BIST 9.539
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 2.992,52
HABER /  POLİTİKA

Başbakan'ın yeri, Başbuğ'un yanıdır

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın Başbuğ gibi hapiste olması gerektiğini iddia etti.

Abone ol

Başbuğ'un tutuklanması sonrası BDP'liler eleştiri oklarını hükümete yöneltti. BDP'li Kışanak'ın hedefinde Başbakan Erdoğan vardı.

İnternet Andıcı Davası’nda mahkemeye Başbakan Erdoğan’ın imzası ile sunulan bir belgenin olduğunu iddia eden Kışanak, Başbakan Erdoğan’ın dava kapsamında tutuklanan eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un yanına konulması ile ülkede adalet olacağını savundu. 

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile partisinin Şanlıurfa İl Örgütü tarafından düzenlenen Dayanışma Gecesi’ne katıldı. Yaklaşık bin kişinin katıldığı programda demokrasi şehitleri adına saygı duruşunda bulunuldu. Saygı duruşu sırasında zafer işareti yapan kalabalık Kürtçe, ’Şehit namırın’ (Şehitler ölmez) sloganları attı.

"ANDICI HAZIRLAYAN ERDOĞAN'DIR"

Başbakan Erdoğan'ı hedef alan Kışanak, gecede yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Göstertmelik davalarla bu işi pekiştirip devlet içerisinde iktidarın gücünü paylaştıktan sonra bu defteri kapatmaya çalışıyorlar. Bir internet andıcı davasından bahsediyorlar. İlker Başbuğ bu nedenle tutuklandı. Ama mahkemeye bile intikal eden, sonrasında örtbas edilip gizli kurye ile yeniden Genelkurmay’a gönderilen bir belge var. O belgenin altında da başbakan Erdoğan’ın imzası var. O da diyor ki; ’DTP’yi susturun, Kürtleri susturun, Kürtlerin basınını susturun. Kürtlerin davasına sahip çıkan insan hakları kuruluşlarını susturun.’ Bu belgeyi hazırlayan, bu andıcı hazırlayan, İlker Başbuğ’la, Genelkurmay’la işbirliği yapan Tayyip Erdoğan’ın ta kendisidir. O zaman Başbakan’ın yeri, Başbuğ’un yanıdır. İlker Başbuğ’un yanına, Tayyip Erdoğan giderse; bu ülkede adalet var diyebiliriz, bağımsız yargı var diyebiliriz. Çünkü aynı belge, o mahkemenin önüne gitti. Genelkurmay özel kurye ile yanlışlıkla göndermişti. Ama duruşmada kısmen okundu, gerisi zarfa konup, mühürlenerek Genelkurmay’a gönderildi."

"KATLİAMA 'OPERASYON KAZASI' DEDİLER"

Uludere’de yaşanan ve 35 kişinin ölümü ile sonuçlanan olaya da değinen Kışanak şöyle konuştu:

"Bir katliam yaptılar. Köylüler, Uludere halkı, Botan halkı, tüm Kürt halkı; vicdanı ve insafı olan herkes ayağa kalktı. İsyan etti, yüreğimiz ve dilimiz isyan etti. Bu katliamı kabul etmediğimizi her fırsatta ifade ettik. Yaşayarak görüyoruz ki; karşımızdakiler, bu mücadeleye karşı duranlar, savaş çığırtkanlığı yapanlar, bu savaş politikasını gündeme sürüp, yürütenler yönetenler gerçekten de insanlık ve vicdanlarını yitirmiş durumdalar. 35 gencecik insanın yaşamını yitirdiği bir günde, 19’u çocuk paramparça olmuş bedenleri arazide topladığımız bir günde 20 saat sustular. Keşke hep sussaydılar, keşke hiç konuşmasalardı. 20 saat sonra konuştuklarında da, ’Operasyon kazası’ dediler. Bu insanlık, vicdan, adalet, İslamiyet, inançlar ve bütün insani değerler adına utanılacak bir sözdür. Bu sözü söyleyenlerin yerin dibine girmesi lazım. 19’u çocuk, 35 gencecik insan bedeninin paramparça olduğu bir günde kendisine insanım diyen bir zatın, 20 saat susup sonra çıkıp ’Operasyon kazası’ demesi sözün bittiği, insanlığın ve vicdanın bittiği noktadır."