Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,10 Ağustos öncesinde CHP, MHP, HDP, Pensvilvanya ile işbirliği halindeler. 10 Ağustos'ta bu kirli ittifakın bedelini ödeyecekler" dedi.
Abone olCumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası çerçevesinde Topçu Meydanı'nda düzenlenen mitingde, "Şu anda 10 Ağustos öncesinde yine CHP, MHP, onlarla birlikte HDP, Pensvilvanya ile işbirliği halindeler. 10 Ağustos'ta bu kirli ittifakın bedelini ödeyecekler' dedi.
Konuşmasına, Hz. İbrahim'i, Hz. Eyüp Hz. Musa, Hz. Yakup ve Hz. İlyas'ı yad ederek başlayan Erdoğan, Şanlıurfalı şair Nabi'yi, Akif İnan'ı, Kazancı Bedih'i, Müslüm Gürses'i ve Said-i Nursi'yi rahmetle andı.
Şanlıurfa'nın 30 Mart seçimlerindeki oy oranından duyduğu memnuniyeti dile getirerek "Şanlıurfa 10 Ağustos'a hazır mıyız, 10 Ağustos'ta sandığa sahip çıkıyor muyuz, 10 Ağustos'ta yeni Türkiye diyor muyuz, 10 Ağustos'ta kimi cumhurbaşkanı seçiyorsunuz" sorularını yönelten Erdoğan, alandakilerin coşkulu karşılık vermesi üzerine, "Maşallah bu iş Şanlıurfa'da bitmiştir. Şanlıurfa kararını vermiş, Şanlıurfa cumhurun başına kimin geleceğini şimdiden tayin etmiş" diye konuştu.
Erdoğan, "HDP'nin Doğu ve Güneydoğu'nun CHP'si olmaya çalıştığını" savunarak şunları söyledi:
"CHP demek dikta yönetimi demektir, CHP demek inkar demektir. CHP demek ret demektir, asimilasyon demektir, CHP demek yasak, yoksulluk, yolsuzluk demektir. CHP demek ezanı Türkçe okutmak, Kur'an'ı yasaklamak, başörtülülere zulmetmek, bütün milli ve manevi değerleri çiğnemek demektir. CHP demek Türk'ün de Kürt'ün de Alevi'nin de Sünni'nin de her türlü haklarını yok saymak, farklılıkları yok saymak demektir. İşte böyle bir CHP ile HDP ittifak arayışına giriyor. Bu nasıl bir CHP ki HDP ile ittifak görüşüyor. MHP ile de ittifak görüşüyor. HDP ile olmuyor, MHP ile ittifak yapıyor. Bunlarda her numara var. Sosyal medyada bunlarla ilgili güzel de bir tasarım yapmışlar. Bunlarda darbecilik de var, başörtüsü düşmanlığı da var, ulusalcılık da var, Esedcillik de var, ne ararsan var. İnanın, Şanlıurfa'nın aktar çarşısında, kapalı çarşısında bu kadar çeşit yok. İşte onun için hem Şanlıurfa'da hem Türkiye genelinde CHP'ye oy verenlerin de MHP'ye oy verenlerin de HDP'ye oy verenlerin de bizi destekleyeceklerine yürekten inanıyorum. 10 Ağustos'ta seçmen sadece cumhurbaşkanını seçmeyecek bu ilkesiz partilere sandıkta büyük bir ders verecek."
Önceki gün Cumhurbaşkanlığı Vizyon Belgesi'ni açıkladığı salonda Türkiye'nin bütün renklerinin yer aldığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir demokrasi, iki, siyasi ve toplumsal normalleşme, üç, refah toplumu, dört, öncü Türkiye. 2023'e kadar yine çok çalışacak, Türkiye'de demokrasinin standartlarını çok daha ileri seviyelere yükselteceğiz. 77 milyonun kardeşliği için daha yoğun gayret edeceğiz. 12 yıl boyunca yaptığımızın daha da fazlasını yapacak refah seviyesini çok daha yükseklere çıkaracağız. Aktif dış politikamızı sürdürecek, hem bölgemizde hem dünyada daha da öncü bir ülke olacağız."
Bu zamana kadar gereksiz tartışmalar ve yasaklarla Türkiye'ye ağır faturalar ödetildiğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye yoksulluk içindeydi bunlar gittiler 'ezan Türkçe mi olsun Arapça mı olsun', bunu konuştular. Şehirlerimizde yol yoktu, su yoktu, hastane yoktu, bunlar gittiler 'başörtülüler okusunlar okumasınlar' bunu konuştular. Çocukların okuyacakları okul yoktu, ayaklarına giyecekleri çarık yoktu, bunlar gittiler farklı dil ve lehçeleri yasaklamanın mücadelesini verdiler. Şanlıurfalı Şivan Perver'in kasetlerini şarkılarını, türkülerini, sesini hatta 38 yıl vatan toprağını yasakladılar. Köylerin, ilçelerin gerçek isimlerini yasakladılar. On yıllar boyunca bu ülkeye yazık ettiler. On yıllar boyunca bu ülkenin enerjisini, kaynaklarını, toplumsal barışı ve kardeşliği törpülediler. Biz geldik bütün bu yasakları ortadan kaldırdık."
Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin millet ve demokrasi için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.
"Biz şu anda Ramazanışerifi bu şekilde geçirirken ama Filistin böyle geçirmiyor, Mısır böyle geçirmiyor, Suriye böyle geçirmiyor, Irak böyle geçirmiyor" diyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Bakınız şu anda 5 gün içinde Filistin’de 200’e yakın şehidimiz var, 700 yaralımız var ve insani yardım noktasında yardım gitmiyor. Dünyanın sesi çıkmıyor. Cidde’de yapılan toplantı çok önemli, başbakan yardımcısı olarak sadece Türkiye, başbakan yardımcısı gönderdi, Katar, dışişleri bakanı gönderdi. Bir ülke de daha bakan gönderdi. Diğer İslam ülkeleri sadece temsilci gönderdi. Bu, bizim ne durumda olduğumuzu gösteriyor. Batılı ses çıkarmıyor. Hepsiyle görüşüyorum. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile görüşüyorum. Fransa Devlet Başkanıyla görüşüyorum, hepsiyle konuşuyorum. Bakıyorsunuz hepsi hala İsrail’e hak veriyor. 400 ton bomba indiriyor, bomba. Kardeşlerim, leblebi çekirdek atmıyor, terör estiriyor terör. "
"Ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça..."
Türkiye ve İsrail ilişkilerine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye-İsrail, normalleşsin. Tamam. Marmara gemimize, uluslararası kara sularında biliyorsunuz bunlar saldırdılar, 10 şehidimiz oldu. Ondan sonra araya Amerika girdi, Batılı ülkeler girdi, vesaire. Ben dedim ki 'özür dileyecekler, tazminat ödeyecekler', üç, 'Filistin'e olan ambargoyu kaldıracaklar.' Özür diledi, tazminatı da kabul ettiler. Filistin'e ambargoyu kaldırmayı kabul ettikleri haberi geldi, bu arada bombalar yine inmeye başladı. Şimdi bizim İsrail ile normalleşme sürecini başlatmamız mümkün mü? Değil. Onun için her gün sesleniyorum: Ey Netanyahu, sen bu bombaları durdurmadıkça yalnızlığa mahkum olacaksın. Türkiye ile dost olman mümkün değil. Normalleşmen de mümkün değil. Elindeki orantısız gücü, o mazlum insanlara, o mağdur insanlara karşı kullandıkça hiçbir zaman bir normalleşme sürecini Türkiye-İsrail yaşayamaz. Bunu özellikle söylüyorum."
"Siz gidin Esed ile beraber kahvaltı yapın"
Zulme rıza göstermenin de zulüm olduğunu anlatan Erdoğan, "CHP niye sesini çıkmıyor? MHP niye sesin çıkmıyor? HDP, niye sesin çıkmıyor? Hadi siz gidin Esed ile beraber kahvaltı yapın. Netanyahu ile de beraber de yapabilirsiniz. Hiçbir zaman zulme rıza göstermedik, göstermeyeceğiz, kim olursa olsun. Bizimle hak yolda yürüdükçe, doğruluk üzere yürüdükçe biz dostluğumuzu, kardeşliğimizi devam ettiririz ama oradan sapıldığı zaman yolları ayırırız" diye konuştu.
"Dualarınızda Filistin'i unutmayın"
Libya'da da ayrı bir direniş mücadelesi verildiğini, Mısır'da buna benzer bir sürecin yaşandığına işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ancak Mısır da ayakları üzerine yeniden temenni ederim ki kalkar. Ramazanışerifiniz bir kez daha mübarek olsun. Kadir Geceniz şimdiden mübarek olsun. Ramazan Bayramı'nız şimdiden hayırlara vesile olsun. Dualarınızda Filistin'i unutmayın. Dualarınızda Gazze'yi unutmayın, Suriyeli mazlumları unutmayın. Özellikle biliyorum sıkıntılarınız oldu ama siz ensarsınız, Şanlıurfa'daki misafir Suriyeli kardeşlerimize şimdiye kadar sahip çıktınız. Lütfen bundan sonra onlara sahip çıkmaya devam edin. Ensara yakışan budur. Allah bizi doğru yoldan ayırmasın, Rabbim bizi millete hizmet yolundan ayırmasın. Rabbim bizi utandırmasın. Unutmayın bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter."
Erdoğan, terör nedeniyle dağlardan acı haberler gelmediğini ve annelerin evlatları için ağlamadığını belirtti.
Buna karşın, anneleri çocuklarından, çocukları annelerinden koparmak isteyenlerin olduğunu ifade eden Erdoğan, bu duruma Diyarbakır'da annelerin itiraz ettiğini, "Çocuklarımızı ellerimizden alamazsınız" dediğini anımsattı.
"Annelerin çığlığının HDP'de yankı bulmadığını" belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Niye ses çıkarmazlar? Hani demokrasiydi, hani özgürlüktü, hani barıştı. Annelerin evlatlarını zorla ellerinden alarak mı demokrasi olacak? Bu insanlık dışı eyleme sessiz kalarak mı demokrasi olacak? O çocuklar dağa götürülürken susarlar, çocukların cenazeleri gelince sahtekarca feryat ederler. Timsah gözyaşı dökerler. Bu HDP, böyle bir şey. Bunların oyununa gelmeyin. 'Biz, Kürtler'in temsilcisiyiz' diyorlar. Hadi canım! Benim vatandaşlarıma, Kürt kardeşlerime ne hizmet verdiniz? Gözyaşından başka ne hizmet verdiniz? Şimdi ne yapıyorlar: Bizim vizyon toplantımıza katılan sanatçılara sosyal medyadan linç uyguluyorlar, bu CHP, bu HDP, bu MHP, hepsi birden. Nazım Hikmet'i sürgüne gönderen CHP'ye bunlar ses çıkarmazlar. Kemal Tahir'i, Sebahattin Ali'yi zindanlarda çürüten CHP'ye tek laf etmezler, edemezler ama bir sanatçı, cumhurbaşkanı adayının toplantısına gelirse onu alçakça, edepsizce, terbiyesizce linç etmeye çalışırlar. Niye? Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan'ın vizyon belgesi açıklama törenine katıldılar. Bu devirler geçti. Sanat kimsenin elinde değil. Sanatçı da kimsenin kölesi değil. Ben sanatçı dostlarıma, kardeşlerime sesleniyorum: Artık eski Türkiye'de yaşamıyoruz. Size bu hakaretleri yapanların hepsi o hakaretleriyle baş başa kalacaktır. Siz onurunuzla sanatınızla bu ülkenin geleceğine yön vereceksiniz, buna sahip çıkacaksınız. Spor, fikir hayatı, medya kimsenin tekelinde değil. Demokrasi, özgürlükler kimsenin tekelinde değil. İsteseler de istemeseler de yeni Türkiye kurulacak ve kuruluyor. Bunu da hazmedecekler. Artık milli iradeye, milletin her alandaki iktidarına er ya da geç uyacaklar.
Bir zamanlar Ahmet Kaya vardı. Bunlar Ahmet Kaya'ya ödül töreninde çatal, tabak, ellerinde ne varsa fırlattılar. Kimdi bunlar? Bunlar da sanatçıydı. Orada yazar vardı, düşünür vardı. Ahmet Kaya oradan, mutfaktan kaçırıldı. Ondan sonra Fransa'da hayata gözlerini yumdu. Kendi vatan topraklarında değil. O Ahmet Kaya ki gerçekten özgürlük mücadelesi veren insandı. Ben cezaevine giderken beni uğurlamaya gelen insandı. Kazlıçeşme'de adıma yapılan törene o da katılmıştı. Şarkı ve besteleriyle o da orada olmuştu."
"Artık yeni bir aşamaya geçiyoruz"
Başbakan Erdoğan, 12 yılda çok sayıda reform ve "sessiz devrim" gerçekleştirdikleri belirterek "12 yılda kardeşliğimizi büyüttük, 780 bin kilometrekareyi hizmetle eserle yatırımla buluşturduk. Türkiye'yi itibarlı ve etkin bir ülke haline getirdik. Artık yeni bir aşamaya geçiyoruz. Halkın seçtiği cumhurbaşkanı ile Türkiye'yi bir üst sınıfa yükseltiyoruz" dedi.
Yeni Türkiye'nin kapılarını ardına kadar açacaklarını söyleyen Erdoğan, seçilmiş bir hükümetle, seçilmiş bir cumhurbaşkanıyla çok daha hızlı reformları, çok daha fazla yatırımı Türkiye'yle buluşturacaklarını aktardı.
Başbakan Erdoğan, "Pensilvanya'yla", "ihanet şebekesiyle" mücadelelerinin süreceğini, "vatanına, milletine, kutsallarına ihanet içinde olanların" gereken cevabı 10 Ağustos'ta bir kez daha alacaklarını belirtti.
Erdoğan, "Çözüm sürecinden asla taviz yok, asla geri adım yok. Biz bu işe canımızı koyduk. Türkiye'nin kardeşliği için başımızı bu yola koyduk. Sizler takdir ederseniz cumhurbaşkanı seçilirsem çözüm süreci daha da güç kazanacak, daha hızlı, daha kararlı şekilde yolunda ilerleyecek. Zaten TBMM'de, bu noktada önemli bir yasayı çıkardık. Çözüm sürecini bir ileri safhaya ulaştırdık. sabırla sağduyuyla hareket edecek, hem akan kana hem gözyaşına tamamen Allah'ın izniyle son vereceğiz" diye konuştu.
Şanlıurfa'nın projeleriyle, yatırımlarıyla yakından ilgilendiğini ve belediyenin kendilerinde olup olmadığına bakmaksızın 12 yıldır kent için projelere devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, bu sürede kente 20 milyar yatırım yaptıklarını bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası kapsamında Şanlıurfa'nın Topçu Meydanı'nda halka hitap eden Erdoğan, Suruç Ovası'na su temin eden Suruç Tüneli'nin açılışını mart ayında yaptıklarını anımsatarak bu tünelle GAP'ta önemli bir adımın daha atıldığını söyledi.
Şanlıurfa'da 12 yılda tamamlanan 39 sulama tesisiyle 712 bin dönüm tarım arazinin sulanmaya başladığını belirten Erdoğan, "Şimdi, otomobil getirmiyoruz haa! Şanlıurfa'ya hızlı tren getiriyoruz. Şanlıurfa'yı, İstanbul, Eskişehir, Ankara, Konya, Karaman, Mersin, Adana, Osmaniye ve Gaziantep'e hızlı trenle bağlıyoruz. Bunun için projelerimizi ve yol haritalarımızı hazırladık. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu büyük projeyi başlatacağız" diye konuştu.
"Kılıçdaroğlu'nun kendisi hijyenik değil ki"
Şanlıurfa'ya kamu özel ortaklığıyla bin 700 yataklı sağlık kampüsü yapmak için kolları sıvadıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dün sahur vakti bir televizyon kanalında bir şey izledim. İzleyenleriniz de olmuştur. Kılıçdaroğlu SSK'nın genel müdürüyken, iki olayı veriyor. Olayın röportajını yapan Savaş Ay. İzlediniz galiba. Okmeydanı SSK Hastanesinin halini gördünüz değil mi, rezilliği gördünüz dimi. Orada 3 yaşındaki bir yavrunun kolunun nasıl kesildiğini izlediniz değil mi. O, orada ne yapıyor? Sırıtıyor. SSK'nın genel müdürü sensin ya! Şimdi böyle bir hastane var mı Türkiye'de. Samatya Hastanesini gösterdi, aynı. Aman yarabbi! Galoş adı altında herkesi söğüşlüyorlar. 'Ne olacak' diyor, 'satıyoruz' diyor. Rezillik! Galoşları 25 kuruşa satıyorlarmış. Her şey para, hizmetse yok. O, filmi izliyor gülüyor ya! Ey CHP'ye gönül veren kardeşlerim, bu televizyon kanalındaki belgeseli sene 1998, 1999 izlemenizde fayda var. Görün bu adam nasıl bir adamdır. Bu adamdan bu ülkeye bir şey olmaz. Tuvaletin içerisine doldurmuşlar serum şişelerini filan. Oraya sağlam girsen, hasta çıkarsın. Böyle bir rezillik olabilir mi? Hastane deyince akla hijyen gelir ama bu Kılıçdaroğlu'nun kendisi hijyenik değil ki. Durum berbat. Milletim bunu görecek."
Şanlıurfa'da 6 hastaneden oluşacak sağlık kampüsünün yapımının yakında başlayacağını bildiren Erdoğan, Eyyübiye mevkisindeki 600 yataklı üniversite hastanesini bu yıl hizmete açılacağını, 400 yataklı merkez devlet hastanesinin yapımının sürdüğünü, kamu özel ortaklığıyla 200 yataklı Balıklıgöl ve 100 yataklı Ceylanpınar devlet hastanelerinin ise ihale aşamasında olduğunu bildirdi.
"Hiçbir yatırım yarım kalmayacak"
Kente "mükemmel" bir miting alanı yapılması gerektiğini ifade eden Erdoğan, 150, 200 bin kişiyi alacak bir miting alanın Şanlıurfa'ya yakışacağını söyledi.
Erdoğan, Şanlıurfa'da devam eden tüm yatırımların, tüm hizmetlerin takipçisi olacağını kaydederek "Hiçbir yatırım yarım kalmayacak. Hiçbir proje, hiçbir eser atıl kalmayacak. Eğer seçilirsem başlamış bütün projeler, yatırımlar takibimde olacak. Cumhurun başı yan gelip yatmaz. Cumhurun başı, cumhurun her ihtiyacıyla ilgilenir. Bizim işimiz eser üretmek eser. Eşek ölür kalır semeri, insan olur kalır eseri. Bunu unutmayın" diye konuştu.
Türkiye'de 10 Ağustos günü bir ilkin yaşanacağına dikkati çeken Erdoğan, yeni Türkiye'nin kuruluşu için herkesin mutlaka oy vermesini istedi.
"Çocuklarınıza, torunlarınıza inşallah anlatacak güzel bir hikayeniz olacak. 'Biz 10 Ağustos 2014'te tarih yazdık' diyeceksiniz. 'Halkın oylarıyla belirlenen ilk cumhurbaşkanlığı seçimin de ben de oy kullandım' diye anlatacaksınız. 'Vesayete, statükoya son verdik' diyeceksiniz" sözleriyle meydandakilere seslenen Erdoğan, "İstiklal Mücadelesi'nde tarih yazan Şanlıurfa'nın istikbal mücadelesi adına da tarih yazmaya devam edeceğini" söyledi.
Erdoğan iftar programına katıldı
Başbakan Erdoğan, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesince Rabia Meydanı'nda düzenlenen iftar programında, Şanlıurfa'nın 30 Mart'ta seçimlerinde AK Parti'ye büyükşehirler arasında en yüksek oy veren ikinci, iller arasında da üçüncü şehir olduğunu belirten Erdoğan, AK Parti'ye desteklerinden dolayı tüm Şanlıurfalılar'a şükranlarını sundu.
Edoğan, iftar programının düzenlendiği meydanın adının Rabia olduğuna işaret ederek, "Mısır'daki Rabia Meydanı, kardeşlerimizin verdikleri hak ve özgürlük mücadelesinin sembolü oldu. Bu meydana aynı ismin verilmesini Mısırlı kardeşlerimize gönderilmiş bir selam, destek mesajı olarak değerlendiriyorum" diye konuştu.
İftara, Irak'ta uzun süre alıkonulduktan sonra serbest bırakılan kamyon şoförlerinden bir kısmının da katıldığını belirten Erdoğan, şoförlere ve ailelerine tekrar geçmiş olsun dileklerini iletti.
Başbakan Erdoğan, Musul'da alıkonulan konsolosluk çalışanlarının bırakılması için de çalışmalarının kesintisiz devam ettiğini bildirerek, şöyle konuştu:
"Durum nezaketi ve hassasiyeti nedeniyle Musul'daki olaylarla ilgili değerlendirmelerde her zaman dikkatli olduk. Ne yazık ki gerek muhalefet partileri gerek medya özellikle de ihanet şebekesi Pensilvanya medyası, son derece sorumsuz açıklamalar ve yayınlarla durumun nezaketini artırıyorlar. Muhalefet ve malum medya, adeta Musul'daki vatandaşlarımızın başına birşey gelsin de hükümet yıpransın diye ellerinden gelen sorumsuzluğu sergiliyorlar. Elbette bizler de milletimiz de bu sorumsuzluğu, insanlık dışı, vicdan dışı tahrikleri not ettik, not ediyoruz. İnşallah alıkonulan personelimizi oradan çıkardığımızda gerek içeriye, gerek dışarıya tüm değerlendirmelerimizi yapacağız. Serbest bırakılan şoförlerimizin ekmek tekneleri olan kamyonlarının, tırlarının bir an evvel ülkemize teslim edilmesini istiyoruz, bekliyoruz. Bununla ilgili girişimlerimiz de devam ediyor.
Mübarek Ramazan gününde hiçbir Müslüman'ın, insanın hakkının, hukukunun, izzetinin çiğnenmesine gönlümüz razı olmaz. Filistin'de, Suriye'de, Irak'ta, Libya'da, Myanmar'da ve dünyanın pek çok yerinde Müslümanlar, kardeşlerimiz zaten ciddi manada acı çekiyor, zulüm görüyorlar. Türkiye olarak tarih boyunca bu bölgedeki iç karışıklıklara her zaman mesafeli durduk. Irak'ta, Suriye'de, Filistin'de, Mısır'da, Libya'da biz bugün de sadece ve sadece hakkın tarafındayız, hakkın tarafında durmanın eğer bir bedeli olacaksa biz bu bedeli öderiz. Biz, Şanlıurfa'da yaşamış enbiyadan bunu öğrendik, hak adına ateşe yürüyen Hazreti İbrahim'den biz bunu öğrendik. Şanlıurfa'nın şairlerinden, gönül dostlarından biz hakkın yanında dimdik durmayı öğrendik. Şanlıurfalı değerli şair, güzel insan merhum Akif İnan, bize haksızlık karşısında dik durmayı, onurlu, şerefli durmayı öğretti."
Şanlıurfalı şair Mehmet Akif İnan'ın Mescid-i Aksa şiirinin, "Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde / Götür, Müslüman'a selam diyordu / Dayanamıyorum bu ayrılığa / Kucaklasın beni İslam diyordu" mısralarını okuyan Başbakan Erdoğan, "Zulüm karşısında boyun eğersek, zalim karşısında geri adım atarsak Şanlıurfalı enbiyaya, evliyaya, gönül insanlarına, tarihimize ve ecdadımıza nankörlük etmiş oluruz" ifadelerini kullandı.
"Dengelere değil, hakka tapan bir milletiz"
Birilerinin Mısır'daki politikalarının, Filistin'deki tavırlarının dengeler adına yanlış olduğunu iddia ettiğini dile getiren Erdoğan, "Biz, dengelere değil, hakka tapan bir milletiz. İnşallah ebediyen de öyle kalacağız. Endülüs'e, Açe'ye, Fransa'ya, Polonya'ya yardım elini uzatmış bir ecdadın gururlu torunlarıyız. İnşallah bizden sonra gelecek nesiller de Filistin davasında dik durmuş, Mısır'da hakkı, Irak'ta kardeşliği savunmuş, Suriyeli kardeşlerine kuçak açmış, Somali'ye, Myanmar'a elini uzatmış dedeleriyle gurur duyacaklardır. İçimizden birileri dengeler adına sussa da güya dengeler ve stratejiler adına sussa da biz hakkı savunmaya, insani değerleri, vicdani değerleri sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Şanlıurfa'nın, Suriye ile en uzun sınıra sahip illerden biri olduğuna işaret ederen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkelerin fiziki sınırları başkadır, insanların gönüllerindeki sınırlar başkadır. Şanlıurfa'daki Türkiye vatandaşı kardeşlerimiz ile tel örgülerin hemen arkasındaki Suriye vatandaşı kardeşlerimiz bizim nezdimizde birdir. Bunun için Suriye'deki çatışmalar başladığı günden beri hem gönül kapılarımızı, hem sınır kapılarımızı daima açık tuttuk. Biz, başı dara düştüğü için kapımıza gelen hiçbir kardeşimizi geri çevirmedik, çevirmeyiz. Gerek kamplarda, gerek dışarıda kendi imkanlarıyla ülkemizde misafir ettiğimiz kardeşlerimizin her türlü ihtiyaçlarını görmek için imkanlarımızı seferber ettik. Türkiye, bu büyük sosyal sarsıntıyı tek başına göğüslemek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler'in sınırın öte tarafındaki geçici yerleşim yerlerine yaptığı sınırlı yardım dışında hiçbir ülke, kuruluş bu konuda kılını kıpırdatmadı.
Hamdolsun, Türkiye'nin imkanları sayıları milyonu aşan misafirlerimize sahip çıkmaya yetiyor, yetecektir. Size, ensar olmak yakışmaz mı? Dünya, bu konuda çok kötü bir sınav verdi, sınıfta kaldı, bunun da bilinmesini isterim. Bilhassa kendi sınırlarına dayanan 3-5 mülteciye bile tahammülü olmayan Batı ülkelerinin insani hassasiyet konusunda kimseye söyleyecek sözü kalmamıştır. Hem devlet olarak hem millet olarak ensar anlayışıyla muhacir kardeşlerimize sahip çıkmaya, yardımcı olmaya devam edeceğiz. Kendimizi hiçbir zaman ülkemizin fiziki sınırlarına hapsetmedik, bundan sonra da hapsetmeyeceğiz. Bosna'dan Suriye'ye, Myanmar'dan Irak'a, Afganistan'tan Somali'ye kadar nerede sıkıntıya düşmüş kardeşimiz varsa onların yanında olacağız."
10 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı seçimi için sandıklara gidileceğini ve tarihi bir seçim yapılacağını anımsatan Erdoğan, Şanlıurfa'dan rekor bir oy oranı beklediğini, sadece AK Partililer'in değil, MHP, CHP ve HDP'ye gönül veren vatandaşların da kendisine oy vereceğine inandığını söyledi.
Erdoğan, tır şoförleri ve Bediüzzaman'ın talebesiyle görüştü
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından Irak'ta yaklaşık 1 ay süreyle alıkonulan tır şoförleri ile yaklaşık 15 dakika görüştü ve hatıra fotoğrafı çektirdi.
Erdoğan, iftar sofrasında, ezan okunmadan önce Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Badıllı Hoca olarak bilinen Abdulkadir Badıllı ve bölgenin kanaat önderlerinden Tillolu Şeyh Muzaffer Aydın ile ayaküstü sohbet etti.