BIST 9.725
DOLAR 35,19
EURO 36,69
ALTIN 2.970,15
HABER /  GÜNCEL

Baykal: IMF'den kopamazlar

Baykal, "Ne yazıkki bugün geldiğimiz noktada sürekli bir büyüme zeminine uturduğumuzu söylemek hayal" dedi

Abone ol

BAYKAL: ''HÜKÜMETİN IMF'SİZ DEVAM SENARYOSU YOKTUR'' İzmir'de düzenlenen 4. Türkiye İktisat Kongresi'nin açılışında konuşan Baykal, hükümetin IMF dışında bir politika ortaya koyarak uygulamaya devam etme şansının çok geçerli görünmediğini ifade etti. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Deniz Baykal, 4. İktisat Kongresi'ni Türkiye ekonomisinin değerlendirilmesi ve soruşturulması açısından bir fırsat olarak gördüğünü belirterek, ''Türkiye'nin bugün karşılaştığı ekonomik sorunların temelinde ne yattığını sorgulamak öncelikli iştir. Ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada yaşadığımız krizlerin ertesinde ülkemizi sürekli bir büyüme zeminine oturtabildiğimiz söyleyemeyiz'' dedi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı Bülent Arınç ve bakanların da izlediği konuşmasında Baykal, Türkiye bir büyüme noktasına henüz gelemediğini ifade ederek, ''Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu tablo, krizlerin yol açan borçluluk durumunun kaldırılacağı izlenimi vermiyor. Türkiye'nin borçları artmağa devam ediyor. Borçları artan istikrarı yakalayamayan bir tablo sergiliyoruz. İşsizlik ve buna bağlı sosyal sorunlar ağırlaşıyor. Bu manzara ile Türkiye bütçesini sadece borç ödemeye yönelik bir muhasebe belgesine yönelmeye başladı. Yatırım yapamayan, kamu yatırımlarını askıya almış büyümeye yönelik hedeflerini erteleme görüntüsü sergiliyor. Bunların nedeni 1980'lerin ortasında kendini gösteren, yönetenlere egemen olan bir anlayıştır'' diye konuştu. ''YENİ FİNANSMANLARA İHTİYAÇ VAR'' Vergi gibi klasik yöntemlerin bir tarafa bırakılması gerektiğini, daha kolay uygulanabilir, toplumu rahatsız etmeyeceği düşünülen yeni finansmanlara ihtiyaç bulunduğunu kaydeden Baykal, ''Vergi alma, borç al anlayışı kendini gösteriyor. Vergi dışı birtakım ek kaynakların yeni kaynakların devreye sokulması tercih edildi. Bunun başında da borç geliyor. Türkiye cesaretli bir biçimde önce kendi terciliyle sonra mecburiyetle çok tehlikeli borçlanma girdabının içine çekildi. Sonra borçluluğu döndüremez hale geldi. Bugünkü sıkıntıların temelinde borçlanma yatıyor. 1980'lerin sonunda bu tabloya ek olarak bir de Türkiye'deki iç finans piyasalarının uluslararası alanda Türkiye'nin borçluluğunu sürdürmesi için taze paraya ihtiyacı vardır. Bugün bizim iktisat politikamızı bu açmaz tutsak aldı. Bu tablonun sonucu borçluluğun devam etmesi, Türkiye'de bir ithalat patlaması, TL'nin değerlenmesidir. Yaşanan ithalat patlamasının dış ödemeler dengesini sıkıntıya sokması, cari açığın artımı sözkonusudur. Bunun kaygı verici olmaması için Türkiye'ye sermaye girişinin devam etme zorunluluğu vardır. Bu sürede yatırımların artırılması, reel sektörün ayağa kaldırılması, yabancı sermayenin ekonomiye kazandırılması ile sıcak paranın bertaraf edilmesi ihtiyacı artıyor. Bunlar uygulanmadığı zaman kriz kendini gösteriyor'' dedi. ''SICAK PARAYA BÜYÜK BEDELLER ÖDÜYORUZ'' Türkiye'nin sıcak paraya olağanüstü faiz ödediğini, sadece 2004 ilk çeyreğinde yurtdışından gelerek TL'ye çevrilen paranın dolar bazında üç ayda yüzde 15.3 gelir sağladığını hatırlatan Baykal, ''Yıllık kazançlarda dolar bazında yüzde 80'leri aşan bedeller ödüyoruz. Bu tablo sürdürülemez. Türkiye ABD'den zengin değildir. Her gün Karun hazinesi bulsak bile bu denli aşırı karla karşılamaz. Hazine'nin yerli yatırımcıya TL bazında ödediği faizler karşılanabilir değildir. Bu kadar yüksek borçlanan başka ülke yoktur. Bu tür tefeci faizlerin ödenmesi mümkün değildir'' diye konuştu. Son zamanlarda borçlanmalarda düzelme var gibi göründüğünü, şimdi ise üstüste cari açıklar verilmeye başlandığını belirten Deniz Baykal, ''Gerçek cari açık Irak'a ihracat gibi gösterilerek kapalı gösterildi. 2003 yılı cari açığı ikinci yüksek rekordu. 2004 beklenen ise 7.6 milyar dolar cari açıktır'' dedi. Yatırım iklimi oluşmamakta bir direncin olduğuna işaret eden Baykal, ''Kamu alanında yatırım askıya alındı. Sanayide kapasite kullanım oranı sınırlarına gelindi. Merkez Bankası'nın 2003 yılı raporunda belirttiği gibi sanayi üretimi zirveye ulaştıktan sonra durmaya girebilir. Toplumun büyük çoğunluğunun gelirleri reel anlamda geriledi. Bu anlamda ekonomide bir ısınma söz konusu değildir. Bu durumda ekonomide kırılganlık yok demek yanlış olur. Sosyal politikalarda büyük bir çöküş yaşanıyor. Bütçenin sosyal yönlü harcamalarının kısıtlanması. Dış borçlar yeniden yapılanmalı, yüzde 6.5 yerine kamusal hizmet anlayışı ön plana çıkarılmalıdır'' ifadelerini kullandı.