Baykal bugün çok ateşli bir konuşma yaptı. Dinleme belgesini okudu, Dersim'e cevap verdi. Yükseldikçe yükseldi. Salon alkıştan yıkıldı.
Abone olİNTERNETHABER
CHP Lideri Deniz Baykal Meclis'de grup toplantısında esti gürledi. Hedefinde Hükümet ve Başbakan vardı.
Önce dinlemeyle ilgili eline geçen o belgeyi eline aldı ve "Alın size belge" diyerek, üzerinde yazanları okudu. 'Okudukça da hani kanun böyle diyordu' diyerek sorular sordu.
Sonra konuyu Dersim meselesine getirdi. Başbakan'ı acıların üzerinden menfaat elde etmekle suçladı ve "300 bin insanı öldüren El Beşir'inki katliam değil, bu acı katliam dedin, bunu nasıl içine sindirdin! Başbakan başka kapıya! Alevilerden sana iş çıkmaz" dedi. Salondan ise çılgınca alkış sesleri yükseliyordu.
Açılım meselesinde de başbakanı tutarsızlıkla suçlayıp "Hem PKK atına binecek hem de Türkiye'nin mili bütünlük atına binecek. Bu ancak sirklerde olur. Bunu palyaçolar yapar" dedi!
BİZ BUNU 6 YIL ÖNCE SÖYLEDİK
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, AKP Hükümetini, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, "1 Mart Tezkeresi geçseydi Türkiye bir savaş alanına dönecekti" sözleriyle eleştirdi. Baykal, "Bunu tek başına, en başından beri CHP söylüyor. Sene 2003 ve şimdi 2009. Dışişleri Bakanı aradan geçen bunca yıldan sonra CHP'ye hak veriyor. CHP'nin haklılığını anlamak için 6 yıl geçmesine gerek yok. CHP'nin haklılığını kendileri itiraf etmişlerdir" dedi.
DOĞALGAZ ZAMMI GİZLİ VERGİ UYGULAMASI
Konuşmasında ekonomik gelişmelere de değinen Baykal, ekonominin her geçen gün kötüye gittiğini, yılbaşından sonda doğalgaza yapılacak yüzde 50'lik zammın netlik kazandığını söyledi. Baykal, 1 Ocak 2010'dan itibaren geçerli olacak doğalgaz zammına tepki gösterirken, "Bu zam doğalgaz fiyatlarında ki artıştan, dolardaki artıştan kaynaklanmıyor. Bu zammın arkasında yatan şey gizli vergidir. Hükümetin borçlarını ödeme planıdır." dedi. AKP'nin 7 yıllık iktidarı döneminde ekonominin tablosunu değiştirdiğini öne süren Baykal, CHP olarak ekonomi kurmaylarıyla sık sık ekonomi değerlendirmeleri yaptıklarını kaydetti.
KALKINMA HIZI 4'E DÜŞECEK
Baykal şöyle dedi: "AKP'nin ekonomideki tabloda çarpıcı gerçeklere dikkat çekiyoruz. Ülkemizin ekonomik durumunu uluslararası mukayeselerle en doğru şekilde değerlendiriyoruz. Geçmişte ki uygulamalarla mukayese edildiği zaman, 7 yılda durum nasıldır nereye geldi çok iyi anlaşılması gerekiyor. AKP iktidarları döneminde gerçekleşen büyüme tablosu Türkiye'nin tarihsel büyüme tablosunun altındadır. 2010 yılının sonunda kalkınma hızı yüzde 4'le düşeceği tahmin ediliyor. Türkiye bu dönemde şartları el verdiği şekilde kullanamamıştır. Cumhuriyet tarihinin tümünün ortak borçları Cumhuriyet döneminin eserleri satılmıştır."
15 ARAÇ ORTALIKTA DİNLEMEK İÇİN CİRİT ATIYOR!
ALIN SİZE BELGE
TÜRKİYE'DE BİR KARARGAH VAR
Baykal dinlemelerle ilgili de şunları söyledi:
BAŞBAKAN BİZZAT KENDİ DİNLİYOR
15 ARAÇ ORTALIKTA CİRİT ATIYOR
Bir karar var elimde: Adalet Bakanlığı Başmüfettişliği İstanbul 1 Nolu Sulh Ceza mahkemesinden bu dinlemeyi talep etmiş. Dinleyen bu! Peki dinleyen kim? Çünkü yasa ne diyor? Kim dinlenecek yazacaksın diyor. Peki burada ne yazıyor: Faili meçhul!
Peki faili meçhul bir kişi mi? Hayır, 25 kişi!... Kim bunlar, karıştırma! Adalet Bakanlığı Teftiş kuruluna kim talimat veriyor, Adalet Bakanı, peki bakana kim talimat veriyor!
Tedbirin türü: İletişimin tespiti! Karısıyla sohbet edecek, arkadaşıyla konuşacak!
Bu 25 kişinin iletişimi askıya alındı, kanun ihlal edildi. Yasalı da hukukisi de hepsi de kanunsuz!
Kanuna göre süre de olması lazım ya! var mı yok!
Alın size belge!
BİR BAŞKA BELGE DAHA
Yine Adalet Bakanlığı istiyor. Şu iki telefonun telefonları dinlensin! Sabit telefonlar! Tedbirin türü ve kapsamında kamuya açık faaliyetlerinin ve işyerlerinin teknik araçlarla izlenmesi, ses veya görüntü kaydı alınması. İşlerleri Yargıtay!... Kimin Yargıtayda çalışan adliye mensupları!
Dinlemiyoruz! Kime anlatıyorsunuz! Sadece dinlemiyorsunuz, ses ve görüntü almak için takibat da yaptırıyorsunuz! Tablo bu!
BAŞBAKAN BAŞKA KAPIYA ALEVİLERDEN SANA İŞ ÇIKMAZ!
DERSİM'İN ACISINDAN SUÇLAMA VESİLESİNE DÖNMEMELİ
Baykal Dersim polemiklerine ilişkin de şunları söyledi:
10 Kasım'daki parlamento görüşmeleri bir istismar konusuna dönüştürüldü. Değerli arkadaşımızın özür dilediğini ona rağmen bu kampanyanın sistematik olarak sürdürüldüğünü biliyoruz.
"Şunu herkes çok iyi bilmeli! Her toplumun yakın tarihinde yaşanmış acı olaylar vardır. Izdıraplar vardır. İnsanların maruz kaldıkları sistematik haksızlıklar vardır. Böyle olaylar karşısında aklı başında ülkeler, toplumun hissiaytına saygı göstererek bu konuların birbirine düşürecek, birbirine karşı tahrik edecek suçlama vesilesi haline dönüştürülmesine fırsat vermezler.
Fransa'nın tarihinde yaşanmış acı olay mı yok? Orada hangi siyasetçi kendi tarihiyle ilgili acı olayları, Cezayir'de, Afrika'da, Viyetnam'da yaşanan acı olayları istismarcı yaklaşım içinde dile getirmeye teşebbüs eder.
ACI YAŞATTIĞIMIZ İÇİN ÖZÜR DİLERİZ
İngiltere'de 10 gün önce bir tören yapıldı. Bu yüzyılın başında sahipsiz olarak kabul edilen çocukların Avustralya'ya gönderildikleri, ve o çocukların en ağır tacizlere tecavüzlere kurban olduklarının ortaya çıkmasının 60. günü olarak bugün yaşını başını almış o çocuklara yaşattıkları acı için özür diledi. Bu konuda bir ajitasyona, bir suçlama kampanyasına getirildiğine kim tanık oldu.
BİR MEZHEP OLSAYDI ANADOLU AYAĞA KALKARDI
O gün 10 Kasım'da Dersim'i konuştu arkadaşlar. Bu olaylar kimse tarafından bir mezhep olayı, bir etnik kimliğe saldırı olarak anlaşılmamalı... Öyle değil!... Türkiye o dönemde tarihin en büyük dönümüşümünü yaşıyor. Feodaliteden modern topluma geçiliyor. Bunu kabul eden var, etmeyen var. Herkes kendi otoritesini kabul ettirmeye çalışyor. Kolay bir dönüşüm değil. Böyle bir tabloda yaşanmış acı olaylar... Bunları kimse Türikey'de bir mezhep tartışmasının, inanç tartışmasının, etnik kimlik tartışmasının dayanaağı haline getirmesin!... Bir mezhep olayı olsaydı, Anadolu ayağa kalkardı...
BİR BAŞBAKANIN AĞZINDAN DUYMAKTAN UTANIYORUM
Bir başbakanınn ağzından duymaktan utanıyorum. Bir Kerbela olayı olarak değerlendirilmiş olsaydı, Anadolu böyle görseydi, böyle mi olurdu. O bölgedeki aşiretlerin 4'te 3'ü itibar etmiyor. Ama olan birileri var.
EL BEŞİR'İNKİ KATLİAM DEĞİL, BU ACI KATLİAM
El Beşir'in 300 bin kişiyi öldürme olayına katliam değildir diyen sen nasıl olur da 62 yıl önce yaşanmış, yüreğimizi hala kanatan o acı olaylar için katliam diyebilmeyi içine sindirebilirsin, vicdanına sindirebilirsin, TC vekili olurken ettiğin yemine nasıl sindirebilirsin. Ayıp olan bu!
BAŞBAKAN BAŞKA KAPIYA
60 yıl önce başbakan siyasi menfaat derleyecek! Başka kapıya, başka kapıya! Alevilerden sana hayır yok!
KİMSE BİZİM ALEVİLERLE ARAMIZI AÇAMAZ
Yıllarca inanç birliği içinde olduğumuz insanlarla bizim aramızı açmaya çalışacaksın! Bu görüntünün içine bir başbakanın kendisini layık görebilmesidir. Çok acı bir olaydır. Biz acılarımızı yüreğimize gömüyoruz! Sadece biz değil, menfaat sağlamaya çalıştığın aleviler bir gün bile istismar içine girdiler mi? Onlar incinsen de incitme diyorlar...
Bu kampanyaya aklı başında kimse alet olmayacak.
HZ. ALİ'Yİ ATATÜRK'TEN AYIRAMAYACAKLAR
Hz. Ali'yi Mustafa Kemal Atatürk'ten ayıramayacaklar. Bu beraberlik Türkiye'nin temelidir. Hz. Muhammed'den başlayarak bu zinciri kimsenin kırması mümkün değildir.
Hacı Bektaş kuyusundan ayrılık çeşmesine de, düşmanlık kuyusuna da kimse su taşıyamaz. O çeşme dostluk çeşmesidir. Öyle akmaya da devam edecek.
BUNU ANCAK PALYAÇOLAR YAPAR
20 YIL ÖNCE KÜRTÇE YASAKLANMASIN DEDİK
CHP'nin söylediği çok açık. Biz birbirinden farklı kimliklere sahip olabiliriz. Herkes etnik kimliğini özgürce yaşabilir. Bunu engelleyen yasalar kaldırılmalıdır. 20 yıldır önce teklifi vermişiz, Kürtçe yasaklanmamalı demişiz. Başımla beraber. Neysen o. Senin kimliğin senin en büyük şanındır.
Devlet de buna saygı göstermek zorundadır. 20 yıl önce demişiz ki devlet buna karışmayacak. Etnik kimliğine karışmayacak. Uzak duracak. Herkesin kimliği inancı kendine. 20 yıl önce bunu demişiz.
Birileri ayrıştırmak için uğraşabilir. Devlet düzeninde kabul et, adım at diyebilir. Sen işte onlarla işbirliği yaptığın anda olay bu boyutlara gelir. Toplum kendisi örgütlensin, ama sen devleti karıştırma. Milli eğitim deniliyor, etnik eğitim deniliyor mu?
PKK'NIN TALEPLERİNE YAKLAŞIYORSUN
Bölücülüğü, ayrımcılığı bir politika haline getirmeye başlarsan tepkiye maruz kalırsın. İlk defa bir iktidar etnik ayrımcılığı eğitime sokuyor. Sen PKK'nın taleplerine yaklaşıyorsun. Kaynaştıracaksan o bölgelerde iş imkanı kur, çocukları okut.
Türkiye vatandaşı olan herkese biz her alanda kendimiz için ne talep ediyorsak o hakları, imkanları onlara da tanımak gerektiğine inanıyoruz. Kimseyi itmeyelim, dışarı yönlendirmeyelim istiyoruz. Kaynaştıralım istiyoruz.
Kimseyi Türkiye'nin dışına yönlendirmek istemiyoruz. Hepimiz bir milletiz.
BAŞBAKAN TUZAĞA DÜŞTÜ
Şimdi Başbakan tuzağa düşmüştür. PKK tuzağına düşmüştür. İzmir'de çok acı olaylar yaşandı çok üzüldük. Başbakan, PKK bayrağını açrsan böyle olur diyor. Sen önce kafanda netleştir, listeyi ver de öğrenelim. Türkiye'nin her yerinde PKK bayrağı açılmıyor mu? Bu cesareti senden almıyorlar mı? Emniyet güçlerinin gözü önünde PKK bayraklarıyla dolaşmıyorlar mı?
BUNU ANCAK PALYAÇOLAR YAPAR
Buna göz yuman sensin. Şimdi diyor ki bayrak açma. Açtırma o zaman! Başbakan tutarsız. Hem PKK atına binecek hem de Türkiye'nin mili bütünlük atına binecek. Bu ancak sirklerde olur. Bunu palyaçolar yapar. Tercihini yap. PKK'la mı milletle mi berabersin.
BAŞBAKAN TÜRKİYE'Yİ BÖLÜYOR
Başbakan Türkiye'yi bölmektedir. İzmirde iyice anlaşıldı bu durum. Türkiye'yi bu psikoza kim soktu. Türkiye'yi dağıtıp parçalıyorsun. Bu tartışmaları ateşleyen kim, Türkiye'yi kutuplaştıran kim?
Daha bu tartışmalar yokken biz Diyarbakır'daydık. Otobüslerimiz taşlandı. Ne şikayet ettik, ne istismar ettik. Bunu Türkiye'nin aşması gereken bir durumdur dedik sustuk.
Sen Başbakansın, herkesin hayatını güvence altına almakla yükümlüsün. İşin niteliği, boyutu değişiyor.
SEN ÇOCUK HESABI SORACAK DURUMDA MISIN?
Başbakan'ın o konuşmalarında çok şaşırtıcı bulduğum bir nokta. Şehit analarının gözyaşları dinsin lafı için konuştu. Olmadı Başbakan ne olur. Bu çocuk işini açma konuşma milleti tahrik etme. Ne demek istiyorsun. Herkes çocuğunu askere gönderiyor. Şerefiyle gönderiyor. Herkesin çocuğunun hesabını soracak durumda mısın sen?
Başbakan'a yakışıyor mu bunu sormak. Yaşanan olaylar gerçekten çok acıdır. Başbakan çok üzüntü verici bir tablo vermiştir. Ama öyle anlaşılıyor ki Türkiye'yi karıştırmaya başladı. Gerçeği umarım Başbakan'ı yeniden bir değerlendirme yapmasını gerektirir. Bu onun için de hayırlı olacaktır. Etnik kimliklerle oynamamasını tavsiye ediyorum, hukuka girmesini tavsiye ediyorum. İnşallah değerlendirir.