Baykal 4 saat TRT'de konuşabilecek mi?
TRT'nin Tuncay Güney'i ekrana
çıkarması olay oldu. CHP ayrı, medya ayrı telden çaldı... Peki
hedefteki isim, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin tüm
bu olup bitenlere ne diyor?
Telefon ahizesinin öteki ucunda İbrahim Şahin var:
-Ertuğrul Özkök devlet eliyle tehdit edildiğini yazdı... Bu
konuda ne diyorsunuz?
-Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Biz gazetecilik yaptık... TRT,
Mehmet Ali Birand'ın yaptığını yaptı. Hürriyet, Tuncay Güney'le
nasıl "yılın röportajı"nı yaptıysa biz de onu
yaptık.
-...?
-Bizim alnımız açık. Ama bizi tehdit edenler var. Hem de
doğrudan. Bunun hesabını verecekler.
-Dava mı
açacaksınız?
-Tabii ki haklarımızı savunacağız. Bir de gazetecilik
yaparak.
İbrahim Şahin, yapılan yayınlara, yazılan
yazılara ateş püskürüyor:
-Sabih Kanadoğlu'nun evinin önünde bir tek biz yoktuk. SKY
Türk'te oradaydı. Biz haber aldık haber yaptık. Ne yapsaydık,
eskisi gibi protokol gazeteciliği mi yapsaydık?
TRT'nin
artık sahada olduğunu vurgulayan Şahin, yapılan işlerin kimilerini
ürküttüğünü söylüyor:
-Aleviler'le ilgili yayınlarımız. TRT 6 ve yaptığımız
haberler ortada. Atıp tutuyorlar, asıp kesiyorlar ama gerçek şu ki
kimseyi inandıramıyorlar. Sen de gazetecilik yap kardeşim,
yapamıyorsan kılıf uydurma. Bakın açık söylüyorum, bu baskılar bizi
yıldıramayacak. Yemezler artık. Biz bundan böyle bu şekilde
yayınlar yapacağız, işlerine gelirse...
Söyleyecek sözü
olan herkesin TRT'de ekranları çıkabileceğini ifade eden İbrahim
Şahin, CHP lideri Deniz Baykal'a da kırgın:
-Deniz Baykal'ı da ekranda 4 saat konuşturur musunuz İbrahim
Bey?
-Elbette... Bakın ben üç kez Baykal'ın özel kalemindeen
randevu talep ettim, görüşmek istedim. Üstelik taleplerimi yazılı
olarak ilettim. Sayın Baykal hiçbir şekilde randevu
vermedi.
Şahin, CHP'lilerin TRT'ye yaptığı baskına da
şu yorumu yapıyor:
-Ayıp! Gelsinler ekranlarda konuşsunlar. TRT'ye baskın
yapmak çok çirkin.
Yorum sizin!
Kim korkutuyor?
"Korku imparatorluğu" diyorlar ya hani...
Kimdir korkutan?
Ergenekon'un avukatlığını yapanlar mı?
Yoksa bu örgütün yediği naneleri gözler önüne serenler mi?
Kim?
Şamil Tayyar Ergenekon'u yazdı diye "tetikçi" ilan
edilmedi mi?
Saldırıya uğramadı mı? Tehdit edilmedi mi? Şamil neden
korumayla gezmek zorunda kaldı?
Ergenekon'la ilgili
Taraf'a röportaj veren Mahmut Övür'e yapılanlara
ne demeli peki? Bir gazeteci röportaj verdiği için nasıl
olur da "tetikçi" olabiliyor?
Ergenekon'la ilgili yazan
veya konuşan gazetecileri sindirmek için, izlenen bir yoldur bu!
Ona "tetikçi" ötekisine bilmem ne diyeceksin ki,
sinsin, korksun ve gerçekleri yazmasın...
Kim yapıyor bunları?
İktidar mı?
Ergenekon'un avukatları mı yoksa?
Ergenekon'dur Ergenekon!
Zeki Alasya ile Metin Akpınar'ın "Aslan
Bacanak" filmini izlediniz mi bilmiyorum. Metin Akpınar,
kız kardeşine aşık olan Zeki Alasya'nın çatıda olduğunu
bilmesine rağmen, kendi kendini teselli ediyordu:
-Yok canım, o değil... Kedidir
kedi...
Ergenekon'daki gerçeği görenler, Metin
Akpınar'ın yaptığını yapıyor bugünlerde:
-Yok canım, bomba değil onlar, hatıra
hatıra...
Cumhuriyet yazarı Deniz Som mesela... Enis
Berberoğlu, yeraltından fışkıran silahları ağzı açık bir şekilde
izlerken, Deniz Som, insanın kanını donduran şeyler söylüyor:
-Silah dedikleri, terhis olan arkadaşların hatıra olarak
sakladığı şeylerdir.
Spiker soruyor:
-İyi de o hatıra silahların yeraltında ne işi
var?
Som, akıllara durgunluk veren cevabı anında
yapıştırıveriyor:
-Efendim ne yapsınlar, korku imparatorluğu kurulmuş. Onlar
da korktukları için hatıra silahlarını yerin altına gömdüler.
"Kedidir kedi" vaziyeti yani!
Deniz Som, sen ya askerlik yapmadı, ya da dayak yemedi! Terhis olan
hangi askere bir depo dolusu silahı hatıra olarak verirler? Yapma!
Kabul et artık, çatı da kedi yok! Zeki Alasya'dır çatıda
dolaşan!
Yapma!
Yaptığın kötü bir espri!
Rezil oluyorsun!