Başbuğ Paşa'nın okuyamadıkları da var
Bu hükümetin ve CHP’nin "1 Mart
tezkeresi" ile başlayan hatalar zincirinin
Türkiye’yi bugün getirdiği nokta ülkemizin
bölünme tehlikesidir.
Yani bölücülük siyasallaşma yolunda çok önemli mesafeler kat
etmiştir.
Hem teröre karşı olan tavrı açısından, hem de AB
ile olan ilişkilerde yaşadığımız sağlıksız etkileşimin nedeni
olması bakımından devletimizin üst düzeyi tam bir beceriksizlik
örneği vermektedir.
Hükümetin bu konuda da klâsik ağıt sözcüklerinden başka bir söylemi
olmadığı artık açıkça ortaya çıkmıştır.
Siyasetsizliğin ve yol gösterici tavrın olmaması ise meydanı bazı
saflarla, kendini “politics maker” zannedenlerin
sonu nereye varacağı hesaplanmamış projelerine bırakmaktadır.
Bu bir saflık değilse eğer Türk halkı bir şeylere,
bambaşka açılımlara alıştırılmaya başlanmış demektir.
Nitekim aynı gün Milliyet’teki köşesinde
“Kürtler” kitabının yazarı Hasan
Cemal daha çok demokratik haklardan söz ederken, ondan bir
gün sonra yazan Aslı Aydıntaşbaş’ın yazıları adeta
pazılın parçaları gibi birbirini tamamlamıştır.
Aydıntaşbaş, “Ankara, her zamanki gibi tek ses değil,
farklı perspektiflerle yaklaşıyor tırmanan teröre” diyerek
yazısında “derin devlet”in genel affa desteği(!)
olduğunu ima etmiştir.
“PKK terörü neden azdı?” dedikten sonra, bazı üst
düzey emniyet ve istihbarat yetkililerine atfen: “PKK,
Avrupa Birliği müzakere sürecinde ‘muhatap’ alınmak istiyor.
Örgütün amacı, kendini dayatmak, AB nezdinde ‘gözardı edilemeyecek
bir faktör’ haline gelmek. Hükümetle Brüksel pazarlığına
oturmak...” diye yazmıştır.
Ne kadar inandırıcı değil mi?
***
Ama aşağıdaki satırlarda bakla çıkıyor: Kapsamlı bir genel af bu
işi halleder!
“İstihbarat, güvenlik ve askeri kesimin, "sahada" çalışan
kadroları, yani bire-bir PKK terörüyle mücadele eden, şehit veren
kesim, gizliden gizliye genel af istiyor. Daha önce Pişmanlık
Yasası çerçevesinde çıkan af, tamamen bir fiyaskoydu. Gelen olmadı.
ABD'nin ısrarıyla denenen ve yeterince duyulmadığı ve örgütün
yönetim kadrosunu kapsamadığı için, sınırlı fayda sağlayan bir
aftı.
İlginçtir ki, devlet içinde af konusunda en cüretli kesim, PKK'yı
en iyi tanıyan ve ondan en fazla çekenler. İntikam duygularını bir
kenara bırakarak, örgüt üye ve yöneticilerinin, dağdan inmeye
özendirilmesi gerektiğini düşünüyorlar.”
Açıkçası bu yazıdan sonra hükümete bir çağrı yapılmalı ve
sorulmalıydı:
“Sayın Aslı Aydıntaşbaş’ın yazısında devletin çok
üst düzey güvenlik görevlilerine, hatta ‘derin
devlet’e yani Demirel’in deyimi ile
askere atfen yazdığı PKK’ya genel af çıkarılması
konusu devletin zirvelerinde tartışılmış mıdır? Tartışılmışsa karar
nedir? Genel af bir devlet politikası haline gelmiş midir?
Gelmemişse bunlar nasıl bir güvenlik görevlisidir ki devlet
politikası haline gelmemiş olan bir konuda devleti zaafa uğratacak
beyanlarda bulunmaktadırlar?”
Halbuki bu beyanlarda bulunduğu iddia edilen “derin
devlet”in yetkilileri aynı gün Milliyet
gazetesini okumuş olsalardı, PKK ve
destekçilerinin bir “Kürt Devleti” kurma isteği
yerine masum demokrasi talepleri olduğu varsayımı üzerine
kurgularının ne kadar nahif olduğunu görürlerdi.
Milliyet gazetesinde İzmir'deki taziye evinde
Milliyet'e konuşan HADEP'li
Hikmet Fidan'ın reklamcı oğlu Zınnar Tarık
Fidan, "Cinayetin kimin tarafından yapıldığı ortada"
dedikten sonra ilâve ediyor:"Babam PKK için büyük
tehlikeydi, örgüt öldürdü. Babam onlar için büyük bir tehditti.
Örgütü büyük bir parçalanmaya doğru götürüyordu.”
Yukarıda altını çizdiğim sözlerin anlamı Fidan'ın
evindeki taziye defterine Leyla Zana ve
Orhan Doğan'ın yazdığı ifadelerle birlikte
okununca çok büyük anlam kazanıyor: "Her şeye rağmen bizler
için asıl ve vazgeçilmez olan; Kürtlerde birliği sağlamak,
dostluğu, sevgiyi ve kardeşliği daha da kalıcı kılmaktır. Bunun çok
zor olduğunun bilincindeyiz. Çünkü, Kürt demokratik hareketi ve
genelde Türk siyaseti, oldukça kritik bir dönemden
geçmektedir."
Burada Zana mesajını vermektedir:
"Uyguladığımız siyaset Kürtlerde birliği gerektirir. Aksine
hareket edeninin hali ortadadır!"
Başbuğ Paşam bu haberi beğenmiş, nasıl ama
bölücülükle mücadelemiz?!