BIST 8.642
DOLAR 34,35
EURO 37,47
ALTIN 3.028,65
HABER /  MEDYA

Başbakan'a büyü yapıldı, tuzağa düşüldü!

Ahmet Taşgetiren cemaatin piyasaya sürdüğü Erdoğan, Hakan Fidan ve diğer isimlerle ilgili iddiaları köşesine böyle taşıdı.

Abone ol

Cemaat kanadından sıkça dillendirilen hükümetten pek çok ismin muta nikahıyla İran'ın tuzağına düştüğü hatta Başbakan Erdoğan'ın büyülendiği iddialarına Star si yazarı Ahmet Taşgetiren'den tepki geldi.

Öncelikle mutanın zina olduğunu vurgulayan Taşgetiren bunun ispatı için şahit gerektiğini hatırlattı. Cemaatin İran düşmanlığını sorgularken İsrail yakınlığını da sorgulamak gerektiğini söyleyen Taşgetiren cemaatin tabandaki insanların aklıyla alay ettiğini belirtti. İşte o iddialar...

Camia vasatında bir “İrancılık söylemi”dir gidiyor. Mut’a da onunla bağlantılı bir kirletme operasyonunun ana malzemesi niteliğinde devrede tutuluyor.

Dolaşımdaki söylem şu:

Güya İran, Ak Parti’nin bakan, yüksek bürokrat gibi kimi elemanlarını mut’a tuzağına düşürdü, görüntülerini çekti ve onları şantaj olarak kullanıp, Türkiye aleyhine işler yaptırıyor. Bu iddianın ucu, bazı platformlarda Başbakan’ı, Beşir Atalay’ı, Hakan Fidan’ı bile içine alıyor. Bazen de İran’da Başbakan’a büyü yapıldığı malzemeleri devreye sokuluyor.

“Deli saçması” deyip geçemiyorsunuz, çünkü bunun Camia bünyesinde dilden dile dolaştırıldığını görüyorsunuz. Hatta sanki Türkiye’de yaygın bir mut’a işi varmış gibi “mut’a sempozyumu” yapıp, imalı sözlerle zihinler bulandırılıyor.

Aslında isnat edilmek istenen şey zina. Çünkü “geçici nikah” anlamına gelen ve Şia mezhebi bünyesinde kabul gören mut’aya Sünnilikte “zina” nazarıyla bakılıyor.

ZİNA DÖRT ŞAHİTLE İSPAT EDİLMELİ 

Bir kere zina isnadının, İslam hukuku açısından nasıl bir sorumluluk getirdiği, dört şahitle ispat edilemeyen zinanın iftira kapsamına girdiği ve cezasının çok ağır olduğu açık.

Ama yaşanan süreçte iftiralar bile yürütülen savaşın sözümona meşru (!) malzemesi haline gelebiliyor.

CEMAAT NEDEN İSRAİL İLE İÇİÇE GEÇTİ? 

Türkiye’de hükümet daha doğrusu devlet adına kim nasıl İrancılık yapıyor, sorusunun cevabı yok.

Bir İsrail çıkışı var. Hakan Fidan MİT Müsteşarı olduğunda Ehud Barak’ın söylediği şey: “Hakan Fidan İran yanlısıdır, bundan sonra Batılı müttefikler Türkiye istihbaratına güvenemez.” Oradan alınan ve tedavüle sokulan bir iddia “İrancılık.” Camia neden bu kadar İsrail’le iç içe geçti, sorusunun cevabını aramak yerine, Türkiye’nin saçma bir “İrancılık” suçlamasına hedef olması, akla ziyan bir durum. Beşir Atalay, Hakan Fidan İrancılık yapacak da, Türkiye’de hiç kimsenin ruhu duymayacak, buna nasıl inanılabilir? Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Güvenlik Kurulu’nun tüm üyeleri, Dışişleri Bakanı vs. herkes akıl tutulması yaşayacak, bir tek Camia’nın duyargaları bunu keşfedecek!

CEMAATTEKİLERİN AKLIYLA ALAY EDİLİYOR 

Evet, akla ziyan bir durum. Bu akla ziyan durumun, Camia bünyesine pompalanması, aslında Camia bünyesinde bulunan insanların aklıyla alay etmek anlamına geliyor. “Biz insanlarımızı böylesine saçma şeylerle uyutabiliriz” yaklaşımı bu.

Sormayacak mı insanlar?

- İslam’da zina isnadı çok tehlikeli bir şey. Hani nerde dört şahidiniz? Biz şimdi Başbakan’a, Beşir Atalay’a, Hakan Fidan’a böyle bir kumpasa düşmüş insanlar olarak mı bakmalıyız?

İnsanların haysiyetleriyle oynayan çirkin, alçakça bir yaklaşım bu.

CEMAAT AMERİKAYA'DA DER Mİ? 

Peki “Amerikan mut’ası” ne?

Şu:

Bir süredir Amerika ile İran’ın ilişkileri yumuşuyor. Yeni İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin uzlaşmacı dili, Obama’da da karşılık buldu ve Batı dünyasında bir “İran güzellemesi” süreci başladı.

Yarın Amerika ile İran işleri ilerletir, Türkiye’yi bile sollayan bir Amerika - İran buluşması olursa, Camia ne yapar?

Burada mut’a, “devletlerin geçici evliliği” anlamına kullanılamaz mı?

O zaman da Camia, yine “Mut’a sempozyumu” yapıp, “Ne yapıyorsun sen Amerika, İran seni ne ile tehdit etti?” sorusunu sorar mı? Yoksa Amerika’ya Tayyip Erdoğan’a vurulduğu kadar kolay vurulamaz mı?