Başbakan Erdoğan, yoksulluk ve terörün küreselleştiği dünyada Türkiye'ye düşen kritik görevin adını koydu.
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB'nin Türkiye'ye ilişkin "yanlış kararlar" aldığına, zaman zaman "çifte standartlara varan" tavırlar takındığına şahit olduklarını belirterek, "Herkes aldığı kararın, attığı adımın nerelere gideceğini ince ince hesap etme durumundadır" dedi.
Erdoğan, Marmara Grubu Vakfı toplantısında yaptığı konuşmada, AB ile tam üyelik için bütün güçleriyle çalışmalarının, dünyanın geri kalan bölgelerine sırtlarını dönmelerini gerektirmediğini söyledi.
Artık yoksulluk, terör gibi olguların da hızla küreselleştiğine işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Bu konuda Türkiye'ye düşen bir görev yok mu, var. AB'nin, içe kapanıp sahip olduğu medeniyeti, zenginliği ilelebet sürdürme şansı yok. Gelişmeleri takip etmek, bunlara karşı önlem almak gibi bir zorunluluğu var.
İşte Türkiye her şeyden önce AB'ye bu açılımı da getirecektir, er veya geç. Doğu ile Batı'nın diyaloğunu, uzlaşmasını, anlaşmasını, birbirini anlamasını Türkiye sağlayacaktır. Türkiye'den başka bunu sağlayabilecek bir aktör ben şu ana kadar görmedim, görmüyorum. "
Bunu görmeyenler olabileceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Nitekim var. İçimizde var. Dışarıda da var. Kendi iç politik kaygılarını AB gündemine taşıyan, taşımaya çalışan dış aktörler de var. Bunların yönlendirmesi sonucu AB'nin Türkiye'ye ilişkin yanlış kararlar aldığına, zaman zaman çifte standartlara varan tavırlar takındığına şahit oluyoruz. Herkes aldığı kararın, attığı adımın nerelere gideceğini ince ince hesap etme durumundadır.
Birilerinin arzularının, heveslerinin peşine takılıp, Türkiye'nin önüne set çekmeye çalışmak, döner kendilerine adeta bir bumerang gibi zarar verir. "
-SİYASİ VE EKONOMİK KRİTERLER-
Türkiye'nin, AB'nin özellikle son zirvede aldığı kararlardan dolayı AB politikasını değiştirmediğini dile getiren Erdoğan, Kopenhag siyasi kriterleriyle Türkiye'nin de siyasi kriterlerde çizgisini belirlediğini söyledi.
Erdoğan, "AB bize siyasi kriterler noktasında hala olumsuz bir tavır mı takındı, biz bunun adını Ankara siyasi kriterleri koyar, yolumuza devam ederiz.
Onlar da aklıselim hakim olduğunda Türkiye'ye 'buyur' dediklerinde her şeyin hazır olduğunu görecekler" dedi.
Maastricht ekonomi kriterleri üzerinde de çalıştıklarını belirten Erdoğan, şu anda mevcut üyelerin içinde bu konuda Türkiye'nin çok çok gerisinde ülkeler bulunduğuna dikkati çekti.
Erdoğan, "Bütün bunlara rağmen 'hayır' mı diyorlar, adını İstanbul ekonomi kriterleri koyar, yolumuza yine devam ederiz" diye konuştu.
Yaşam şartlarını, demokratik ve ekonomik şartları daha yükseğe taşımak istediklerini belirten Erdoğan, istikrar ve güven ortamının Türkiye'nin her alanda atılımı gerçekleştirmesinin zeminini oluşturduğunu söyledi.
Erdoğan, "Güçlü bir hükümet, güçlü bir iktidar, uzağı görebilen bir politik yaklaşım Türkiye'nin tüm parametrelerinin yeniden şekillenmesini sağlamıştır.
İnsan hakları, demokratikleşme ve ekonomide kaydedilen iyileşme sevindiricidir.
İlerlemeler zincirleme olarak başta dış politika olmak üzere diğer alanları da olumlu yönde etkilemektedir" dedi.
-"ÜLKEYİ BUGÜNKÜNDEN ÇOK DAHA İLERİLERDE GÖRMEK"-
Başbakan Erdoğan, 40-50 yılın sorunlarını çözme gayreti içinde olduklarını, bunun da zaman alacağını belirterek, şöyle devam etti:
"Ancak şu da görülmüştür ki Türkiye güçlü bir iktidarla, istikrarla ve güvenle hareket ettiği zaman tüm sorun alanlarına çözüm üretebilecek ve hak ettiği konuma ulaşabilecek bir ülkedir. İktidar dönemimiz bunu net şekilde ortaya koymuştur. Hedefimiz, 2013 yılında Türkiye'yi bugünkünden çok daha ilerilerde görmek, çok daha müreffeh ve güvenli konuma yükseltmektir.
GSMH'si 1 trilyon YTL olan, kişi başına geliri 10 bin doları aşan, dış ticareti 250 milyar dolara ulaşmış bir Türkiye'dir. Türkiye o zaman hem bölgesinde, hem dünya üzerinde hak ettiği konumu elde etmiş olacaktır. Bu da asla hayal değildir. Bunu hayal olarak görenlerin geride kalan 4. 5 yılda yaptıklarımıza şöyle bir göz atması yeter de artar bile.
Türk milleti azim, inanç ve kararlılıkla hareket ettiği zaman aşamayacağı hiçbir engel yoktur. Yeter ki el birliği, güç birliği yapsın. Enerjisini, kısır tartışmalarla zayi etmesin. Yeter ki hamaset ve içi boş sloganlarla değil, gerçekçi ve akılcı politikalarla hareket etsin. "
Başbakan Erdoğan'ın konuşmasının ardından sorular bölümüne geçildi.
Bu bölüm, basına kapalı gerçekleşti.