Başkanlık Sistemi ve Taraklı Kuş Hikâyesi…
Bütün suçu parlamenter sisteme yükleyip “ille de başkanlık sistemi” diyenler, anlaşılan o ki; taraklı kuş hikâyesini hiç duymamış olmalılar!
14 Yıldır adeta kabile yönetiyorcasına gelenekçi, örfçü yöntemlerle bilimsellikten uzak ülke yönetmeye çalışanlar, nasıl bir sonuç bekliyorlardı açıkçası bilmiyorum.
Kaldı ki sonuç ortada;
AKP'nin yönetim kadroları, devletin güçler ayrılığı ilkesiyle denetlenebilir yetki kullanımı ve yetki paylaşımı konusunda sınıfta kaldılar.
Bununla sınırlı kalsalar iyi; bireysel hezeyanları ile parlamenter sistemin de içine ettiler…
İşler sarpa sarınca da bütün suçu parlamenter sisteme yükleyerek şimdilerde “ille de başkanlık sistemi” diyor, başka bir şey demiyorlar!
Anlaşılan o ki; ya parlamenter sistemde ülkeyi abat ettiklerini düşünüyorlar ya da Taraklı Kuş Hikayesini hiç duymamışlar!
Taraklı kuş; uzun sivri gagası, başının üstündeki taraklı tepeliği, zebra desenli sırt ve kanatları, uzun kuyruğuyla yaklaşık iki serçe büyüklüğünde ve oldukça sevimli, güzel bir kuştur. Ne var ki, yaşadıkları yuvalarında hijyene pek dikkat etmezler!
Yaklaştığınızda, yuvadan yayılan dayanılmaz, keskin pis koku oradan bir an evvel uzaklaşma arzunuzu tetikler.
Belki de o koku, taraklı kuşların bir savunma yöntemidir bilemem lakin halleri budur!
Hikaye bu ya;
Beslemek için her gün belli aralıklarla yavrularına börtü böcek getirmeye giden anne yuvadan ayrılır ayrılmaz iki yavru taraklı kuş, başlarını yuvanın dışına uzatıp etrafı hayranlıkla izlemeye koyuluyormuş.
Annelerinin düzenli beslemesiyle yavrular kısa sürede palazlanmışlar. Ne zaman başlarını uzatıp dışarı bakacak olsalar, yuvadan çıkıp etrafı kolaçan etme istekleri artıyormuş.
Arada bir, komşu ağaçlarda bulunan serçe, sığırcık, kırlangıç yuvalarındaki diğer yavru kuşlarla uzaktan uzağa selamlaşıyor, sohbet ediyorlarmış.
Sohbetlerinde, güzellikleriyle ilgili iltifatlar aldıkça onlarla daha yakın ilişki kurma istekleri de artıyormuş.
Anneleri yuvaya dönünce önce karınlarını doyuruyor sonra da onlara teorik uçuş dersleri veriyormuş.
Yine bir gün anneleri, aldıkları teorik uçuş derslerini artık pratiğe dökme zamanının geldiği müjdesini vermiş.
İlk kısa mesafeli uçuş denemesini, annelerinin gözetiminde yaptıktan sonra buldukları her fırsatta önce yuvalarının bulunduğu ağacın dalından dalına sonra en yakın ağaçlara uçarak antrenman yapmaya başlamışlar.
Aradan birkaç gün geçince iki ağaç ötede yuvası bulunan yavru serçe, taraklı kuş kardeşleri yuvasına davet etmiş.
Yemiş, içmiş sohbet etmişler. Yuvalarına dönen taraklı kuş kardeşler, sessiz sedasız ve biraz da mahcup yüz ifadesiyle annelerini beklemeye koyulmuşlar.
Anne, gagasında getirdiği yiyeceği yavrularının önüne bırakmış fakat yavrular yemek için herhangi bir hamlede bulunmamışlar.
Anne taraklı kuş, yavrularının yüzlerine bakınca her ikisinin de suratının asık olduğunu görmüş.
“Neyiniz var yavrularım, hasta mısınız, ne bu hal?” diye sormuş.
Yanıt yok…
Sorusunu yinelemiş;
“Neyiniz var yavrularım, hasta mısınız, ne bu hal?”
“Yeni bir yuva istiyoruz, kokmayan temiz bir yuva…” demiş iki kardeş koro halinde.
Anne taraklı kuş, “yapmayın, etmeyin…” demişse de laf dinletememiş yavrularına.
“İlle de yeni yuva, ille de yeni yuva…” demiş de başka şey dememişler.
Anne taraklı kuş, çaresiz yeni bir yuva inşa etmeye koyulmuş.
Üç gün üç gece uğraşmış, çabalamış, bitirmiş yeni yuvayı, taşınmışlar.
Aradan daha iki gün geçmeden yeni yuvaları da kirlenmiş, yine o eski keskin koku saçılır olmuş içeriden.
Taraklı kuş kardeşler, yine surat iki karış annelerine baka kalmışlar.
Anne, yavrularını karşısına almış,
“Yavrularım, bu g..t bizde oldukça yuvamızdan bu pis koku eksik olmaz.” demiş!
Diyeceğim o ki; kusuru mevcut parlamenter sistemde aramadan önce tarafsız bir gözle kendinizi değerlendirin, devlet yönetiminde niçin başarısız olduğunuzu irdeleyin. Bugüne kadar iktidar olan siyasi partilerden neyiniz eksik ona bakın.
Vatandaşlarınızın yarısından fazlasının nefretini kazanacak neler yaptınız onu gözden geçirin!
Devleti ayakta tutan ve devamlılığını sağlayan kurumlarında sebep olduğunuz tahribatın hesabını verin.
Unutmayın;
Darmaduman ettiğiniz devlet yapılanmasını biraz daha hırpalamaya devam ederseniz, bu güne kadar sinir uçlarına dokunduğunuz Türk Milletini, sonuç almadan durmayacak kararlı ve büyük bir kalkışmaya itmiş olacaksınız!
Aman ha, aklınızı başınıza devşirin...