BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,65
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Başkan Türel: “Kruvaziyer Liman Projesi bu yıl ihaleye çıkabilir”

Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Manavgat’ta turizmcilerle bir araya geldi

Abone ol

Manavgat’ta turizmcilerle buluşan Başkan Türel, Kruvaziyer Limanı Projesi’ni bu yıl içinde ihaleye çıkabileceklerini belirterek, “İçinde bin yataklı bir de otel olacak. Yatırımcı arıyoruz” dedi. Bugüne kadar çıkamayan Turizm Ajansı Kanunu’nun bir evet’le çıkacağını da belirten Türel, “Çünkü devletin bürokrasiyi daha kolay geçmesini sağlayacak yönetimsel bir yapıya kavuştuğumuzda bu işleri çözmek daha kolay olacak” diye konuştu.

Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Manavgat’ta turizmcilerle bir araya geldi. Manavgat ve çevresindeki tüm turizmcilerin katıldığı toplantıda Türel, turizmle ilgili yaptığı çalışmalarla ilgili bilgi verdi, referandum sürecini anlattı. Başkan Türel, gecen yıl turizm sektörü ve STK’ların önemli kanaat önderleri ile birlikte yurt dışında başlattıkları tanıtım kampanyasından son derece olumlu geri dönüşler aldıklarını söyledi. 

GERİ DÖNÜŞ ALIYORUZ

Aynı çalışmaya bu yıl da Frankfurt, Hamburg ve Amsterdam’da aynı ekiple devam ettiklerini anlatan Türel, şunları söyledi: “Yaptığımız çalışmalar Alman turizm endüstrisinin önderlerini çok memnun etti. Bir belediye başkanının kentinin tanıtımı ve turizmle ilgili yurt dışında toplantılar yapmasına ilk kez şahit olduklarını Bakanımızın da bulunduğu bir toplantıda dile getirdiler. Bu yüz yüze temas çok işe yarıyor. Çünkü geçen sene aldığımız geri dönüşlerde, bir baktık Türkiye aleyhine kampanyalar yürüten gazetelerde ufak tefekte olsa son derece müspet haberler çıktı. 17 Temmuz sabahı yani darbe girişiminden 2 gün sonrasında Bild gazetesinde çıkan bir haberde ‘Türkiye’de bir hain darbe girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Ama hayat normal, Alman turistler deniz kıyısında, sabahları denize giriyor, akşamları yemeğini yiyor, gece de diskotekte eğleniyor” diye fotoğraflı bir haber çıktı. Bild’in yayın politikası hepinizin malumu. Yine Avusturya’da Kronen Zeitung yine oda maalesef Türkiye aleyhtarı kampanya yürüten bir gazete, ‘Türkiye’de mini fiyatlarla kaliteli tatil” başlıklı bir haber verdi. Demek ki hani biz de bir laf vardır, ‘yüz yüzden utanıyor’ diye. Onların yayın politikalarını umursamadan karşı karşıya gelip de meramımızı derdimizi onlarla paylaşabiliyorsak bir şekilde geri dönüş oluyor.”

ENSEYİ KARARTMAMAK LAZIM

Avrupa’nın en önemli yabancı PR kuruluşu ile çalışmalar yürüttüklerini belirten Başkan Türel, “Hani bir laf vardır, ‘Elin kuşunu elin taşı ile vurmak’ diye. Yabancı bir PR, bir Avrupalı, seçilmiş bir belediye başkanı ile turizm sektörünün CEO’ları ile gidince orada acaba ne diyecekler diye bir kulak kabartıyorlar. Ve bunun sürdürülebilir bir proje olmasını da sağlayacağız. En son Kiev’deydi arkadaşlarımız orada da çok başarılı geri dönüşler olduğunu öğrendim. Bunu İsrail pazarında, Ukrayna pazarında ve Avrupa pazarıyla birlikte sürdürmeye karar verdik. Tabi turizmde sizler çok önemli bir iş yapıyorsunuz bir umudu satıyorsunuz, bir hayal satıyorsunuz. Dolayısıyla bir umut bir hayal satıyorken bu işin olmazsa olmazı enseyi karartmamak morali bozmamak lazım” diye konuştu.

TURİZM BARIŞ SEKTÖRÜDÜR

Geçen sene dünya üzerinde ve Türkiye’de olumsuz hadiseler yaşandığına dikkat çeken Başkan Türel, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte Nice’te bomba patlamış, Paris’te bomba patlamış, İstanbul’da, Ankara’da bomba patlamış birçok hadiseler gelişmiş. Türkiye’nin etrafında bir ateş çemberi. Suriye problemi Irak problemi devam ediyor. Terör ciddi bir şekilde sıkıntı haline dönüşmüş. Ama biz gittiğimizde güvenle şunu söyledik. Dedik ki bakın Türkiye’nin etrafında sıkıntılar var. Doğusunda sıkıntılar var. Maalesef büyükşehirlerinde bombalar patladı. Ama Paris’te de bomba patlıyor. Brüksel’de de bomba patlıyor. Ama Antalya Allah nazardan saklasın işte bu ateş çemberinin içerisinde bir barış adası. Bir barış coğrafyası. Ve turizmin bir barış sektörüdür. Çünkü turizmde bir bakıyorsunuz otellerimizin havuzunda çok büyük siyasi gerginlikler yaşayan hatta savaşan bir İsrailli ile Filistinli kardeşlerimiz barış içinde aynı havuzu paylaşıp yüzüyor. Dedik ki turizm bir barış sektörüdür. Turizme verilecek her destek, barışa verilen bir destektir. Madrid’de de bir ziyaretimde orada da Dünya Turizm Örgütü Genel Sekreteri ile bir araya geldim. Kesinlikle bir gayretimiz var dünyadaki bütün olumsuz gelişmelere rağmen insanları seyahat etme alışkanlıklarından vazgeçilmemesi lazım. Çünkü bu dünya barışına da sekte vurur dedim. O da aynı şeyleri söyledi.”

BAŞKA ÜLKEDE OLSA 6 TURİST GELMEZDİ

Turizm sektöründe çalışanları birer gizli kahraman olarak gördüğünü ifade eden Başkan Türel, “ Bu seneki rakamlara baktığımızda 2017’nin 2016’dan daha iyi olacağını görüyoruz. Tabi Allah korusun çok önemli gelişmeler olmaz ise. Geçen sene son 10 yılın en kötüsüydü. Ama başka bir ülkede bizim yaşadıklarımız yaşansaydı bırakın 6.2 milyon turisti 6 tane turisti o ülkede bulamazdınız. Bu sizlerin sayesinde oldu. Hep söylerim turizm sektöründe gayret eden bütün arkadaşlarımız bu ülkenin birer gizli kahramanıdır. İnsanlığa barışa katkı ve ülke ekonomisine katma değer sağlıyorsunuz. Bu sene geçen seneye oranla en az 3 milyon fazla Rus turistin geleceğini ön görüyoruz. 2016 senesi Eylül’e kadar neredeyse sıfır olan Rus turist sayısı son üç ayda 500 bini bulmuştu. Bu sene de 3 buçuk milyonları görebileceğimizi tahmin ediyoruz. Bazı arkadaşlarımız 3 buçuk değil 5 milyon Rus turist rakamlarını telaffuz ediyor. Bunun da Ruble-Türk Lirası’nın kendi arasında iki ülkenin ticaret imkânın açılmış olmasına bağlıyor” diye konuştu. 

AVRUPA’DA GERGİNLİĞİN SEBEBİ SEÇİMLER 

Avrupa’da yaşanan gerginliklerin nedeninin Türkiye değil orada yaşanan seçimler olduğuna işaret eden Başkan Türel, şunları kaydetti: “Oralarda Türkiye ile gerginliğin tırmanmasının nedeni Türkiye değil. Avrupa’da 5 ülkede bu sene seçim yaşanacak. Bu 5 ülkede görülüyor ki aşırı sağ önlenemez bir yükseliş içerisinde. Merkez soldaki partiler ancak aşırı sağla mücadele edebilmenin yolunu Türkiye aleyhtarlığı üstünden bulabiliyor. Kendi iç siyasetlerini yönetmek için bu gerginlikler oluyor. Hollanda’da bir bayan, bakanımızı oraya sokmayıp orada toplanan vatandaşlarımıza atlarıyla itleriyle saldırıyorken, bir baktık ki Wilders yüzde 2 daha çok oy alabilecekken alamadı” dedi. Bu sene Avrupa’daki bu 5 ülkede genel seçimler bitmeden bu siyasi gerginliklerin bitmesini çok beklemek bana göre biraz hayal olur. Bakın Hollanda’da seçim bittiğinde göreceksiniz bir süre sonra ilişkiler bir şekilde düzene girecek, kendiliğinden gevşeyecek, yumuşayacak. TUİ’in önemli bir yetkilisiyle Berlin’de konuştuğumuzda, “Çipras Yunanistan’ın Euro’dan ayrılacağını açıkladığında Yunanistan satışlarımız sıfırlandı. Ancak daha sonra sezonun gelmesiyle bu siyasi gerginlikler unutuldu. 2015 senesini biz Yunanistan satışlarını rekorla kapattık” dedi. Geçen sene 2 milyon üzerinde Alman, 350 binin üzerinde Hollandalı gelmiş. Bu yıl da geleceklerdir. İngiltere pazarında çok sorun gözükmüyor.”
Rakip ülke Yunanistan ve İspanya’nın rezervasyonlarını kapattığını hatırlatan Başkan Türel, “ Bir de tabi talep çok olunca yüzde 30’da fiyat yükselttiler. Şimdi oralara gidemeyen, oralara gittiğinde de yüksek fiyatla bizdeki kaliteyi bulamayanlar mutlaka Türkiye’yi özellikle last minut’te tercih edecekler” tahmininde bulundu.

EVET TURİZM KANUNU ÇIKAR

Turizm ajansı kanununun önemine işaret eden Türel, “Bu yasa çıktığında kendi göbeğimizi kendimiz kesmiş olacağız. Merde namerde muhtaç olmadan bu sektör bu kadar büyük bir yatırım ve tanıtım kampanyaları yapıyorsa, bu kanunla o sinerjiyi bir havuzda topladığımızda çarpan etkisi çok daha yüksek olur. Ben o sinerji denilen hani çok entelektüel gibi gözüken kelimeyi şöyle tarif ederim: 2 çarpı 2 eşittir 25 demektir. Veya 15 demektir. Bunu sağlayabiliriz. Yani çarpan etkisini yükseltebiliriz. Baktığımızda her beş yıldızlı otelin neredeyse kendi çapında 1 milyon dolarlık tanıtım bütçesi oluyor. Bunu fuara katılıp yapıyorlar, kataloglara reklam verip yapıyorlar. Bilemediniz 500 bin dolar. Antalya'da 500 tane 5 yıldızlı otel var. 1 milyon dediğimizde 500 milyon dolar arkadaşlar. Ama bunlar parça parça olunca maalesef amaç az olmuyor. İşte o yüzden turizm ajansı kanunu diyoruz. Peki bugüne kadar çıkmadı, bundan sonra çıkar mı? Evet, yani burada tam yerinde evet diyorum, evet çıkar. Evetle çıkar. Çünkü niye? Biz bu kanunu çıkartmaya kalktığımızda bir sürü kurum aman benim gücüm acaba elden gidiyor mu eksiliyor mu diye bir maliyet oluşturuyor. Ankara lobisi devreye giriyor. Biz Antalya lobisi olarak güçsüz kalıyoruz. Ama şimdi eğer devletin üstündeki yükleri azaltarak, devletin bürokrasi hazretlerini daha kolay geçmesini sağlayacak yönetimsel bir yapıya kavuştuğumuzda bu işleri çözmek daha kolay olacak. Bir evet yetecek. Mesele bu kadar basit.” 

KRUVAZİYER LİMAN PROJESİNDE BİN YATAKLI OTEL OLACAK

Antalya turizmine büyük katkı sağlayacak Kruvaziyer Liman Projesi’nin bu yıl içinde ihalesini yapabileceklerini belirten Başkan Menderes Türel, “Kruvaziyer Liman Projesi’ni 3 senede planlarını yeni tamamladık. İşte bu yüzden istikrar lazım diyoruz. Daha bugün ÇED Genel Müdürü ile görüştüm halkın katılım toplantısıyla ilgili çok acil karar vermelerini istedim. 17 Nisan’da halkın katılım toplantısı ilanını yaptık. Çünkü ÇED’le ilgili halkın katılım toplantısı yapılmasıyla alakalı kanuni zaruret var. Eski milletvekilimiz, Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan hemen imzalarım dedi. Sağ olsun her konuda her projemize inanılmaz destek veriyor. Kendisini artı 1 milletvekilimiz gibi görüyoruz. Yine en büyük şansımız Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Dolayısıyla bu süreçleri aşıyoruz ama 3 sene bitti daha hala ihale safhasına gelemedik. Bu yıl içerisinde Kruvaziyer Liman’ın ihalesini yapabiliriz. Mayıs ayında Miami ile kardeş şehir protokolü imzalayacağız. Orada bu kruz firmaları ile birtakım toplantılar planlıyoruz. Limanın içinde bin yataklı da bir otel olacak. Denize sıfır Lara plajında. 30 bin metrekarelikte bir ticari alan var. Yatırımcı arayışındayız buradan duyurulur” diye konuştu.

MANAVGAT KOKUYORDU

16 Nisan’daki referandumun devletin yönetim biçimiyle ilgili olduğunu vurgulayan Başkan Türel, “Benzer bir reformu ben Ankara’dayken Büyükşehir Yasası’yla da yapmıştık. Yasa Manavgat’a ve diğer ilçelere senelerdir yapılamayan hizmetleri yapmak içindi. 2014 Mart’ında göreve geldiğimizde hatırlayın arıtmalar kapasitesini doldurmuş Manavgat kokuyor, Manavgat nehri pislikten geçilmiyordu. Biz Büyükşehir Yasası’nı yerel yönetimleri daha da güçlendirmek suretiyle en ücra köşelere hizmet yapabilmek adına meclise getirdik ve geçirdik. Bugün duyduğunuz bütün yalanlar ve iftiralar o gün de söylendi. Bu Büyükşehir Yasası bu ülkeyi 30 eyalete bölüyor, ülkeyi bölücülük operasyonudur dediler. Hızını alamayan Antalya'dan Manavgat'a hizmet mi gidermiş bile dedi.”

MANAVGAT’A 3 YILDA 400 MİLYONLUK YATIRIM

Manavgat’ın denizini derelerini lağımdan kurtardıklarını söyleyen Türel şöyle devam etti: “O yılı Allah bir daha bana göstermesin. Arıtma yok, kapasitesini doldurmuş, pis su havuzlardan taşıyor, dereye gidiyor. RTL elinde kamera ile derenin başında bekliyor, arkadaşlarımız aman RTL’ciler haber yapmasın diye uğraşıyor. Denize en büyük sermayemiz, pisliği nasıl derede tutarız da denize göndermeyiz planları ile bir kriz yönetimiyle denizi kurtarmaya çalıştık ve kurtardık. O seneyi atlattık ama bir Allah bilir bir ben bilirim nasıl atlattığımızı. Çok kısa sürede arıtmalarımızı yaptık, hem Kumköy’de hem Manavgat’ta, ikisi 70 milyon TL. Büyükşehir Yasası’ndan önce 14 ilçesine 539 köye İl Özel İdaresi’nin yaptığı toplam yatırım yıllık 10 milyon liraydı. Bizim Karayolları ile birlikte sadece Manavgat’a 3 senede yaptığımız toplam yatırım 400 milyona yakın. Biz neden Büyükşehir Yasası dedik, yerel yönetim reformu yaparak kurumsal güçlenmeyi sağlayıp bu hizmetleri yapabilmek için. Ama bugün ne ile suçlandıysak o gün de aynı şekilde suçlandık. 3 seneye baktığımızda ne bölündük, ne parçalandık, ne de Cumhuriyet elden gitti.” 

KORKUTURSAK YÖNETİRİZ DİYORLAR

15 senedir Cumhuriyet elden gidiyor yalanları ile halkın kandırılmaya çalışıldığını ifade eden Türel, “Bu milleti toplum mühendisliği ile yönetmek isteyenler maalesef tek sermayeye dayanıyorlar, topluma korku ve endişe şırınga etmek istiyorlar. Korkutursak yönetiriz diye düşünüyorlar. Siyasi partilerin işi topluma korku enjekte etmek değil, çözüm üretmektir. O yüzden hizmet odaklı siyaset bir gün Türkiye’de inşallah tartışılır hale gelir” dedi. 

İKİ BAŞLILIK SONA ERMELİ

Başkan Türel, koalisyonların Türkiye’de istikrarsızlığı da beraberinde getirdiğini, ülkenin tek başına iktidarlarla hep iki misli fazla büyüdüğünü vurguladı. Demokrasinin kayıtsız şartsız hakimiyetinin millette olduğu bir sistem olduğunu hatırlatan Türel, “Ne zaman ki bu halk yanlış yaparsa endişesiyle demokrasinin içine sigorta yapmaya kalkarsanız, işte o demokrasi vesayet demokrasisi oluyor. 12 Eylül Anayasası’nda bunu yapmışız. Kenan Evren, ya halk yanlış yaparsa diye bir çok yetkiyi cumhurbaşkanında toplamış. Bir kısmı da hükümette kalmış. Ondan sonra da devletin zirvesinde kavga hiç bitmemiş. Güçlü bir devlet olmak için devlet yönetimindeki iki başlılığı sona erdirmeliyiz” diye konuştu. 

YÜKSEK YARGININ BİR ŞAHSİYETİ VAR

Referandumu teknik ve hukuki olarak anlatamayanların konuyu tek adamlık, diktatörlük gibi iftira ve yalanlarla sulandırmaya çalıştığını belirten Türel, şunları söyledi: “Hangi diktatör beni iki defadan fazla seçmeyin der. Hangi diktatör kendinin yargılanmasını kolaylaştırır. Dünyanın neresinde hangi diktatörü halk seçiyor. Yalan yalanı getiriyor. Diktatörlükle bu işi izah edemeyenler diyorlar ki ‘ama canım Anayasa Mahkemesini de zaten Cumhurbaşkanı atıyor. Anayasa Mahkemesi Cumhurbaşkanının atadığı adamlardan oluştuğu için yüce divana gitse ne olur, kendi atadığı adamlar ceza verir mi’ diyorlar. Bugünkü anayasa değişikliğinde Anayasa Mahkemesinin düzenlenmesine yönelik tek bir cümle yok. Bugünkü anayasamızda Anayasa Mahkemesi nasıl oluşuyorsa öyle oluşmaya devam edecek. Yeni bir değişiklik yok. Bugünkü sistemde Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanları atıyor, peki bugünkü Anayasa Mahkemesinde hala Ahmet Necdet Sezer’in atadığı üyelerin görev yaptığını herhalde biliyoruzdur. Bir cumhurbaşkanı en çok on sene görev yapacaksa ki evet çıkarsa sistem onu emrediyor. On senede 3 ya da 4 anayasa üyesi atayabiliyor. Şimdi 10 sene de 12 üyenin 3-4’ünü atayabilen Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi’ni nasıl ele geçirecek. Şunu da anlamıyorum. Yüksek mahkemeye atadığı adamlar. Beni atadı diye teslim olacak kadar zayıf insanlar mı, ömürlerini bu işe vermişler. Herkesin kendi iradesi var, şahsiyeti var. Yüksek yargıya gelmiş insanları bu kadar iradesiz, zavallı insanlar olarak mı görüyoruz. Adalet mülkün temeli diyorsak, bağımsız yargı diyorsak bu inşaların hepsi birileri beni atadı diye onlara kul köle olacak kadar aciz insanlar Allah aşkına. Bu kadar ucuz değil her şey.”

YASA KARARNAMENİN ÜZERİNDE

Türel şöyle devam etti: “Bir toplantıda bir hocamız yasama ve yargı Cumhurbaşkanı’na bağımlı hale getirdiğini söyledi. Ben de kendisine şunu sordum, dedim ki ‘Hocam kararnameleri eleştirdiniz ama ‘yasa kararnamenin üstündedir’ dediniz. Dolayısıyla ‘yasa ile kararname sürekli çatışacak ama yasa Cumhurbaşkanın çıkartacağı kararnameyi etkisiz hale getirecek’ dediniz. O halde Cumhurbaşkanı bir kararname çıkarırsa meclis aksi bir yasa çıkarır, yasayı etkisiz hale getirir doğru mu, doğru. Peki baha izah eder misiniz hal böyleyken yasama ve yargı nasıl Cumhurbaşkanına bağımlı hale gelecek?” Cevap veremedi. Çünkü öyle bir şey yok”

HERŞEYİ CUMHURİYETE BORÇLUYUZ

“Cumhuriyet’ten geçinmeyelim, Cumhuriyete hizmet edelim” diyen Başkan Menderes Türel şunları dile getirdi: “Bugün Cumhuriyet olmasaydı, İstanbul’da bir fakir evinden çıkan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olamazdı. Erzincan’ın Refahiye’sinden çıkan Binali Yıldırım Başbakan olamazdı. Tunceli’nin yoksul bir köyünden çıkan Kemal Kılıçdaroğlu CHP Genel Başkanı olamazdı. Adana Osmaniye’den çıkan Prof. Devlet Bahçeli MHP Genel Başkanı olamazdı. Bugün hepimiz yaptığımız görevleri Cumhuriyete borçluyuz. Cumhuriyete sıkı sıkıya sarılacağız. Cumhuriyete hizmet edeceğiz, sakın ola ki Cumhuriyeti siyasete alet etmeyeceğiz. Cumhuriyet bir rejimin adı onu da sonuna kadar koruyacağız. Bunu da bu ülkeyi kalkındırarak yaparız. Bu ülkeyi kalkındıracak bütün reformları siyasete alet etmeden tartışırsak doğruyu buluruz. Büyük hedeflerimiz var diyoruz. Bu büyük hedeflere ulaşabilmek için devleti hantal yapısından kurtarmamız lazım.”