BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Başbuğ 1 numaraya neden kefil oldu?

Genelkurmay, Erzincan Davası'nın 1 numaralı sanığı Ordu Komutanı Saldıray Berk'e kefil oldu. Bunun için 3 nedeni var.

Abone ol

Orgeneral İlker Başbuğ, Ruhat Mengi’ye verdiği röportajda Erzincan davasının sanığı 3’üncü Ordu Komutanı Saldıray Berk’e niçin destek verdiklerinden ’kozmik odalar’daki aramalara, el bombası yüklü kamyondan ’Balyoz’ iddialarına gündemi sarsan olaylarla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.


SALDIRAY BERK'E NEDEN KEFİL OLDU?

3’üncü Ordu Komutanı Saldıray Berk’le ilgili olayda ona kefil olur şekilde açıklamalar oldu Genelkurmay’dan. Sizin de ‘Biz çok iyi biliriz, tanırız, eminiz burada bir yanlışlık olduğuna’ gibi açıklamalarınız oldu ama her zaman bu kadar kefil olduğunuzu da görmedik. Neden Berk’te bu şekilde bir açıklama yaptınız?

Birincisi, olayların hukuki boyutu ve nerede olduğunuz çok önemli. Bakın, şimdi 3’üncü Ordu Komutanı’yla ilgili bir iddia var ki fevkalade vahim.
Görevde olan bir ordu komutanı, terör örgütüne üye olmakla suçlanıyor.

Şimdi bu olayda hukuki açıdan neredeyiz bu önemli. Birincisi, bu olayla ilgili soruşturma safhası bitti. Artık kovuşturma safhasına dönüşen bir olay.

İkincisi, biz bir konu üzerinde fikir veya görüş ifade ettiğimiz zaman yüzde 100 her şeyi incelemiş olmamız lazım. Bu olayda elimizde iddianame var 61 sayfa, artı bu konuyla ilgili olarak elimize ek dosyalar da geldi. Bu ek dosyaları da ilgili arkadaşlarımız inceledi. Şimdi 3’üncü Ordu Komutanı’yla ilgili iddialar bu 61 sayfalık iddianamenin kaç sayfasını teşkil ediyor biliyor musunuz?

61 sayfa içinde tabii çeşitli yerlerde geçiyor ama esas Ordu Komutanı’yla ilgili iddialara baktığımız zaman bir sayfa. Şimdi lütfen bu konuda yorum ve değerlendirme yapanlar bu bir sayfayı bir kere okusunlar. Nedir bu olay bir baksınlar. Ordu Komutanı’na yönelik suçlamada üç husus var.

Birincisi bir plan semineri yine orada da söz konusu ve bu plan seminerinin oynandığı ve seminerin yine konuların dışına çıktığı... Bu kesinlikle doğru değil. Niye, Kara Kuvvetlerimiz bunu inceledi, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın elinde plan semineriyle ilgili tüm raporlar var, bu plan seminerine katılan herkesin görüşleri, bilgileri var. Dolayısıyla Kara Kuvvetleri Komutanlığımız bu plan semineriyle ilgili detaylara hâkim ve bu araştırma sonucunda gözüken nokta şudur ki, bu plan seminerinde iddia edilen şeylerin hiç biri gerçekleşmemiştir. Birinci tespitimiz bu.

İkinci tespitimiz, yine Ordu Komutanı’nın efendim Alevi köylerine ziyareti bir suçlama olarak ifade ediliyor. Bu aslında çok çirkin, yani nereye koyacağız bunu ayrı bir olay...

Üçüncü nokta ise, yine iddianamede 28 Ocak günü Ordu Komutanı’nın emriyle efendim Erzincan-Üzümlü arasında bir gösteri yürüyüşü yapıldığı iddia ediliyor. Neden? Yanılmıyorsam aynı tarih, tamamen tesadüf, Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı’nın bu kapsamda tutuklandığı gün. Bakın, 28 Ocak günü yapılan bu yürüyüşün emrini Ordu Komutanı 15 Ocak’ta vermiş! Herhalde Ordu Komutanı müneccim değildi; yani bu kadar olmaz. 28 Ocak’ta bu intikal yapılmış ama belgelere baktığımız zaman Ordu Komutanı’nın bu konuyla ilgili emri 15 Ocak’ta verdiği de elimizde somut olarak var.

İşin tabii diğer bir ilginç yönü de 3’üncü Ordu Komutanı ile ilgili suçlamaların da maalesef gizli tanık ifadesine dayanması. Dolayısıyla iddianameleri biliyoruz, ek dosyalarını biliyoruz, suçlamalar burada gerçekten bir olaya hukuki gözle bakılırsa... Artık davayla ilgili fazla bir şey söylemek istemiyorum. Dolayısıyla bu tip olaylarda, bu tip durum almamızı bazılarının doğal karşılaması gerekir.

TSK’da hiç kimse cami bombalayacak kadar alçalamaz!

EN VAHİM SENARYO

Kamyondaki bombalar olayında Sayın Başbuğ, siz “Bu ihbara inanılması ürkütücüdür” dediniz ama o kadar çok sayıda üst düzey TSK mensubunun tutuklandığı haftanın arkasından mesela ya da kozmik odalar, Tokat saldırısı, suikast iddiasında böyle bir ifade kullanmamıştınız. Acaba diğer olaylar ürkütücü değil miydi size göre?

Bu güzel bir sual. Bu mühimmat olayıyla ilgili olarak; bir e-mail var. Birisi tarafından gönderilen bir ihbar mektubu ama e-mail şeklinde gönderiliyor. Şimdi bu e-mail aslında bir sayfadan kısa bir ihbar mektubu. Benim ürkütücü bulduğum nokta mektubun içeriği. Bakın, mektupta bu olayın Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı tarafından veya en azından Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndan kişiler tarafından planlandığı, yapıldığı iddiası var. Bu bir kere TSK direkt muhatap oluyor. İkincisi, el bombaları ve silahlar olduğu ifadesi ki, hiç gerçekle ilgili değil. Ürkütücü olan nokta, el bombalarının nerede kullanılacağı ki bunların efendim üzerindeki numaraların silindiği vesaire de ifade ediliyor. Bunların neredeyse bu Nevruz olaylarında hatta Muş filan diye de isim geçiyor bazı bölgelerde kullanılacağı ifade ediliyor.

Şimdi burada tabii ürkütücü olan şu, Ankara Seferberlik Bölge Başkanlığı, başkanlık olarak ve en azından oradaki kişiler muhatap. İkincisi, böyle bir mühimmat getiriliyor, bunlar sonra bir yerde elden geçtikten sonra nerede kullanılacak, toplumsal olaylarda, hatta Nevruz filan kapsamında; bu ürkütücü değil mi? Bu bence aslında bugüne kadar karşılaştığımız senaryolar açısından çok vahim bir senaryo.

CAMİ BOMBALAMA AKIL DIŞI BİR OLAY

Çok vahimleri var yine cami bombalama, kendi uçağını vurma.

Senaryo olarak alırsanız buna benzer bir de cami bombalama olayı var. Çünkü olayların kendisi değil, burada bir senaryo bazından değerlendirme yapıyoruz. Gerçekten böyle iddiaların doğru olabileceğinin düşünülebilinmesini ben ürkütücü buluyorum. Şimdi buna benzer diğer bir senaryo veya doküman açısından baktığımız zaman bir de 1’inci Ordu Plan Semineri kapsamında camilerin bombalanması, kendi uçağımızın düşürülmesi vardı ki ona da gereken cevabı verdim. Bunlar bırakın TSK’nın kendi personelini, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının herhangi birinin bile düşünemeyeceğine inandığım, tahayyüllerin dışında kelimelerle ifade edilemeyecek şeyler. Nasıl söyleyeyim, akıl dışı bir olay.