Yargıtay, 'Türban serbestisi laikliğe aykırı' dedi. Başbakan Erdoğan'dan Başsavcı'ya sert yanıt geldi: 'Cübbeni çıkar da siyasete gel!'
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan Gönen Belediye Binası'nın açılışında yaptığı konuşmada Yargıtay Başsavcısı'na sert cevap verdi.
Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya'nın, "Türban serbestisi anayasanın laiklik ilkesine aykırı" sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Meclis'teki siyasi partilere kimse emir ve talimat veremez. Onları korkutup tehdit edemez" dedi.
AK Parti'yi "yargıyı siyasallaştırmakla" suçlayanların, bulunduğu makamı siyasi partinin il başkanı gibi kullandığını öne süren Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
CÜBBENİ ÇIKAR DA SİYASETE GEL
"Kendine güveniyorsan gelecekteki makam hesaplarını yapma, çıkar cübbeni siyaset meydanında mücadeleye gir. Adama bunu söylerler. Cumhuriyet, adı üstünde cumhurun rejimidir. Yani sizin rejiminizdir, milletin rejimidir. Cumhuriyet'in sahibi millettir. Milletin hür iradesiyle seçtiği egemenliği kimse kalkıp da eline alamaz. Kimsenin kendini yasama ve yürütme erkinin üzerinde görme ve onlara istikamet çizme yetkisi yoktur ve olamaz. Ortada demokrasiye yönelik ciddi bir üslup hatası var, Meclis'e yönelik çok ciddi bir tehdit var. Aynı zamanda yürütmeye yönelik tehdit var"
CHP'DE DAVUL KİMİN, TOKMAK KİMİN ELİNDE BELLİ DEĞİL
Ardından Başbakan'ın eleştiri okları CHP'ye yöneldi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın kullandıkları bazı ifadelerle tehdit etme gayreti içinde olduğunu ima eden Başbakan Erdoğan,
"Ortada milletin takdirine, teveccühüne yönelik çok büyük hazımsızlık var. TBMM gereken cevabı vermiştir, siyasi partiler gereken cevabı vermiştir. Ancak CHP, kendisini de hedef alan bu tavır karşısında her zaman yaptığını yapmış statükodan yana tavır almıştır. Özellikle CHP'den bu olayda demokratik iradeye yönelik bu yanlış karşısında millet lehinde bir sunuş beklerdik. CHP her zamanki gibi davrandı. Milletin yanında pozisyon alamamış, zihniyetinin değişmediğini bir kez daha göstermiştir. Yani CHP'de eski hamam, eski tas. 12 Eylül öncesinde CHP'nin genel başkanı ilçe ilçe, il il dolaştı. Bunu konuşmak istemiyorum, ama konuşmak zorunda kalıyorum. 'Baş örtüsü sorununu biz çözeceğiz' dedi. Biz de dedik ki, 'Sana bu vaadini halk oylaması sonrasında hatırlatacağız.' Bugünden tezi yok, gel bu adımı at. Ama CHP verdiği sözden çark etmek için çareler arıyor. Şimdi ön şartlar koşmaya başladı. Özgürlüklere şart koyuyarlar. Genç kızlara kılık kıyafet konusunda ön şart koşuyorlar, işi yokuşa sürüyor. Sen bu konuda söz verdin. Dürüstsen, samimiysen yapacağını yap. Millet bunu bekliyor. Bir yandan, 'Özgürlükçüyüz, baş örtü meselesini çözeriz' diyor, sonra millet iradesini tehdit eden bildirilerin arkasında duruyorsun. "Baş örtüsü yüzünden Cumhuriyet resepsiyonunu boykot edeceğiz" diyor. Horozu çok olan köyün sabahı çok olur. Çok seslilik hoştur, ama ahenk yoksa senfoni değil, kakafoni olur, curcuna olur. CHP'de davul kimin elinde, tokmak elinde açıkça görmek istiyoruz" dedi.
İLKOKULDAKİ BAŞÖRTÜLÜ FOTOĞRAFLAR PROVOKASYON
"Bu ülkede zaman zaman birtakım karanlık güçler kirli senaryolar, provokasyonlarla siyasete yol çizme gayreti içinde oldu. 28 Şubat'ta bunu yaşadık. Birtakım sahte hocaları kullandılar. Danıştay saldırısı, Dörtyol, İnegöl provokasyonlarıyla millet korkutulmaya çalışılıyor" diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi ilkokullardan çekilen fotoğraflar provokasyon aracı olarak kullanılıyor. Medya bunun aracı haline geliyor. CHP bir kez daha bunun arkasında duruyor. Ne bu provokasyonlara göz yumarız, ne de bu provokasyonla psikolojik operasyon yapanlara eyvallah deriz. Bu yöntemlerin son kullanma tarihi çoktan geçti. Bu bayat yöntemlerle kimse siyasete hiza veremez. CHP'yi de verdiği sözlerin arkasında durmaya davet ediyoruz.