BIST 10.001
DOLAR 35,38
EURO 36,46
ALTIN 3.040,71

Başbakanlığı yalan makinasına bağlamak gerek

Başbakan Erdoğan'ın bir korumasının yaptığı işgüzarlığı, ne ben ne de Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, bütün korumalara maletmedik. Bizi arayan meslektaşlarımıza meseleyi olduğu gibi anlattık.

Bu olayın yaşandığı gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sözcüsü, eski meslektaşımız Akif Beki aradı, geçmiş olsun dileğinde bulundu ve ne olup bittiğini anlamaya çalıştı.

O'na da ne yaşandıysa, virgülüne dokunmadan anlattım.

Ve dün... Başbakanlıktan bir açıklama geldi...

Biz neler yapmışız da haberimiz yokmuş!

"Araç, tepe lambası açık polis  polis aracı tarafından megafon ve sirenle yapılan ısrarlı ikazlara uymamıştır."

YALAN!

Böyle bir uyarıyı kattiyen almadık. Üstelik bizi durduran polise üç dakika açılışı yapılacak parkın önünde bekleyen o polisin yanında durduk ve adres sorduk. O polise gazeteci olduğumuzu söyleyerek yolumuza devam ettik.

"Yolun sağına geçmeyerek uyarılara rağmen ısrarla seyrine devam eden araç, kuşku uyandırması sebebiyle önününe geçen polis aracı tarafından bloke edilmiştir. Durdurulduktan sonra kontrol edilmek istenirken, içerisi görülmeyen aracın şoförü, görevlinin üzerine doğru sürünce bir koruma görevlisi, silahını çekerek aracın tekrar durmasını sağlamıştır."

YALAN!

Şoförünün görünmemesi mümkün değil. Bir polis evet bir polis operasyon yapar gibi, daha aracından iner inmez silahına davranarak, hareket etti. Üzerine silah doğrultulan şoförümüz şaşkındı. Önündeki eli silahlı polisten sağa çekmek için izin istedi. Şoförün yanında oturan koruma polisi kimliğini gösterip, polis olduğunu söyledi. Koruma polisi daha sonra silahını indirdi ve gürlemeye başladı:

-Bu saatten sonra polis olman bir şey değiştirmez, seni de vururum.

Eli silahlı o polis esip gürlediği sırada, ben araçtan indim ve gazeteci olduğumuzu söyledim. Öteki polisler, defalarca özür dileyip bir yanlış anlaşılma olduğunu söyledi.

Ama o polisin harareti yine inmedi. O hızla hareket etti ve biraz ileride bekleyen trafik polisine talimatlar yağdırarak, bizi durdurmasını söyledi. Trafik polisi harekete geçmeden biz kendimiz durduk ve ben tekrar aşağıya inerek, polise gazeteci olduğumuzu, başbakanı takip ettiğimizi söyledim.

Trafik polisi bizi anlayışla karşıladı ve yol verdi.

Hepsi bu!

Efendim bize ceza kesilmiş!

YALAN!

Aracımız esrarengizmiş.. Siyah film kaplıymış...

YALAN!

Bindiğimiz aracın orjinali o, siyah film falan kaplı değildi..

Ben doğru olanı Akif Beki'ye anlattım. O'na da farklı anlatılmıştı. Ama gördük ki, Akif Beki bize değil, bize silah doğrultan polise inanmış!

Ne diyelim!

Demek ki ekibini korumaya mecbur kaldı!