BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,68
ALTIN 2.957,75
HABER /  GÜNCEL

Başoğlu'ndan rektöre suçlama var

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde sendika ile rektörlük arasında kavga var. Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Başkanı Mustafa Başoğlu'ndan suçlamalar var.

Abone ol

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi'nde çalışırken sendikaya üye oldukları için işten atılan işçiler adına açılan ve kazanılan alacak davalardan dolayı hak sahibi işçilere paraları, düzenlenen bir törenle dağıtıldı. Törenden önce bir açıklama yapan Türkiye Sağlık İşçileri Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, İ. Ü. Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun devleti zarara sokma politikalarını sürdürdüğünü belirtti. Başoğlu açıklamasında özetle şunları söyledi: "Değişik tarihlerde yaptığım basın toplantılarında İ.Ü. Turgut Özal Tıp Merkezi'nde çalışan işçilerin sendikamıza üye olmamaları için Rektör Prof. Dr. Sayın Fatih Hilmioğlu'nun işçiler üzerinde baskı kurduğunu, T.C. Yüksek Hakem Kurulu'nun karara bağladığı toplu iş sözleşmesini uygulamadığını, işçi alacaklarını ödemediğini, sendikadan istifa etmeyenleri işten attığını açıklamıştım. 18 Mayıs 2004 tarihinde düzenlediğim basın toplantısında da Sayın Rektörün bu tutumundan dolayı üniversiteyi, dolayısıyla devleti 4 trilyon lira zarara sokulduğunu söyledim. Rektörün bu tutumu dolayısıyla devlet zarara girmeye devam ediyor. Toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan para 90 Milyar lira civarında iken, bu paranın zamanında ödenmemesi sonucunda dava açmak zorunda kaldık. Geç ödenen işçi alacakları ve işçileri sendikaya üye oldukları için işten atmaları sonucu açılan davalar neticesinde üniversite 1 Trilyon 100 Milyar lira ödemek zorunda kaldı. Ayrıca mahkeme masrafları, avukatlık ücreti de üniversitenin zarar hanesine yazıldı. Üniversiteye karşı başlattığımız hukuk mücadelesinde bugüne kadar açtığımız bütün davaları kazanmış olmamız haklılığımızı ve üniversitenin Cumhuriyet Anayasası ve kanunlarına saygı duymadığını kanıtlamaktadır. İyi niyetli bütün girişimlerimizi elinin tersi ile iten, sendika ile görüşmeyi (diyaloğu) reddeden, "bildiğim bildik, benim sözüm kanundur" anlayışını değiştirmeyen Sayın Hilmioğlu, devleti zarara sokmanın hesabını mutlaka bağımsız yargıda verecektir. Sayın Hilmioğlu da bilmelidir ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti hukuk devletidir. Bu Anayasa ile güvence altına alınmış bir kuraldır. Sayın Hilmioğlu da dahil bütün kamu yetkilileri görevlerini ve yetkilerini kanuna uygun olarak kullanmak zorundadırlar. Sayın Hilmioğlu'nun devleti zarara sokan bir başka uygulaması da sendikayı mali baskı altında tutmak için üyelerimizin ücretinden 2821 Sayılı Kanuna göre kesmek zorunda olduğu üyelik aidatlarını kesip, sendika hesabına yatırmamasıdır. Bu yüzden üniversite aleyhine açtığımız 30 Milyar liralık aidat davası da Yargıtay kararı ile kesinleşmiştir. Üniversite 30 Milyar lira ödemek yerine 600 milyar lira ödemek zorunda kalmıştır. Asıl para ile ödemek zorunda kalınan para arasındaki 570 milyar liralık fark, üniversite yani devlet kasasından çıkmıştır. Rektör Sayın Hilmioğlu'nun keyfi tutumları nedeniyle 2001 yılında da toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan işçi alacaklarını ödememesi ve sendikaya üye oldukları için 19 işçinin işten atılması ile ilgili olarak açtığımız davayı da kazanmıştık. Rektör Hilmioğlu, 10 milyar liralık işçi alacağını ödemeyip üstüne bir de sendikaya üye oldukları için işçileri işten atınca, üniversite bu parayı mahkeme kararı ile 180 Milyar lira olarak ödemek zorunda kalmıştır. Üniversitede kanun hakimiyeti kuruluncaya, işçilerin sendikaya üye olma hakları güvence altına alınıncaya ve Rektörün keyfi uygulamaları etkisiz hale getirinceye kadar hukuki mücadelemiz devam edecektir. Bugün işçiler düne göre sendikaya girmekte daha büyük bir güvenceye sahiptirler. 14 üyemizin işten atılmasının sendikaya üye olmaktan kaynaklandığı Yargıtay kararı ile kesinleşmiştir. İşveren bu üyelerimize 1 yıllık ücretleri tutarında para ödemeye mahkum olmuştur. İşçilerin İş Kanunu'ndan doğan diğer haklarını da ayrıca tahsil edeceğiz."