BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,79
ALTIN 2.961,90
HABER /  DÜNYA

Başbakana köprü suçlaması

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 3. köprünün ismiyle ilgili tartışmaları, “Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını Sayın Cumhur...

Abone ol

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, 3. köprünün ismiyle ilgili tartışmaları, “Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını Sayın Cumhurbaşkanı’na açıklattı, kendisi açıklayabilirdi. Ama gelecek tepkilerin Sayın Cumhurbaşkanı’na gelmesini arzu etmiştir” diye değerlendirdi.
Hamzaçebi, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Dün İstanbul’un fethinin 560. yıldönümünün kutlandığını anımsatarak, “Fatih Sultan Mehmet’in, 560 yıl önce gösterdiği bu olağanüstü vizyona sahip olan tavrın, bugün herkese örnek olması gerekirken ondan 560 yıl sonra, bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetiminde, hükümette olanlar 90 yıllık Cumhuriyet tarihinin mirasına sahip çıkamıyorlar. Tam tersine onların Cumhuriyet, Cumhuriyet’in değerleri, demokrasi, demokrasinin ilkeleriyle sorunları var. Bütün açıklamaları, beyanları bu şekildedir. Onlar Fatih’in, Osmanlı İmparatorluğu’nu taşıdığı yeniçağdan geriye gitmek suretiyle, Türkiye’yi ortaçağ karanlığına taşımak istiyorlar. Bugünkü Hükümet’in anlayışı budur” dedi.

ALKOL DÜZENLEMESİ
Hamzaçebi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bütün açıklamalarının, zihninin arka planında neyi hedeflediğini ortaya koyduğunu, buna uygun yasalar çıkardığını ileri sürdü. Erdoğan’ın, alkollü içkilerle ‘Biz alkollü içki yasağı konusunda dinin emrettiğini yaptık’ yönündeki sözlerini eleştiren Hamzaçebi, Erdoğan’ın TBMM’ye yasayı sunarken düzenlemenin gerekçesi olarak gençliğin, toplumun sağlığını korumak olduğunu, içkinin zararlarını önlemek için yasanın çıkarıldığının söylendiğini kaydetti. Hamzaçebi, "Bu, bir şeyleri ayağının altına almaya meraklı Sayın Başbakan’ın laikliği de ayakları altına aldığını göstermektedir. Bir insan dindar olabilir, inancı gereği içki içmiyor olabilir. Ama bütün insanları, kendi inancına tabi tutmaya çalışmak, demokratik bir tavır değildir. Bir kişi kendi inancını, onun gereklerini herkese kabul ettirmeyi kendi görevi sayıyorsa, bu insan demokrat değildir, bu insanın demokrasi ile sorunu vardır. Öyle anlaşılıyor ki Sayın Başbakan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanıyken bindiği demokrasi tramvayının son durağa yaklaştığını düşünüyor ve son durakta inmenin hazırlıklarını yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti, İslam ile demokrasinin nasıl bir arada olabileceğinin çok iyi bir örneğidir. Sayın Başbakan’ın çabası, İslam ile demokrasinin bir arada olduğu güzel örneği ortadan kaldırmaktır, İslam ile demokrasinin nasıl bir arada olmayacağının örneklerini göstermektedir. Başbakan, ’İçeceksen alkollü içkini al, evinde iç’ demiştir. Hedefte alkollü içki sunan, satan lokantaların, işletmelerin, dükkanların kapatılması vardır, alkollü içki üretiminin yasaklanması, bireyin özel hayatına müdahale etme, hayatını biçimlendirme vardır. Sayın Başbakan, toplumu içki içen ve içmeyenler diye yeni bir başlıkta bölmeye soyunmuştur. Yeni bölücülük kavramı budur. Zorbalar yönetimlerini sürdürebilmek için halkı bölerler, saltanatlarını sürdürebilmek için halkı kutuplaştırırlar. Sayın Başbakan’ın başından beri yaptığı halkı kutuplaştırmaktır, bir kutbun desteğini alarak iktidarını sürdürmeye çalışmaktır. Onun demokrasi ile sorunu vardır” diye konuştu.

GEZİ PARKI EYLEMİ VE SURİYE MESELESİ
Taksim Gezi Parkı’ndaki eyleme değinen Hamzaçebi, masumane bu eyleme dahi tahammül edemeyen antidemokratik bir anlayışın bulunduğunu söyledi. Hamzaçebi, basın toplantısında soruları da yanıtladı. Reyhanlı saldırıları ile ilgili Başbakan Erdoğan’ın CHP’ye yönelik iddialarının anımsatılması üzerine Hamzaçebi, Erdoğan’ın, Suriye politikasının çöktüğünü ve altında kaldığını savundu. Hamzaçebi, Başbakan Erdoğan’ın, ABD Başkanı Barack Obama’dan destek alamadığını, dün TBMM Genel Kurulu’na hitap eden Tunus Cumhurbaşkanı dahil Türkiye’ye Esad’lı bir çözümü önerdiğini kaydetti. Başbakan’ın sıkıştığında çözümü ya CHP’yi suçlamakta bulduğunu ya ahirete havale ettiğini ifade eden Hamzaçebi, “Terör eyleminin Suriye tarafından gerçekleştirildiğine inanıyorsanız, aldığınız yetkinin gereğini yapın. CHP olarak müdahaleye karşıyız, Türkiye savaşa girmemeli dedik. ’Savaşmak için değil korkutmak için alıyoruz’ dediniz, korkutmak için alıyorsanız karşı taraf sizi niye ciddiye alsın. Başbakan’ın elinde belgeler varsa, açıklasın. CHP’nin o tip ilişkilerde, olaylarda hiçbir zaman yeri yoktur, olamaz. Sözü edilen Suriyeli kişinin, diğer partilerle veya Esad’a ziyarete giden diğer kişilerle de ilgisi olduğu, onları da Esad’a götürdüğü açıktır. Başbakan, gelişigüzel konuşmasın" dedi.

’KÖPRÜNÜN İSMİ’ TARTIŞMALARI
Hamzaçebi, İstanbul’da 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim ismine ilişkin Aleviler’den gelen tepkinin sorulması üzerine şunları söyledi:
“Başbakan, orada kurnazlık yaptı, köprünün adını Sayın Cumhurbaşkanı’na açıklattı, kendisi açıklayabilirdi. Ama gelecek tepkilerin Sayın Cumhurbaşkanı’na gelmesini arzu etmiştir diye düşünüyorum. Tartışma yaratmayacak isimler bulunabilirdi. Niye mutlaka bir padişah ismi? İkinci köprüye İstanbul’u fetheden büyük padişah Fatih Sultan Mehmet’in adını verdik, o ismiyle gurur duyuyoruz. Daha birleştirici isimler bulunabilirdi. Mevlana, Yunus Emre, Mimar Sinan, demokrasi, barış köprüsü diyebiliriz. Ama bu isim ve kavramlar, Sayın Başbakan’ın sözlüğünde yok, terminolojisinde bu kavramlar olmadığı için bu tip birleştirici isimler, kavramlar aklına gelmiyor. Çünkü onun aklında toplumu bölme fikri var. Bir bardak içki içen, bira içen insanı ayyaş olarak gören Başbakan var. Türkiye Cumhuriyeti’nde, ayyaşların olduğu hiçbir parlamento hatırlamıyorum. Bir bardak bira içene ayyaş gözüyle baktığı için herkesi ayyaş olarak görüyor. Başbakan’a, Ömer Hayyam’ın şiirlerini okumasını tavsiye ediyorum. O iki ayyaşın kim olduğunu hiçbir zaman açıklayamayacaktır ama ne demek istediğini herkes biliyor. Türkiye’de ayyaşların yasa çıkardığı bir dönem olmadı ama softaların yasa çıkardığı dönemler var. Demokrasilerde din referans alarak yasa yapılmaz. Dinimiz içkiyi yasaklamıştır. Ama devlet günah ve haram kavramından hareketle yasa yapmaz. Devlete düşen görev içkinin zararlarını anlatmaktır. İslam dininde domuz eti yemek de yasak ama domuz eti satan kasaplar var, yemek yapan restoranlar da vardır. İslam’da faizi de yasak ama bankalar faize dayalı bankacılık yapıyorlar. Bir insanın kazancının kendi ihtiyacının arta kalanını ihtiyaç sahiplerine vermesi gerekir. Sayın Başbakan, bu infakın gereğini yerine getiriyor mu? Bunlar kasaptan helal et isterler ama masada ölü eti yerler."
(İHA)