DTP Eşbaşkanı Gülten Kışanak'ı konuşturmayan Siirt'teki müdür meydan okudu: Başbakanı bile konuşturmam!
Abone olGüneydoğu izlenimlerini yazan Taraf yazarı Melih Altınok'tan ilginç sözler: Başbakan'a 'posta' koyacak müdür kim?
Şu satırlar BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'la konuşan Melih Altınok'un:
BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'la sohbet etmek imkânı bulduk. Demirtaş'ın, vesayet rejiminin bölgedeki provokatif faaliyetlerinin tümünü hükümete yükleyen kolaycılığın cazibesine kapılmamasına sevindim.
Başkanın BDP'nin,Siirt'teki mitinginde yaşananlara dair söyledikleri kulak verelim: "İçişleri Bakanlığı kısa süre önce bölgedeki mülkü amirlere, tüm siyasi partilerin referandum çalışmalarında .kolaylık sağlanması için bir genelge. gönderdi. Pek çok yerde de, çalışmalarımız kolaylaştırılmasa da en azından güvenlik problemi yaşamadık. Ancak Siirt'te adeta başka bir devlet var. Referandum mitingi için Siirt'te bulunan diğer Eşbaşkanımız Gülten Kışanak polis tarafından tartaklandı.
Güvenlik büro amiri bir müdür "Sizi burada konuşturmayacağım" demiş.
Arkadaşlarımız "Başbakan geldiğinde onu konuşturmayacak mısınız" deyince, müdürden 'Evet' yanıtını almışlar." Selahattin Demirtaş özellikle Siirt'te derin bir yapılamanın işbaşında olduğuna dikkat çekiyor. Bölge halkını şiddete tahrik eden bu bürokratik yapılanmanın yalnızca BDP'ye değil, AKP'ye karşı tavır içinde olduğunu da önemle vurguluyor.
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'a da "Bakan bu ilde neler oluyor mutlaka incelemeli. Aksi takdirde buradaki uygulamalardan sorumlu olduklarını düşüneceğiz" diye sesleniyor.
Altınok yazısına şöyle devam etti:
İddialar vahim. Düşünebiliyor musun, bir merrlur, halkın büyük çoğunluğunun oyuyla seçilmiş vekili tartaklayabiliyor, gerekirse en tepedeki amiri olan Başbakan'a bile "posta koyabileceğini" ulu orta dillendirebiliyor.
Bu ne cesarettir?
Her şeyi devrime havale edip, sorunlarm sorumluluğunu sistem denen muğlâk bir yapıya yükleyenler, bu tavırlarıyla somut olayların adısanı belli müsebbiplerini koruyup kolladıklarını ne zaman anlayacaklar? Suçlular onların bu topyekûncu tavrı sayesinde, kolektif sorumluluğun konforuyla fütursuzlaşıyorve yüzlerini maskeliyorlar.
"Münferit vakalar, bürokrat dediğin nedir ki" demeyin. Başbakanı bile takmayacağını açıkça söyleyip halkı provoke eden polis müdürünün nelere yol açtığı ortada. Başına buyruk 'bağımsız' bürokrat prototipinin dışına çıkıp 'işini' yapan, halka 'insan' gibi davranan ve büyükihtimalle de bu yüzden katledilen Gaffar Okkan'ın Diyarbakır'da neleri değiştirdiği de...
Bürokratik oligarşi yaşıyor, savaşıyor!