BIST 9.949
DOLAR 35,16
EURO 36,71
ALTIN 2.980,25
HABER /  GÜNCEL

Başbakan hakkında çok çirkin yazı

Başbakan Erdoğan hakkında buram buram “nefret kokan” bir yazı. “Sen” diye hitap ettiği başbakanı kamyon şoförüne benzetti

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Bekir Coşkun'un kaleminden Başbakan Erdoğan için inanılmaz "çirkinlikte bir yazı" akmış...

Lafa gelince demokratlığı kimselere bırakmayan Coşkun, halkın oyları ile seçilen bu ülkenin başbakanına "Senden Başbakan Olmaz Ya..." başlığını atmış (atabilmiş)...
Hadsiz, kaba ve kalem erbabını utandıracak bir yazı...

İşte okuyanın "buram buram" nefret kokusu aldığı o yazı; 

"Cemaat de seni terk etti...
İyi mi?.."Şansın Döndü Usta" yazısından bu yana çok zaman geçmedi... Her gün biraz daha şansın dönüyor ve her gün biraz daha gidiyorsun... Her gün biraz daha batıyorsun yarattığın karanlığın içine...

Mesela nedir bu cemaat işi?.. Yani sen Türkiye'yi yönetmek için bir tarikatın cemaatinden destek aldın, adliyeyi ve polisi onlara bıraktın, MİT sende kaldı... Öyle mi?..
Öyleyse...
Zaten tutamazsın dilini... Bekliyorum ki yakında çıkıp bunu da kusacaksın... Şimdi kendi kendine konuşuyor, kimse yokken sehpayı tekmeliyor, duvarla kavga ediyorsundur, bunu tahmin edebiliyorum... Ama yakında bir gün çıkıp "Ey Pensilvanya.." diyeceksin...
Eminim... De tabii ki...

*

Zaten ben bu yazıyı yazarken, senin sinirini bozuyorum aslında... Ki tez konuş...
Hiddetin dinmiyor..
Ne zaman görsem bağırıyorsun...
Kum kamyonunun şoförü kaçmış müteahhit gibi...

*

Kusura bakma ama hiç başbakana benzemiyorsun...
Mesela sadece şu geçen salı gününe ait gaf bilançon:
Komisyonda, karşıt milletvekillerine dayak atan kendi milletvekillerine, bıyık altından gülerek "Bu güzel çalışmanızdan dolayı teşekkür ediyorum" demen...
O ne biçim çalışma?..
Muhalefete "Küçük at da güvercinler yesin" diye seslenmen... Bir ülkenin başbakanına yakışıyor mu?..

Ya Sivas davasında insanları diri diri yakanların zamanaşımından kurtulmalarına "Memleketimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun" demek... Fırın açılışı mı mübarek?..

*

Başbakana benzemiyorsun ya...
Ne yapalım...
Bu toplumun yarısı seni tercih ediyor...
Bayılıyorlar sana...
Belki ayılırlar...


CAN DÜNDAR, SİVAS OLAYINDA "DİNCİLERİ" KATİL İLAN ETTİ...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
TİNERCİLER DEĞİL DİNCİLER YAKTI


GAZETECİLER.COM
- Can Dündar'ın kaleme aldığı bu yazı buram buram "kin" ve "öfke" kokuyor... Ertuğrul Özkök'ün dünkü yazısındaki "kin kokulu" satırlar ona da sirayet etmiş...
Başbakan Erdoğan'ın okuduğu şiirden yola çıkarak çok sert bir yazıya imza atmış.
Özellikle Madımak katliamıyla ilgili sözleri muhafazakar kesimi zıplatacak.

Demiş ki;
"Madımak'ı yakanlar tinerciler değil dincilerdi."

İşte Can Dündar'ın hayli konuşulacak olan satırları;


"Kısakürek'in "Gençliğe Hitabe"sinden "kininin davacısı bir gençlik" idealini damıtanlar, asıl bu cenaha nasıl kin tohumları ektiklerinin farkında mı acaba?
Ahmet'in, Nedim'in kızları, babalarına, ailelerine yapılanı affeder mi sanıyorlar?
Balbay'ın, Tuncay'ın çocukları babasız bırakıldıkları yılların hesabını sormayacak mı?
Müyesser Yıldız'ın oğlu, annesini koğuşta tek başına soğuğa terk edenleri unutacak mı?
Ya Zeynep Altıok?
Babasına kıyanların "Kaçarsan yırtarsın" düzeni içinde affedildiğini, bir insanlık suçunun zamanaşımıyla örtbas edildiğini sesi yettikçe haykırmayacak mı?
Önceki gün Ankara'da adliye önünde gazla dağıtılan, acımasızca coplanan gençler, polisin aynı cengâverliği niye Sivas'ta Madımak önünde göstermediğini sorgulamayacak mı?
Bu öfke, onlarla birlikte büyüyüp çoğalmayacak mı?
Zaman aşınır, izan aşınmaz.
Hukuk unutsa, insanlık unutmaz!

(...) İŞTE KİNDAR NESLİ YETİŞTİRDİNİZ

Mahkeme önünde de söyledim; karşılaştırma yanlış:
Madımak'ı yakanlar tinerciler değil, dincilerdi.
"Siz, güneşi ceketinizin astarı içinde kaybetmiş marka Müslümanlarısınız! Gerçek Müslüman olsaydınız bu hallerden hiçbiri başımıza gelmezdi" diyecek bir gençlik istiyordu değil mi Necip Fazıl?
Bu lafı üstünüze almıyor, "kininin davacısı" bir nesil istiyordunuz; değil mi?
İşte yetiştirdiniz.


TARAF'IN ÖMÜR MANŞETİNDEKİ 2 HİLE!... SABAH YAZARI
EL İNSAF DEYİP ÇAKTI...
[PAGE]
SABAH YAZARI EL İNSAF DEYİP ÇAKTI


GAZETECİLER.COM - Emre Aköz, Taraf Gazetesi'nin Başbakan Erdoğan hakkında attığı "ömür" manşetinin 2 hilesini ortaya çıkarttı.
"El insaf Taraf" diyerek gazeteye sert eleştirilen yönelten Aköz, o hileleri şöyle ifşa etti;

"Burada bağlantılı iki hile vardı: 1) Somut bilgi açısından... 2) Siyaset açısında...
1) "Somut bilgi" açısından Taraf gazetesi, okurlarının gözünün içine baka baka yalan söylüyordu:
a) Ortada bir "değerlendirme" filan yoktu. Sadece bir çalışan, duyduklarını merkeze aktarıyordu. (Değerlendirmeyi Austin'indeki uzman analizciler yapıyor çünkü...)
b) Faruk Demir'in verdiği duyum, yeteri kadar ciddi bulunmamış ve başka kaynaklarca desteklenmemiş olmalı ki... Stratfor'un hazırladığı raporlarda yer almıyordu. (Olsaydı hemen duyulur ve yer yerinden oynardı zaten.)
Yani Taraf'ın, "Stratfor... yazdı" demesi uydurmaydı.
Stratfor, Başbakan'a ömür filan biçmemişti.

KENDİLERİ YAZDILAR STRATFOR'A YIKTILAR

2) "Siyasi açıdan" ise durum şuydu: Gazete, Stratfor'un ciddiye almadığı bir duyumu... "Değerlendirdi" ve "yazdı" gibi ibarelerle Stratfor'un üzerine yıkıyordu. Böylece sorumluluğu üstünden atıyor ("Ben yapmadım o yaptı") ... Aslında "kendi siyasi tavrından ibaret olan" malum manşeti... Sanki nesnel bir bilgiymiş gibi okurlarına sunuyordu. Yani Başbakan'a ömür biçen, Taraf gazetesinin ta kendisiydi. Gazete böylece, "Başbakan'a güvenmeyin, başka arayışlara girin" mesajını yayıyordu.

FİTNE FÜCUR DEYİNCE ALTAN HAKKIMDAKİ
O HABERİ YAPTIRDI

Bu numarayı görünce, Taraf'ın o gün yaptığını, fitne fücur tipi habercilik diye niteledim. (8 Mart) Tabii Ahmet Altan ve arkadaşları bozuldu. İnternet korsanlarının sızdırdığı Stratfor yazışmalarını taramışlar. Sonuçta dün burada değindiğim, 26 Kasım 2010'da yazdığım "iki cümle" üzerine, Stratfor çalışanı Emre Doğru'nun bana yolladığı teşekkür notunu merkeze bildirdiği epostayı yayınladılar.

ERGENEKON DOSTU MEDYA GİBİ...

İlginçtir, gazete bu alelade mesajı bile okurlara sunarken yalan söylemeden duramadı. Taraf'taki başlık şöyleydi: "Emre Aköz Stratfor'u öven bir yazı yazdı, ona teşekkür ettik." Halbuki mesajda, "övdü" değil, "söz etti" ("mentioned") denmişti.

Ergenekon dostu medyanın, çamur atma tarzına nasıl da benziyor: "Bize laf edersin ha! Şimdi seni, Gölge CIA denilen şirketin destekçisiymiş gibi sunalım da gör gününü..."
El insaf Taraf, el insaf!



ÇEVİRMENLERDEN BİRİ SALONDAN KAÇTI, GERİDE KALAN AĞLADI...
BİRAND İSE GÜLME KRİZİNE GİRDİ...
[PAGE]
ÇEVİRMENLERİN HALİ KRİZE SOKTU

GAZETECİLER.COM - HSYK'nın düzenlediği seminerdeki akıllara ziyan çevirmen komedisi M. Ali Birand'ı da koparttı. Çeviri yapamadığı için ağlayarak dinleyecilerden özür dileyen genç öğrenciye destek veren Birand VTR'yi izledikten sonra adeta gülme krizine girdi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ve Türkiye Adalet Akademisi tarafından, özel yetkili hakim ve savcılar için düzenlenen eğitim seminerinde, İtalya'daki ''gladyo soruşturmasını'' yürüten savcı Felice Casson, hakim ve savcılara deneyimlerini aktardı. ''Gladyoyu çökerten efsane savcı'' olarak tanınan İtalyan Senatör Casson'un yaptığı sunum sırasında çevirmen krizi de yaşandı.

Sunum sırasında simültane tercüme yapan iki tercümanın, çeviride zorlanmaları üzerine simültane çeviriden vazgeçildi. Tercümanların, Casson'un yanına oturarak çeviri yapması istendi.

ÇEVİRMENLERDEN BİRİ SALONU TERKETTİ
DİĞERİ DE ÇEVİREMİYORUM DEYİP AĞLADI


İki çevirmen Casson'un yanına oturarak, ''kısa kelimeler kullanması halinde çeviri yapabileceklerini'' söylediler. Çeviride yine zorlanılması üzerine tercümanlardan biri, ''Lütfen kusura bakmayın'' diyerek salonu terk etti. Salonda kalan diğer çevirmen ise Casson ve dinleyicilerden özür dileyerek, Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı öğrencisi olduklarını, konuları bilmemelerine rağmen okuyarak geldiğini ancak yine de yeterli olamadıklarını söyledi. Öğrencinin gözyaşlarını tutamaması üzerine Casson, genç kıza su vererek yatıştırmaya çalıştı. Bu sırada, dinleyici hakim ve savcılar da genç kızı alkışlayarak teselli etti.

ÇEVİRMENİN ÇARESİZLİĞİ BİRAND'I KOPARTTI!

Haberin VTR'sinden sonra diğer habere geçmekte zorlanan Birand adeta gülme krizine girdi. Nihan adındaki genç çevirmenin çaresizce ağlaması ve dürüst bir şekilde dinleyicilere durumu anlatmasından etkilenen Birand hem genç genç çevirmene moral verdi hem de kendini gülmekten alamadı...


NEDİM ŞENER İLE AHMET ŞIK ARASINDAKİ 7 FARKI BİLMEK
İSTER MİSİNİZ? DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
AHMET İLE NEDİM ARASINDAKİ 7 FARK

GAZETECİLER.COM - Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, bugün her zamanki gibi ilginç bir listeye yer verdi köşesinde. Tahliyeler sonrasında Nedim Şener'i ekrana çıkartan ve ilk duygularını CNN Türk aracılığı ile paylaşmasını sağlayan Ahmet Hakan 'Nedim ile Ahmet arasındaki 7 fark'ı yazdı. 

İşte Hakan'ın köşesinden o farklar:

- Nedim Şener yüreklere sesleniyor,
Ahmet Şık yürekli sesleniyor.


- Nedim Şener ilahi adalete inanıyor,
Ahmet Şık diyalektiğe inanıyor.

- Nedim Şener utandırarak hesaplaşmak istiyor,
Ahmet Şık diklenerek hesaplaşmak istiyor.


- Nedim Şener gözyaşlarını saklamıyor,
Ahmet Şık öfkesini saklamıyor.

- Nedim Şener artık kendini haberlere vurmak istiyor,
Ahmet Şık artık kendini kitaplara vurmak istiyor.


- Nedim Şener hapiste bıraktıklarının öykülerini anlatıyor,
Ahmet Şık hapiste bıraktıkları için isyan ediyor.

- Nedim Şener 375 günlük hapisten bir derviş gibi çıkıyor,
Ahmet Şık 375 günlük hapisten bilenmiş bir devrimci gibi çıkıyor.


FEHMİ KORU'NUN BU YAZISI TWİTTERDAKİ KAVGAYA KAPAK OLDU
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
KORU'NUN BU YAZISI KAPAK OLDU

GAZETECİLER.COM - Fehmi Koru'nun yazısına geçmeden önce daha iyi idrak edebilmeniz için bir küçük özet yapalım sizlere...

Dün gece MİT'çi ve Emniyetçi gazeteciler twitter üzerinden fena halde kapıştılar. Ama öyle böyle bir kavga değildi bu... "Şerefsizsin" ile başlayıp, "sana etek giydirip Taksim'de gezdireceğime" kadar varan bir karanlık savaştı.

Kavganın merkezi ise Sabah yazarı Sevilay Yükselir ile Taraf yazarı Emre Uslu'ydu...  Biri ötekini MİT'e çalışmakla itham ediyordu, öteki de Uslu'nun malum emniyetçi geçmişi üzerinden yükleniyordu.

KORU'NUN YAZISI KAPAK OLDU

Kavga fazlazıyla "avam" bir üslupta geçtiği için atılan twitlerden alıntılama yapmayacağız... Onun yerine bu kavgayı yapanlara kapak olacak Star yazarı Fehmi Koru'nun bu yazısını dikkatinize sunacağız...

MİT ile Emniyet'in dün yaptıkları ortak açıklamayı hatırlatan Fehmi Koru, istihbarat örgütleri arasındaki kavganın bittiğinin altını çiziyor ve şöyle devam ediyor;

"Onların kavgası bitti, ama gazeteler ve gazeteciler arasında onların etkisiyle başlamış olan kavga şiddeti hergün artarak devam ediyor. Bir yanında ‘MİTçi’ gazeteler ve gazeteciler var, bir yanında da ‘Emniyetçi’ gazeteler ve gazeteciler bu kavganın... Gazete sayfalarında, sütunlarda başlayan sataşmalar sosyal medyaya da sıçramış görünüyor.

Medya patronlarının geçmiş günahlarını sayarken istihbarat örgütleriyle kabul edilebilirin ötesinde kurulan ilişkiye temas etmelerinden de biliyoruz: Bizim medya bu konuda sabıkalıdır.

ESKİDEN UTANIRLARDI ŞİMDİLER İSE...

Yine de eski dönemler ile şimdi arasında belirgin bir fark var: Patronların, yayın yönetmenlerinin ikrarı ve itiraflarla varlıkları kesinleşen istihbarat örgütleriyle içli dışlı gazeteciler bu özelliklerinin bilinmesini istemez, deşifre olduklarında da utanırlardı; şimdi ise aralarından işi iftihar vesilesi saymaya kadar vardıranlar çıkabiliyor. Eskiden meslek örgütleri de biraz daha hassastı sanki; şimdilerde herkesin gözü önünde cereyan eden medyadaki istihbaratçı savaşı sessizlikle karşılanıyor.

MEDYADAKİ MİT'Çİ VE EMNİYETÇİ UNSURLAR

Ergenekon savcısının son hamlesiyle MİT ile Emniyet (veya bir kısım Emniyetçi) arasında çekişme yaşandığı ortaya çıkmıştı; iki kurumun ortak basın açıklaması, bir bakıma, kurumsal kavganın bittiğinin de ilânı sayılabilir. Onların sonunda uzlaşması, bunu bir açıklamayla kamuoyuyla paylaşması, acaba medyadaki ‘MİTçi’ ve ‘Emniyetçi’ unsurların da baltalarını gömmelerini getirir mi?

Benimki de merak işte...


KAÇIRILAN POLİSİN ANNESİ CNN TÜRK'TE CÜNEYT ÖZDEMİR'İ BİTİRDİ
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
KAÇIRILAN POLİSİN ANNESİ CÜNEYT'İ DAĞITTI

GAZETECİLER.COM - CNN Türk ekranların günün en çarpıcı canlı bağlantılarından birine sahne oldu. PKK tarafından kaçırılan polis memurunun ailesi canlı yayında isyan ederken acılı annenin feryadı ekrana damgasını vurdu.

Cünyet Özdemir'in hazırladığı 5N 1K yedi ay önce kaçırılan polis memuru
Nadir Özgen'in ailesini canlı yayında ağırladı. Yedi aydır evlat hasreti yaşadığını vurgulayan gözü yaşlı anne Müşerref Özgen, Cumhurbaşkanı ve Başbakan başta olmak üzere devlet yetkilileri ve sivil toplum kuruluşlarından yardım istedi.

Canlı yayında isyan eden acılı anne adeta sinir krizi geçirirken Cüneyt Özdemir de konuğunun feryadı karşısında zor anlar yaşadı. Oğlunun kaçırılmasından bu yana ne devletin ne toplumun gereken ilgiyi göstermediğinden yakınan Müşerref Özgen kimsenin arayıp sormadığını ve oğlunun kaderine terk edildiğini söyledi.