BIST 9.878
DOLAR 36,22
EURO 38,00
ALTIN 3.360,84
İstanbul

Başkasının baharı çalınıp, ülkenin güneşi kesildi mi?

Ayşe Barım için öne sürülen iddialar; Dizi sektöründeki kartelleşmenin simgesi, Onun izni olmadan bir dizide rol almak, öne çıkmak mümkün değil, Yetişmiş yetenekli yüzlere oyuncunun, sektöre farklı renk getirmek isteyen genç yönetmenlerin kaderi onun iki dudağı arasında, Oyuncular arasında bir gruplaşmanın olması, Bu gruplaşmanın kapalı devre bir sisteme dönüşmesi, Yapım ve dizi sektörünün tekelleşmesi, Sektörünün en ilkel ve acımasız şekilde domine edilme vakası, Sektördeki belli oyuncuların önünün açılması, parlatılması meselesi, Ayşe Barım’la çalışamayanların yaşadıkları çaresizlikler, İş insanı olan bir erkekle Mert Demir arasındaki ilişki ve bu ilişkiyi perdelemek için Serenay Sarıkaya ile Mert Demir sevgiliymiş gibi bir algının kamuoyunda oluşturulması, sanal reklam aşkı için Serenay’a para ödemesinin Ayşe Barım tarafından yapılması mevzusu… Hatta Ayşe Barım’a o iş insanı tarafından yüklüce bir ödemenin yapılarak yaşanan durumun perdelenmesi görevinin verilmesi konuşulurken…

Esas konu yapım ve dizi sektöründeki haksız rekabet ve çürümüşlükken,

Konu Ayşe Barım’ın gezi organizatörlüğüne bağlandı. Aslında birbirinden çok bağımsız iki mevzu söz konusu. Tabi ki Gezi zekası, gezi tayfası haddini bilmeli.

Bu sektörü, sinema ve dizi sektörünü bilenler bilir durum ve şartlar hep çetin ve haksızca olmuştur ama hiçbir zaman bu kadar kirli ve kokuşmuş ilişki ağı kurulmamıştır. Burada haksız rekabet, sanatçıların haklarının korunması ve gezi olaylarındaki yönlendirme ve bahsedilen iddiaların gerçekliğinin ispatı sonucunda verilen bir kararsa bu anlaşılabilir.

Durum konuşulan gibiyse, sektörde alan açmak için yapıldıysa bu kabul edilemez, güven zedelenir.

Kurallar Uygulanmak İçin Değildir!

Bolu Kartalkaya’da 36’sı çocuk 78 kişinin ölümünden sonra bir kez daha gördük ki, hatasını kabul etmek diye bir kültür yok bizde...

Grand Kartal Otel’in tutuklanan sahibi yangına davetiye çıkartmasına rağmen “ben suçluyum, büyük hataydı” diyemedi, suçu otel çalışanlarına ihale etti.

Bolu’daki facia otelin yangın merdivenlerinin sadece şekilsel olarak olduğunu hiçbir işlevinin olmadığını gözler önüne serdi. Kurallar bu ülkede hiçe sayılıyor.

Yoğun trafikte emniyet şeridi ihlal ediliyor, Yaya geçitlerinde yayalara yol verilmiyor hatta, çarpıp öldüren sürücüler var bu ülkede... Beş yıldızlı otellerde, bu otellerin balo salonlarındaki davetlerde, Meşhur ve lüks restoranlarda, Gece kulüplerinde, Cafelerde sigara, puro vs içiliyor Nedense duman dedektörleri çalışmıyor! Olmadığı için mi, yoksa sigara içildiğinden dolayı mı kapatılıyor,

Kurallar sadece kâğıt üstünde var. Uygulanmıyor. Bu ülkede hata yapan vatandaşta, belediye başkanıda, bürokratta, siyasetçide, bakanda bedel ödemek istemiyor.

Oysaki dünya ülkelerinde durum çok farklı.

Norveç Balıkçılık Bakanı Per Sandberg devletin kendisine zimmetlediği telefonla izin almadan İran’a tatile gidince dönüşte istifa etti. Gerekli izini almadığı için. Ülke protokollerini ihlal ettiğini kabul etmesinin ardından gelen tepkiler üzerine istifa etti.

Fransa'da eski Bütçe Bakanı Jerome Cahuzac hakkında, vergi kaçırdığı ve kara para akladığı iddiasıyla savcılık tarafından 3 yıl hapis cezası istendi. Ayrıca 5 yıl seçme ve seçilme hakkının elinden alınmasını istedi.

Fransız savcı, ''Siz ülkenin onurunu lekelediniz ve ülkeye tamir edilemeyecek büyük zarar verdiniz.'' dedi.

Japonya Başbakanı Fumio Kişida partisindeki rüşvet skandalı, rekor savunma harcamaları, artan yaşam maliyetleri ve yüksek enflasyon ve Japon Yen’indeki düşüş nedeniyle kendisine olan güveni aşındırdığını ve istifa etmesi gerektiğini söyledi.

Dünya ülkelerinde hatanın gereği yerine getirilip, kamu vicdanı rahatlatılırken bizim ülkemizde kamu vicdanı neden yok sayılıyor. Görmezden geliniyor. Sessiz kalıp saklambaç oynamak beklentiye cevap vermiyor. İnsanlar makamlarının peşinden o kadar hızlı koşuyor ki ahlakın, onurun yetişmesi mümkün değil.

Close menu