Uzmanlara göre başdönmesinin ciddi hastalıkların habercisisi. Bu hastalıkların başında ise iç kulaktan kaynaklanan problemler ve beyin tümörleri geliyor.
Abone olAcıbadem Hastanesi Onkoloji ve Nörolojik Bilimler Hastanesi Kulak-Burun-Boğaz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Alev Üneri, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, "Baş dönmesi" deyiminin, var olmayan bir hareketin var gibi hissedilmesi olduğunu kaydederek, "Bazı baş dönmelerinde kişi etrafının ya da kendisinin hareket ettiğini görürken, duvarlar, eşyalar dairesel olarak dönüyor veya aşağıdan yukarıya kayıyor, bazen de etrafının değil de kendisinin hareket etmekte olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hareket o kadar kuvvetli ve hızlı hissedilir ki hasta gözünü açamaz ve ayakta duramaz" dedi. Bu görüntü yanılgısının sebebinin, gözlerde nistagmus denilen iradesiz (refleks) hareketler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Üneri, "Bir baş dönmesi atağı birkaç saniye sürebileceği gibi saatlerce ya da hafifleyerek günlerce, aylarca sürebilir, bazen de belli aralıklarla tekrarlar. Tekrarlama aralıkları da çok değişik olabilir, günde birkaç kez kısa süreli ataklar gelebilir ya da iki atak arası 25-30 seneye kadar uzayabilir. Kişiden kişiye değişmekle beraber özellikle şiddetli ve uzun süreli ataklara bulantı ve kusma eşlik edebilir" diye konuştu. TİPLERİ FARKLI FARKLI Doç. Dr. Alev Üneri, baş dönmesinin "vertigo" ve "Dizziness" olarak farklı tipleri bulunduğunu kaydederek, "Çoğunlukla yanlış bilindiği ve kullanıldığı gibi "vertigo" kendi başına bir hastalık ismi değil, altta yatan bir hastalığın ortaya çıkmış bulgusu yani semptomudur. Dizziness tipinde ise hasta tam bir dönme hareketi hissetmez, yakınması daha çok bir sarhoşluk hissi, sersemlik hissi, başında netlik duygusunun kaybolması ve buna benzer başta bir rahatsızlık hissi olarak tarif edilir. Bazen de baş dönmesi ve dengesizlik hissi, bastığı yeri sağlam hissedememe, yatak ya da bulutların üstünde yürüyormuş gibi de tarif edilir. Bazı hastalar ise dizzinesi, yürürken bir tarafa çekilme veya aniden itilme şeklinde, dengesizlik olarak tarif edebilirler" dedi. PSİKOSOMATİK ŞİKAYETLER Baş dönmesinin bir hastalık belirtisi olduğunu ve sebeplerinin periferik ve santral şeklinde ikiye ayrıldığını anlatan Doç. Dr. Üneri, "Santral nedenleri, santral sinir sisteminde ortaya çıkan nörolojik hastalıklar oluşturur. Periferik nedenler ise klinikte gördüğümüz baş dönmelerinin yüzde 80'inin sebebidir. Bunlar, tedavisi olan, başa çıkılabilen baş dönmelerini kapsar. Periferik baş dönmeleri periferik estibüler sisteme ait hastalıklardan migren, kronik orta kulak enfeksiyonları, kulak ameliyatları ve travmalarına bağlı oluşabilir. Stres, tek başına baş döndüren bir faktör olmamasına rağmen, mevcut rahatsızlıkların, kendisini daha şiddetli bir şekilde hissettirmesine yol açıyor. Ayrıca baş dönmesi ya da kronik dengesizlik problemi olanlarda bu hastalığın yanında psikosomatik şikayetler de oluşmaya başlıyor. Zamanla stres dengesizliği, dengesizlik de stresi arttırıyor ve tam bir kısır döngü oluşuyor" diye konuştu. HASTA HİKAYESİ ÖNEMLİ Doç. Dr. Alev Üneri, baş dönmesi teşhisi koymanın aslında çok da kolay olmadığını belirterek, "Hastalar da hastalığının nereden kaynaklandığını kesin olarak bilmediği için doktor doktor dolaşmak zorunda kalıyor. Öncelikle hastanın hikayesini öğreniyoruz Hikayeden problemin periferik mi, santral mı olduğunu ayırt etmeye çalışıyoruz. Daha sonra nöro-otolojik muayene yapılır. Muayenenin ardından odyolojik inceleme, ENG ve VNG gibi iç kulak fonksiyonlarını ölçtüğümüz tetkiklere geçilir. Bunların dışında MR, tomografi gibi görüntüleme tekniklerinin de kullanılması gereklidir. Elektronistogmografi (ENG) vestibüler sistemin değerlendirilmesinde "temel" testtir. Yaklaşık 30 yıldan beri baş dönmesi olan hastaların incelenmesinde tüm dünyada kullanılmaktadır. CDP (Postürografi) diğer tanı amaçlı testlerin tamamlayıcısıdır. Elektronistagmografi ve Postürografi, Odyometrik ve Radyodiagnostik (CT, MRI) testlerden elde edilemeyen denge sisteminin fonksiyonuna yönelik bilgileri sağlar" dedi.