BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,66
ALTIN 2.955,92
HABER /  GÜNCEL

Baydemir açık açık özerklik dedi

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in bu sözleri çok tartışılacak gibi...

Abone ol

Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 'bölgesel özerlik' isteyenlere Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de eklendi:

"20 milyonluk Kürt halkı, millet olmaktan kaynaklı haklarını kullanmak ve kendi coğrafyasında bölgesel yönetimle yönetilmek istiyor."

Bölgedeki siyasi gelişmeleri takip etmek üzere Diyarbakır'a gelen Fransız Komünist ve Cumhuriyetçi Seçilmişler Ulusal Birliği heyeti, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'i ziyaret etti.

Başkanlığını Dominique Adenot'un yaptığı ve aralarında parlamenter, senatör ve belediye başkanlarının bulunduğu heyeti; Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Başkan Vekili Hafize İpek, Halkla İlişkilerden Sorumlu Başkan Danışmanı Eşref Güler ve Genel Sekreter Yardımcısı Abdullah Sevinç ile birlikte karşıladı.

ÇALIŞMALARIMIZ VAR

Adenot, Türkiye'deki siyasi gelişmeleri yakından takip ettiklerini ve seçilmişlerin cezaevinde olmaları ve açlık grevlerinin endişe verici olduğunu ifade etti. Adenot, Fransa'da ademi merkeziyetçilik konusunda çeşitli çalışmalarda bulunduklarını anlattı.

Baydemir de, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 10 yıl boyunca kesintisiz bir biçimde insan hakları hareketi içerisinde yer aldığını söyleyen Baydemir, Fransa'daki birçok insan hakları kuruluşları ve barolarla işbirliklerinin olduğunu hatırlattı. Şu anda açlık grevinin 51. gününde olduklarını ve 680 insanın bedenini ölüme yatırmış olduğunu söyleyen Baydemir, kritik bir aşamada olduklarını ve endişeyle çaba sarf ettiklerini bildirerek, "Doğrusu hükümetin ve özellikle de Sayın Başbakanın açlık grevleriyle ilgili tutumu, insani hiçbir değerle izah edilmeyecek negatif bir tavırdır" dedi.

Baydemir, şunları söyledi:

"Bu insanların ifade ettiği bütün talepler, aynı zamanda bizim de taleplerimizdir. Özü itibarıyla bu insanların talepleri, Kürt sorununun çatışma yöntemiyle değil, diyalog ve müzakere yöntemiyle çözülmesini arzu eden taleplerdir. Dolayısıyla bu talepler, aslında barışı arzulayan taleplerdir ve barış sadece 680 insanımızın değil, hepimizin talebidir. Demokratik bir rejimde yaşamıyoruz. 20 milyon Kürt halkı, millet olmaktan kaynaklı haklarını kullanmak ve kendi coğrafyasında bölgesel yönetimle yönetilmek istiyor. Bölgesel yönetimden kastımız, Türkiye'nin katı merkeziyetçi yapısından ademi merkeziyetçi yapıya kavuşturulmasıdır.

CİDDİ TECRÜBELERİMİZ VAR

Sizin ademi merkeziyetçi talebinizle paralellik var, ancak kendinizi ifade ederken belediye başkanı veya milletvekili olarak cezaevine konulmuyor, polis copuna, biber gazına maruz kalmıyorsunuz. 2009'dan bugüne değin 9 bini aşkın legal Kürt siyasetçi tutuklanarak cezaevine konuldu ve cezaevlerinde 190 seçilmiş siyasetçi bulunuyor. Keşke seçilmişler olarak Fransa'ya gelip ademi merkeziyetçiliğin faydalarını anlatabilseydik ve kat etmiş olduğumuz mesafenin deneyimini paylaşabilseydik, ama maalesef bizim yerindenlik konusunda bir deneyimimiz yok. Ama katı merkeziyetçilik ve merkezi hükümetin vesayetinin ne kadar kötü bir uygulama olduğu konusunda çok ciddi tecrübelerimiz var."