BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,67
ALTIN 2.963,61
HABER /  DÜNYA

Başbakan Filistin hakkında ne dedi?

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesi ile ilgili olarak, “Bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi hassasiyeti içe...

Abone ol

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Filistin meselesi ile ilgili olarak, “Bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi hassasiyeti içerisinde bu olaya yaklaşıyoruz” dedi. Erdoğan, başkanlık sistemi ile ilgili olarak ise, “Ben başkanlık sisteminden yana olduğumu söylemişimdir ve şu anda da söylüyorum” dedi.
Brookings Enstitüsü’ndeki açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başbakan Erdoğan, Filistin meselesi, yeni anayasa ve başkanlık sistemi üzerine önemli açıklamalarda bulundu. Moderatör eşliğinde basının sorularını yanıtlayan Erdoğan, yeni anayasa ile ilgili soru üzerine, “Öncelikle yeni anayasa konusunda şöyle bir açıklama yapma konusunda fayda görüyoruz. Yeni anayasa süreci yaklaşık 1 buçuk yıl oldu bu çalışmalar. Ve son siyasi seçimde bütün partilerin aslında halkımıza bu sözüydü. Ve bizler uzlaşma komisyonunun kurulması sürecinde siyasi partilere ve meclis başkanlığına şöyle bir öneride de bulunduk. Bizim parlamentoda 326 milletvekilimiz var. 550 kişilik parlamentoda, 550 sandalyelik parlamentoda 326 milletvekiline sahibiz. Tabi şu anda ebediyete intikal etmiş olan milletvekilleri de var. Ve bunun dışında yanılmıyorsam muhalefetin tamamının 222 milletvekili var. Ve bu 222 milletvekilini 3 parti paylaşıyor. Biz tek parti olarak 326. Ve burada 326 milletvekiliyle biz 3 temsilcimiz var, diğerlerinin de 9 temsilcisi var. Üç, üç, üç. Bizim derdimiz tabi bağcıyla uğraşmak değil, üzümü yemek. Yeter ki yeni anayasayı hazırlayalım ve bu askeri dönemin hazırlamış olduğu bir darbe anayasasından ülkemizi kurtarmak suretiyle bir sivil anayasaya ülkemizi kavuşturalım. Arzumuz bu. Fakat şu ana kadar ne yazık ki muhalefet partilerinin olumlu yaklaşımlarını göremiyoruz. Ve bu olumlu yaklaşımlar zaten gerçekleşmiş olsa netice alacağız. Şu anda ana muhalefet partisi son olarak Meclis Başkanı’nın talebiyle öneri aldı. İşte 150 civarında öneri olarak ana muhalefet verdi, 140 civarında ikinci bir muhalefet partisi olarak en küçüğü olan parti verdi, yine bir diğer muhalefet partisi o da 106 tane verdi, 104 tane de biz verdik. Fakat şu ana kadar mutabık kalınan madde sayısı 40. Ve 1 buçuk yılda buraya geldik. Yani Cumhuriyet tarihi itibariyle 90 yıllık bir ülkede birçok anayasalar yapmış, sürekli olarak değişiklikler uygulamış vesaire ki en son 26 maddelik bir kongre ile tüm muhalefete rağmen biz meclisten referandum kaydıyla geçirdik ve referanduma gittik halkımız yüzde 58 destek vermek suretiyle 26 maddelik bir değişimi yaptık. Yani şu anda tabi öyle bir imkan var mı bir referanduma gidebilme imkanı var mı buna baktığımız zaman görünmüyor. Böyle bir süreç içerisinde biz tabi olumlu yaklaşımımızı devam ettireceğiz. Ama meclis başkanımız tabi bunu nereye kadar sürdürür veya sürdürebilir bilemiyorum fakat edindiğim şu andaki etkileşim meclisimizin kapanışıyla birlikte bu süreçte bitecektir” dedi.

“BÖYLE GAYRİ CİDDİLİK OLUR MU?”
Muhalefetin ciddiyetsizliğine de vurgu yapan Erdoğan, “Çünkü ana muhalefet yaklaşımı şu; buna süre konmaz diyor. Böyle gayri ciddilik olur mu? Anayasa yapacaksınız süre sınırsız olacak. Eğer ciddiyseniz bunun takvimi belirlenir şunu biz 1 yılda bitireceğiz veya 1 buçuk yılda bitireceğiz dersiniz. Eğer buna sınırsız, süresiz diye bir yaklaşım ortaya koyarsanız o zaman bu sulandırılmış olur. Diğerlerinde de aynı durumu görüyoruz. Burada ciddi olalım, kararlı olalım, ama biz bunu 1 yılda 1 buçuk yılda bitiriyoruz diyelim ve bunu bitirelim. Çünkü bu parlamento bunu rahatlıkla bitirebilecek altyapıya sahiptir. Üniversitelerimiz bu noktada bu işe hazırdır. Fakat görüyoruz ki bir sulandırma söz konusu onun için de meclis başkanımızın burada yapacağı açıklama şu anda beklentimizdir” dedi.

“BENİM KANAATİM NEDİR DERSENİZ, BEN BAŞKANLIK SİSTEMİNDEN YANA OLDUĞUMU SÖYLEMİŞİMDİR”
Başkanlık sistemiyle ilgili soru üzerine konuşan Erdoğan, “Bu gerek rahmetli Özal’ın, gerek Sayın Demirel’in onların da sürekli gündeminde olan konuşulan bir konuydu. Ve bizim dönemde de zaman zaman medya mensubu arkadaşlarımızın soruları üzerine bunun incelenmesin, bunun üzerinde durulmasının faydalı olacağına ve benim kanaatim nedir derseniz ben başkanlık sisteminden yana olduğumu söylemişimdir. Ve şu anda da söylüyorum, illa da Amerika’daki başkanlık sistemi olacak diye bir şey söylemiyorum. Yani bu konuda dünyada 100’ü aşkın ülkede gelişmiş, gelişmekte olan veya az gelişmiş ülkelerde bunun uygulamaları var. Tüm bunları inceleyip bunlardan şöyle orta noktada bir başkanlık sistemimiz çıkarılabilir ve ondan sonrada bu referanduma gidecekse referanduma gider, parlamentoya sunulacaksa parlamentoya sunulur ondan sonra nihai karar verilir. Bizim olmazsa olmazımız değildir, eğer parlamento veya milletimiz evet biz bu sisteme geçiyoruz diyorsa bu sisteme geçilir çünkü şu andaki mevcut sistemimizin şöyle geçmişine baktığımızda bizi getirdiği nokta ortadadır. Demek ki bu işin de bir reforme edilmesi gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.

“EL FETİH VE HAMAS’IN UZLAŞMASI SÜRECİ ÖNCE BUNU BAŞARMAMIZ LAZIM”
Filistin meselesi ile ilgili sorulan soru üzerine ise Erdoğan, “Biz bu konuya iç meselemizdir demiyorum ama bir iç meselesi hassasiyeti içerisinde bu olaya yaklaşıyoruz. Tabi burada bir gerçek var. Öncelikle El Fetih ve Hamas’ın uzlaşması süreci önce bunu başarmamız lazım. Eğer bu uzlaşma başarılmazsa İsrail Filistin görüşmelerinden bir netice elde edileceğine inanmıyorum. Yani bu güne kadar El Fetih bu görüşmeleri sürdürmüştür. Görüldüğü gibi herhangi bir netice alınamamıştır. Ve ben son katıldığım, benim katıldığım son Davos bellidir, o Davos’ta Quartet’in şu anda başkanı durumunda olan Sayın Tony Blair’a demiştim ki Hamas’ın olmadığı masadan barış çıkmaz demiştim. O da orada panelde falan kalktı dedi ki barışın olabilmesi için Hamas’ın bu sürece katılması lazım. Tabi o gün bu gündür Hamas’ı bu sürece katamadılar. Şu anda biliyorsunuz El Fetih’le Hamas arasında bir uzlaşı süreci başlatılmış vaziyette. Eğer bu başarılırsa bu uzlaşıdan sonra İsrail’le olan görüşmelerin ben çok daha süratle neticeleneceğine inanıyorum ve bunu başarmak gerekir. Türkiye olarak bizim de bu süreçte yapabileceğimiz çok şeyin olduğuna inanıyorum. Çünkü biz Hamas’la da El Fetih’le de gayet iyi görüşebilen bir ülke konumundayız. Bizim için El Fetih’teki kardeşlerimizle Hamas’taki kardeşlerimiz arasında herhangi bir fark söz konusu değildir ve hepsine aynı mesafedeyiz ve biz istiyoruz ki birbiriyle uzlaşması, kaynaşması bu İsrail, Filistin görüşmelerini belirli bir noktaya taşıyacaktır ama burada çok önemli bir konu var Quartet biliyorsunuz 4 tane öneriyle geliyor ama bu 4 önerinin bana göre en önemlisi ki 1 numarası odur, o da sınırlar konusudur ki bu sınırlar noktasında da 67 sınırlarına bir defa İsrail’in çekilmesi şart. Bu Olmert döneminde, biz sayın Olmert’le konuştuğumuzda Olmert bu konuda kendisi olumlu yaklaşıyordu. Ama Olmert’ten sonra oluşan oradaki iktidar yapısı içerisinde maalesef çok daha olumsuz bir yapı meydana geldi. Ve bu olumsuz yapı içerisinde ters yaklaşımlar oldu. Temenni ederim ki aklı selim burada sürece hakim olur ve böylece bu Ortadoğu’daki sıkıntı giderilebilir. Bir diğer konu da sayın Bush döneminde de bunları aramızda çok görüştük o da şuydu, bir defa Ortadoğu’da 2 devletli bir yapı hep konuşuldu. Yani İsrail Devleti ve Filistin Devleti. Bunlar istendi ama şimdi bakıyoruz ki İsrail Devleti’ne evet diyenler Filistin Devleti’ne evet diyemiyorlar. Hatta İsrail’in kendisi Filistin Devleti’ni kabul etmiyor. Şimdi İsrail kendisi Filistin’i devlet olarak kabul etmediği sürece barışın neyini konuşuyoruz? Çünkü barış 2 tane devlet arasında yapılır ve o devlette bütün kurumlarıyla, kuruluşlarıyla, unsurlarıyla, her şeyiyle var olur ve öyle kabul edilir. Bunu da görmek, bilmek, anlamak gerekir diye düşünüyorum” dedi.