hazırlık yapmadan; geceyarısı o kanunun çıkarma düğmesine basanlar ayrı.. Ya da biz öyle görüyoruz. bu arada ne oldu diye düşündüğümüzde kanun çıktı.
Bu mektubu elde eden kişi 4.5 ay sonra sadece o mektubu Savcılığa göndermekle yetinmedi. Ayrı bir ihbar mektubu da yazdı.
Onun orijinal olup olmadığı tartışılıyordu. Öyle olmamıştır. O belgeyi elinde bulunduran kişi sadece o belgeyi elinde bulundurmakla yetinmemiş; ihbar mektubu hazırlamıştır. Ve çok daha farklı siyasi hedeflere kilitlenmiştir.
Bu açıdan bakınca ihbar mektubunda ne görüyoruz. Hangi şartlar altında bu mektubu aldığını söylemekle yetinmiyor. Farklı ve kapsamlı bir belgeyle doğrudan kanıtlanması mümkün olmayan iddialarda bulunmuyor. Bu belgeyi aşan bir iş.
BELGEYİ ELİNDE TUTAN BELGESİ KADAR KONUŞSUN
Belgeyi elinde bulunduran belgesi kadar konuşacak. Belgeyi vermekle yetinmiyor; belgeyi yorumluyor.
Sadece o kadar da değil.. CHP de bu muhbir vatandaş tarafından ihbar edilmiştir. Belgede tek taraflı ithamlar var.
CHP'nin seçilmiş olmasının ne anlama geldiğini ben çok iyi görüyorum. Biz TSK'yı toplumumuzun genel bir kurumu olarak daima önemsemişizdir. Zaman zaman çok ciddi tartışmalar da yaşamışızdır.
Geçmiş 12 Mart, 12 Eylül'leri konuşmayalım.. Seçimlerden hemen sonra uluslararası askeri müdahale gelmekteyken sakın ha Türkiye bu askeri müdahelenin içinde yer almamalıdır. Çok açık tavır takındık.
GENELKURMAY'LA ÇOK CİDDİ TARTIŞMA YAŞADIK
Sonra askeri müdahale Aktütün ve Dağlıca baskınlarından sonra kaçınılmaz hale geldi... Ama Savunma Bakanı yeter artık bırakın dedi. Buna karşı biz tepki gösterdik.. O zamanlar Genelkurmay Başkanı ile çok ciddi tartışma yaşadık. Biz parti olarak çok önemli konularda düşüncemizi ortaya koyarız. Bu askerle karşı karşıya gelir; gelmez, o bizi ilgilendirmez.
Yanlışa yanlış deriz. hiçbir zaman kendi siyasetimizi bir başka kurumun siyaseti altında götürmedik. Şimdi böyle bir tavrı götürmüş olan CHP'yi böyle bir ihbar mektubuyla suçlamak; ancak siyasi bir projenin gereği olarak ortaya atılabilir. İhbar mektubunu ortaya atan kişi CHP'nin durumuna ilişkin bir somut belge ortaya sundu mu; kanıtladı mı?
BELGESİ VAR MI YOK; NE YAPMIŞ SADECE İTHAM ETMİŞ
Şimdi kamuoyuna siyasi hedefini ilan ediyor. Bu belgenin aslında kimlerin sorumluluğu altında yapıldığına ilişkin kanaatini ifade ediyor. Ve bu ilginç bir şekilde bütün kamuoyuyla savunuluyor. Bunun için 4.5 aylık bir zamanlama geçiyor. 4.5 ay sonra CHP'ye ithamlarda bulunuluyor. Belgesi var mı, yok.. ne yapmış, sadece itham etmiş..
Burada iki olay önemlidir. Mesele zaten zaman ve gündem çarpıtma konusu değildir. Bu mektupla gündemi değiştirmeye çalışıyorlar; açılım politikasının iflas ettiği sırada gündem değiştiriyorlar diye düşünenler var. Bu masum bir düşüncedir. Zamanlamanın ötesinde belgenin hedefini değiştiriyor.
BELGELİKTEN ÇIKTI SİYASİ İTHAMNAMEYE DÖNÜŞTÜ
O zamanlamayı yaparken geceyarısı kanununu çıkartıyorlar... Kapsamlı bir ithamname haline dönüştürüyorlar..
Kamuoyu yönlendirmesi yapılıyor; sadece gündemi saptırmak için değil. böyle bir oluşum içinde yer tutmayı ve bunun bir parçası olmayı kim içine sindirmiştir; kimdir bu kişi? Bunun derhal ortaya çıkması lazım.. Muhbirin kimlliği derhal açıklanmalıdır.
Ortada bir çatışma kararının alındığını; ve bu kararın belli bir straejiyle uygulandığını hep birlikte görüyoruz. Net bir şekilde tavır takınmış bir partiyiz. Derhal gereği yapılsın demiştik. Bu olayla ilgili aynı noktadayım.
Ama şimdi belge konusu olmaktan öteye geçti iş, bir siyasi ithamnameye dönüştü.