BIST 9.777
DOLAR 34,16
EURO 38,17
ALTIN 2.920,22
HABER /  POLİTİKA

Baykal Erdoğana sert çıktı!

CHP'nin tüzük ve program değişikliği için toplanan 14. Olağanüstü Kurultayı'nda konuşan Baykal, Erdoğan'a yüklendi.

Abone ol

İNTERNETHABER

CHP'nin Shearaton Oteli'nde düzenlenen kurultayda, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Divan başkanlığı seçimi yapıldı. Nur Serter, divan başkanlığına seçildi. Balkal, kurultayda Erdoğan'a çattı, özür dileyenler için dikkatli olur uyarısı yaptı.

Genel Başkan Deniz Baykal'ın kurultay salonuna gelişinde içeride bulunan delegeler ellerindeki CHP bayraklarını sallayarak sevgi gösterilerinde bulundular.

İlk olarak kürsüye gelen Baykal, partililere ülke gündemini değerlendiriyor. İşte Baykal'ın konuşmasından bazı satır araları;

Alt yıl tek başına iktidarda kaldıktan sonra hükümütin bugün ülkeyi getirdiği nokta, iflastır bu hükümetin IMF kapısına gidişiyle de kanıtlanmıştır.

Dünya'da bu ekonomik krizden 200 ülke etkilenmiş ancak kaç ülke IMF kapısına gitmiştir. Bir çok ülke gitmemiştir ancak biz gidiyoruz. Neden gidiyoruz? Çünkü bu iktidarın ekonomik politikası iflas etmiştir de o yüzden gitmiştir.

AVM'LER BÜYÜK TEHLİKE

Esnaf büyük sıkıntı içindedir. Kararlaştırılmış olan hiper marketler konusundaki düzünleme hala çıkmamıştır. Esnaf hala kentlerin içine yerleştirilen alışveriş merkezlerinin pençesi altındadır. Bu alışveriş merkezleri Türk ekonomisini ciddi ölçüde etkileme başlamış ekonomik bir sorun haline gelmiştir.

Başbakan Türkiye'nin ekonomik yapısı ve dünyadaki krizle ilgili çelişkili açıklamalarla, yalpalayıp duruyor.

ERDOĞAN'A YOLSUZLUK ELEŞTİRİSİ

Erdoğan bana kalkıp, Eminönü'ndeki toplanmayan çöplerin gazete manşetlerini gösteriyor. Bu Erdoğan'ın Başbakanlığa kadar uzanmış çöplüğün, pisliği örtme telaşıdır. Biz o çöpleri kısa sürede kaldırdık, ya senin önündeki çöpler ne zaman kalkalacak?

Biz somut sorular sorduk. Başbakan ağzını açmıyor. Gel televizyonda konuşalım diyorum, gelmiyor. Basın toplantısı düzenle özgürce soru sorulsun diyoruz olmuyor.

Başbakan kendine özgün biçimde cevap veriyor. Başbakanlığa hangi gazetecinin geleceğine kendi karar vermiyor. Bunu beğenmiyorum, şunu istiyorum diyor.

ERDOĞAN'IN ÇOK ASABİ

Satışına izin verilmeyecek kömürler, devlet eliyle yaktırılıyor. Bu uygulama sonucunda resmi ölçümlerle, hava kirliliği ortaya çıkıyor. Bu da gazeteler manşet olunca asabi biçimde gazeteye çatıyor.

Bunun doğru ya da yalan olduğunu herkes görüyor. Bu yalan olsa dahi, yalan olsa dahi bir gazetenin kapatılması için gerekli bir ölçüt mü? Bir Atatürk'e bakın bir de Erdoğan'a.

"İŞİNE GELMEYENE KAPAT DİYOR"

Bir grup gazetesinin alınmaması için çağrı yapıyor. Kalan öteki grubu da kapatın diyor, asabi bir üslupla.

Başbakan'ın sorunu gazete kapatmakla geçmez. Gerçekler ortada, bu gerçeklerle yüzleşmek zorunda. Bu gerçekler, daha sıkıntıya sokmaya devam edecek.

TELEKOM'DA VURGUN VAR!

Başbakan ister cevaplar ister cevaplamasın ancak bu sorular önüne gelmek zorunda. Sayın Başbakan, Telekom'un satışının ardından kurumlar vergisinden yüzde 10'luk bir indirim yapılıyor. Bu o ihaleyi alan için çok önemli bir indirimdir. Böyle bir satıştan sonra 300 milyon dolarlık bir avantayı cebine koyması mümkün müdür? Siyasetçi bir tüccar için bu böyle olmaz.

Sen ne biçim bir tüccar siyasetçisin de bunun karşılığında ek bir şey aldın mı? Bizi ilgilendiren bir şey var mı?  

Bu yüzde 10 kurumlar vergisi indirimden sonra, doğrudan etkileyeceği herkes tarafından bilinirken niçin yapılmıştır? Bunun anlamı nedir? Bunun aydınlığa kavuşturulması gerekir.

DENİZ FENERİ TARTIŞMASI

Deniz Fener'i bu iktidara gelirken destek veren bir çok çevre için hayal kırıklığıdır.

Ceyhan'da kurulacak rafineri ile ilgili bir sorun vardır. Bir iş adamı, rafineri için biz Çalık'a vereceğiz diyor. Bunu iş adamı ilan ediyor. Başbakan bizim Çalık'la yapılacak diyor mi? Bu iş çürümüştür. Bunlar bu gerçekler var olduğu sürece bu iktidarın dürüstlükle ilgili bir söz söylemeye hakkı yoktur. Bu konular aydınlanmadan, bu konularda hiçbir söz söylemeye hakkı yoktur.

CHP'nin dokunulmazlıkla ilgili sözlerinin ne kadar doğru olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu konuda söz vermelerine rağmen engellemişlerdir.

ERDOĞAN HADDİNİ BİLSİN!

Başbakan'ın haddini bilmesi lazım. Birilerine çek git demeye kimsenin hakkı yoktur.

ERDOĞAN PADİŞAH MI?

Yanlış yapan olursa; devlet, hukuk, anayasa sorar. Bunun dışında kimsenin böyle bir yetkiye sahip değildir. Sen padişah mısın? Kaldı ki padişahın bile böyle bir yetkisi yoktur.

ÖZÜRCÜLERİN ARKASINDA KİM VAR?

Bu kampanyaya Türkiye'nin itibar etmeyeceğini açıklıkla ifade etmek istiyorum. Türkiye'nin kendisini suçlu hissettirmeye çalışan bir çaba var.

Daha dün Azerbaycan'da yaşanan katliam, iki milyon Azeri'nin hala mülteci halde bulunması. Yüzde 20'si işgal altında olmasını hiçe sayanların vicdanları, kanıtlanmamış bir konuda hüküm vermeye çalışmaktadır.

Bunların arkasında kimler var açıkça biliyoruz. Çok acı kanlı olayların yaşandığı insanlık tarihinin içinden, milletimizin herkesin saygısını hakeden onurlu biçimde dimdik ayakta olduğunu herkesin görmesi gerekir. Bizim bu anlayışımızdan kimsenin hiçbir tereddetü olmaması gerekir.