Genelkurmay 2. Başkanı İlker Başbuğ, K.Irak'taki Kürt grupları bir kez daha uyardı. Yunanistan'ı Ege ve Kardak sorunu konusunda gerilim yaratmakla suçladı.
Abone olGenelkurmay II. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Ege'de gerginliğin düşürülmesi ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğun geliştirilmesine ve Ege'de uluslararası anlaşmalarla tespit edilmiş statükoyu korumaya büyük önem verdiğini belirterek, ''Eğer Yunanistan Ege'de sorun yaratma kısır döngüsüne devam ederse, bizim değerlendirmemiz; gücünü ve enerjisini boşuna harcayacaktır'' dedi. Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı'ndaki toplantıda, Ocak ayında ABD yetkilileriyle çeşitli üst düzey temaslar gerçekleştirildiğini belirterek, bu temaslarda bölgeye ilişkin ve her iki ülkeyi ilgilendiren konularda görüş alışverişinde bulunulduğunu söyledi. TSK'nın, Amerikalı muhataplarıyla her zaman yakın ilişki içerisinde olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Bilinmesi gereken; Türkiye'nin ABD ile ilişkilerinin belirli bir konuya bağlanamayacak kadar geniş ve kapsamlı ilişkiler olduğudur'' diye konuştu. ''UÇAKLARIMIZ TACİZ EDİLMEKTEDİR'' Yunanistan tarafından iddia edilen Ege'deki ihlaller ve Kardak kayalıklarıyla ilgili son gelişmeler hakkında bilgi vermekte yarar gördüklerini ifade eden Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''Ege hava sahası ihlal iddialarının temelinde; bildiğiniz gibi Uçuş Malumat Bölgesi (FIR) ile Yunanistan'ın tek taraflı olarak ilan ettiği 10 deniz mili hava sahası varsayımı yatmaktadır. Bilindiği gibi Yunanistan'ın karasularının genişliği 6 deniz milidir. Uluslararası anlaşmalar çerçevesinde hava sahasının genişliği ise karasularının genişliği ile aynı olmak zorundadır. Bu nedenle Türkiye, Yunanistan'ın 10 deniz mili hava sahasını tanımamaktadır. FIR hattı dediğimiz konu, aslında sivil hava trafiği ile ilgili olup uluslararası sivil havacılık teşkilatı kurallarına göre; askeri maksatlı uçaklar bu kurallara aslında uymak zorunda değildir. Yani buradan geçişinizi rapor etmek zorunda değilsiniz. Kimler? Askeri maksatlı uçaklar... Yunanistan bu hattı adeta Türk-Yunanistan sınır gibi görüp bu hattı geçen her uçağımızı teşhis maksadıyla önlemekte ve zaman zaman da taciz etmektedir. Biz, Ege üzerindeki uçuşlarımızda NATO makamlarını bilgilendirerek ve silahsız olarak uçuş yapmaktayız. Buna karşılık Yunanistan'ın silahlı uçakları tarafından bazen bizim uçaklarımız taciz edilmektedir. Ege'de Türk Hava Kuvvetleri'nin yıllık toplam uçuşu bütün içinde baktığımız zaman yaklaşık yüzde 2'sine tekabül ederken, Yunan Hava Kuvvetleri'nin Ege'de yaptıkları yıllık uçuşları toplam içinde yaklaşık yüzde 75'e karşılık gelmektedir. Belki bunu coğrafyanın verdiği bir sonuç olarak da görebilirsiniz, ama arada çok büyük bir yüzde farkı olduğuna da dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Yunan basınında Kardak kayalıklarına ilişkin çıkan haberler de yine gerçekleri yansıtmamaktadır. Türkiye'nin Kardak konusundaki tutumu bellidir ve ilgili tüm taraflarca bu tutum gayet iyi bilinmektedir ve uygulamalarda bu yönde yapılmaktadır. TSK Ege'de gerginliğin düşürülmesi ve Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluğun geliştirilmesine ve Ege'de uluslararası anlaşmalarla tespit edilmiş statükoyu korumaya büyük önem vermektedir. Eğer Yunanistan Ege'de sorun yaratma kısır döngüsüne devam ederse, bizim değerlendirmemiz; gücünü ve enerjisini boşuna harcayacaktır. Bölgenin yeterli sorunu vardır ve aklın stratejisi durumu germeyi değil yumuşatmayı önermektedir. Bu çerçevede Yunanistan Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın Türkiye ziyaretini önemsediğimizi ve bunun Türk-Yunan dostluğuna büyük katkı sağlayacağını ifade etmek isterim.'' KERKÜK'TEKİ DURUM Genelkurmay II. Başkanı İlker Başbuğ, egemenliğin Iraklılar'a devri konusunda seçimlerin önemli bir kilometre taşı olacağını belirtti. Orgeneral Başbuğ, Kerkük'teki durumun, Irak'ın toprak ve siyasi bütünlüğünü dahi tehdit ederek, bölgede büyük bir güvenlik sorunu yaratacağından endişe duyduklarını ifade ederek, ''Böyle bir gelişme, Türkiye için de önemli bir güvenlik sorunu oluşturacaktır'' dedi. Orgeneral Başbuğ, basını bilgilendirme toplantısında, Irak'ta 30 Ocak'ta yapılacak seçimlere ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Orgeneral İlker Başbuğ, Irak'ta devam eden ve kendilerinin de dikkatle izledikleri konuların başında, seçim süreci ve sonuçları, özellikle Musul ve Kerkük'te meydana gelen gelişmelerin yer aldığını belirtti. Musul'daki durumun, geçmiş duruma göre, bugün büyük çatışma ihtimali taşımadığını ifade edebileceklerini kaydeden Orgeneral Başbuğ, Irak geçici yasasının 58. maddesinin, Saddam Hüseyin döneminde değiştirilen Kerkük'ün demokratik yapısının, eski duruma dönüştürülmesine olanak tanıdığını anımsattı. Orgeneral Başbuğ, ''Ancak bugün Kerkük'te yaşanan durum, değişikliğin bu çerçevenin dışına taştığını göstermektedir. Kerkük'e göç ettirilen yüzbinlerce Kürt göçmenin, seçmen listelerine kayıt ettirildiği ve geri kalanların da kaydedilmeye çalışıldığı medyada da açık bir şekilde yer almıştır. Bu kayıt işlemleri dün itibariyle sonuçlanmıştır'' diye konuştu. Bu durumun Kerkük'e ilişkin seçim sonuçlarını tartışmalı bir duruma sokabileceğini, Kerkük için adil ve kalıcı bir çözüm bulunmasını neredeyse olanaksız bir hale getirebileceğini defalarca söylediklerine işaret eden Orgeneral Başbuğ, bundan önceki çeşitli brifinglerde, bu konunu önemine dikkati çektiklerini kaydetti. Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Daha da kötüsü bu gelişmelerin Irak'ın toprak ve siyasi bütünlüğünü dahi tehdit ederek, bölgede büyük bir güvenlik sorunu yaratacağından endişe duymaktayız. Böyle bir gelişme Türkiye için de önemli bir güvenlik sorunu oluşturacaktır. Irak'taki seçim sürecini yakından takip ediyoruz. Egemenliğin Iraklılar'a devri konusunda seçimler, önemli bir kilometre taşı olacaktır. Başta Sunni Araplar olmak üzere, seçimlere yüksek oranda katılım, bir noktada seçimlerin meşruiyetine büyük katkı sağlayacaktır. Bu çerçevede her türlü önlemin alınmasının önemi açıktır. Seçim sonrasındaki Irak'taki gelişmelerin olumlu yönde olabilmesi için önemli ölçüde seçim sonuçlarının, tüm Irak halkı tarafından kabul edilmesine, tüm etnik kesimlerin adil bir şekilde temsil edildiği bir uzlaşı hükümeti kurulmasına ve bu hükümetin başarılı olacağına Irak halkının inanmasına, ayrıca diğer bir faktör Irak güvenlik kuvvetlerinin etkinliğinin süratle artırılarak, koalisyon kuvvetlerinin sorumluluğunu tedricen devr almadaki başarı derecesine, hazırlanacak anayasa üzerinde taraflar arasında sağlanacak uzlaşıya bağlı olduğunu değerlendirmekteyiz. Seçim sonrasında Irak'taki tarafların özellikle koalisyon kuvvetlerinin geleceğine ilişkin verecekleri işaretlerin, yapacakları açıklamaların, söz konusu sürece büyük etkisi olacağına da inanmaktayız.'' AFGANİSTAN GÖREVİ Genelkurmay II. Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, ''Afganistan'da Türkiye'nin aldığı görev, bir NATO yükümlülüğü gereğidir'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'nda düzenlediği Aylık Basını Bilgilendirme Toplantısı'nda, geçen yıl 5 kez basını bilgilendirme toplantısı yaptıklarını, bunun, yüzyüze iletişime ve doğrudan bilgilendirme yöntemine verdikleri önemi gösterdiğini söyledi. Afgan geçici yönetimine destek sağlamak ve Afganistan'da politik sürecin kurulup, işletilerek yeniden yapılandırma faaliyetlerine yardımcı olmak için BM Güvenlik Konseyi'nin kararında, Afganistan Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti'nin oluşturulduğunu anlatan Orgeneral Başbuğ, BM Güvenlik Konseyi'nin kararında 11 Ağustos 2003 tarihinden itibaren bu görevin, NATO sorumluluğuna devredildiğini anımsattı. Yüksek hazırlık seviyesindeki kolordu karargahlarının, Uluslararası Güvenlik Yardım Kuvveti sorumluluğunu üstlenmelerine ilişkin NATO'da bir rotasyon planı hazırlandığını ve bu planın, NATO Konseyi ve Askeri Konsey tarafından da onaylandığı anımsatan Orgeneral Başbuğ, bu kapsamda İstanbul'daki 3. Kolordu'nun, bu görevi 13 Şubat 2005'ten itibaren 6 ay süreyle yerine getireceğini bildirdi. Türkiye'nin bu görevi üstlenmesinin, NATO yükümlülüklerinin bir sonucu olduğuna dikkati çeken Orgeneral Başbuğ, NATO ülkelerinin tümünün taraf olduğu NATO planlama sevkini takiben ve hükümetin onayıyla gerçekleştiğini vurguladı. Bu konunun, bazen yanlış ilişkiler kurularak, Türkiye'nin Afganistan'da görev almasının, NATO kapsamından ziyade, Türkiye-ABD ilişkileri ile bağlantı kurulduğunu kaydeden Orgeneral Başbuğ, Afganistan'da Türkiye'nin aldığı görevin, bir NATO yükümlülüğünün gereği olduğunu kaydetti. Orgeneral Başbuğ, Türkiye'nin, kolordu karargahının yanı sıra, bu kuvvete bir tugay karargahı, bir piyade taburu ile katkıda bulunduğunu, çok uluslu tugaya bir Türk tuğgeneralin komuta edeceğini dile getirdi. Toplam bin 600 personelin, Kabil bölgesinde görev yapacağını belirten Orgeneral Başbuğ, bununla ilgili intikallerin geçen hafta başladığını ve devam ettiğini vurguladı. Orgeneral Başbuğ, TSK'nın, Türkiye'nin dünya barışına katkısında bugüne kadar gösterdiği başarıyla bir simge haline geldiğini, 2002'de yürütülen görev sırasında bölge halkının sevgi ve güvenini kazanan TSK'nın, bu yeni görevi de en iyi şekilde başaracağını anlattı. Başbuğ, ''Gücünü Türk halkından alan TSK'nın şeffaflık ve yolsuzluklarla mücadele gibi toplumun son derece hassas olduğu konular üzerindeki duyarlılığı da devam edecektir. Son zamanlarda bu konularda alınan kararlar hukuken ve ahlaken her komutanın alması gereken ve başka bir alternatifi olmayan kararlardır'' dedi. Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndaki toplantıda, bölücü örgüt ve onun paralelinde hareket ederek, ülkenin bölünmez bütünlüğü için verilen mücadeleye gölge düşürmek için katliam, yargısız infaz ve toplu mezar gibi söylemlerin ortaya atıldığını söyledi. Orgeneral Başbuğ, güvenlik güçlerini ve mensuplarını da ismen teşhir ederek yargısız infaz yapılmaya gayret gösterildiğini ifade ederek, ''Açıkça Türk Silahlı Kuvvetleri'ni (TSK) hedef alan kin ve intikam hırsıyla tırmandırılan bu haksız ve tahrik edici kampanyaya karşı bütün kesimleri uyanık olmaya, üzerlerine düşen görevi yapmaya bir defa daha davet ediyorum'' diye konuştu. ŞEFFAFLIK VE YOLSUZLUKLA MÜCADELE Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün yılbaşı mesajında şeffaflık ve yolsuzlukla mücadele konularına değindiğine işaret eden Orgeneral Başbuğ, şunları kaydetti: ''Bu ve benzeri davranışlar, görevlerini sırf vatan ve ulus için yapma gayretinde bulunan TSK personelinin kararlılığını asla etkilemeyecek, bilakis azimlerini bileyecekler. TSK, sahip olduğu sağlam, güvenilir ve temiz dokusunu gelecekte de sürdürme azim ve kararlılığındadır. Gücünü Türk halkından alan TSK'nın şeffaflık ve yolsuzluklarla mücadele gibi toplumun son derece hassas olduğu konular üzerindeki duyarlılığı da devam edecektir. Son zamanlarda bu konularda alınan kararlar hukuken ve ahlaken her komutanın alması gereken ve başka bir alternatifi olmayan kararlardır. Şu hususa önemli dikkat edilmelidir ki; yargıya intikal eden olaylar bahane edilerek yetkisiz kişi ve kurumların kendilerini yargıçların yerine koyarak kişiler hakkında hükme varması, hukuka uygun olmadığı gibi ahlaki bir davranış da değildir. Hele böyle bir fırsat bilerek gereksiz yere seçkin kişileri ve bunların mensubu olduğu kurumları yıpratmaya çalışmak son derece yanlış ve iyi niyetli olmayan bir davranış şeklidir. Ne soruşturma açılması, ne de soruşturma sonucu iddianame hazırlanarak dava açılması kişilerin suçlu olduğunu belirlemez. Yargı süreci tamamlanana kadar herkes masumdur. Bu evrensel hukuk değerine riayet etmeyenler elbet bunun hesabını vermekle mükelleftir.'' Gerek Türkiye'de, gerek bölgede ve dünyada ülke güvenliğini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren tüm konuları, durumları, gelişmeleri dikkatle izlediklerini kaydeden Orgeneral Başbuğ, ''Gerekli stratejileri üreterek gerekli tedbirleri almaya çalışıyoruz. Bölgedeki olaylar ve durumlar Türkiye'nin zor şartlar altında bulunduğunu ortaya koymaktır. Ancak, TSK her türlü zor durumda Türk halkının ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvencesi olarak hak ve hukukunu koruma azim ve kararlılığındadır'' dedi.