Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal Meclis'de Grup Toplantısı'nda gündemi değerlendiriyor
Abone olİNTERNETHABER
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal Meclis'de Grup Toplantısı'nda gündemi değerlendiriyor. Baykal "CHP'ye bulaşmak Başbakan'ın boyunu aşar. Eğer başbakan CHP'ye bulaşmıyorsa bu gücünün yetmeyeceğini bildiğindendir" diye konuştu.
CHP'YE BULAŞMAK BAŞBAKANIN BOYUNU AŞAR |
Başbakan bu davayı bir kez daha savundu. Diyor ki muhalefet ve medya panik içindeymiş... 'Sen bir korku imparatorluğu yaratıyorsun' diyoruz kızıyor. Aslında panik içinde derken, 'bunlar suçludur demek' istiyor. Biz kendimizden eminiz. Kendimizle ilgili hiçbir kaygı duymuyoruz. Büyük konuşmayayım ama CHP ile uğraşmamasını tavsiye ediyorum. CHP böyle suçlamaları çok yaşadı. O suçlamaları yapanlar bugün nerde? CHP nerde herkes görüyor. CHP'yi suçlamak Başbakanın boyunu aşar! Ben Başbakanın gücü yetse CHP'ye bulaşacağından eminim. Eğer CHP'ye bulaşamıyorsa bu gücünün yetmeyeceğini bildiğindendir. |
TOPLUMDA ERGENEKON KAYGISI
Geçen haftaya damgasını vuran Ergenekon konusuydu. Yeni bir tabloyla karşı karşıya kalındı. Birden bire yeni bir aşamaya gelindi. Çarpıcı gözaltına almalar gerçekleştirildi. Gözaltına alınanlardan biri orgeneral biri tümgeneral... Cumhuriyet Başsavcısının evi arandı. YÖK Başkanı gözaltına alındı. Tüm bunlar karşısında tüm Türkiye sarsıldı. En kritik yerlerde görev yapmış, görev yaparken herhangi bir suçlamayla karşı karşıya kalmamış bu saygıdeğer insanlar meğer bizi kandırmış diye toplum derin bir kaygının içine sürüklendi.
ORDUNUN MUHTIRA VERMEMESİ SEVİNDİRİCİ
Türkiye kritik bir kaç gün yaşadı. Çarşamba günü bu gözaltılar gerçekleşti. Biz bir alarm çağrısı yaptık. Sonra Genelkurmay toplantı yapıp Başbakan ve Erdoğan'la görüştü. Ardından memnun edici gelişmeler oldu. Bir muhtıra verilmedi. Paşalar serbest bırakıldı. YÖK başkanı serbest bırakıldı.
3 GÜNDE NE DEĞİŞTİ?
Bu bir siyasi davadır. Talimatı başbakan veriyor. Türkiye'de çok önemli noktalarda görev yapmış insanların gözaltına alınması sözkonusu ise, Cumhuriyet Başsavcısına karşı böyle bir süreç başlatılacaksa herhalde ellerinde çok ciddi bir hazırlık olmalı. Dosyanızda deliller, kanıtlar olmalı. Niçin gözaltına aldığınızı çok iyi bileceksiniz. Onların serbest bırakılmasından memnuniyet duyuyorum ama niçin serbest bıraktılar? Gözaltına alan serbest bırakıyor. Arada 3 gün var. Ne değişti? Elinizde sağlam deliller var ve gözaltına almak hukuki bir gereklilikse bundan niçin vazgeçiyorsunuz? Eğer vazgeçiliyorsa bu hukuki bir altyapının bulunmadığını gösteriyor.
BÖYLE İDDİANAME OLMAZ
Ortada doğru dürüst bir iddianame yok. 2500 sayfa iddianame olmaz. Delil yok. Birtakım telefon görüşmeleri... İnsanların haysiyetleri, şerefleri sözkonusu... İlk iddianem 1,5 yıl sonra oluştu... İkincisi hala ortada yok. 6 ay geçti. Gözaltı soruşturmayı aydınlığa kavuşturmak için bir tedbir olarak değil, bir ceza olarak kullanılıyor. Dalga dalga adalet olmaz. Adalet bir bütündür. Hazırlığını yapacaksın. Kimi neyle suçladığını bileceksin. Onları alıp yargılayacaksın. Ucu açık yargılama... Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne almak istemeyenler bize ucu açık müzareke demişlerdi. Bu aynı onun gibi... Yıllarca sürecek, bir süre sonra başkaları da sanık olarak katılacak.
GELSİN TUNCAY GÜNEY
Bu davada hukukun temel ilkeleri ihlal edildi. Sanıktan kanıta ulaşılmaya çalışıldı. Halbuki kanıttan sanığa ulaşılmalı... Yani önceden hüküm verilmiş... Kanıt aranmaya çalışılıyor. Delil bulunamazsa gelsin Tuncay Güney... Onun hakkında ne biliyorsun? diye soruyorlar
BU DAVA HİBRİT BİR DAVA
Aynı Hibrit arabalar gibi bu dava hibrit bir dava... Çift taraflı. Bir tarafta kirli işlere bulaşmış suçlular, bir tarafta onlarla mücadele etmiş insanlar hepsi aynı yerde...
ŞAHİN'LE KANADOĞLU AYNI ÇETEDE
Ergenekon Örgütü diye bir örgüt olduğuna ilişkin bir kanıt sunulmadı hala ortaya. İbrahim Şahin de aynı örgütte, Sabih Kanadoğlu da... Terör örgütüymüş... Nerede bu terör? Efendim silahlar çıktı. O silahlar kimin silahları, oraya kim koydu? Sabih Kanadoğlu'nun o silahlarla bir ilgisi mi var? Bu bir hukuk değil, siyaset davası... Biz söylüyoruz. Korkmasın herkes söylesin?
İÇİNDE SUÇ ÇETELERİ DE VAR
Bu olayın içinde tabii ki suç çeteleri de var. Her zaman vardı. Yarın da var olacaklar. Onları yok etmek için birlikte çalışalım. Hukuk dışı çeteleşmeye karşı her zaman mücadele verdik? Geçtiğimiz yıllarda Susurluk'a diğer siyasiler glu glu dansı derken biz en büyük mücadeleyi veriyorduk. Hükümetin hukuk dışı yapılanmaya karşı olduğunu görüp o hükümetten ayrıldık. Bir sene sonra Susurluk patladı.
SONUNDA NAZİLER Mİ GELECEK?
Burada da elbette çeteler var. Gereğini yap... Şimdi silahlar çıkıyor. Bununla sana muhalefet eden Türkiye'nin aydınlık yüzlerinin ne alakası var. Bu daima denenmiş bir olaydır. Reichah yangını diye Almanya'da denenmiştir. Yangın çıkarırlardı, Almanya'nınn hükümete muhalif aydın insanlarına da "yangını onlar çıkardı" deyip hiç alakası olmayan kişileri suçlarlardı. Sonunda nazi hükümeti geldi.
MUHALEFET YARGIYI BASKI ALTINA ALAMAZ
Bugün çıkmış "yargıyı serbest bırakın" diyor. Yargıya baskı yapmak muhalefetin gücünde değildir. Biz eleştiririz ama yargıyı yönlendiremeyiz. Yargıyı yönlendirenler kendileri... Kendileri İnsan Hakları Mahkemesi'ne gidip Anayasa Mahkemesi'ne baskı yapın demediler mi?
BAŞBAKAN 70 MİLYONU DİNLİYOR
70 milyon dinleniyor. Kim dinliyor? Başbakan dinliyor, başbakan... Dinleme kurulundakileri kendi kontrolüne almış, çalışanları kendi atıyor... Bugünkü hükümet elinde olsa Türkiye'yi otoriter-tolaliter bir rejimin içine sokacak. Yargıya müdahale diyorlar. Van'da Rektörü aylarca içerde tutan o Savcı nerede şimdi? O zaman biz CHP büyük bir hizmet yaptık. Şimdi de aynı hizmeti yapıyoruz.
SİLAHLARLA GÖZALTILARIN ALAKASI YOK
Bu işi "Elmadağ'da silah buldum" diye kapatamazsın. O iş ayrı, bu iş ayrı. Birbiriyle alakası yok. O işi de iyice araştır. O silahlar kimin, kim koydu, devletin içinden mi, dışından mı? Ergenekon'un 11 dalgası gelecek diyorlar. Gelsin. Artık Ergenekon'un iç yüzü anlaşılmıştır, inanırlığı kalmamıştır.
KRİZDEN EN BÜYÜK ZARARI TÜRKİYE GÖRÜYOR
Ekonomi krizde. Türkiye İMF'den medet umuyor. Bu acıklı bir durum. Türkiye kendi programın kendi yapmalı. IMF'nın ortaya koyacağı sanayi programı değil, büyüme programı değildi. O mali disiplini Türkiye'ye dayatır. Türkiye'nin borcunu ödemesi için sosyal kesimlere para akıtılmasını kısacaktır.
Başlangıçta IMF'ye verdi veriştirdi. Ekonomik krizi inkar etti. Şimdi Türkiye çok ağır bir ekonomik bir durgunluğa girmiştir. Yakın gelecekte de kötü olacaktır.
Bu kriz dünya genelinde bir kriz deniyor. Ama krizden en fazla zararı Türkiye görüyor. 4. çeyrekte de kalkınma hızının nüfus artışının altında kalacağını gösteriyor.
TÜRKİYE İSRAİL KONUSUNDA SOMUT ADIM ATMADI
Gazze konusu tüm acısıyla sürüyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Güçlerinin aldığı karar hem İsrail, hem Gazze tarafından reddedilmiştir. BM'nin ateşkes çağrısını iki taraf da reddetti. Olayların başlamasından ancak 13 gün sonra ateşkes çağrısı yapmıştır.
En ağır sözler söyleyen Türkiye ise ateşkese giden yolda etkin bir rol oynayamamıştır. Edilen sözler de diplomasiye gidilecek sözleri engellemiştir. Ateşkes çağrısı Fransa ve Mısır'ın işbirliğiyle sağlanabilmiştir.
Tüm Türkiye bu konuda işbirliği gösterdiği halde atılan tek adımda esamemiz geçmemiştir. Somut adım atmak yerine işi polemik konusu yapmıştır.
Umut ediyorum bu sorun çözülür. Hepimiz biliyoruz ki sorunun çözülmesi için egemen bir Filistin devletinin kurulması şarttır. Bu anlayışa hem İsrail, hem Filistin içinde muhalefet edenler vardır. Bunu etkisiz kılmalıyız.