Serdar Turgut, bomba gibi iddiaları kaleme aldı. Turgut, Meral Tamer'in Başbakan'a aşık olduğunu ifade etti. Tabi durum böyle olunca Emine Erdoğan, savunmaya geçti.
Abone ol Serdar Turgut, yine yapacağını yaptı ve hiç bir şeyden korkmadan Meral Tamer'in Başbakan Erdoğan'a aşık olduğunu yazdı. Turgut'un iddiaları Emine Erdoğan'ı da kapsıyor. Turgut, Başbakan'ın eşinin kıskançlık yaptığını da vurguladı. Turgut'a göreYazı : Serdar Turgut
Kaynak :
Milliyet yazarlarının toplu halde Başbakan'ı ziyaretlerinde sergilenen görünümün, bir karşılıksız aşk ve güce tapınma durumu olduğunu daha önce yazmıştım. Yazarlar arasında en vahim durumdakinin ise Meral Tamer olduğu daha o günden görülüyordu. Meral Hanım'ın ortamda fazlasıyla heyecanlandığı ve bu nedenle kahkahaların önünü alamadığı, çekilen resimlerden belliydi. Başbakan'ın karşısında aşırı heyecanlanan Meral Hanım, o gün düşme tehlikesi de yaşamış ve gazetenin yayın yönetmeni Sedat Ergin tarafından son anda kurtarılmıştı.
Bakalım Sedat Ergin'in gücü Meral Hanım'ı tekrar kurtarmaya yetecek mi? Çünkü bu kez Meral Hanım farklı bir düşüş yaşıyor. Bu kez kara sevdanın acımasız pençesine düşmüş durumda. Üstelik kara sevdası gizli de kalamıyor, çünkü Milliyet nedense bu durumu adım adım belgelemekte kararlı. Hemen her gün Meral Hanım Başbakan'ın yanında poz verip resmini çektiriyor. Bazen Başbakan tam o etrafta yokken fırsattan yaralanıp tek başına, veya yanında başkalarıyla poz vermişken bile Meral Hanım gizlendiği yerden koşup son anda sürpriz yapıp kareye giriveriyor. Yani bir tür 'Forest Gump' haline dönüşmüş durumda Meral Hanım. Bu hazin macerada aslında pazar gününe kadar her şey yolunda gitmekteydi. Ancak sevdanın resimli romanını yayınlamakta olan Milliyet gazetesinden, olayda yeni bir gelişme olduğunu öğrendik. Meral Hanım (bayan Forest Gump) tekrar Başbakan ile fotoğraf çektirmeye hazırlanırken Emine Erdoğan artık dayanamayıp duruma el koymuş ve araya girip Başbakan'ı bir yana, Meral'i de başka yana çekmiş. Sonra da Meral'e 'Her resimde illa da Başbakan da olacak diye bir kural yok' deyivermiş. Bir yoruma göre ağlanılacak bu gelişmeye dahi Meral Hanım çok gülmüş nedense, basılan fotoğrafta bu da gözüküyor.
Sevgili okuyucular sizi bilmem ama ben bu gidişattan korkmaya başladım... Emine Hanım'ın koyduğu son tavra bakarsanız, bu işe bir töre cinayeti ile nokta konulması ihtimali gün geçtikçe kuvvetleniyor. Başbakan'ın karısı tarafından vurulması dahi olasılıklar içinde görünüyor (töre cinayetlerini sadece erkekler işleyecek değil ya, kadınların da hakkı bu tür cinayetler. Memlekette cinsler arasında eşitlik var, bundan gurur duymalıyız) veya gözlerimizin önünde trajik bir sona yaklaşmakta olan bu karasevda macerası Osman'ın kurşunları ile sona erecek, iki adet kurşunla Meral'in işini bitiriverecek Osman. Dünyanın en sakin, en nazik adamlarından biri olan Osman bunu da yapmaz diyorsanız töre cinayeti bu, sakinlik ve nezaket filan dinlemez. Çünkü hayatta her insanın artık dayanamayıp, kopacağı nokta vardır.
Ben birkaç gündür sabahları ilk olarak Milliyet'i elime alıyorum, çünkü resimli fotoroman dizileri pek de heyecanlı olmaya başladı, umarım erken bir cinayet ile iş hemen sonuçlanmaz, çünkü hikayenin özü daha birçok yeni gelişmelere müsait. İster misiniz Emine Hanım direkt öldürmek yerine evire çevire dövsün Meral'i. Sedat da araya girsin onları ayırmak için, tabii ki araya girmek için bir süre bekledikten sonra yapsın bunu. Çünkü her yayın yönetmeni, ortam müsait olunca yazarının bir kadından meydan dayağı yemesinden hoşlanabilir; bilmem anlatabiliyor muyum? Sedat tam kavganın arasına girdiğinde bir de fotoğraf çekilirse, ben Milliyet'in o nüshasını ileride satarak zengin olmak için uzun zaman saklamaya hazırım, bekliyorum.
Yazı sonu yerine bir medya notu: Halkın nabzını tutmak lafını tamamen yanlış yorumlayarak halkı bizzat tek tek dinlemeye yeltenen Hasan Cemal halkın normal konuşmasına 'vozurdamak' diyor. Bu vozurdamak lafı beyaz Türkçe olmalı ve yaygın olarak kullanılmalı bence. Bu Milliyet de pek eğlenceli olmaya başladı son zamanlarda yazarlarının tuhaflıkları sayesinde, vozurdamaların sayısı umarım artarak sürer. Sedat daha şimdiden çok başarılı ilan edilmeli; çünkü daha önce akıllı uslu görünüm sergileyen yazarlarının içindeki çılgın yanı ortaya çıkaran ortamı yarattı. Bu kritere göre ben ise çok başarısızım, çünkü çılgın görünen ve öyle de yaşayan yazarlarımız, iş yazmaya gelince birer ciddi filozof kesiliyorlar. Ben bittim bunu da bilin.