BIST 9.854
DOLAR 35,25
EURO 36,69
ALTIN 2.968,09
HABER /  GÜNCEL

Avşar: Evlilik doğaya aykırı!

Eski eşi Kaya Çilingiroğlu'ndan ayrıldıktan sonra ilk kez Ahmet Hakan'a konuşan Hülya Avşar'dan çok ama çok tartışılacak sözler: Bence evlilik doğa kanunlarına aykırı!..

Abone ol Hülya Avşar, Kaya Çilingiroğlu ile olan evliliğinin bitmesinden sonra verdiği ilk röportajında Ahmet Hakan’ın CNN Türk’teki ‘Tarafsız Bölge’ programına konuk oldu. Hülya Avşar, Ahmet Hakan’ın evlilik, aldatma, sadakat ve modern kadın konusundaki sorularını cevapladı.

Aslında siz modern görüntünüze karşın geleneksel bir anlayış içindesiniz.

- Bu devirde beni aldatan bir erkeği ben de aldatabilirim. Buna kim karşı çıkabilir ki? Hiç kimse karşı çıkamaz.

ARKADAŞ OLDUK

Ama siz böyle davranmadınız. Neden?

- Çünkü aldatmak istemiyorum. Öyle davranmayı sevmiyorum. Eğer aldatacaksan evlenmeyeceksin diye düşünüyorum. Ama bana göre evlilik doğa kanununa aykırı bir şey.

Doğa kanununa aykırı mı?

- Kesinlikle doğa kanununa aykırı. İki insan bir evde hayatlarını güzel geçirmeye çalışıyorlar. Farklı zevklere sahip insanlar ortak bir nokta bulmaya çalışıyorlar. Sonra o ortak noktalar olmuyor, uyuşmazlık çıkıyor. Bir gitarın telleri gibi atmaya başlıyor. Ama yine de ortak nokta bulma çabası devam ediyor. Bu arada çocuk oluyor. Evlilik zorunluluk haline geliyor.

Ve bir alışkanlığa dönüşüyor.

- Bir süre sonra arkadaş oluyorsunuz...

Bu durumda evliliği motive edecek unsurlar kalmıyor.

- Evet, kalmıyor. Yaşama zevkin bitiyor. Sonra erkek güzel kadın, kadın da yakışıklı erkeklerle karşılaşıyor. Ama sen, ‘hayır ben evliyim, ben evime sadık kalacağım, çocuğumu yetiştireceğim’ duygusuyla hayatına devam ediyorsun. Bu bir zorlamadır. Dolayısıyla doğaya aykırı bir şey.

Ama siz genelleme yapıyorsunuz. Oysa günümüzde birçok çift, birlikteliklerini heyecan içinde sürdürüyor.

- Siz öyle zannediyorsunuz. Siz evli misiniz?

Ben evli değilim ama mutlu mesut yaşayan bir çok aile tanıyorum. Yani hepsi göstermelik mi?

- Hayır, göstermelik değil. Onlar evliliğin birtakım kurallarını kabul etmişler ve o şekilde sürdürüyorlar.

OLANI KABULLENMEK

Yani birbirlerine göz yumuyorlar mı demek istiyorsunuz?

- Göz yumduklarının bile farkında olmayabilirler. Bakın ben kendi durumumu açıklayayım: Ben 34 yaşında evlendim. Evlilik kararı alırken kendi kendime şöyle dedim: Bak kızım, evleniyorsun. Çocuk sahibi olacaksın. Senin evlendiğin adam gece hayatını seviyor, güzel kadına bakmayı seviyor. Bunlar çok normal şeyler. Bil ki başına birtakım şeyler gelebilir. Eğer çocuğunu iyi bir şekilde yetiştireceksen, aileni dağıtmamayı başaracaksan evlen. Bunları söyledim kendime. Dolayısıyla ben evlilik kararı aldığımda olabilecekleri biliyor ve kabul ediyordum. Ama bir tek isteğim vardı kendisinden: Her şeyi yaşayabilirdi ama bana olan sevgi ve saygısını eksiltmemeliydi. Böyle de oldu. Sevgi ve saygıyı eksiltmedi.

Kimseye hesap vermem

Bütün dikkatler sizin üzerinizde, eşiniz sizi aldattığında gazetelere yansıyor. Bu açıdan bir sorun olmadı mı?

- İşin bu kısmıyla hiç ilgilenmedim.

Peki etrafınızdakiler size baskı yapmıyor muydu? Ayrılın demiyorlar mıydı?

- Bana ne insanlardan. Benim insanlara olan bir tek görevim var: Filmdeki rolümü iyi canlandırmak, sahnede iyi konser vermek. Bunun dışında kimseye hesap vermek zorunda değilim.

İmajınızın olumsuz yönde etkilenmesini sorun etmez misiniz?

- Ben imaj için özel hayatımı bozar mıyım hiç? Bana ne imajdan. Benim önce mutluluğum önemli.

Sokakta hayranlarınızda karşılıyorsunuz. Onlar size ‘Hülya Hanım neden boşandınız’ ya da ‘Neden boşanmıyorsunuz’ filan demezler mi? Onlara ‘Size ne kardeşim’ mi diyorsunuz?

- Şöyle diyorum: Teşekkür ederim düşünceleriniz için. Ama özel hayatım bana kalsın. Böyle diyorum ve gidiyorum. Yani başkalarının benim hayatımı yönlendirmelerine asla izin vermem.

Bundan sonra ne yapacaksınız? Yine evlenebilir misiniz?

- Hayatımda mutlaka bir erkeğin olması gerekmiyor. Birtakım şeyler söyleniyor; ‘Ayrıldı, şimdi kim bilir kimler çıkacak karşısına? Kimler rahatsız edecek’ şeklinde. Böyle bir şeye izin vermem. Ama yarın ne olur bilemiyorum. Hayat bu belli olmaz. Evlenebilirim de, hiç evlenmeyebilirim de.

Sadık erkek, mecburiyetten sadıktır

Eşiniz sevgi ve saygıyı eksiltmemek koşuluyla neler yapabilirdi?

- Kaçamak yapabilirdi. Yurtdışına gidebilirdi.

Kaçamaklar yaptı. O zaman neden sorun ettiniz?

- Kimse bilmeden yapmalıydı. Kimse bilmeden. Hatta ben bile bunu hissetmemeliydim.

SADAKATİN ÖNEMİ

Ama bu durumda bir evlilik için çok önemli olan ‘sadakat’ ne olacak? Evlilik kararı alındığında verilen o sadakat yeminini ne yapacağız? Sadakatin hiç mi önemi yok?

- Size açıkça şunu söyleyebilirim: Bütün bunlar ortaya çıkmasaydı ve kanıtlanmasaydı, Kaya’nın bunları yaptığına inanmazdım. Bu kadar sadık ve bu kadar sevgi doluydu.

Siz eşinize sadık mıydınız?

- Tabii ki.

Siz aynı olumsuz koşulları yaşadığınız halde eşinize sadık kalabiliyorsunuz. Ama eşiniz size sadık kalmıyor. Ve işin daha tuhafı, siz onun için bir sadakat yükümlülüğü getirmiyorsunuz.

- Ama bu onun problemi. Bir insanı zorla sadık yapamazsınız.

Ama size sadık değilse aranızdaki anlaşmayı bozmuş değil midir? Evlilik bir ahit değil midir? O ahde aykırı davranılmış olunmuyor mu?

- Tabii ki. Tabii ki... Ama siz bana bu devirde bozulmadan giden evlilik gösterebilir misiniz? Bence sorun belli edip etmemede. Bence bu devirde karda yürüyüp izini belli etmeyeceksin.

Bütün bu söylediklerinizden şu çıkıyor: Bütün erkekler tartışmasız sadakatsizdir.

- Sadık erkek vardır ama onlar da mecburiyetten sadıktırlar. Mesela aynı iş yerinde çalışıyorlardır, fırsat bulamıyorlardır.

Peki ahlaki nedenlerle sadık olanlar yok mu?

- Şimdi bakın, birçok kişi benim bu söylediklerime itiraz edebilir. Eşinin yanında filan karşı çıkabilir. Hülya Hanım amma da abartıyor diyebilirler. Ama bütün bunlar gerçeği değiştirmez.

Biraz da evlilik sonrası çok konuşulan açıklamalara bakalım. Kaya Çilingiroğlu’nun açıklamalarına. Mesela ‘Hülya başka biriyle birlikte olursa artık ailem olmaz’ diyor. Mesela ‘Ben Bruce Willis değilim. Burası Amerika değil, ben de Amerikalı değilim. Hülya’nın hayatına biri girerse, eski karımın sevgilisiyle aynı masada oturup sohbet etmem’ filan diyor. Bunlar sizin açınızdan incitici açıklamalar değil mi?

- Değil. Neden incitsin ki?

Şu nedenle: Siz ayrılıktan sonra ona olumlu mesajlar veriyorsunuz. Her zaman evime gelebilir diyorsunuz. Onu aileniz kabul ediyorsunuz. Bütün bu mesajları, Kaya Çilingiroğlu’nun hayatında başka bir kadın olduğu halde veriyorsunuz. Yani bu durumu mesele yapmıyorsunuz.

- Tabii ki etmiyorum.

Ama o sizin hayatınıza bir erkeğin girmesini mesele yapabiliyor? Burada bir sorun yok mu?

- Yok. Ben onun hayatına giren kadınlara alıştım. Ama o böyle bir şeye alışık değil. Ben fedakár bir insanım. Ben çocuğum için fedakárlık yaptım. Gerek dinimize, gerek aile yapımıza uygun davrandım. Hepsi helal olsun. Kocamı da affettim. Ona da helal olsun. Ben ilk aldatışında çocuğumu ve yuvamı düşünmeden onu terk edebilirdim. Ama bir şeyi kurmak çok zordur, bozmak ise çok kolay. Yine fedakárlık yapmam gerekirse yaparım. Hayatıma bir erkeğin girmesi kızımı duygusal açıdan etkileyecekse hayatım boyunca erkeksiz de yaşayabilirim. Açıkça söylüyorum: İçim rahat.

Ben fedakarlık yaptım diyorsunuz.

- Vicdanım rahat. Yatağıma yatıp kızıma sarıldığım zaman huzur içindeyim.

ERKEKTİR, YAPAR

Sadakatsizlik meşru gösterilebilir mi?

- Erkeklerin sadık kalabilmesinin önünde çok büyük engeller var. Dedim ya: Kadınlar çok fena.

Realite sizin dediğiniz gibi olabilir ama bizim de bazı değerlere sahip çıkmamız gerekmez mi?

- Ben sahip çıkıyorum işte. Ben doğru zamanlamayla doğru davranıştan yanayım. Bir tek gece bir tek kadınla birlikte olduysa, belki bunun karşılığında bir şey ödemiş olabilir, erkektir, sarhoştur, geyik muhabbetidir, der geçerim. Yani erkekler bunu yaparlar. Bir tek gece yüzünden ben yuvamı yıkmam kardeşim. Yıkmam yani. Bir şekilde bana kendisini affettirecektir. Belki hatayı kendimde buluyorumdur.