Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, son 13 yıldaki arıtma yatırımları sayesinde Antalya’nın 640 kilometrelik sahil sınırında tek damla atık suyun arıtılmadan denize verilmediğini belirtti
Abone olAntalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, 2’nci Uluslararası Su ve Sağlık Kongresi’ne katıldı. Rixos Sungate Otel’deki toplantıya Başkan Türel’in yanı sıra, Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Orman ve Su işleri Bakanlığı Su Yönetimi Genel Müdürü Prof. Dr. Cumali Kınacı, Karadeniz Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Süleyman Baykal, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı İrfan Şencan da yer aldı. Başkan Menderes Türel, 201 Mavi Bayraklı sahili ile dünya birincisi olan, 641 kilometrelik sahilinde bir milimetreküp suyu arıtılmadan denize bırakılmayan Antalya’nın suya dair her şeyin konuşulacağı en doğru adreslerden bir tanesi olduğunu söyledi.
13 YIL ÖNCE 1 OLAN ARITMA TESİSİ SAYISI 32’YE ULAŞTI
Büyükşehir Belediyesi’nin su ve atık su konusunda yaptığı çalışmalar hakkında bilgi veren Başkan Türel şunları anlattı: “Türkiye'nin en gelişmiş şehirleri arasında olmamıza rağmen 2004 yılında ilk belediye başkanı olduğumda Antalya'da kanalizasyon şebekesi hizmeti alan nüfus oranı yüzde 30 civarındaydı. 640 kilometrelik kıyı şeridimizde sadece 1 tane arıtma tesisi vardı. O dönem çok hızlı bir şekilde altyapı ve arıtma çalışmalarını yürüttük. 2014’te ikinci defa belediye başkanlığı görevini aldığımda bazı ilçelerimizde deniz suyu kirlenmesi riski fevkalade yüksekti. Hatta pis suyu derelerde saklayarak, denizlere ulaşmasını engelledik ve denimizi korumaya çalıştık. Bu süreçte yatırımlarımızı yeniden hızlandırdık. 13 sene önce 1 adet olan arıtma tesisi sayısını rehabilite ettiğimiz tesislerle 32’ye çıkardık. Artık denize bir milimetreküp arıtılmamış su vermiyoruz. Bu yüzden Mavi Bayrak sayısında dünya birinciliği unvanını taşıyoruz.”
BİRÇOK MAHALLE SUYA KAVUŞTU
Antalya’nın birçok ilçesindeki mahallelerin düzenli içme suyuna yeni kavuştuğunu söyleyen Türel, şunları aktardı: “Daha Akseki ilçemize bile düzenli içme suyunu bir sene önce götürdük. Akseki, senelerce içme suyu sorunu yaşamış. Daha enteresan bir şey anlatayım, Akseki’de bir köyün adı ‘Susuz Şahap’tı oraya da su götürmek bize nasip oldu. Geçenlerde muhtar bana geldi, teşekkür plaketi verdi, köyün adını değiştirelim dedi. Ben de muhtara dedim ki ‘Sulu Şahap’ desek olacak gibi değil, kulağa pek güzel gelmiyor, Şahap Pınar diyelim bir şey bulalım dedim. Ama referandumda önce sizin karar vermeniz lazım dedim. Özellikle köylerimizden beldelere mahallelere dönüşen yerleşim birimlerinde su şebeke iyileştirme dezenfekte çalışmalarıyla halk sağlığı verilerine göre sudan bulaşan hastalıklarda ciddi bir azalma da sağlandığını takip ediyoruz. Köylerimizde birçok insan evlerinin içindeki musluktan su aktığını maalesef yeni gördü. Bu gelişmenin en önemli sebebi, 2004 sonrasında yerel yönetim kaynaklarının arttırılması, yerel yönetim hizmet imkanının genişletilmesi, 2014’te de Büyükşehir Belediye Kanunu’nu değişikliği ile kırsal alana veya köylere belediyelerimiz marifetiyle hizmet götürerek, yatırım bütçesinin arttırılmasıdır. Halk sağlığı, halkın refahı ile ilgili olarak asıl gelişmeyi bu tür medyamızda çok yazılıp çizilmeyen sahalarda kaydediyor.”
SUYUN TEMİZLİĞİ ANTALYA’NIN OLMAZSA OLMAZIDIR
Türkiye’de bilgisayarlı su yönetim sistemi “SCADA”yı kuran ilk belediyeler arasında olduklarını hatırlatan Başkan Türel, “SCADA ile hem su kayıplarını azalttık, hem de su kalitesinin kontrol sistemini kurduk. İlk dönem göreve geldiğimizde Antalya’da içme suyu şebeke kaçağı yüzde 70’di. Şimdi yüzde 30’lar civarında. Sistemde 10’dan fazla pompa istasyonu, 100’ü aşkın derin kuyu bulunmaktadır ve sürekli olarak seviye, basınç, bulanıklık, klor, PH değerleri kontrol edilmektedir. ASAT’ın Antalya’daki su abonesi 1 milyon 200 bindir. Her türlü sorun ve şikayette ivedilikle olay mahalline ulaşılmaktadır. Su kalite kontrol laboratuvarımız, TURKAK’dan akreditedir ve su kalitesi bakanlık yönetmeliği tarafından belirlenmiş standartlarda kontrol edilmektedir. Pompalardan ve kontrol noktalarından alınan suların analiz sonuçları internet üzerinden de her ay açıklanmaktadır. Sadece içme suyu değil, arıtma suyunu bölgemizdeki yüzey sularının kalitesini de aynı zamanda kontrol ediyoruz. Çünkü su kaynakları ve deniz suyunun temizliği Antalya’nın olmazsa olmazıdır” ifadelerini kullandı.
HAVUZ SUYUNDA TECRÜBELİYİZ
Antalya’nın su kalitesi alanında Türkiye’nin iyi durumdaki şehirlerinden bir tanesi olduğunu vurgulayan Türel, “Havuz suyu hijyeniği konusunda da Antalya artık gerek belediyemiz gerek özel sektör olarak iyi bir tecrübeye sahiptir. Antalya’da 2 bin 500 tane konaklama tesisi olduğunu ve yazlık site havuzlarını düşünürsek bu da çok büyük bir sorumluluk sahamız olduğunu bize gösteriyor. Antalya’da havuz suyu ve deniz suyu konularında uluslararası standartların altına inme imkânımız kalmamıştır çünkü yabancı kuruluş ve ziyaretçiler de sürekli bizi denetliyor” dedi.
ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİN
Alt yapı çalışmalarının çok görülmeyen, halkı yoran çalışmalar olduğunu kaydeden Başkan Türel, sözlerini şöyle tamamladı: “Alt yapı bir siyasetçi için cazip değildir. Şehri kazarsınız yerin altına yatırım yaparsınız üstünü kapattığında da bir hizmet çok gözükmez. Size siyasi getirisi de olmaz. İşte halk sağlığı çalışmaları da bunu gibi. Siyasetçilere çok fazla oy getirisi olmaz. Ama ben hem bugünkü hem de gelecek nesiller için hayati olan bir hizmettir. Biz de bu inançla halka hizmet Hakka hizmettir, gelecek nesillere hizmet oylardan daha önemlidir inancıyla çalışıyoruz. Ben ilk dönemimde 850 kilometre kanalizasyon şebekesi, 85 kilometre yağmur suyu drenaj kanalı yaparken Antalyalılar biraz üzüldü. Hatta siyasi uzmanlar beni uyardı, “Bu hizmetler güzel şehrin geleceğini kurtarıyorsun ama sana seçim kaybettirecek” dediler. Çok net söyledim bugün de aynı yerde duruyorum. Eğer Türkiye kazanacaksa, Antalya kazanacaksa ben her zaman kaybetmeye razıyım dedim. Neticesi de öyle oldu 2009’da kaybettik. Ama hiç pişman değilim, çünkü bunlar bir şehrin geleceğine yapılması gereken en önemli yatırımlardır. Çocuklarımızdan ödünç bir dünyayı onlara en güzel şekilde teslim etmeye çalışıyoruz” O yüzden bu çalışmalarımızı hiçbir siyasi beklenti gözetmeden çocuklarımızın geleceği için yapmak zorundayız”