BIST 9.420
DOLAR 34,38
EURO 36,28
ALTIN 2.837,71
HABER /  GÜNCEL

Bayan Bush'un işkence yorumu

Amerikanın first lady’si Laura Bush, Bağdat'taki Ebu Garib Cezaevi'ndeki işkence fotoğraflarını gördüğünde neler hissettiğini Hürriyet Gazetesi'ne anlattı.

Abone ol

Laura Bush, Hürriyet'e konuştu: "Bağdat'taki Ebu Garib Cezaevi'ndeki işkence fotoğraflarını görünce hasta oldum. ABD'nin değerleri bunlar değil."

Gerçekten hasta etti, zira iğrençti... Bu fotoğraflar gerçek ABD’yi, Amerikalıyı ve Amerikalı kadın ve erkek askerlerini yansıtmayan fotoğraflardı... Amerikalı olarak kendi kendimizden çok fazlasını bekliyoruz sanıyorum...

ABD first lady’si Laura Bush ile Hilton Oteli’nin bir odasında on dakikadan da az süren söyleşimiz, first lady’nin ‘Bugün müthiş bir gün geçirdim’ sözleriyle başlıyor. İçeri ökçesiz siyah ayakkabıları ve zarif siyah takımıyla giren first lady, son derece mütevazı. Sorulara geçmeden önce heyecanlı bir çocuk gibi gezisini anlatıyor. Kütüphanecilik tahsili görmüş olan Laura Bush’un Yunan tragedyalarına, tarihe meraklı olduğunu bildiğimden yanımda ona armağan etmek üzere iki kitap getiriyorum: ‘Türk el sanatı.’

Ne yazık ki, yardımcısı ‘protokol’ nedeniyle kitapları kendisine veremiyeceğimizi söylüyor. Kendisine teslim etmemiz gerekiyormuş. Oysa Sebati Karakurt ile planımız, first lady ‘Topkapı’ kitabına bakarken fotoğrafını çekmek.

Olmadı. Saat 15.00 sularında planlanmış olan söyleşinin 16.30’a sarkması gibi.

ÜLKENİZ EGZOTİK

Laura Bush’a ilk soru Türkiye ile ilgili:

Beyaz Saray’a gelmeden önce Türkiye ile ilgili kafanızdaki imaj neydi? Sizin için bir Batılı ülke miydi yoksa Müslüman kimliğiyle bir Doğu ülkesi mi?

Sanıyorum ikisi birden .. Türkiye dünyanın en egzotik yerlerinden biri. Camileriyle, minareleriyle, seramikleriyle Truva gibi zengin tarihiyle benzersiz bir ülke. Sanırım, çoğu Amerikalının kafasındaki imaj da böyle. Tarihi zenginliğinin yanı sıra doğal güzelliği de olan bir ülke.

Peki sadece İstanbul desem ilk aklınıza gelen nedir?

Yine egzotik, çok güzel, herkesin görmeyi hayal ettiği bir yer. Aklınıza Türk yemeği, Türk dansı, semazenler filan geliyor. Amerikalılar için şaşırtıcı bir yer kısaca...

Dünyanın en güçlü adamının eşi olmak sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?

George Bush ile evli olduğum için çok çok mutluyum, zira onu seviyorum. Başkan olduğu için, kendi ülkemin insanları ve dünyadaki insanların sorunlarıyla yakından ilgilenmek fırsatı bulduğum için mutluyum. Biliyorsunuz, ben öğretmendim, eğitimle iç içe bir geçmişim var. İnsanlardaki potansiyeli ortaya çıkarmak benim için önemli. Hem ülkemde, hem yurtdışında bu meseleyle ilgileniyorum. UNESCO ile birlikte çocuklarla yürüttüğümüz projeler var. Özellikle Afganistan’da çocukların ve kadınların eğitimini yakından izliyorum.

Ebu Garib Cezaevi’ndeki işkence fotoğraflarını gördükten sonra, özellikle bir kadın olarak neler hissetiniz?..

Fotoğraflar beni hasta etti. Gerçekten hasta etti, zira iğrençti... Bu fotoğraflar gerçek ABD’yi, Amerikalıyı ve Amerikalı kadın ve erkek askerlerini yansıtmayan fotoğraflardı. Amerikalı olarak kendi kendimizden çok fazlasını bekliyoruz sanıyorum. İnsanlara saygıyla, itibarlı bir şekilde davranmalarını bekliyoruz. Bu fotoğraflar ABD’nin yüzüne bir tokat gibi indi. ABD’nin değerleri, insanlara saygı ve itibar göstermektir.

KIZLARIN DURUMU

İkiz kızlarınızın bu yıl seçim kampanyasına katılacaklarını duyduk. Onlar için politik bir gelecek tasarlıyor musunuz?

Kampanyaya katılacakları doğru ama politik gelecekleri hakkında herhangi bir fikrim yok. George 22 yaşında olduğu zaman politikaya girip girmeyeceğini bilmiyordu. Oysa babasının yanında kampanyaya katılmıştı. Kızlarıma gelince, babaları Teksas Valisi seçildiğinde henüz 13 yaşlarındaydılar. Başkan seçildiğinde ise üniversitede ilk dönemlerini okuyorlardı. Kızlarımdan biri geçenlerde babasına dedi ki: ‘50 yaşıma geldiğimde senin yanında hiçbir kampanyada çalışmamış olmayı düşünmek istemiyorum.’

Türk yazar okumadım

Çocukluğunuzdan beri kitaplarla haşır neşir olduğunuzu ve kütüphanecilik tahsili gördüğünüzü biliyoruz. Acaba hiç hayatınızda bir Türk yazarı okudunuz mu?

Evet kitap kurdu olduğum doğru, elime sürüyle kitap geçti ama Türk yazarı pek hatırlamıyorum... Binbir Gece Masalı olabilir mi? Çoğu kitap İngilizce’ye çevrilmiyor biliyorsunuz.

Beni sevmesini seviyorum

Eşinizin en beğendiğiniz özelliği nedir?

En fazla beni sevmesini seviyorum. Sevecen bir insan, ama aynı zamanda eğlenceli ve esprili. Onunla birlikte eğleniyorum. Beni daima desteklemiştir. Birbirimizden duygusal anlamda güç alıyoruz. Ayrıca kendisi da güçlü biri. Daima ona güvenebileceğimi biliyorum. Bir kocada bulmanın hayalini kurduğum tüm özelliklere sahip.

Röportajın öyküsü

Çekme... O köpek ajan

ABD first lady’si Laura Bush ile söyleşi yapacağımdan üç gün öncesinden haberdar olmama rağmen, söyleşinin nerede ve kaçta yapılacağı son dakikaya kadar gizli tutuluyor.

ABD’nin İstanbul Konsolosluğu’ndan gelen telefon çok kısa ve net: ‘Pazartesi saat 12.00’de, Taksim’de, AKM’nin önünde.’

Laura Bush’un AKM’nin önüne gelecek hali yok elbet. Demek ki buradan arabayla alınıp başka yere gideceğiz. Başkan Bush ve Beyaz Saray ekibi, aylardan beri hazırlanmakta olan Hilton’da kaldıklarına göre oraya gideceğiz.

Saat 11.50’de Sebati Karakurt ile birlikte AKM’nin önündeyiz.

Taksim Meydanı hiç olmadığı kadar tenha.

Tam AKM’nin önünde bekleyen beyaz renkli küçük otobüse biniyoruz. İçerde ABD Konsolosluğu’ndan tanıdığım bir iki kişi ve TRT’den Ayşe Özgün var.

Biner binmez Gümüşsuyu Caddesi’nin hemen başındaki barikatlarda ilk kontrol. NATO toplantısı için aldığım kart, pasaport gösteriliyor.

İkinci barikat Divan Oteli’nin önünde. Üçüncü kez Divan Oteli’nin önünde duruyoruz.

Ve beklemeye başlıyoruz.

Dışarısı polis ve gizli servis elemanı kaynıyor. Otelden köpekleriyle gelecek bir ekip bekliyoruz.

Otobüsün içerisinde uslu uslu beklediğimiz dakikalarda Laura Bush, yanında Emine Erdoğan olduğu halde Topkapı’yı, Sultanahmet’i ve Kapalıçarşı’yı geziyor. Otele saat 15.00 sularında döneceği söyleniyor.

Nihayet köpekli gizli servis elemanları geliyor, çantalar, kameralar otobüsten çıkartılıp kaldırıma seriliyor. Biz de otobüsten iniyoruz. Sebati, eşyalarımızı koklayan köpeğin fotoğrafını çekmek istiyor.

‘Gizli servis elemanlarının fotoğrafı çekilemez.’

‘Köpek de mi?’

‘Evet o da gizli servis elemanı!’

Köpek yerdeki eşyaları koklarken ben elinde bir Türkçe-İngilizce sözlük gördüğüm gizli servis elemanıyla sohbetteyim.

‘Türkçe öğrenmek için biraz geç değil mi?’

‘Türkiye’ye geleceğimi ancak iki gün önce öğrendim, vakit yoktu.’

Demek ki sır perdesi sadece bizim için değilmiş.

Haber: Gila BENMAYOR
Kaynak: www.hurriyeti.com

bus