Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çözüm Süreci’nin, hiçbir aksaklık olmadan, planladıkları takvim ve planladıkları hedefler doğrultusunda ilerl...
Abone olBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çözüm Süreci’nin, hiçbir aksaklık olmadan, planladıkları takvim ve planladıkları hedefler doğrultusunda ilerlediğini belirterek, "Türkiye’de hamdolsun yeni, umut dolu, heyecan dolu bir sürecin kapıları ardına kadar aralandı. Türkiye’nin büyümesinde önemli bir engel olan, Türkiye’nin yükselmesinde önemli bir pranga olan terör, hamdolsun gündemimizden çıktı ve çıkıyor" dedi.
"Millete Hizmet Yolunda" programında vatandaşlara seslenen Başbakan Erdoğan, Mayıs ayının yaşanan bazı acı hadiselere rağmen, hizmetler ve elde edilen başarılar noktasında son derece bereketli bir ay olduğunu belirtti.
Mayıs ayında yaşanan gelişmeleri, Türkiye’ye kazandırdıkları hizmet ve eserleri, yaptığı temasları ve Türkiye’ye, bölgeye ve küresel meselelere dair bazı gelişmeleri vatandaşlara aktarmak istediğini ifade eden Başbakan Erdoğan, 14 Mayıs tarihinin, Türkiye’de çok ayrı bir yeri bulunduğunu, 63 yıl önce, 14 Mayıs 1950’de Türkiye siyasi tarihinde ilk sağlıklı seçimlerin gerçekleştirildiğini ve merhum Adnan Menderes genel başkanlığındaki Demokrat Parti’nin tek başına iktidara geldiğini anımsattı.
Milletin yoğun teveccühüyle iktidara gelen Demokrat Parti’nin, 10 yılı aşkın süre Türkiye’ye hizmet ettiğini ve maalesef 27 Mayıs 1960’taki meş’um müdahale ile iktidardan uzaklaştırıldığı hatırlatan Erdoğan, "Bu ay, yani 2013 yılının 14 Mayıs’ında da, tıpkı 63 yıl önce olduğu gibi, çok büyük bir heyecanı, büyük bir sevinci yaşadık" dedi.
Başbakan Erdoğan, demokrasiye yönelik her müdahalenin ardından, Türkiye ekonomisinin büyük çöküşler yaşadığını, bu çöküşlerin faturasının da her zaman millete yüklendiğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"27 Mayıs 1960 müdahalesinin hemen ardından, Türkiye, Uluslararası Para Fonu’ndan ilk borcunu aldı. 1961 yılındaki o ilk borçtan sonra, değişik hükümetler döneminde IMF’den borçlar alındı. Bugüne kadar, IMF ile 19 Stand By anlaşması yapıldı, toplamda 56,5 milyar dolarlık borç ilişkisi kuruldu. Ancak, 28 Şubat müdahalesinin ardından, Türkiye ekonomisi bir kez daha çöküşün eşiğine gelince, Uluslararası Para Fonu’ndan çok büyük miktarlarda borç alındı. 2002 sonunda, biz Hükümeti devraldığımızda, Türkiye’nin IMF’e borcu rekor bir seviyeye ulaşmış, 23,5 milyar dolar seviyesini bulmuştu.
Bize devredilen diğer tüm borçlar, diğer tüm yükler gibi, IMF borcunu da kararlı bir şekilde, istikrarlı bir şekilde ödedik. Nihayet, bu ay içinde, 14 Mayıs’ta, IMF’e olan 400 milyon dolarlık son dilim borcu da ödedik ve hamdolsun bu defteri kapattık. 1950 yılından itibaren bir Demokrasi Bayramı olarak gönüllerimizde yer eden 14 Mayıs tarihi, 2013 yılından itibaren de, inşallah, bir Ekonomi Bayramı, yükselen Türkiye’nin tarihi bir dönüm noktası olarak kalplerde, gönüllerde, unutulmaz bir tarih olarak yerini alacaktır."
"TÜRKİYE, HER ALANDA OLDUĞU GİBİ, EKONOMİDE DE ÇOK GÜVENLİ, ÇOK İSTİKRARLI BİR SEYİR İZLİYOR"
Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında ekonomiye ilişkin başka güzel gelişmeler olduğunu anlatarak, gösterge faizlerinin Mayıs ayı içinde tarihinin en düşük seviyesine gerilediğini, 2002 yılında yüzde 63 seviyesinde olan gösterge faizinin Mayıs ayı içinde yüzde 4,67 seviyesini görerek, bu noktada tarihi bir rekor kaydettiğini söyledi.
İktidara geldiklerinde 27,5 milyar dolar olan Merkez Bankası döviz rezervinin, Mayıs ayı içinde 135 milyar dolar seviyesine ulaşarak bu alanda rekor kırıldığını bildiren Başbakan Erdoğan, Borsa İstanbul’un da Mayıs ayı içinde 90 bin seviyesini aşarak, kendi alanında bir rekor sahibi olduğunu kaydetti.
Erdoğan, "Türkiye, her alanda olduğu gibi, ekonomide de çok güvenli, çok istikrarlı bir seyir izliyor. Dünyadaki genel gidişin tersine, Türkiye, önüne gerçekçi hedefler koyuyor, çalışıyor, üretiyor, kazanıyor ve bu gerçekçi hedeflere tek tek ulaşıyor. İnanın, tüm dünya, Türkiye ekonomisindeki bu güvenli büyümeyi hayranlıkla ve takdirle izliyor. Nitekim Mayıs ayı içinde, 3 farklı kredi derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin notunu yükseltti" diye konuştu.
Gittiği her ülkede, katıldığı her toplantıda, görüştüğü her liderin, Türkiye’den, Türkiye ekonomisinden övgüyle söz ettiğini ve bunu nasıl başardıklarını sorduğunu, tavsiyelerini almak istediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, "Biz de, sıkı sıkıya bağlı kaldığımız mali disiplini, barışçıl dış politikamızı, içerde artan kardeşlik ve dayanışmamızı onlara anlatıyor; kendilerine her seviyede tavsiye ve önerilerimizi iletiyoruz" ifadelerini kullandı.
"AKİL İNSANLAR HEYET OLARAK GİTTİKLERİ HER YERDE HEYECANLA, UMUTLA KARŞILANDILAR"
Konuşmasında ekonomiyi yakından ilgilendiren çözüm sürecine de vurgu yapmak istediğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Çözüm süreci, hiçbir aksaklık olmadan, planladığımız takvim ve planladığımız hedefler doğrultusunda ilerliyor. Akil İnsanlar Heyeti adını verdiğimiz heyet, 7 coğrafi bölgemizde, 81 vilayetimizde çok güzel, çok başarılı çalışmalar yaptılar. Küçük çaplı, lokal, örgütlü bazı kışkırtma ve eylemlere rağmen, Akil İnsanlar heyet olarak gittikleri her yerde heyecanla, umutla karşılandılar. Heyet, 2 aylık çalışma sonunda raporunu hazırlayacak ve bunu görüşeceğiz. Bu raporun ardından da, çözüm sürecini destekleyecek, perçinleyecek, huzuru kalıcı hale getirecek yeni yol haritamızı belirleyeceğiz. Süreç, şu anda bile kendisini çok bariz şekilde hissettirmeye başladı. Allah’a hamdolsun, bölücü terörle ilgili acılar yaşamıyor, acı haberler almıyoruz. Vatandaşlarımız boşalmış köylerimize geri dönüyor. Yıllardır gidilemeyen dağlarda vatandaşlarımız artık piknik yapıyor. Batı ile doğu, kuzey ile güney daha bir muhabbetle kucaklaşıyor. 2013 baharının bahar gibi yaşanması, bu baharın kalıcı olması için herkes, gücü ve imkanı ölçüsünde sürece destek veriyor.
Bu arada, işadamlarımız, iş örgütlerimiz de bölgeye gidiyor, yeni yatırım imkanlarını, yeni girişimlerini korkusuzca, tedirgin olmadan, şüphe duymadan araştırıyorlar. Yani Türkiye’de hamdolsun yeni, umut dolu, heyecan dolu bir sürecin kapıları ardına kadar aralandı. Türkiye’nin büyümesinde önemli bir engel olan, Türkiye’nin yükselmesinde önemli bir pranga olan terör, hamdolsun gündemimizden çıktı ve çıkıyor. İnşallah, terörsüz bir ortamda, şiddetin olmadığı bir ortamda, sorunlarımızı daha sağlıklı, daha samimi şekilde konuşacak, ortak çözümler üreteceğiz. Yine böyle bir ortamda, enerjimizi, kaynaklarımızı terörle mücadeleye değil, artık Türkiye’nin kalkınmasına, büyümesine sarf edeceğiz. Bu güzel sürecin, bu güzel gelişmelerin, bir yol kazasına uğramadan, bir engele takılmadan ilerlemesi için tam bir hassasiyet içindeyiz. Dikkatli, temkinli, ama kararlı şekilde yolumuzda ilerliyoruz. 30 yıldır özlemi duyulan baharı doya doya yaşamak, gelecek nesillere kalıcı bir bahar bırakmak için hedefe artık her zamankinden daha fazla yakınız."
"YAVUZ SULTAN SELİM’İN ADINI TAŞIYACAK OLAN BU YENİ KÖPRÜ YILDIZ GİBİ PARLAYACAK"
Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında Türkiye’yi ve geleceği ilgilendiren çok önemli yatırımların anlaşmalarını yaptıklarını, temellerini attıklarını anlatarak, 3 Mayıs’ta, Türkiye’ye gelen Japonya Başbakanı ile birlikte, Sinop’ta nükleer santral kurulmasına ilişkin imzalanan anlaşmaları teati ettiklerini, Sinop’ta kurulacak, en modern güvenlik önlemlerine sahip nükleer santral ile Türkiye’nin enerji ihtiyacına yeni bir kaynak kazandırmış olacaklarını söyledi.
İstanbul’a inşa edilecek, dünyanın en büyük havalimanlarından birinin ihalesinin gerçekleştirildiğini, böylece tarihimizin bu en büyük hacimdeki ihalesiyle İstanbul’a 3’üncü havalimanı kazandırma sürecinin başladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, 29 Mayıs’ta, İstanbul’un Fethinin 560’ıncı yıldönümünde de İstanbul’a yapılacak 3’üncü Köprü’nün temellerini attıklarını kaydetti. Erdoğan, bu büyük heyecanı Garipçe Köyü’nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM Başkanı Cemil Çiçek ve İstanbullu vatandaşların katılımıyla, köprünün inşa edileceği yerde yaşadıklarını belirtti.
"Yavuz Sultan Selim’in adını taşıyacak olan bu yeni köprü inşallah, milletimizin ve ülkemizin gurur tablosu olacak, yıldız gibi parlayacak" diyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Proje tamamlandığında; dünya çapında bir rekora da imza atmış olacağız. Zira, 3’üncü Boğaz Köprüsü, 59 metrelik genişliğiyle dünyada ilklerin sahibi bir köprü olacak. 1.408 metrelik ana açıklığıyla üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun köprüsü, işte bu köprü olacak. 320 metreyi aşan yüksekliğiyle de, dünyanın en yüksek kulesine sahip asma köprüsü yine bu köprü olacak. Burada şu hususu özellikle belirtmek isterim; İstanbul’a yaptığımız yatırımlar, sadece İstanbul’u değil, tüm Türkiye’yi, hatta tüm dünyayı ilgilendiren yatırımlardır. Zira İstanbul, nüfusuyla, Türkiye’nin özetidir. İstanbul, konumuyla, kıtaların kesişme noktasıdır. Dolayısıyla, gerek havalimanını, gerek köprüyü, İstanbul kadar, İstanbullu kardeşlerimiz kadar, tüm Türkiye’ye, geniş coğrafyamıza hizmet veren yatırımlar olarak görüyoruz.
Yine Mayıs ayı içinde, İstanbul’da açılışını yaptığımız Vialand, sadece İstanbul’un değil, Türkiye’nin gururu bir park oldu. 29 Mayıs’ta açılışını yaptığımız Ok Meydanı Vakıf ve Spor Tesisleri de aynı şekilde Türkiye’nin gururu olacak yatırımlar listesinde yerini aldı. Kanal İstanbul gibi, İstanbul İzmir Otoyolu gibi, Demokrasi ve Özgürlükler Adası projeleri gibi projelerimizle, hem İstanbul’u, hem Türkiye’yi gururlandırmaya inşallah devam edeceğiz."
ABD ZİYARETİ
Başbakan Erdoğan, Mayıs ayında yurt içi ve yurt dışında yabancı devlet adamlarıyla yoğun temaslar gerçekleştirdiklerine, dış politikada önemli adımlar attıklarına dikkati çekerek, "Özellikle bölgemizde bulunan sorunlarla ilgili olarak, bölgemizden ve bölge dışından pek çok misafiri ağırladık, önemli konularla ilgili verimli görüş alışverişlerinde bulunduk" dedi.
Erdoğan, 14-21 Mayıs tarihleri arasında yaptığı Amerika Birleşik Devletleri temasları üzerinde özellikle durmak istediğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"ABD Başkanı Sayın Obama’nın davetlisi olarak gerçekleştirdiğimiz bu resmi ziyaretin, son derece başarılı, son derece verimli geçtiğini öncelikle belirtmek istiyorum. Washington’da, Sayın Obama ile 16 Mayıs’ta, gün boyunca yaptığımız görüşmelerde, Türkiye-ABD ilişkilerini, iki ülkenin ortak gündeminde yer alan güncel meseleleri, bölgesel ve küresel konuları etraflıca değerlendirdik. Gerek Türkiye-ABD ilişkilerini, gerekse bölgesel küresel konuları etraflıca ele aldık. Kendisiyle, Suriye başta olmak üzere Ortadoğu’daki sorunlar, Irak, Ortadoğu barış süreci, Kıbrıs, Somali dahil Afrika’daki meseleler, terörle mücadele, küresel ekonomik sorunlar hakkında görüş teatisi ve karşılıklı istişare imkanı bulduk.
Aynı gün içinde, ABD Başkan Yardımcısı Sayın Biden ve Dışişleri Bakanı Sayın Keri ile de bir araya geldik. Washington’da, Temsilciler Meclisi Başkanı Sayın Boehmer ile de bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye ve ABD den iş adamlarının katıldıkları bir etkinlikte, iş dünyası temsilcileriyle buluştuk ve yatırım imkanlarını değerlendirdik. Tabi bu arada iş adamları sektörel bazda birbirleriyle kapsamlı görüşmeler yaptılar. ABD’nin San Francisco kentinde ise Silikon Vadisi’nde Microsoft, Apple ve Google dan oluşan üç kuruluşu ziyaret etmemin yanı sıra, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Türk ve İslam toplumlarının temsilcileriyle bir araya gelme imkanı bulduk."
ABD ziyaretinin ekonomik açıdan olduğu kadar, diplomatik ve bölgesel meseleler açısından da son derece verimli geçtiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Gerek ekonomik anlamda, gerek bölgesel ve küresel barışın tesisi noktasında, Amerika Birleşik Devletleri ile koordinasyon halinde çalışmaya devam ediyoruz" dedi.
Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Washington’da merkeze yakın Maryland’da 60 dönümlük bir arazi üzerindeki kültür ve medeniyet sitesinin de temel atma merasimiyle yükselmeye devam ettiğini bildirdi.