BIST 9.072
DOLAR 34,28
EURO 37,71
ALTIN 2.911,68
HABER /  GÜNCEL

Başbakan hakkında bir şok yazı daha

Başbakan Erdoğan hakkındaki şoke eden yazılarının üçüncüsünü kaleme aldı. Bu kez Erdoğan'a 'Küçük Putin' dedi.

Abone ol

GAZETECİLER.COM - Ahmet Altan'ın yüreği hala soğumamış sanırız.
Erdoğan "çakmalarının" üçüncüsü geldi.
Bu kez Başbakan'ı "Putin'e benzetti" ve dedi ki;
"Putin’leşme sürecine girdik, demokrat Erdoğan gitti yerine “Putin Junior” geldi, küçük boy bir Putin’imiz oldu."

Geçtiğimiz gün yayınlanan "gençlerin hayran olduğu lider" anketinde Erdoğan'ın Atatürk'ü geçmesini de yerin dibine sokan Altan, "Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali, nasıl bir hastalık" dedi.  

JUNIOR PUTİN

İşte Ahmet Altan'ın üçüncü Erdoğan yazısı;

"Çankaya hayali, “muhteşem Türkiye” hayalinin üstünü örttü. Putin’leşme sürecine girdik, demokrat Erdoğan gitti yerine “Putin Junior” geldi, küçük boy bir Putin’imiz oldu. Felaket de başladı.

Eğer bir insan, “ben tek başıma bütün iktidara sahip olurum, hiç kimseye hesap vermem, futbolda ne olacağından, hangi gazetelerin kime satılacağına kadar her şeye ben karar veririm” derse, ona verilen haktan fazlasını kullanmaya kalkarsa, siyasi iktidarla halk arasındaki demokratik bağı keser. (...) Erdoğan, “bütün devlet benim” derken devlet parçalandı.

İKTİDAR KAVGASI ADALETİ YOK ETTİ

Biz zaten sakat olan adalet düzelecek diye beklerken, iktidar kavgaları adaleti tümden yok etti. Ahmet Şık, Nedim Şener fiyaskosundan sonra ne polise, ne savcıya, ne adalete, ne hükümete güven kaldı, her an devlet içinden gelecek belaltı bir vuruşa, bir şantaja, haksız bir tutuklamaya maruz kalınabileceği inancı topluma yerleşti. Ergenekon davasına güven sıfıra indi.

Hesabı hâlâ verilmeyen Uludere katliamı, insanların bu ülkede tümüyle sahipsiz olduğunu, birilerinin onları bile bile öldürebileceğini toplumun zihnine kazıdı.

NASIL BİR AKIL NASIL BİR RUH HALİ

Erdoğan ise bütün bunlardan bihaber gözüküyor. O bambaşka bir âlemde geziyor. Dün Başbakanlığa bağlı SETA kuruluşu gençler arasında yapılan bir araştırmanın sonuçlarını açıkladı, gençler kime hayranmış? Tahmin ettiğiniz gibi Erdoğan’a. Erdoğan’ın bu hayranlık yarışmasında “rakibi” kim peki?

Atatürk. Nasıl bir akıl, nasıl bir ruh hali, nasıl bir hastalık, 2012 yılında halkın oylarıyla iktidara gelmiş bir adamı Atatürk’le yarıştırıp, “Atatürk’ten de büyük” tanımının peşine düşer? Türkiye’nin bugünkü meselesi bu mudur? Bu akıldan sağlıklı bir sonuç çıkar mı?

TARAF'I AZALTTILAR, STAR ALIYORLAR

Hastalık sadece orada değil her yerde gözüküyor, THY iç hatlarda diğer üç gazeteyle birlikte Taraf gazetesini yolculara dağıtmayı yasaklamış, eskiden 850 Taraf gazetesi alıyorlarmış, şimdi 150 tane alıyorlarmış.

Peki, Star gazetesinden kaç tane alıyorlarmış? Yaklaşık 1500 tane; Taraf’ın on misli.

Şimdi Taraf’tan şu kadar ya da bu kadar almaları gazete satışı açısından bir fark yaratmaz ama bir zihniyeti gösterir, Başbakan’ı eleştirmeyi “cezalandırmak” isteyen bir anlayışın böyle kılcal damarlara kadar yayılması, “bizden olanlar, bizden olmayanlar” anlayışının böylesine pervasızlaşması, devletin tarafsızlığını böylesine kaybetmesi hayırlı bir sonuç vermez. Uçaklara alınan gazete meselesi, bir damla kanın bütün vücuttaki bozulmayı göstermesi gibi bu iktidarın ve yandaşlarının içine düştüğü ruh halini yansıtıyor bence.



ZAMAN, SAMANYOLU TV VE TRT'Yİ TOPA TUTTU, NAZLI ILICAK'A
"O KADININ ÖNÜNE KOYALIM O YEMEKLERİ.." DEYİP YÜKLENDİ...
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
NEDİM ŞENER MEDYAYI DA BOMBALADI

GAZETECİLER.COM - Gazeteci Nedim Şener ve eşi Vecide Şener bugün CNN Türk'te yayınlanan Medya Mahallesi'nde Ayşenur Arslan'ın konuğu oldu.  Özellikle Zaman gazetesi, Samanyolu TV ve TRT'ye eleştiri getiren Şener, Nazlı Ilıcak'ın yazdıkları için de sert konuştu. "Cezaevleri ancan faşist iderelerde övülür. Silivri kahraman olma yeri değil orada çürürsünüz" diyen Şener, program boyunca zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı.

VECİDE ŞENER'DEN FEHMİ KORU ELEŞTİRİSİ
Medya Mahallesi programına eşiyle beraber katılan Vecide Şener de eşi tutukluyken içini acıtan bir açıklamayı hatırlattı ve şöyle konuştu:

"Benim çok teşekkür edeceğim insan var, hiç tanımadığm halde kırgın olduğum insanlar da var. İsim vermekten de çekinmiyorum. Sayın Fehmi Koru'yu ben bir televizyon porgamında dinleme şanssızlığına uğradım. O günden beri de bunu söylemek istiyorum. "Efendim..." dedi "... Silivri  koşullarının ağırlığından söz ediliyor ama oradaki adamlar sürekli kitap yazıyorlar. Demek ki  rahatları yerinde ki oturup üretiyorlar, yazıyorlar... Bu çok ağır birşey. Ben onu unutamıyorum. Benim eşim parmaklarım üşüyor, eldiven getirir misin dedi, eldiven yasak. İçeri sokamadık."

Ergenekon örgütüne yardım etmek ile suçlana ve Oda Tv davası kapsamında 375  günlük tutukluluğun ardından tahliye olan gazeteci Nedim Şener, eşi Vecide Şener ile birlikte Medya Mahallesine katıldı.

Şener çifti cezaevi sürecinde yaşadıklarını tüm açıklığıyla anlattı.

HÜKÜMET ÜYESİ BİLE ERGENEKONCU OLDUĞUMA İNANMIYORSA ...

Sözlerine başlarken "Biz 72 saat önce kaçma ve delilleri karartma şüphesiyle tutuluyorduk. Görüldüğü gibi kaçmak bir yana hep göz önündeyiz. Diğer davalarda neden olmasın?" diyen Şener "Hükümetin üyeleri bile benim Ergenekon'un üyesi olduğuma inanmıyorsa bizi Ergenekoncu diye yazanlar şimdi ne diyecek?" diye sordu.

Ayşenur Arslan'ın MİT-Yargı krizi ile su üstüne çıkan ve hükümet ile Cemaat arasındaki gerilimin ODA TV davasındaki rolünü sorması üzerine Nedim Şener Gülen Cemaatinin yayın organı olarak bilinen Zaman gazetesi ile Samanyolu TV ile TRT kanallarını sert bir şekilde eleştirdi.

Oda TV davasının müştekisi olan Nazlı Ilıcak'ın Sabah gazetesindeki köşesinde Silivri Cezaevi için yazdıklarına tepki gösteren Şener, Ilıcak için de çok sert sözler sarfetti.

İşte Nedim Şener ve eşi Vecide Şener'in sözleriyle programdan satır başları:

ZAMAN, STV ve TRT BİZDEN TERÖRİST YARATMAYA ÇALIŞTI

"Zaman'ı, Aksiyon'u okuduğumuzda Gülen Cemaatinin bu davadaki rolünü çok rahat görüyoruz. 28 Şubat gibi bir süreçte savcılar Merve Kavakçı'nın evine bile giremezken bizim evin aranmasında polisler kzımın ödevlerine bile baktı, suç unsuru aradı.  Zaman, Samanyolu, TRT kanalları bizden terörist yaratmaya çalıştılar. Gazetedeki herkesi suçlamıyorum tabii ki. Joost Lagendijk'i Adrew Finkel'i hatta Fehmi Koru'yu ayrı tutuyorum. Ama gazete yönetimi paranoik bir şekilde terörist yaratmaya çalıştı bizlerden.

'Gülen'e yargısız infaz yapılmasın' deniyor. Tamam yapılmasın, peki ama Nedim'e, Ahmet'e diğerlerine neden yapıyorsun?

DEMOKRASİ'Yİ SAVUNUYORUZ DİYE BANA NAME YAPMASINLAR

Bana name yapmasınlar... Milyarlar kazanıp rezidanslarda oturuyorsun, bir gün Silivri'ye gelip o kapıdan içeri girsin bakalım.  O hanımfendiyi içeri atalım da görsün demiyorum. O gazetecinin oğlu gelsin bir gün Silivri'de böyle bir iddaiyla yatsın. O gazeteci de gelsin bakalım cezaevi kapısından sadece ziyaret için geçsin. Bizim bir yıldır yediğimiz yemeği önüne koyalım da yesin bakalım.

Müyesser Yıldız eziyet çekiyor cezaevinde... 50 metre karelik hücrede tek başına kalıyor ve kadın üşüyor, ben nasıl sevineyim çıktığıma.

İsimini verdiğim için ayrıca hicap ediyorum ama öyle bir kıyım yapılıyor ki... Nazlı Ilıcak'ın bir konuşmasını  izlerken kulaklarıma inanamadım. 'Ancak faşizmlerde cezaevi övülür' dedim. Eskiden cezaevleri kötüymüş de  şimdi iyi olmuş. Cezaevini övmek ne demek? Bu yazdıklarınızı çocuklarınız okuyacak...

KILIÇLA YAŞAYAN KILIÇLA ÖLÜR

Ben böyle bir tepki gösterince, bir asker, "12 Eylül'de de işkencecileri savunuyordu onlar..." dedi bana bir asker, "onun için ciddiye almayın onları, Susurlukta İbrahim Şahin'leri savunuyordu, şimdi başka polisleri savunmasına neden şaşıryorsunuz" dedi.

Ama bir şey daha söyleyeyim: "Kılıçla yaşayan kılıçla ölür". Şimdi Nazlı Ilıcak kendisine infaz yapıldığını ileri sürüyor.  Bülent Arınç'ın aramasını önemseyin lütfen.

NTV'DE MEĞER SANSÜR BİZZAT PATRON FERİT ŞAHENK'TEN
GELMİŞ... DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
BİZZAT FERİT ŞAHENK KALDIRMIŞ

GAZETECİLER.COM - Ruşen Çakır, 375 gün boyunca, yani gazeteci Ahmet Şık ve Nedim Şener tutuklanıp cezaevine atıldığı günden tahliye edilene kadar köşesinde onların resmini kullandı.

Bugün köşesinde "sayısız gün çabuk geçti" diyen Ruşen Çakır o günleri sayma nedenini açıkladı ve ilginç bir şekilde NTV'de yaptığı programın sonlandırılma nedeninin bu tavrı olduğunu ileri sürdü.

Gazete köşesinde ve NTV'deki programlarında sürdürdüğü bu tavrın NTV'nin patronu Ferit Şahenk'i rahatsız ettiğini ileri süren Çakır bakın neler yazdı:

KOMPLOYU HAZIRLAYANLARA HAKSIZ OLDUKLARINI GÖSTERMEK

"Açık söyleyeyim, tutukluluk günlerini sayarak Ahmet ve Nedim’e yalnız olmadıklarını göstermekten başka bir amacım yoktu. Bu gün sayma işi zamanla, Ahmet ve Nedim’e destek veren, onlardan hareketle basın ve ifade özgürlüğünü savunan meslektaşlarıma (ve tabii ki gazeteci olmayan vatandaşlarıma) yalnız olmadıklarını göstermek gibi bir işlev kazandı.

Ama daha önemlisi Ahmet ve Nedim’e bu komployu düzenleyenlere, hiç de sandıkları kadar güçlü olmadıklarını, çünkü haksız olduklarını, tam da bu yüzden kaybetmeye mahkum olduklarını suratlarına çarpmanın araçlarından biri haline geldi."

"NTV VE TARAFSIZLIK"

(...) NTV'de yaptığım Yazı İşleri programının sonlandırılmasının önde gelen nedenlerinden biri işverenimiz Ferit Şahenk'in, Ahmet ve Nedim olayındaki tavrımdan rahatsız olmasıydı.

Ona göre benim bu tavrım NTV'nin tarafsızlığına gölge düşürüyormuş. Bu konuda söylenecek çok şey var ama şimdilik susma hakkımı kullanmak istiyorum. Ama bu yazının okurlarının böyle bir zorunluluğu yok.

Alın size iki kelime: NTV ve tarafsızlık...


SABAH YAZARINI TEK CÜMLE DELİRTMEYE YETTİ... "AHLAKSIZ" DİYE
BAŞLIK ATIP HÜRRİYET YAZARINA SAYDIRDI... DİĞER SAYFADA
[PAGE]
AHLAKSIZ ADAM BAŞLIĞI ATTI...

GAZETECİLER.COM - Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz ile Sabah yazarı Emre Aköz fena halde kapışacak.
Yılmaz, Aköz'ün Stratfor belgelerine giren "yazısını" gündeme getirip, "siparişle yazıyor" deyince, Sabah yazarı çıldırdı.
Bugün köşesinden zehir zemberek bir karşılık verdi.
"Ahlaksız adam" başlığını attığı yazısında Yılmaz için aynen şunları söyledi;

"Anladık, karşıt pozisyonlardayız ama siyasi mücadele yapacağım diye böyle kuyruklu yalanlar da söylenmez ki, fütursuzca çamur atılmaz ki! İnsanda biraz ahlak olur."

O YAZIYA AÇIKLAMA GETİRDİ

Bilmeyenler için kavga konusu olan mevzuyu kısaca özetleyelim. Taraf'ın yayınladığı Stratfor belgelerinde Emre Aköz'den de söz ediliyordu. Aköz'ün Stratfor için övgü dolu bir yazı kaleme aldığı ve ona teşekkür edildiği not edilmişti.
Emre Aköz bu haber çıkınca hiç bir açıklama yapmadı. Ta ki Hürriyet yazarı Yılmaz bu olayı diline dolayana kadar. Stratfor'dan teşekkür aldığı yazısına ilk kez açıklama getiren Emre Aköz, o yazıdan alıntılama yaptı;

"26 Kasım 2010'da, "New Yorklu taksicinin Türkiye algısı daha gerçekçi" başlıklı yazıda aynen şöyle dedim: "Büyük bir tur düzenleyerek, bu tipleri yurtdışına götürsek, acaba fikirleri değişir mi? Mesela Tayyip Erdoğan'krallar gibi' karşılayan Lübnan halkıyla tanışsalar (...) Düşünce ve istihbarat üretim merkezi Stratfor'un başkanı, siyaset bilimci George Friedman'ı dinleseler mesela... Friedman onlara Türkiye'nin önümüzde dönemde nasıl küres

MEHMET Y.YILMAZ NE YAZMIŞTI?

"Taraf’ta yayımlanan belgelerden öğrendik ki kuruluş Türkiye’de Sabah gazetesi ile anlaşmış, onlarla bilgi paylaşıyor, hatta bazı haber ve yorumların yayımlanmasına önayak oluyor. Belgelerde Sabah’tan “konfedere ortağımız” diye söz ediliyor. Yazarlarından Emre Aköz, sipariş üzerine Stratfor için yazılar da yazmış."

el güçlerden biri olacağını anlatsa...Ya da Chicago'nun, New York'un; Pakistan, Suriye, Bangladeş kökenli taksi şoförleriyle tanışsalar (...) Fikirleri değişir mi?"

TEŞEKKÜR EDİLİNCE ŞAŞIRDIM

Yukarıda okuduğunuz iki cümle yayınlandığında, Stratfor çalışanı Emre Doğru, bir teşekkür epostası göndermişti. Ben de şaşırmış, "İki kelime için adamlar teşekkür ediyor, medyada anılmaya ne kadar da çok önem veriyorlar" diye düşünmüştüm.

İşte bütün olay bu....
Şimdi Hürriyet'in yalancısı Mehmet Y. Yılmaz, kalkmış benim "sipariş üzerine", "yazılar" yazdığımı söylüyor. "Çamur atayım da, temizlemek için uğraşın" diye düşünen bir düşük. Hürriyet'in patronu Aydın Doğan, bunun gibilere hangi sıfatı uygun görmüştü geçenlerde? Söylesenize neydi o?


MEDYA DEVİ MURDOCH'UN GÖZDESİ YİNE GÖZALTINA ALINDI...
DİĞER SAYFADA
[PAGE]
MURDOCH'UN GÖZDESİ GÖZALTINDA

GAZETECİLER.COM -  Medya patronu Rupert Murdoch'a ait News of The International gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Rebekah Brooks telefon dinleme skandalıyla ilgili tekrar gözaltına alındı.

Milliyet'ten Nevsal Elevli'nin haberine göre, 43 yaşındaki Brooks eşi Charlie Brooks dahil 5 kişiyle beraber temmuz ayında kapatılan gazetede adaletin işleyişine engel olmak suçlamasıyla gözaltına alındı.

Brooks yaz aylarında istifasından sadece 3 gün sonra resmi görevlilere rüşvet vermediği iddiasıyla göz altına alınmıştı. İngiliz polisinin soruşturması kapsamında gözaltına alınanların sayısı 23'e yükseldi.


İNTERNET DÜŞMANI 12 ÜLKE BAKIN HANGİSİYMİŞ?
DİĞER SAYFADA...
[PAGE]
İNTERNET DÜŞMANI 12 ÜLKE

GAZETECİLER.COM  - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Dünya İnternet Sansürüyle Mücadele Günü vesilesiyle yayınladığı raporda 12 ülkeyi 'internet düşmanı' ilan etti.

Örgüte göre internetin yoğun takibat altında bulunduğu ve sansüre tabi tutulduğu ülkeler şunlar;

-Çin,
-Myanmar,
-Küba, İran,
-Kuzey Kore,
-Suudi Arabistan,
-Suriye,
-Türkmenistan,
-Özbekistan
-Vietnam
-Bahreyn
-Beyaz Rusya

Raporda, bu ülkelerde internet içeriklerinin çok sıkı bir şekilde filtrelendiğine, eleştirel blogcu ve internet gazetecilerinin sıkı takibata alınıp baskı altında tutulduğuna dikkat çekiliyor.

Başta Çin, İran ve Vietnam olmak üzere yaklaşık 120 blogcu ve internet aktivistinin tutuklu bulunduğu da belirtiliyor. Rapora göre durum özellikle Çin ve İran'da belirgin ölçüde kötüleşti. Çin yönetiminin özel internet sunucusu şirketlere sansüre yardımcı olmaları için yoğun baskı uyguladığı belirtiliyor.