Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde partisine veda konuşması yaptı.
Abone olBaşbakan Erdoğan, paralel yapıyla mücadelede kararlılık mesajlarını yineledi, yeni Türkiye'nin yol haritasından başlıklar anlattı.
Erdoğan'ın son sözleri, "Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum" oldu.
Muhalefet partilerini siyasetlerini değiştirmeye çağıran cumhurbaşkanı, çözüm sürecinin devam edeceğinin altını çizdi. Erdoğan ayrıca Davutoğlu'nun emanetçi olmadığını söyledi.
Erdoğan, ayrılığa dair Mevlana'dan alıntı yaparken salonda duygusal anlar yaşandı.
Artık veda ve ayrılık vakti olduğunu dile getiren Erdoğan, merhum sanatçı Neşet Ertaş'ın, "Hasret etti bizi kavim gardaşa / Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir de ölüm..." dizelerini okudu.
12. Cumhurbaşkanı seçilen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Arena Spor Salonu'nda düzenlenen AK Parti 1. Olağanüstü Büyük Kongresi'nde veda konuşması yaptı. İşte konuşmadan öne çıkan satır başları:
TEŞEKKÜR ETTİ
AK Parti teşkilatı her türlü övgüyü hak ediyor. Kurucularımızdan MYK üyelelerine genel başkan yardımcılarından bakanlara il ilçe başkanlarından belediye meclis üyelerine kadar tüm gönüldaşlarımızı selamlıyorum.
Bu hareket hanım kardeşlerimizle güç kazandı. Kutsal davayı anne şefkatiyle adeta oya gibi işleyen kadın kollarına bir kez dana şükranlarımı sunuyorum. Alnı ak bantı ak gençleri yürekten selamlıyorum. Sizlere her zaman güvendim, gençler bu milletin umudusunuz. Kutlu davanın kahraman neferlerisiniz.
Sınır karakollarında gözünü değil gönlünü namlunun ucuna koyan genç mehmetçiklerimizi polisimizi özellikle selamlıyorum.
Dün Malazgirt zaferinin 943. yıldönümünü idrak ettik. Sultan Alparslan'ın kutlu ordusunu hürmetle yad ediyorum. Çanakkale şehitlerinden rahmet niyaz ediyorum. Kurtuluş savaşının tüm şehitlerini bir kez daha rahmetle yad ediyorum.
10 Ağustos'ta bu teşkilat tarih yazdı. Durmak yok yola devam dediniz. Her bir vilayetimizde aşkla şevkle gayretle çalıştı. Tarihi hadiseyi bizzat kendi ellerinizle imar ettiniz. Gayretleriniz emekleriniz için sizlere teşekkür ediyorum.
Adayların belirlenmesi oylama ardından gelişen sürec anayasal çerçevede tecelli etti. İlk kez tecrübe edildiği halde krize mahal verilmeden ilk sınav bu kadar sorunsuz cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleşti. AK Parti her zaman ilklerin partisi olmuştur. Milletimin her bir ferdine sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
VAZİFEM 13 YIL SONRA NİHAYETE ERİYOR
Bu olağanüstü kongreye 13 yıldır gururla taşıdığım AK Parti'nin genel başkanlık vazifesini artık sizlere teslim ediyorum. 14 Ağustos 2001 tarihinde başlayan genel başkanlık vazifem 13 yıl 13 gün sonra işte bugün nihayete eriyor. 13 yıl 13 gün.
SADECE İSİMLER DEĞİŞİYOR
Adaylığımın açıklandığı 1 temmuzda bunun bir son olmadığını ifade etmiştim. Kardeşlerim bugün değişen unutmayın sadece şekildir. Bugün öz değişmiyor, bugün partimizin yüklendiği misyon, ruhu hedef ve idealleri değişmiyor. Sadece ve sadece isimler değişiyor.
Sultan Alparslan'ın Malazgirt ovasında ettiği dua neyse, Kudüs'e doğru yürüyen, Kudüs'ü bir barış yeri yapmak için ilerleyen Selahattin Eyyubi'nin askerlerinin duyguları neyse işte bizim duygularımız da aynen odur.
ERBAKAN'IN DA ALIN TERİ VARDIR
Biz kökü mazide olan atiyiz. Biz kökü olmayan ruhu olmayan parti asla değiliz. Bu harekette Gazi Mustafa Kemal in ufku vizyonu vardır. Menderes’in millet uğruna verilmiş canı vardır. Bu harekette şüpheniz olmasın Necmettin Erbakan’ın da alın teri vardır. Eski başbakanlarımızdan, cumhurbaşkanlarımızdan Turgut Özal’ın da emeği vardır. Bu hareket Ahmet Yesevi’den Mevlana’ya Hacı Bektaş Veli’den Fuzuli’ye, Nazım Hikmet’ten Necip Fazıl’a Mehmet Akif’ten Sezai Karakoç’a kadar o bereketli pınarlardan beslenmiş bir harekettir.
İsimlerin hiç ama hiç önemi yoktur. Mezarlıklarda ismi unutulmuş, topraktan geldiği gibi toprağa karışmış nice insanlar var.
Biz bu yola 13 yıl önce çıkmadık, 100 yıl önce çıkmadık. Biz insanlık tarihi boyunca, dosdoğru bir istikamette ilerleyen, iyinin ve doğrunun mücadelesini tevarüs etmiş bir hareketiz. İşte onun için isimlerin hiç ama hiç önemi yoktur.
Ancak Hz. Adem ile başlayan iyi ile kötünün mücadelesi hiç bitmedi. Dün bu büyük davanın bayraktarlığını başkaları yapıyordu. Bugün biz şerefle taşıyoruz. Bu büyük dava, bu kutlu hareket altını çizerek söylüyorum mensuplarıyla şereflenmez. Bunun altını çiziyorum çok önemli, mensuplarıyla şereflenmez, tam tersine mensuplarına şeref verir.
BEN YOKSAM DAVA YOK DİYENLER
Ben yoksam dava yok diyenler en baştan kaybetmiş olanlardır. Gençler şunu unutmayın 'ben olmasam dava ilerleyemez' diyen davanın ruhunu, özünü anlayamamıştır. 'Bu dava ancak benim ismimle ayakta kalabilir, ancak benim ismimle şereflenebilir' diyen kibir tuzağına düşmüştür. İstişareyi, danışmayı, ortak aklı dışlayan, ortak kararları şahsi beklentileriyle uyuşmadığı için beğenmeyen bu kutlu davaya haksızlık etmiştir.
Zira bu dava hiçbir zaman koltuk davası olmamıştır. Bu dava şahsi hırsları fitneyi nifakı çelme takmayı başkasını kuyusunu kazmayı her zaman dışlamış her mazan dairesi dışına atmış bir davadır.
OKYANUS ÖTESİNDEN GELEN TELEFON
Tarih davasına ihanet edenlerin nasıl onursuzca yok olup gittiğinin örnekleriyle doludur. Bizim dahi yakın tarihimiz davasına ihanet eden, kendisini seçen millete ihanet edip zillete düşen isimlere şahit olmuştur. İşte onları hiç kimse hatırlamıyor ve hatırlayamayacak.
Onların iftiralarını kimse hatırlamıyor, hatırlamayacak. Okyanus ötesinden gelen telefonla istifa edenler, darbecilerin haberlerine inanları bugün kimse hatırlamıyor ve hatırlamayacak bunu böyle biliniz.
UNUTULMYA NAMZET ADAYLAR YOK DEĞİL
Safını cesaretten yana belirleyenler bugün şerefleriyle buradalar. Başkalarının oyuncağı olanlar ise çoktan unutuldular. Unutulmayan namzet adaylar da yok değil ha. Var. onlar da vakti saati geldiğinde o çöplüğün içerisinde yerlerini alacaklardır.
Kasım 2002’de iktidar görevini devraldığımızda üzerinde kara bulutlar dolaşan yorulmuş karamsar bir Türkiye vardı. Ekonomi çok ağır bir krizin içindeydi. Türkiye bütün umutlarını para fonundan gelecek borçlara bağlamıştı. Borç verenler her ay gönderdikleri müfettişleri eliyle sadece ekonomiyi değil, siyaseti de kontrol etmek istiyorlardı.
Bir gün ilgili zata şunu söyledim “siz bize borç verdiniz. Verdiğiniz borcu ne zaman alacağınızı takip edin. Ama siz bize siyasette yol çizmeye kalkarsanız, kusura bakmayın biz buna evet diyemeyiz” bu görüşmeyi onların en tepesindeki zat ile yaptım. Sayın Babacan da vardı. O zat da, söylemek istemediğim bir sebepten oranın başından ayrıldı.
EMİN ÇÖLAŞAN'A GÖNDERME
Türk lirasından 6 sıfırı attık. 6 sıfırı atarsak Taksim meydanında anıracak köşe yazarlarımız vardı. Hala anırmalarını bekliyoruz.
Kişi başına milli geliri 11 bin dolara yaklaştırdık, Merkez bankası rezervi 137 milyar dolar oldu. Türkiye'nin IMF'ye olan 23.5 milyar dolar borcunu biz sıfırladık. Kamu boç net stoku yüzde 35'lere geriledi. Tüm dünyada takdirle izlenen bir ekonomiye sahip olduk.
12 yılda 205 bin derslik inşa ettik. Okullarımıza 1 milyon adet bilgisayar gönderdik. 28 şubat döneminin son izlerini bu düzenlemeyle kaldırdık. Farklı katsayı uygulamasını kaldırdık.
YENİ SAFYA AÇALIM
Son günümde, son dakikalarımda, buradan 77 milyonun her bir ferdine bir kez daha ben musafaha için elimi uzatıyorum. Partim adına hükümetin adına elimi tekrar uzatıyorum. Diyorum ki biz sizi çok iyi anlıyoruz. Sizin yaşam tarzlarınızı değerlerinizi anlıyoruz. Sizin taleplerinizi arzularınızı biliyoruz. Ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum. Sizin de bizim anlamanızı istiyoruz. Hangi yasakları aşarak bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz. Nasıl dışlandığımızı görmenizi anlamanızı istiyoruz.
Biz sizlere her zaman gönlümüzü açtık, sizin de bizlere gönlümüzü açmasını samimi olarak bekliyoruz. Bugün Yeni bir Türkiye kunuluyor 23 Nisan 1920 ruhuyla yeniden kucaklaşırken eski küskünlükler kutuplaşmayı bir kenra bırakalım yeni bir sayfa açalım istiyoruz.
KILIÇDAROĞLU'NA TEPKİ
Ama bakıyorsunuz ana muhalefetin başındaki zat, yarın halkın seçtiği yemin törenine katılmayacağını söylüyor. Yani oraya katılmamakla bize ne kaybettirir? Hiçbir şey. Ama kendisinin çok şey kaybedeceğini tekrar hatırlamak isterim. Çünkü biz bu yolda birileriyle yürümedik, milletimizle yürüdük, milletimizle de buralara geldik.
CHP TARİHİYLE YÜZLEŞMELİ
Cumhuriyet Halk Partisi kendisini sorgulamalı. Tarihiyle yüzleşmelidir. Statükoyla savunan bir CHP fayda sağlayamaz. Çözüm sürecinin karşısına duvar gibi dikilen bir CHP milletle barışamaz. İşte şu anda milletin seçtiği cumhurbaşkanının yemin törenine katılmayacağız diye açıklama yapıyor. Bu muhalefet tarzının tarihi geçmiştir.
MHP VE HDP'YE TERÖR ELEŞTİRİSİ
Milliyetçi Hareket Partisi, terör meselesinin beslediği bir parti olmayı ne yazık ki tercih etmiştir. 2007’de Meclis’e yeniden girdiği günden bugüne kadar MHP yönetimi Türkiye’nin hiçbir meselesine eğilmemiş, şehit cenazelerini istismar etmiştir. Çözüm süreciyle de varlık zeminini kaybedecektir. MHP yönetiminin çözüm sürecine karşı çıkmasının sebebi de budur. Bu muhalefet tarzının da Türkiye’ye hiçbir faydası olmadığı açıktır.
HDP TERÖRE SIRTINI TERÖRE DAYADI
HDP de teröre sırtını dayayarak varlık gösteren bir parti olmuştur. HDP bağımsız hür demokrat siyaset yerine, silahların gölgesinde siyaseti tercih etmiştir. Elinde taş olan çocukların arkasına saklanarak, Diyarbakır’da feryat eden çocukları dağa kaçırılmış annelere kulak tıkayarak sadece kan siyaseti yapılır başka bir şey değildir. HDP de yeni Türkiye’de istismardan vazgeçip kan üzerinden yürüttüğü siyaset tarzını terk edip Türkiye partisi olma yolunda ilerlemelidir.
YENİ TÜRKİYE
Bugün yeni Türkiye'nin doğum günü. Yeni bir siyasete yeni bir ekonomiye sosyolojiye tekabül etmektedir. Her sorunun çözüm aracı siyasettir. Her sorunun çözüm zemini TBMM'dir. Eski Türkiye toplumu potansiyel tehdit olarak algılıyordu. Türkiye’de millete rağmenciliğin sonu gelmiştir. Toplumsal meşruiyet siyasetin ana dayanağıdır.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Millete rağmenciliğin sonu gelmiştir. Toplumsal meşruiyet siyasetin ana dayanağıdır. Türkiye ancak çoğulculukta uzlaşabilir. Barış umudu çoğaldıkça bunu tersine çevirmek isteyenler harekete geçiyorlar. Terör meselesi eski Türkiye’nin meselesidir. Yeni Türkiye’de siyaset dışı araçlarla iş görme imkanı kalmamıştır. Şiddet araçlarına prim veren bir siyasetin yeni Türkiye’de karşılık bulması mümkün değildir
PARALEL YAPILANMA
Eski Türkiye’nin bir başka aktörü daha var. paralel devlet yapılanması. Siyasi temsil yetkisine, siyasi meşruiyete sahip olmadan, meşru demokratik siyaseti tahrip etmek istemektedir. Devlet kurumlarında elde ettiği yetkiyle siyaseti şekillendirmek arzudundadır. CHP ve MHP’nin paralel yapıyla iş birliği yapmaları, bürokratik vesayette aynı istikamete bakıyor olmalarının sonucudur. Siyaset bu girişime taviz veremez. 17 – 25 Aralık operasyonları darbe girişiminden başka bir şey değildir. AK Parti bu darbe girişimi karşısında cesaretle durmuştur.
PARALEL YAPI SİYASETEN MAHKUM
Devlet içindeki paralel yapı siyaseten mahkum olmuştur. Türkiye’nin yaşadığı son iki seçim, paralel yapının ve destekçilerinin siyaseten tasfiyesi olmuştur. Güvenlik kurumlarının ve yargının demokratik meşruiyet temelinde yeniden yapılandırılması son derece önemlidir. HSYK’da bakıyorsunuz, üçüncü derecede böyle bir farklı uygulama var. Bu ülkenin başbakanını kalkıp tweetlerle tahkir eden, hakaretler eden yargının savcısına dava açmamak suretiyle güya kendisi farklı bir korumacılığın içine giren sorumlu değildir, sorumsuzdur. Bu kadar sorumsuz olan bir kişiden siz adalet bekleyebilir misiniz? İşte bunların hesabının sorulacağı günler de yakındır.
HASAN SABBAH BENZERİ MECZUPLAR
Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun düşünebiliyor musunuz, bu ülkede, kalkıp da hem siyasete hem de halkın doğrudan seçtiği cumhurbaşkanına karşı son derece nezaketsiz tavırları, eski Türkiye’nin bir alışkanlığıdır. Hukuk sistemi bir avuç haşhaşinin şantajına mahkum bırakılamaz. Kime çalıştığı belli olduğu Pensilvanya hukuk sistemine emir veremez, talimat veremez. Hasan Sabbah benzeri meczupların oyuncağı asla olamaz. Vatansever hakim ve savcılar aralarındaki haşhaşileri temizleyecek hukuk sistemi üzerindeki gölgeleri de kaldıracaktır.
EY PENSİLVANYA'DAKİ ZAT
Yeni Türkiye’de devlet içinde paralel devlet yapılanmasına, çetelere, mafyatik örgütlere asla izin verilmeyecektir. Paralel yapının tabanındaki mensuplarına sesleniyorum. Lütfen kendilerini sorgulasınlar. Ey Pensilvanya’daki zat, sen bu Türkiye’yi seviyor musun? Türkiye’yi seviyorsan neden Türkiye’de değil de Pensilvanya’dasın. Gel o zaman Türkiye’ye deyin. Gel Erzurum’a, gel Ankara’ya, gel Konya’ya. Niçin buralar değil de Pensilvanya? İnzivaya çekilmekse buralar da oralardan çok daha anlamlı olacaktır.
MİT'E SALDIRI
Hizmet diyerek yola çıkan bir yapının MİT’e neden kast ettiğini, CHP ile MHP ile HDP ile neden işbirliği yaptığını sorgulasınlar. Bu yapının uluslarası bağlantılarını sorgulasınlar. Eğer bu sorgulamayı yapıyorlarsa inanıyorum ki yanlışı görecekler, AK Parti’nin kendi partileri olduğunu tekrar fark edecektir. Allah zihinlerini açsın, gönüllerini açsın. Kardeşliğimizi yeniden tesis etsin diye dua ediyorum.
SESSİZ KALMAMI KİMSE BEKLEMESİN
Şunu da açık açık söylüyorum, yeni Başbakan'ın paralel devlet yapısıyla mücadelede son derece azimli ve cesur olacağına yürekten inanıyorum. Esasen yeni genel başkanımızın ve başbakanımızın seçilmesinde bir çok kriterin yanında, paralel yapıya karşı duruşu da etkili olmuştur. Milletimiz bize yetki verdi, aziz milletimize karşı haince duruş sergileyenler bunun hesabını verecekler vermeye başladılar. İhanet cezasını alacaktır. Cumhurbaşkanlığı makamında bu ihanetin hesabını sormak benim de boynumun borcudur. Bu konuda kimse cumhurbaşkanlığı makamında benim sessiz kalmamı beklemesin.
DAVUTOĞLU EMANETÇİ DEĞİL
Şunu ifade ediyorum. bir çok gazeteler yazıyor çiziyor. Bu bizim değerlerimizde kültürümüzde yok. Sayın Davutoğlu bir emanetçi değildir. Bunun böyle bilinmesini istiyorum. AK Parti bir tek adam partisi olmadı ve olmayacak. Kurulduğu günden itibaren, AK Parti istişareyle ortak akılla kararlar alan bir parti oldu. Başarıda başarısızlık da tek tek isimlere değil kadroya yazılacaktır. Biz ilkelerin partisiyiz. İstisnasız, her birinizin bu partinin genel başkanına ve başbakanına yardımcı olacağınızı biliyorum.
ÜÇ HEDEF
Yeni genel başkanımızdan, teşkilatımızın da Türkiye’den beklentileri var. Teşkilatı derhal kucaklayacak, yarından itibaren ilk hedef 2015 seçimleri. İkinci hedef 2019 seçimleri. Üçüncü hedef 2023 seçimleri. Ve böylece 2023 hedefimizi inşallah yakalayacağız. 2015 seçimleri bizim için önemli. Yeni bir anayasayı yapacak çoğunluk 2015 seçimlerinde hedef olmalı. Ekonomide güven devam edecek. Aktif barışçı dış politikamız devam edecek. Paralel yapıyla mücadele devam edecek.
AK PARTİ BEŞİNCİ ÇOCUĞUMDU
Belki eskisi kadar olmasa da yine görüşeceğiz. Yine muhabbet edeceğiz. Bu vedanın bu ayrılığın benim için ne kadar zor olduğunu eminim ki her biriniz hissediyorsunuz. Dolaşırken kardeşlerimin gözünde gözyaşı gördüm. AK Parti adeta benim bir çocuğumdu. Bu son kongremde, özellikle bir annenin çocuğuyla olan ilgisi, ki benim AK Parti beşinci çocuğumdu. AK Parti nedeniyle zaman zaman ben dört çocuğumu ihmal ettim.
HELLALİK İSTEDİ
Çocuklarımdan helallik diliyorum. Eşimden de helallik diliyorum. Onlar beni her zaman anladılar. Beni bu noktada hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Bu mücadelenin de bizzat içinde oldular. Hüzünlendiğimde onlar da hüzünlendiler. Sevinçli olduğum anda onlar da paylaştılar. Kendilerine sonsuz teşekkür ediyorum.
Tek tek her birinizden helallik diliyorum. Ben de hakkımı helal ediyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum. Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Karanlığın sonu aydınlık, gecenin sonu şafaktır.
Hazreti Mevlana ne güzel söylemiş: Her gün bir yerden göçmek ne iyi, her gün bir yere konmak ne güzel, bulanmadan, donmadan akmak ne hoş, dünle beraber gitti cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait, şimdi, yeni şeyler söylemek lazım... Evet. Her bitiş, yeni bir başlangıçtır. Unutmayın güneşin batışı, doğacağına delalettir. Karanlığın sonu hep aydınlık, gecenin sonu şafaktır. İnanıyorum ki her ayrılık da aslında bir vuslattır.
YENİ AŞKIMI SEVDAMI ÖNCE ALLAH'A SONRA SİZLERE EMANET EDİYORUM
Bugün milletimizle birlikteyiz, yarın da Allah ömür verirse, yine milletimizle birlikte, milletimizin içinde olacağız. Rabbim bizi doğru yoldan, dosdoğru istikametten ayırmasın. Rabbim, birliğimizi, dirliğimizi, yol arkadaşlığımızı, kardeşliğimizi bozmasın. Rabbim muhabbetimizi eksiltmesin. Allah'a sonsuz hamdü senalar olsun ki bizlere, bu ülkeye ve bu millete hizmetkar olma şerefini bahşetti. Rabbim bu şerefi daim kılsın. Allah yar ve yardımcımız olsun. Yolumuz, bahtımız her daim açık olsun.
Adalet ve Kalkınma Partisi'ni yani aşkımı, sevdamı, tutkumu, kavgamı da önce Allah'a, sonra sizlere emanet ediyorum. Yeniden görüşmek, yeniden kavuşmak umuduyla, kalın sağlıcakla diyorum.