BIST 9.660
DOLAR 34,60
EURO 36,29
ALTIN 2.932,62
HABER /  GÜNCEL

Başçı'ya göre bu doğru bir strateji

Cari açığı frenlemeye çalışan hükümetin politikalarına Merkez Bankası Başkanı Bşaçı4dan destek geldi.

Abone ol

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiye'nin tüketimi değil üretimi finanse etmeyi teşvik etmesinin ''doğru bir tercih'' olduğunudile getirdi.

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, Türkiye'de hane halkı tasarruflarının yetersizliğine işaret ederek, ''Hane halkının özellikle tüketicilerin aşırı borçlanmasının önüne geçer, buna mukabil kredileri firmalara, özellikle küçük ve orta boy firmalara verdirebilirsek, bankalarımıza bunu sağlayacak teşvik sistemlerini kurabilirsek o kadar rahat şekilde ekonomide hem iç hem dış talebin dengelenmesi konusu gerçekleşecek'' dedi.  

Merkez Bankası ve Dünya Gazetesi ile Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası'nın işbirliğinde Elazığ'da ''Para Politikaları'' konulu toplantı düzenlendi.

Başçı, buradaki konuşmasında, kendisinden önce söz alan Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı'nın ''Bankalarımız KOBİ'lerimize birazcık kolaylık sağlayabilirler mi'' diye sorduğunu belirtti ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) yakın zamanda yaptığı Basel2 düzenlemesini hatırlattı.

İş aleminin ilk zamanlarda bu düzenlemeden çekindiğini, bunun nedeninin de ilerleyen yıllarda şeffaf bilançoların gerekecek olması olduğunu anlatan Başçı, ama burada çekinilecek bir şey olmadığını söyledi.

Erdem Başçı, bu düzenlemenin gerçekten modern, önemli bir adım olduğunu, hem yeni Türk Ticaret Kanunu hem de Basel2 uygulaması ile özellikle küçük ve orta boy işletme kredilerine bir avantaj sağlandığını belirtti ve ''Tüketici kredilerine göre KOBİ kredileri biraz daha avantajlı muamele görecek BDDK açısından. Dolayısıyla bankacılarımız da bu tür kredileri vermekte daha rahat davranacaklar ve burada aslında bir teşvik sağlanmış olacak'' dedi.

Bu uygulamada kredi risk ağırlığının KOBİ'ler için 75'e düşürüldüğünü  ifade eden Başçı, tüketici kredilerindeki risk aralıklarının ise değiştirilmediğine dikkati çekti. Başçı, ''Tüketici kredilerindeki risk aralıkları değiştirilmedi oldukça yüksek seviyelerde kalmaya devam ediyor. Bu doğru bir strateji'' diye konuştu.

Türkiye'nin tüketimi değil üretimi finanse etmeyi teşvik etmesinin ''doğru bir tercih'' olduğunu dile getiren Başçı, şöyle devam etti:

''Bizim şu anda mümkün olduğu kadar hane halkı tasarruflarını, firma tasarruflarını artırmamız gerekiyor. Bununla ilgili adımlar atılıyor, konjonktürel adımlar atıldı, yapısal adımlar da atıldı. Bunların yürürlüğe girmesi yakındır. Dolayısıyla biz burada ne kadar hane halkının, özellikle tüketicilerin aşırı borçlanmasının önüne geçer ve daha makul seviyede borçlanmalarına devam etmelerini sağlarsak, buna mukabil kredileri daha ziyade firmalar kesimine ve özellikle de küçük ve orta boy firmalara verdirebilirsek, bankalarımıza bunu sağlayacak teşvik sistemlerini kurabilirsek o kadar rahat şekilde ekonomide hem iç hem dış talebin dengelenmesi gerçekleşecek. Aynı zamanda da bizim (ılımlı) dediğimiz büyüme süreci yurt dışındaki şartlar kötü bile olsa devam edebilecek ve Türkiye makul büyüme hızlarını sürdürebilecek. Bu arada Merkez Bankası'nın temel işi de enflasyonu düşürmeye odaklanıp fiyat istikrarını sağlamaya odaklanmak olmaya devam devam edebilecek, işimiz daha kolay olacak.''

''Çin'i kendi geçmişiyle karşılaştırmak lazım''

Başçı, küresel ekonomik gelişmeleri değerlendirirken de yakın zamanda bütün dünyadan büyümeyle ilgili zayıf sinyaller gelmeye başladığını söyledi. Enflasyondaki görünümün ise nispeten daha aşağı yönlü olmaya başladığını, küresel enflasyonda bir miktar düşüş gerçekleştiğini ve bunun bir süre daha devam etmesinin beklendiğini bildirdi.

Başçı, emtia fiyatlarında da yakın zamanda bir miktar gevşeme olduğuna işaret etti.

Merkez Bankası Başkanı, büyüme tarafına bakıldığında gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasında çok dikkat çekici bir durumun olduğunu, gelişmekte olan ülkelerin büyüme hızının her zaman ve her durumda gelişmiş ülkelere göre daha yüksek olduğunu söyledi.

''Burada uzun vadeli veya trend anlamında bir ayrışma söz konusu'' diyen Başçı, şunları kaydetti:

''Gelişmekte olan ülkeler daha hızlı büyüyorlar. Bu işin tabiatı gereğidir. Onların zaman içinde gelişmiş ülkeleri yakalaması gerekir. Kişi başı gelir farklarının azaltılması için daha hızlı büyümeleri normaldir ve olumlu bir gelişmedir, ancak konjonktürel dalgalanmalara baktığımızda hem gelişmiş ülkelerin hem de gelişmekte olan ülkelerin konjonktürel küresel dalgalardan etkilendiğini görüyoruz. Özellikle 2008 sonlarında başlayan Lehman krizinden hem gelişmiş ülkeler hem de gelişmekte olan ülkeler oldukça fazla miktarda etkilendiler.

Yakın zamana ilişkin bahsettiğim büyümeyle ilgili zayıflama sinyalleri de hem gelişmiş ülkeler için söz konusu hem de gelişmekte olan ülkeler için söz konusu. Özellikle en başta Çin ile ilgili nispeten zayıf veriler gelmeye başladı. Gerek öncü göstergeler gerek açıklanan büyümeyle, üretimle ilgili veriler nispeten daha zayıf bir görünüme işaret ediyor. Tabi Çin'i kendi geçmişiyle kıyaslamak lazım. Kendi geçmişinde her yıl yüzde 10 mertebesinde büyürken şimdi belki yüzde 8'lere yüzde 7'lere doğru bir azalma var büyümede. Onlar açısından bu bir yavaşlama esasında. Dolayısıyla böyle bir arka planda çalışıyoruz şu anda.''

Başçı, işsizlik tarafına bakıldığında da alınan onca politika tedbirine rağmen işsizlikteki düşüşlerin daha sınırlı kaldığını, özellikle Avrupa'da, ABD'de ve İngiltere'de nispeten sınırlı ve arzu edilenin altında bir resim bulunduğunu söyledi.

Başçı, Avrupa'da işsizlik oranının dikkat çekici bir şekilde artmaya devam ettiğini de dile getirdi ve ''Avrupa'da daha atılması gereken adımlar var. ABD de bir miktar iyileşme var ama o da kendi ifadeleri tatmin edici düzeyde değil işsizlikteki düşüş. İngiltere'de gene işsizlik yüksek seyretmeye devam ediyor'' diye konuştu.