BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  GÜNCEL

Basında çocuk istismarı

İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi avukatı Aşkın Yaşar Topuzoğlu, çocukların bekaret kontrolüne götürülmesi ile ilgili basında çıkan haberlere dikkat çekti.

Abone ol

Topuzoğlu, Basın Kanunu ve Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde (ÇHS) 18 yaşından küçüklerin mağdur da fail de olsalar kimliklerinin açıklanmasının yasak olduğunu hatırlatıp "Bu yasal düzenlemeye uyulmaması da istismar olarak görülebilir hatta en ciddi istismar budur" dedi. "Çocuğun oturduğu mahalleyi, okulunu sınıfı yazıp adını baş hafleriyle verince gizlilik ilkesine uyulmuş olmuyor. Gizlilik ilkesinin ihlal edildiğini düşünüyorum". İstem dışında bekaret kontrolünün çocuklarda tecavüze benzer bir travmaya yol açabileceğini belirten Akçan da, psikolojik etkinin kalıcı olabileceğini vurguladı. Urla Cumhuriyet Savcısı, Barbaros Çocuk Köyü'nde istismara uğradığı iddia edilen tüm çocukları bekaret kontrolüne yollamadığını; olayda adı geçen üç kızın Adli Tıp'a sevkedildiğini açıkladı. "Çocuğun muayene için rızası alınmalı" Basında yer alan haberlerden yola çıkarak yorum yapamayacağını belirten Topuzoğlu bekaret kontrolü ile ilgili varolan düzenlemeleri şöyle özetledi: * "Vücut muayenesi, suç izi ve emarelerin tespiti amacıyla, çocuğa karşı işlenmiş bir suç söz konusu olduğunda çocuğun kendisi, velisi, mahkeme kararıyla ya da gecikmenin sakıncası olan hallerde savcı tarafından istenebilir. * Muayene sırasında çocuğun hakları var. Çocuğun ve velisinin rızası alınmalı. Çocuk muayene ile ilgili bilgilendirilmeli; muayene anlayacağı bir dille yapılmalı; çocuk doktorla başbaşa kalmalı ve rapordan bir örnek alabilmelidir. * Muayene konunun uzmanı tarafından yapılmalıdır. Raporda, muayene yapanın ismi, uzmanlığı, muayene sırasında hazır bulunan kişilerin kimlikleri, muayene sırasında kullanılan yöntem belirtilmelidir". Devlet toplum ve birey olarak herkesin birlikte oluşturduğu bir çocuk bakışının ve politikanın olması gerektiğini vurgulayan Topuzoğlu, "Hiçbirimiz kişisel savunmalar yaparak bu sorumluluktan kurtulamayız. İstismarın önlenmesinde herkes zincirin bir parçası; kurumlar arasısı, disiplinler arası işbirliği şart" dedi. "Eğitime devam etmeliler" Köyde kalan erkek ve kız çocukların birbirlerinden ayırılmasının ya da çocukların başka kurumlara gönderilmesinin kısa vadeli çözümler olacağını belirten Akçan "Asıl yapılması gereken etkilenen çocuklara yönelik uzun süreli bireysel psiko-terapi ve sosyal destek programlarının düzenlenmesi" dedi. Çocukların eğitimlerini sürdürmesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Akçan, çocukların duygularını açıkça ifade edebilecekleri, sevgi ve güven duyabilecekleri bir ortamın yaratılması gerektiğini de vurguladı. "SHÇEK'e sivil denetim getirilmeli" Akçan çocukların cinsel sömürüsünün toplum için çok hassas bir konu olduğunu ve yüksek sesle tartışılamadığı düşüncesinde: "Amacı muhtaç çocukları korumak olan kurumlarda bu olayların yaşanması sosyal devletin gerektiği gibi işlemediğinin kanıtı" dedi. Akçan'a göre, bu gibi kurumlarda hizmet ağını kurarken çok yönlü düşünmek, örneğin işe alınacak personeli kapsamlı psikolojik değerlendirmelerden geçirmek gerekiyor. "Çalışacak olanların cinsel tercihi, cinsel istekleri, cinsellikleri de ayrıntılı olarak sorgulanabilmeli fakat Türkiye'de bu değerlendirmeler yanlış anlaşılıyor ve tepki görüyor. Oysa pedofilik eğilimleri olan insanlar bu kurumlarda çalışmak için başvurabiliyor". Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun (SHÇEK) istismar ve taciz konularıyla ilgili olarak çok yıprandığını belirten Akçan, "Onun için, bu kurumların denetlenmesi, hizmetin sürekliliği boyunca sivil toplum kuruluşlarına açık olmalı" dedi. Koruyucu aile, evlat edinme uygulamalarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirten Akçan, "İstismara uğrayan çocuklar etraflarında kendisini ifade edebileceği kimse olmadığı için yalnız kalıyor ve susuyorlar" dedi. Kaynak: BİA