BIST 9.390
DOLAR 34,46
EURO 36,34
ALTIN 2.865,00
HABER /  POLİTİKA

Baykal af söylentilerine sert çıktı

CHP lideri Deniz Baykal, PKK'ya yönelik bir affın parçası olmayacaklarını söyledi

Abone ol

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''CHP, Türkiye'yi bölme mücadelesi götürenlerin meşrulaştırılması ve genel affa kavuşturulması doğrultusunda son zamanlarda canlandırılan çabaların bir parçası olmayacaktır'' dedi.

Baykal, Avrupa Sosyalist Partisi'nin (PES) Türkiye'nin AB üyeliğiyle ilgili Yüksek Düzey Danışma Grubu Eş Başkanları Finlandiya eski Başbakanı Paavo Lipponen ile Yunanistan Anamuhalefet Partisi (PASOK) Genel Başkanı George Papandreu ve PES Yüksek Düzey Danışma Grubu üyelerini, genel merkez binasında kabul etti.

Baykal, kabulün ardından düzenlediği basın toplantısında, görüşmeyle ilgili bilgi vererek, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Görüşmenin, Türkiye'ye yönelik beklenti ve taleplerin çok yüksek düzeyde olduğu bir dönemde gerçekleştiğini vurgulayan Baykal, ''301'inci maddeyle ilgili bekleyiş ve talep içinde gözüküyorlar. Aynı şekilde Kıbrıs'ta yeni bir sürecin başlayacağı, bu süreç içinde yeni bir inisiyatifin ortaya çıktığı görülüyor. Bu çerçevede anlaşılıyor ki ek protokolün işletilmesi dolayısıyla yeni bazı adımların atılması Türkiye'den bekleniyor. Bu konudaki anlayışlarını, bekleyişlerini ifade ettiler'' diye konuştu. Baykal, samimi bir görüşme olduğunu belirterek, kendilerinin ise bu konularda Türk kamuoyuna yansıyan görüşlerini bir kez daha dile getirdiklerini belirtti.

-SORULAR-

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar'ın PKK terör örgütü ve af konularında yaptığı açıklamalarının sorulması üzerine, partisinin terör örgütünün meşrulaştırılmasına yönelik hiçbir girişime destek vermeyeceğini vurguladı.

Türkiye'nin Kıbrıs, AB ile ilişkiler, TCK'nın 301'in maddesi, Ermeni soykırımı iddiaları gibi pek çok konuda baskı altına alınmaya çalışıldığını savunan Baykal, ''Bu Türkiye üzerinde bir büyük kuşatmanın şekillenmekte olduğunu, bir çok noktada çok önemli taleplerin hatta baskıların Türkiye üzerine yöneltilmekte olduğunu görüyoruz'' dedi.

''PKK terör örgütüyle ilgili olarak uzun süredir ilgi çekici bir süreç yaşandığını'' belirten Baykal, şöyle konuştu: ''Yaz ayları içinde düne kadar çok ağır saldırıların ve birbiri ardına şehit cenazelerinin Türkiye'de yol açtığı bir büyük gerginlik ortamını yaşıyorduk. Birden bire bu sürecin iç, dış çeşitli çevrelerin düğmeye basmasıyla hareketlendirmesiyle bir büyük kurgu içinde yeni bir çerçeve çekilmekte olduğunu görüyoruz.''

-TERÖR SORUNU VE AF-

Belirlenen yeni çerçevenin bir aşamasının terör örgütü PKK'nın silahlı çatışmalara son vermesini sağlamak olarak gözüktüğünü ifade eden Baykal, bu çerçevede Talabani ve Amerikanlı yetkililerin yer aldığını, özel temsilcilerin atandığını anımsattı. AB'den bu kapsamda talepler geldiğini, terör örgütüne yakın siyasi kadroların açıklama yaptığını kaydeden Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da ''durduk yere operasyon yapılmaz'' dediğini ileri sürdü.

Baykal, ''PKK konusu Türkiye'de bir büyük kurgu içinde yeni bir noktaya çekilmek isteniyor. Bunu dikkatle izliyoruz, ilgiyle izliyoruz'' dedi. ''Sürecin, Irak'ta bir bölünmenin kaçınılmaz hale geldiği ve bunun ABD tarafından da görüldüğü, Irak'ın Kuzey'inde yeni bir peşmerge devletinin şekillenmekte olduğu bir zamanda ortaya çıktığını'' savunan Baykal, şöyle devam etti: ''Bütün bunlarla bağlantılı olarak Türkiye'de PKK konusunun yeni bir biçimde değerlendirilmesini sağlama çabası ortaya çıkmıştır. Bu çabaların amacının PKK'yı doğrudan etkileyeceğine kuşku yoktur. PKK sorunu bu tablo içinde uluslararasılaşmaktadır. Ve maalesef bu Türkiye'nin katkılarıyla cereyan etmektedir.

PKK sorunu artık bir uluslararası sorun haline dönüşmeye başlamıştır. Ve bu hükümetin tutumu olayı buraya getirmiştir. Bundan sonra uluslararasılaştırılmakta olan bu sorunun meşrulaştırılmasını, PKK'nın meşrulaştırılmasını gündeme getirmeye yönelik çalışmalarla destekleneceği anlaşılmaktadır. PKK'nın meşrulaştırılması sürecinden geçiyoruz, bu sürecin dönüm noktası af olacaktır. Af  PKK'nın meşrulaştırılmasının son mertebesi olacaktır. Olaylar buraya doğru kurgulanmıştır. Birileri kurgulamıştır, bu kurguyu destekleyecek unsurları şekillendirmektedir. Hükümet bu kurgunun içinde kendisine biçilen rolü uygulamaya devam etmektedir. Bu kurgunun bir parçasıdır. tabi hükümeti aşan bir konudur. Muhalefetin de bu kurgunun içinde yer alması özlemi ve talebi vardır.'' Terör örgütünün silah bırakmasının tek başına sorunun çözümü için yeterli olmadığını belirten Baykal, şöyle konuştu: ''İmralı'da çizilen bayrak ortadan kaldırılırsa, Türkiye'de Türk milleti tanımını değiştirmeye ve Türkiye'yi bölmenin hazırlığını yapmaya yönelik talepler ortadan kalkarsa, bu talepler bütünleşmiş bir takım girişimler söz konusu olmaktan çıkarılırsa, elbette o zaman Türkiye'de terör konusunun çözümüne yönelik doğrudan bir şans ortaya çıkmıştır.''

''(Artık çatışma yapmıyoruz) sözünü büyük bir memnuniyetle kabul edip, yaşananları unutarak PKK'nın meşrulaştırılması arayışlarına destek verilmesinden uzak kalmak gerektiğini'' belirten Baykal, şöyle devam etti: ''CHP bu kurgunun bir parçası olmayacaktır. CHP Türkiye'yi bölme mücadelesi götürenlerin meşrulaştırılması ve genel affa kavuşturulması doğrultusunda son zamanlarda canlandırılan çabaların bir parçası olmayacaktır. Bu süreci biz kuşkuyla izliyoruz ve bunun altından neyin çıkacağını da biliyoruz ve onun çıkmasını gözlüyoruz. Harita tartışmalarının içinden geçiyoruz. Böyle bir ortamda Türkiye'nin çok dikkatli ve duyarlı olması lazım biz CHP olarak bu duyarlılığı ve dikkati göstermeye devam edeceğiz''

-301'İNCİ MADDE-

Baykal, bir gazetecinin, partisinin TCK'nın 301'nci maddesine yönelik tutumunun bazı çevrelerce eleştirildiğinin anımsatması üzerine, bu konuda kamuoyuna açıkladıkları görüşlerinin değişmediğini vurguladı. TCK'nın 301'inci maddesine ilişkin yasal düzenlemelerinin çeşitli Avrupa ülkelerinde yürürlükte olduğunu belirten Baykal, ''Bu konunun Türkiye'de demokratikleşme, insan hak ve özgürlükleri konusunun bir turnusol kağıdı haline dönüştürülmesi haklı değildir'' dedi. Fransa Parlamentosunun ''Ermeni soykırımı olmamıştır'' demeyi yasaklayan bir yasayı gündeme getirdiğini anımsatan Baykal, Türkiye'nin sosyal demokratlarının, Türk milletine, Hz. Muhammed'e hakaret edilmesini kabul edemeyeceklerini belirtti. Baykal, ''(Bunlar elbette cezalandırılmalıdır, teşvik edilmemelidir) deyince (bu düşünce özgürlüğünü kısıtlamaktır) diyecek birileri, bizim aydınlarımız da (madem onlar öyle diyor) diye bunu kabul edecekler. Böyle bir şey olamaz'' dedi.

-''TAHKİR ETMEYİ DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN GEREĞİ SAYMAM''-

TCK'nın 301'nci maddesinin Fransa'da gündeme gelen yasanın paraleli olmadığını, ''Ermeni soykırımı yapılmıştır'' şeklinde bir iddiayı cezalandırmadığını vurgulayan Baykal, şunları kaydetti: ''301'inci madde Türklüğe hakareti, anayasal kurumlara hakareti, tahkiri suç sayar. Bunun düşünce özgürlüğüyle ilgisi yoktur. Hz. İsa'ya saldırı cezalandırıldığı zaman bu düşünce özgürlüğünü ihlal etmeyecek, Hz. Muhammed'e saldırı yasaklandığı zaman bu düşünce özgürlüğünü kısıtlayacak. Böyle bir şey olmaz. Ciddi olmak lazım. Kendimize saygıyı talep edecek ciddiyette olmak lazım değil. Sadece Türklüğü değil, bütün milletleri, bütün kimlikleri hakarete tabi tutmayı ben anlamıyorum ve bunu yanlış buluyorum. Rum'u da tahkir etmeyi düşünmem, Ermeni'yi de tahkir etmeyi düşünmem. Hiçbir kimliği tahkir etmeyi düşünce özgürlüğünün gereği saymam. Lütfen, Türklüğü ve Türk ulusunu tahkir etmesinler. Bunu talep etmek düşünce özgürlüğünün kısıtlanmasını talep etmek değildir.'' Her türlü iddianın hakaret içermeden gündeme getirilmesinden yana olduklarını kaydeden Baykal, düşünce özgürlüğünü kısıtlamayan, doğru olmayan düşüncelerin ifade edilmesine fırsat veren bir Türkiye'nin yasaklama yapan bir Türkiye'den daha güçlü olduğunu ifade etti. Baykal, sorunun bu noktaya gelmesinde hükümetin kararlı tavırlar sergilememesinin ve Avrupa'nın taleplerini karşı gelememesinin de etkili olduğunu savundu. Türkiye'nin her şeyi sineye çeken ülke konumuna getirildiğini iddia eden Baykal, bunu ortadan kaldıracak yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu belirtti. Deniz Baykal, Fransa'ya karşı ekonomik tavır alınmasının etkili olup olmayacağının sorulması üzerine ise bu konuda yüksek düzeyde bir duyarlılığın milletçe sergilenmesi gerektiğini ve artık bu konunun Türkiye'ye yönelik bir şantaj malzemesi haline getirilmesinin önlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.