CHP Lideri Deniz Baykal Erdoğan'a çattı ancak bu kez gündeminde Başbuğ da vardı. Cevabını şiirli verdi.
Abone olİNTERNETHABER
CHP Başkanı Deniz Baykal Meclis Grup Toplantısı'nda partililere seslendi. Gündeminde Erdoğan vardı ama bu kez ona ek olarak Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'a da yüklendi.
Baykal Başbuğ'un ismini telafuz etmedi. Ama Köşk'te yapılan 3'lü görüşmede "siyasi pazarlık" yapıldığı ve hemen ardından gözaltındaki iki kuvvet komutanı ve bir ordu komutanının bırakıldığını söyledi. Birkaç gün sonra da askeri savcılığın "irtica ile eylem planı" altındaki imzanın Dursun Çiçek'e ait olduğu yönünde görüş bildirdiğine dikkat çekti.
Baykal "Kamuoyuyla oyuncakla oynar gibi oynayamazsınız. Eğer Genelkurmay'da bir irtica eylem planı hazırlanmışsa bunun gerçekten ortaya çıkması lazım, yukarıdaki siyasi pazarlıklarla değil..." dedi.
Baykal şöyle konuştu:
BAŞBAKANA ŞİİRLİ CEVAP |
Başbakan "olur olur bal gibi olur" diyor, bize şarkı söylüyor. Başbakana Özdemir Asaf'ın şiiriyle cevap vereyim: İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz mı! Ama olmaz olsun! |
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'NÜ TEKEL İŞÇİSİ KADINLARA ADIYORUM
Dünya Kadınlar Günü’nü izninizle bu yıl çoluk çocuğunun rızkı için Ankara’nın soğuğunda mücadele eden Tekel’deki kadın işçilerimize adamak istiyorum.
Türkiye’deki kadın işçilerimizin bu gününü Tekel’de çalışan kadın işçilerimizin şahsında kutlamak istiyorum.
EKONOMİK GELİŞMELER
Türkiye’nin ekonomik sıkıntılarını geride bırakmaya yönelik umut verici ilerleme hala gerçekleştirilmiş değildir. Ocak ayında 68 bin kişi daha kredi kartı borcunu ödeyemeyenler kervanına eklenmiştir.
KILIÇDAROĞLU'NUN SÖZLERİNE KARŞI ÇIKTI |
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, TBMM Grup Toplantısının çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Batman'da gelen af çıkarılmasına yönelik destek vereceklerini ilişkin sözlerini değerlendirerek şunları söyledi: "Bu sözler yanlış sözler. İki şehit verdik gündeme getirmek doğru değil. Af ancak terör bitince olabilir" |
2 yıl 1 aylık süre içinde kredi borcunu ödeyemeyenler 2 milyon kişiyi aşmış, 4 kat yükselmiştir. Ferdi kredi borcunu ödeyemeyenler ise 12 kat artmıştır. Bunlar üzüntü verici bir tabloyu bize gösteriyor.
En büyük sıkıntıyı yaşayan grupların başında ise esnaf ve çiftçimiz gelmektedir. Esnafın yarısı sermayeden yemektedir. Mahcup olmamak için işini devam ettirir görünmektedir. İşsizlik patladı, neden? Çünkü tarımı bitirirseniz işsizlik patlar. Tarım işsizliği emen bir sünger gibidir. Siz tarımı bitirirseniz işsizlik patlar. CHP iktidarında öncelikle ele alınacak kesimlerin başında çiftçilerimiz ve köylülerimiz gelmektedir.
ZİRAAT BANKASI REKOR KAR AÇIKLADI AMA ÇİFTÇİ ZOR DURUMDA
Çiftçi bu kadar sıkıntı çekerken Ziraat bankası tarihini en büyük karını yapıyor. Ziraat Bankası 3.5 katrilyon kazanacak ama çiftçi en perişan dönemini yaşayacak.
Aynı şeyi diğer bankalar açısından bakın. İşsizlik büyüdü, sanayi üretimi daraldı ama bankalar kar ediyor. Bu neyi ifade ediyor. Bu AKP’nin politikasının insan odaklı değil, rant odaklı olduğunu ifade ediyor.
ABD 1915 OLAYLARI YAŞANMADAN ERMENİ MESELESİNE İLGİ GÖSTERİYOR
ABD Kongresinde kabul edilen Ermeni Tasarı'sı çok önemli. Biz iyi niyetle hükümete hep uyarılarda bulunduk ama maalesef bu noktaya gelinmiştir. Kamuoyunun aydınlanması açısından bir noktaya dikkat çekiyorum. ABD Kongresi 1890 yılından itibaren Ermeni meselesine ilgi göstermiştir. Yani daha 1915 olayları yaşanmadan....
Daha 1890 yılında Erzurum İsyanı’nda ABD konuya sahip çıkmaya çalışmıştır. 1894 isyanından sonra yani 116 yıl önce bir karar ile Osmanlı Devleti’nin katliam yaptığını ilan ederek suçlamıştır.
1896’da ABD Kongresi’nde Osmanlı aleyhine bir karar alınmıştır. 1910’da Adana’daki olayların ardından ABD karasularımıza gözdağı için iki tane savaş gemisini göndermiştir. 1915’ten önce yaşananlar bunlar.
1920 ile 1975 yılları arasında ise konu hiç gündeme gelmemiştir. 116 yıldır ABD Kongresi bu olaylarla ilgili olarak bizi suçluyor.
SADECE OSMANLI DEĞİL TÜRKİYE CUMHURİYETİ HEDEF ALINIYOR
Bu tasarı 1915’teki olaylar hakkında ABD Kongresi’nin karar almasını değil 1915-1923 arasında yaşananlar için ABD Kongresi’nin bir karar almasının istiyor.
Yani artık sadece Osmanlı değil Türkiye Cumhuriyeti ve Mustafa Kemal Atatürk dönemi de Ermeni iddialarının hedefi haline getirilmek isteniyor.
Ne kadar itham edici, ne kadar karanlık bir zihniyetin yansıması. Bu Türkiye’nin gelecekteki politikasını belirlemek için kullanılmak istenene bir araç haline getirilmek istenmektedir.
Osmanlı döneminde yapılan müdahalelerin amacı Osmanlı’da bir Ermeni devletinin yaratılması amacına hizmet ediyordu. 1925’ten sonra yaşanan gelişmeler bunu gündemden düşürdü.
Şimdi tekrar gündeme geliyor. Bu Ermenistan konusunda, Kafkasya konusunda Türkiye’yi bir istikamete sokma çabasının aracı olarak gündeme geliyor. Ermenistan’la ilişkilerin gelişmesi için gereken zihni ortamın Ermenistan’da henüz oluşmadığını söyledik.
Azerbaycan’daki işgal devam ettiği sürece, soykırım iftirasını Türkiye’nin alnına damgalamak isterken dostluk arayışının maalesef mümkün olamayacağını anlattık. Protokol uygulanabilir olmadığını söylemiştik, sonra bir de baktık ki, Ermenistan Anayasa Mahkemesi “bunu kabul etmiyoruz” dedi.
Azerbaycan ile dostluğu yıkacaksınız dedik. Bu protokol ile bunu yıkmayın dedik. Kalkıştılar. Üstüne üstlük Ermenistan Anayasa Mahkemesi bir karar aldı, “Soykırım’a devam, Türkiye ile sınırı da tanımıyoruz.”
O PROTOKOLÜ MECLİS GÜNDEMİNDEN ÇEKİN
Biz sevimli gözüktük ama peki ne oldu? Artık hiçbir anlam taşımadığı ortaya çıkan aldatmaca belgesi olan bu protokoller meclis gündeminde çekilmelidir. Hükümet olayı iç politika zemininde kurcalamaya çalışıyor. Yapılması kaçınılmaz olan tek bir iş var. O protokollerin Meclis gündeminde çekilmesi.
Yapılması gereken hiçbir tarihi gerçekliğe uymayan, bir aldatmaca olan derhal o protokollerin artık anlamını kaybettiğini söyleyip meclis gündeminden geri çekmektir.
GÜMRÜKTEN MAL KAÇIRIR GİBİ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ YAPILMAZ
Anayasa bir siyasi partinin kendi özel meselesi değildir. 70 milyonun işidir, onların geleceklerinin işidir. Ben istediklerimi parlamentoda yapıp geçeyim düşüncesi doğru değildir. İşbirliğine açık anlayışla yapmak lazım. Gümrükten mal kaçırır gibi, selin önünden kütük kapar gibi Anayasa değişikliği yapmak doğru değildir.
3'LÜ ZİRVEDEN SONRAKİ TESADÜFLER
SİYASİ PAZARLIKLA ÇİÇEK AÇIKLAMASI
ERDOĞAN'A ŞİİRLİ CEVAP
Başbakana Özdemir Asaf'ın şiiriyle cevap vereyim:
İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz mı!
Ama olmaz olsun!
OLUR OLUR DEDİN KAÇ KİŞİ ÖLDÜ?
Başbakan olur olur diyor ya nasıl olur? Habur kapısında olduğu gibi olur. O protokole imza atma dedik, olur olur dedin, attın, ne oldu? 2004'de AB'de atma o imzayı güney Kıbrıs'ı tanımayı taahhüt ediyorsun dedik. Olur olur dedi. Şimdi tıkandık kaldık. Bu hep böyle olur. Ben yaptım oldu dersin olanlar olur. Bak hızlı tren ben yaptım oldu dedin, bak 38 vatandaşamız canını kaybetti. Belediye başkanıyken planlarla oynama dediler. Ben yaparım dedin. Dere yatağına tır parkı yaptırdın, aile yakıanlarına verdin sel bastı 31 ölü... oldu ama bal gibi olmadı, çok acı oldu
Anayasa Mahkemesi başkanı "tutuklamalarla ilgili eleştiriler var. Hiçbir şey söylemeden aylarca içerde yatanlar var. Bu ileştilerde ciddi haklılık payı var. Önemli olan tutuklamanın cezalandırma aracı olarak kullanılmaması. Adil yargılamanın çabuk gerçekleşmesi önemli. İçerde aylarca kimseyi tutuklu olarak tutamazsınız, sonra da pardon diyemezsiniz. Eğer siz bu tutuklamayı gereksiz uzatırsanız insan hakları ihlalidir" diyor. Bunlar kimin döneminde oluyor? Başbakana rağmen mi bu şikayetler yaşanıyor.
3'LÜ ZİRVEDEN SONRAKİ 'TESADÜFLER'
Bir süre önce Türkiye'de Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genel Kurmay başkanı buluştu. Buluşmadan sonra şunlar oldu:
1) Bir süre önce gözaltına alınan iki kuvvet komutanı ve bir ordu komutanı salıverildi. Bu zirveden sonra bu tahliyeler gerçekleşti.
2) Genelkurmay'la ilişkili olarak iki önemli açıklama yapıldı.
Bu açıklamalardan birisi de "İrtica eylem planı"nın orjinal olabileceğini söyledi. Ve savcılık Dursun Çiçek'in tutuklanması için harekete geçti. Mahkeme gerek yok dedi. Böyle bir kanaatin bu aşamada ifade edilmesi için kamuoyunu tatmin edecek bir araştırmanın yapıldığını söylemek mümkün değil.
Parmak izi araştırmadan Genelkurmay o araştırmayı yapıyor. Bir belgenin üzerinde parmak izi var mı yok mu? DNA ve Parmak izi araştırması matematiksel bir kesinlikle sonucu verir.
SİYASİ PAZARLIKLA AÇIKLAMA YAPILDI
İmzanın atıldığı kalemin cinsi araştırılımalıdır diyor, bunlar yapıldı mı? hayır. İstanbul ve Ankara'daki mahkemeleri bile tatmin etmeyen verilerle bu suçlamanın varit olabileceği genelkurmay tarafından açıklandı. Dursun Çiçek'le ilgili olarak amirlerini yanıltmak suçlamasıyla dava açılacağı da söylendi.
Eğer Genelkurmay'da bir irtica eylem planı hazırlanmışsa bunun gerçekten ortaya çıkması lazım, yarım yamalak değil, gerçekten, yukarıdaki siyasi pazarlıklarla değil... Bu arkadaş genelkurmayın kalbinde çalışıyor. Eğer orada gerçekten bu belge hazırlanmışsa onun önünü arkasını aydınlatmak durumundayız. Kamuoyuyla oyuncakla oynar gibi oynayamazsınız. Ciddi olacaksınız. Adaletin gereği neyse onu yapacaksınız.
7 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAN YANLIŞ
BİR KÖY OKULUNA YARDIM ETTİ DİYE BÖLÜCÜ OLDU
Bir önemli belge de Erzincan başsavcısı ve 3. ordu komutanı hakkında yürütülen dava konusu... Bir haftada hazırlanan iddianameye bakınca görüyoruz ki 12 tane gizli tanığın iddialarıyla bezenmiş. 61 sayfalık bir iddianame. "Şüpheli Saldıray Berk: 3. Ordu komutanı Saldıray Berk Erzincan'daki alevi köylerle özel olarak ilgilenmekte, ordunun imkanlarını kullanmakta. Yaptığı yardımlar nedeniyle dedeler tarafından sevilmektedir. Bu da Ergenekon Terör Örgütü'nün lideri durumundaki şüpheli Saldıray Berk'in amacını ortaya koymaktadır...
Bir ordu komutanın mezhep ayrımcılığı yapması Ergenekon silahlı terör örgütünün ülkemizde yaşayanlar arasında çatışma çıkararak, toplumsal barışın bozulması, yürütme organlarının zafiyete düşürülerek ülkede kaos ortamı yaratılarak askeri darbeye zemin hazırlanması... " Tüm bunlar bir okula yardım yapıldı diye olacakmış... Yazıklar olsun, yazıklar olsun!