Deniz Baykal "o kızı dinleyince Babacan'ı hatırladım" dedi. "Daha da ilerisini söylüyorum" diyerek bakın neler dedi...
Abone olİNTERNETHABER
CHP lideri Deniz Baykal bu kez daha sert konuştu. Atatürk'ü sevmiyorum diyen kızla Babacan'ın sözlerinin aynı olduğunu söyledi. "Bunların zihniyeti Vahdettin zihniyetidir" dedi... Baykal gittikçe sertleştirdiği konuşmasını "Ben "türban sözkonusu değil, laikliktir sorun" diyordum. Artık daha ilerisini söyleyeceğim. Söz konusu olan rejimdir, cumhuriyettir" diyerek bitirdi...
Baykal Meclis Grup Toplantısı'nda şunları şöyledi:
EKONOMİ KÖTÜ DURUMDA
İşin temeli ekonomi. Türkiye’de ekonomi nereye gidiyor? Bu konuda uyarılarımızı dikkatle yapıyoruz. Borsaya yatırım yapan yabancılar yavaş yavaş çıkma hazırlığında. Bono faizi yüzde 22’yi aştı. MB gecelik faizlerini yarım puan artırdı. Faizler artma eğiliminde…
Döviz tevdiat hesapları tarihi bir rekora çıkıyor. İnsanlar dövize geçiyor. Bu yüksek risk kaygısının göstergesidir.
İşsizlik TÜİK rakamlarına göre bile inkar edilemez bir şekilde artış göstermiştir.
AK PARTİLİLER KÖŞEYİ DÖNÜYOR
Ülkenin gerçeği bu. Ama AKP ve yandaşlarına bakınca ne görüyorsunuz? Hepsi marka giyiyor. 5-7 yıldızlı otellerde tatil yapıyorlar. Çocukları milyonlarla oynuyor. Halk açken kendileri şatafat içinde yaşıyor. Ama bir yandan da fakir fukara edebiyatını kimseye bırakmıyorlar… Devletin temek kurumlarına saldırıyorlar. Dinimizi siyasete alet ediyorlar. Sonunda vatandaş aç. Onlar köşeyi dönüyorlar…
DOKUNULMAZLIĞINI KALDIR, KİM SABIKALI GÖRELİM
Başbakan diyor ki “CHP demokrasi sabıkalısıdır” diyor. Senin başbakan olabilmen için CHP demokrası mücadelesi vermedi mi? Cam köşkün içinden oraya buraya taş atma. Sabıka lafı senin ağzına yakışmıyor. Dokunulmazlığını kaldır da kim sabıkalı, kim değil bir görelim.
ÖNEMLİ OLAN SÖZÜNÜN ARKASINDA DURMAKTIR
Son günlerde hiç türban lafını ağzına almıyorlar. Sanki İspanya’da velev ki türban siyasi simge olsun diyen o değil. Anayasayı bu yüzden değiştiriyoruz diyen o değil… Sanki türbanı serbest bırakan YÖK Başkanını atayan o değil… Siyaset adamının sermayesi güvenilirliğidir. Sözünün arkasında durmasıdır. Önemli olan söylediğinizin altında durabilmektir. Değiştim ben, deyip, gömleği çıkarmadığı halde çıkarmış gibi davranmak değil…
"ATATÜRK'Ü SEVMİYORUM" DİYEN KIZ
+
Bir türbanlı genç kızımız televizyona çıktı ve içten ve samimi bir şekilde bir şeyler söyledi. "Atatürk’ü sevmediğimi söylememe imkan var mı hukuken" diye sordu ve Atatürk’ü sevmediğini, Humeyni’yi sevdiğini söyledi. Vatandaş Atatürk’ü sevmediğini söyleyebilir. Demokrasi anlayışı içinde sevmeyene de saygı var. Ama sevmeyen "ben Humeyni’yi seviyorum" diyorsa, niye sevmediğini de görüyorsunuz. Zihniyeti anlıyorsunuz...
O KIZLA BABACAN AYNI KONUŞUYOR
Ama daha önemli başka bir şey söylüyor. “Keşke Atatürk bizi kurtarmasaydı. Keşke İngilizlerde kalmaya devam etseydi. Benim haklarım daha güvencede olurdu” diyor. Bunu duyunca Ali Babacan’ın sözünü hatırlıyorum. “Türkiye’de Müslümanlar baskı altındadır” demişti yurt dışında. Bu bir zihniyettir.
DAMAT FERİT'LE AYNI ZİHNİYET
Milli mücadele başlarken de durum aynıydı. Padişahın, Damat Ferit’in düşüncesi de aynıydı. Mustafa Kemal’in başarısındansa İngiliz işgalinin daha iyi olduğunu yazdılar, söylediler… Vahdetin’in düşüncesi budur. O kızımızın kafasındaki düşüncedir. Acaba bu düşünce sadece o kızımızla sınırlı mıdır? Acaba paylaşıldığı bir geniş alan söz konusu mudur? Daha dün bu Meclis’de İsmet Paşa bu Meclis’in düşmanıdır sözlerine hak veren AKP milletvekilini hatırlayın. Takiyyeyi görürüz.
ARTIK DAHA İLERİSİNİ SÖYLÜYORUM
Ben "türban sözkonusu değil, laikliktir sorun" diyordum. Artık daha ilerisini söyleyeceğim. Söz konusu olan rejimdir, cumhuriyettir. Dillerin altında baklalar var. Bu baklalar yavaş yavaş çıkıyor. Büyük bir aldatmacayla karşı karşıyayız…
NEFRETE DAYALI SİYASET ANLAYIŞI
Bir İnönü düşmanlığı AKP’ye egemen. İnönü’ye millet düşmanı diyorlar. Halbuki milletin önünü açan odur. Çok partili yaşamı bir hayat tarzı olarak Türkiye’ye kabul ettiren odur. Nefrete dayalı siyaset yapma tarzı demokrasiye yardımcı olmaz…
FİTNE, FESAT, YALAN SİYASETİ
Demokrasimizin hiçbir döneminde yaşanmamış bir fitne siyaseti, fesat siyaseti, yalan siyaseti, dedikodu siyaseti son 10 gündür Türkiye’ye getirildi…
YARGIYA VE ORDUYA KARŞI KAMPANYA
Türkiye’de siyaset partiler arasında oluyordu. Şimdi yargı siyasetin hedefi. Yargıya karşı fesat, yalan, dedikodu, fitne kampanyası… Ve silahlı kuvvetlere karşı kampanya… "Onları yapan biz değiliz" diyorlar. Ama bunlar sizin gözünüzün önünde oluyor. Yargıya ve orduya yapılan bu saygısızlık karşısında "hayır" demek sizin göreviniz değil mi? Gizli gizli alkışlamak değil...
AĞIR BEDELLER ÖDENECEK
Anayasa Mahkemesi bildiri yayınlıyor. Savcıları göreve çağırıyor. Bu ne anlama geliyor? Çılgınca bir manzara. İyi bir gidiş değildir. Sürdürebilir bir gidiş değildir. Bundan yarar umanların çok ağır bedel ödeyecekleri bir gidiştir.
TÜRKİYE BU KABUSTAN SIYRILMALIDIR
Biz hiçbir zaman sağa husumet beslemedik. Halkın desteğini aldıkları için saygı duymuşuzdur. O beğenmedikleri İsmet İnönü Adnan Menderes asılmasın diye en büyük mücadeleyi vermiştir.
Nasıl 70. dakikada Türkiye Milli Takımı içine sürüklendiği o kabustan sıyrıldıysa, Türkiye de içine düştüğü kabustan sıyrılmalıdır.