CHP Lideri Baykal partisinin ilk grup toplantısında üç ana konuya değindi. Hükümete de ağır suçlamalar da bulundu. İşte açıklamaları;
Abone olİNTERNETHABER
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında üç konuya değindi. İlk olarak ekonomik krizin Türkiye üzerindeki etkisinden bahsetti daha sonra Aktütün Karakolu'na yapılan terör saldırısını değerlendirdi ve terörün, AK Parti iktidarı döneminde belini doğrulttuğunu açıkladı. Son olarak da yolsuzluklar konusu hakkında düşüncelerini dile getirdi.
İşte konuşmasından satırbaşları;
EKONOMİK KRİZ
Tam bir hayal kırıklığı kendisini gösterdi: "Bütün dünyada var olduğu söylenen global refahın ve zenginleşmenin aslında nasıl yapay temellere dayandığı, gerçek refahın gerçek üretimden geçtiği, kalkınmanın bir parasal şişkinlik olayı olmadığı. Olayın parayla başlayıp parayla bitmediğini bu yaşanan krizler bir kez daha ortaya koydu.
Tam bir hayal kırıklığı kendisini göstermiştir. Bizim Türkiye olarak gerçek sorunlarımız ne olduğu konusunda ısrarla yaptığımız açıklamaların ne kadar yerinde olduğu bu tabloyla bir kez daha görülmüştür."
Türkiye ciddi bir sorunla karşı karşıya: "Türkiye'de bankacılık kesiminin yabancı bankalara satılmış olmasının böyle bir kriz tablosu içinde Türkiye'yi ciddi bir sorunla karşı karşıya bırakacağı görülmüştür. Hükümet satma kararı aldığı bankaları satamayacağını görmüştür ve bu durumu ertelemek zorunda kalmıştır. Yaşanan bu büyük kriz ve vatandaşın içinde bulunduğu durum çok ağır bir şekilde kendini göstermek zorunda kalmıştır.
Zamlar hayatı çekilmez hale getirdi: "Yapılan zamlar hayatı çekilmez hale getirmiştir. Doğalgaz zamları, elektrik zamları, tarıma, gübreye büyük zamların gelmesi, vatandaşımızı ağır yüklerle karşı karşıya bırakmıştır. Türkiye için sıkıntılı bir dönem gelmektedir. Bu sıkıntının altında da sorumsuz bir politika harekatı yatmaktadır.
Türkiye üretimi yatırımı alın terini ödüllendirmeyi bir kenara bırakan, yapay konularda tatmin arayan bir anlayış içinde bugünkü çıkmaza doğru gelmiştir."
GAP can kurtaran simidi haline getirildi: "Tarım ihmal edilmiştir, GAP göstermelik olarak, siyasi kriz ortaya çıkınca can kurtaran simidi haline getirilmiştir. Türkiye'de sulama yatırımları kendi kaderine bırakılmıştır. Türkiye'de sanayileşme polisitikası mutlak bir kriz haline gelmiştir. Ama bunları yapmak hükümetin aklından bile geçmiyor. Türkiye için gerçekle yüzleşmek zamanı gelmiştir.
TERÖR KONUSU
Terör konusunda yeterli duyarlılık gösterilmedi: "Terör konusu hepimizi içinde bulunduğumuz rehavet ortamından çekti çıkardı. Türkiye bu sorunu sinsi bir şekilde yaşamakta idi. Ama toplumsal duyarlılığımız büyük olaylar karşısında ayağa kalktığı için, bize ağır bedel ödettiren terör konusunda yeterli duyarlılığı göstermemiştir.
Geçen yıl Dağlıca baskınıyla olayın boyutlarını kavramaya başladık. Irak'tan Türkiye'ye geliyorlar, karakolumuzu basıyorlar, askerimizi şehit ediyorlar ve Türkiye'de bunu seyretmek zorunda kalıyor.
Terör bu iktidarla geldi: "Aktütün Karakolu çatışmasıyla olayın niteliği bir kez daha önümüze geldi. Bu iktidar iş başına geldiğinde ülkede sıfır terör vardı. Terör yoktu. 2002'den sonra terör ciddi bir biçimde türedi ve belini doğrultmaya başladı. Hükümetin bu konuda tavrı hep yanlış olmuştur. Bu hükümet terör konusunu kavrayamamıştır. Ya da kavramamak işine gelmiştir. Bunun kendisine yararlı olacağını zannetmiştir. Türkiye teröre karşı etkili bir mücadele verememiştir.
Öcalan'ı bile affedeceklerdi: "Terörle mücadele yasasının 6. maddesine Öcalan'ın affını öngeren madeler koymaya kadar gittiler. CHP bunu farketmese onu da oradan geçireceklerdi.
Hükümet terörün amacını kavramış değildir. Hükümet bu bölgeyi dizayn etmek isteyen güçlü çevrelerin suyuna giderek, onlarla sıcak olumlu ilişkiler kurarak, Türkiye'de ayakta kalma ihtiyacı yatıyor. Türkiye'nin terör açmazı bu iktidardan kaynaklanıyor."
Siyasi amaç için bebekleri öldürüyorlar: "Sivilleri öldürüyorlar, masum insanları bebekleri yaşlıları, öğretmenleri, askeri sivili herkesi öldürebilecek bir amaç içindeler. Ne için. Siyasi amaçlarını tamamlamak için. Hükümet bunu anlayabilmiş değildir.
Karakola yapılan saldırı ile söylenecek çok şey var. Zaten söyleniyor yazılıyor. Efendim 'neden karakol güçlü inşaa edilmedi, neden yeri değiştirilmedi. istihbarat zaafiyeti yok mu?' Bunlar konuşuluyor, konuşulacak da...
Kuzey Irak'ın terör yatakçısı olmaktan kurtulması lazım: "Bir komşu coğrafya nasıl olur da bir başka ülkeye yönelik saldırıların mekanı olma halini kabul edebilir. Bu akla mantığa, sağ duyuya, komşuluğa aykırı! Bununun değişmesi lazım. İşte en önemli konu budur. Ben bunu Barzani'nin yüzüne söyledim 'Siz nasıl komşusunuz, sizin topraklarınızdan bizim topraklarımıza terör saldırısı oluyor. Bunu durdurun' dedim. Ama bunu ben söylüyorum. Başbakan söylemiyor ki... Bu konun çözülmesi mutlak zorunluluktur. Bu mümkündür, Türkiye artık daha fazla evlatlarını böyle saldırılara kurban vermemelidir. Bunun temel gereği Kuzey Irak'ın terör için yataklık yapan ülke konumundan çıkarılmasıdır. Orada barış sağlanabilmelidir.
Irak hükümeti bu görevi yerine getirmelidir: "Orada kim yapacak bu işi? Irak hükümeti bununla yükümlüdür. Irak anaysasının 7. maddesinde "devletin terörle mücadele edeceği" yazıyor. Irak devleti hiç bir terörle mücadele etmiyor mu? Ediyor... Hangi terörle mücadele ediyor... El Kaide terörüyle mücadele ediyor. Peki sen bizi acıtan terörle neden mücadele etmiyorsun?
Hükümet Irak ile dirsek temasında: "Hükümetimiz Irakla iyi ilişkiler içinde olmayı tercih ediyor. Başbakanımız Talabani'yi çağırdı. Barzani'ye ziyaret kararı aldı, uygulamak üzereyken bu durum onu engelledi. New York'taki buluşmadan dostluk ve kardeşlik mesajları veriyor bizim devlet adamlarımız. İyi de bunu söylemek için neyi bekliyorsunuz? Türkiye büyük bir devlet ise bunu başarmak zorundadır. Türkiye'nin hakkını, hukukunu kimsenin ciğneyemeceğini görmesini sağlaması lazımdır.
Sadece Irak değil Amerika da sorumlu: "Bu konuda sorumluluk sadece Irak hükümetinin değil. Amerika'da sorumludur. Bunun Amerika'ya da anlatılması lazımdır. Kardeş topraklardan terör saldırılarına Türkiye'nin göz yummayacağı Amerika'ya da anlatılmalıdır."
Türkiye'nin haklılığı kabul edildi: "Pek çok ülke Aktütün saldırısını şiddetle kınadı. Bunun altında ne yatıyor biliyor musunuz? Türkiye'nin haklılığının kabul edilmiş olması yatıyor. Biz bunu herkese anlatmaya başardık ama içerideki bazı yetkililere tam yeterince anlatamamış olduğmuzu görüyorum."
Tampon bölge kurulmalı: "Sayın hükümet sözcüsü değerlendirmeye alacaklarını söyledi. Bu öneri seneler önce yapıldı. Tampon bölgesi konusu. Evet bunu değerlendirelim diyor. Bunun için bir muhalefet liderinin bunu dile getirmesi mi gerekiyor. Sen iktidarsan bunun çözümlerini bulamıyormusun. İlla birinin telaffuzuna mı ihtiyacınız var. Bugün geldiğimiz noktada anlıyoruz ki... Bundan önceki askeri operasyon sorunun kalıcı çözümü güvence altına almaya yetmemiş.
Yine DTP kapatılsın iması: "Terörü kınamıyoruz. Mazur göstermeye çalışıyoruz. Meşrulaştırmaya gayret ediyoruz. Hiç bir demokratik ülke böyle bir uygulamaya izin veremez. Hiç bir demokratik ülke terör yapanları himaye etmeye, terörü sahiplenmeye, terör yapanları övmeye izin verilemez. Eğer izin veriliyorsa, bizim terörle mücadelemiz başarıya ulaşmaz. İspanya ve İngiltire terör olaylarını kınamayan bütün güçleri meşru saymama işine girmiştir. Bunu da demokrasinin gereği olarak yapmışlardır. Demokrasi hiç bir zaman korku değil, mayın değil, silah değildir... Bunlar varsa adı demokrasi değildir! İngiltere sesini çıkarıyor, İspanya sesini çıkarıyor ama biz sesimizi çıkaramıyoruz.
Sınır ötesinde kalıcı çözüm gerekli: "Dağlıca baskınından sonra bir askeri operasyon kaçınılmaz hale gelmişti ve TSK bunu uyguladı. Fakat bugün geldiğimiz noktada anlıyoruz ki o askeri operasyon sorunun kalıcı çözümünü güvence altına almaya yetmemiş. O askeri operasyon o anda hepimizi mutlu etti ama sorun kalcı bir çözüme kavuşturulamamış. Biz söylemiştik ozaman ve pek çok çevreyi de tedirgin etmiştik. Erken noktalama olmamalı, girilmişken daha kalıcı çözüm olması gerekir demiştik. Biz gireli 4-5 gün olmuşken, derhal TSK Kuzey Irak’tan çıkmalıdır dedi ABD’li bakan.
Niçin girdik biz oraya. Derhal çıkmalıdır diye diye geldi Gates. Biz o operasyonu ABD ile işbirliği yaparak yaptık. Bu işbirliğinin amacı neydi. Ne için işbirliği yaptık.
Ağırlığımızı koymayı bilmeliyiz: "PKK terörüne bir merci olmaktan çıkarılması için mi yaptık. Yoksa başka bir ihtiyaca cevap vermek için mi? Nedir o ihtiyaç. Yani Kuzey Irak’ta kalıcı bir çözümü dostlarımıza kabul ettiremedik mi?
Bütün ülke ayakta, Türk askerleri kaçırılmış, elbette bir şey yapacaksınız mı denildi, yoksa kalıcı bir çözüm için sizin gerekli önlemleri almanız doğaldır, biz de buna katkı veriyoruz mu diyorsunuz?
Türkiye’nin bunu sağlayamadığı anlaşılıyor. Tabi bunun için Türkiye’nin talep etmesi lazımdır. Ağırlığını koyarak, bölgedeki gücünü harekete geçirerek talep etmesi lazımdır. Bunun yeterince denildiği izlenimi yoktur."
YOLSUZLUKLAR
Yolsuzluk virüsü Türkiye'yi kemiriyor: "Siyasi yapımızın içine girmiş olan yolsuzluk virisü malesef Türkiye'yi kemiriyor. Haksız zenginleşmelerin önünü açıyor. Türkiye'nin dengesini hukukunu moralini altüst ediyor. Bunu ortadan kaldırmak için siyasi irade gerekiyor. İlk yapılması gereken iş milletvekili dokunulmazlığının söz ve düşünce özgürlüğüyle sınırlandırılmasıdır.
Deniz Feneri olayı çıktı. Eline iktidar geçen bazı insanlar kişisel olarak daha rahat yaşamak için yolsuzluk yapıyor diye düşünüyor idik.Yani sütü bozuk birisi, ahlaksız birisi bir yerde bir avanta buldumu oradan nemalandırıyor diye düşünüyor idik.
Şirketi artık yolsuzluk için kuracaksın: "Onlar geride kalmış. Şimdi şirketi yolsuzluk için derneği yolsuzluk için kuracaksın. Bütün kadronu o yolsuzluk projesine inanan insanlardan oluşturacaksın. Sistemi ona göre kuracaksın. Dernek kuracaksın. Ona bağış toplama yetkisi vereceksin. Nereden veriliyor bu? Bakanlar Kurulu’ndan. Yüzde yüz vergi indirimi yapacaksın.
Mehmetçik Vakfı’na sağlanmayan vergi indirimi o derneğe sağlayacaksın. Danıştay buna izin vermezse yeni kanun çıkaracaksın o kanunla izin vereceksin.
41 milyon euro para toplamışlar: Kimlerden Türkler’den. Kim topluyor Türkler. Bu parayı kim taşıyor? Türkler. Kimlere veriyorsun bizimkilere. Açılışlara kim gidiyor bakanlar. Atatürk ödülü kime veriliyor onlara veriliyor. Meclisin çatalı bıçağı kime veriliyor onlara veriliyor.
İçişleri Bakanlığı’nın dernekler şubesini onlara emanet ediyorsun. O derneğin özel uçağı ile şubenin müdür yurt dışına taşınıyor. O şirket yayın yapacak yayını bunlar yapıyor.
İçişleri bakanlığı’nın sorumlu birimini al sen götür diyorsun, onlara emanet ediyorsun. Nedir bu manzara diyorsun? Adalet Bakanı ne diyor: Bana ne yahu diyor.
Kardeşim Almanya’da o kadar insan cezaevine düşüyor. Evleri yakılıyor. Sen bunlar karşısında alman otoritelerine noluyor bunlar diye bir gün ağzını açıp soru sordun mu?
Bir gün oradaki yangını sordun mu? Yahu ne oluyor bu Deniz Feneri’nden tutuklananlar dedin.
Nihayet Alman mahkemesi’ne kararı bize gönderin diye yazı yazdılar. Dikkatle inceledim sadece ‘kararı istedik’ diyorlar. Sen kararı istemeyi bırakta o dosyanın eklerini de iste.
Yolsuzluğun siyasetle bağlantısı ortaya çıktı: "Bu olay yolsuzluğun siyasetle bağlantısını ortaya çıkarmıştır. Almanya’daki mahkeme karar veriyor, buradakiler piyon ele başları Türkiye’de diyor. Tıs yok..
Hiç kimse onu uyarmadığı halde yaşanan bir yolsuzluğu hükme bağlıyor. Biz bana ne diyor. Yolsuzluk senin yolsuzluğun kardeşim. Bunun hesabını sen vereceksin. Sen bu ülkenin Adalet Bakanı’sın."