BIST 9.725
DOLAR 35,22
EURO 36,80
ALTIN 2.979,05
HABER /  GÜNCEL

Başbakan Ermenilerden özür dilemelidir!

Erdoğan'ın 'affedersiniz bana Ermeni dediler' sözüne tepkiler büyüyor. Hayko Bağdat Başbakan'ın özür dilemesi gerektiğini söyledi.

Abone ol

NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA

Cumhurbaşkanı adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik tartışılan "Alevi" çıkışı ile ilgili olarak, “Affedersiniz bana çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu” sözlerine tekiler çığ gibi.

NTV ve Star TV’nin ortak yayınında “Adaylar Konuşuyor” programına konuk olarak katılan ve gündeme ilişkin soruları cevaplayan Erdoğan’a bir mitinginde CHP lideri Kılıçdaroğlu ve rakibi Demirtaş için söylediği “Kılıçdaroğlu sen Alevi’sin ben Sünni. Bunu söyle. Demirtaş sen de Zazasın. Bunu söylemekten korkma” sözleri soruldu.

Erdoğan bu sözlerini şu açıklamayı getirdi:

“Bırakın Türkiye’de Türk, Türk olduğunu Kürt Kürt olduğunu söylesin. Bunda ne var? Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Benim için neler söylediler. Çıktılar bir tanesi aynı zihniyet. ‘Gürcüdür’ diyen oldu. Çıktı bir tanesi affedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben dedemden, babamdan öğrendiğim Türküm. Herkes istediği yöne çekiyor.”

Başbakan Erdoğan, 10 Haziran 2011 tarihinde NTV’de katıldığı “Seçime Doğru” programında yöneltilen bir soru üzerine, kendisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile ilgili çok sayıda kitap bulunduğunu da ifade ederek, “Bu kitaplar içerisinde ne Yahudiliğimiz, ne Ermeniliğimiz ne affedersiniz Rumluğumuz hiçbir şeyimiz kalmadı” demişti.

Başbakan'ın sözlerini değerlendiren Hayko Bağdat, "Ne maksatla söylenmiş olursa olsun Başbakan Ermenilerden, Alevilerden, Zazalardan ve Gürcülerden özür dilemelidir" dedi...

İşte Hayko Bağdat'ın açıklamaları... 

BU BAŞLI BAŞINA BİR SUÇTUR

İnsanların etnik kökeni, mezhebi son zamanlarda biraz fazlaca dillendiriliyor. Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinde, "hiç kimse inancını açıklamaya zorlanamaz" diye bir madde var. Bu, kaçıncı defadır Sayın Başbakan tarafından dile getiriliyor. Sayın Başbakan, Kılıçdaroğlu'nun Alevi olduğunu, Alevi olduğunu söylemesi gerektiğini, Alevi olduğunu gizlediğini meydanlarda beyan eden açıklamalar yapıyor ve kitlelerin bu sözleri yuhaladığı bir durumla bizi karşı karşıya bırakıyor. bunu yakın zamanda tekrar yaptı.

Keza, Selahadin Demirtaş'ın Zaza olduğunu söyleyerek, Kürt siyasi hareketinin içinde bulunması ile Zaza olması arasındaki çelişkiyi anlatmaya çalıştı ve tekrar meydanlarda bu durumu. yuhalayan kalabalıkları gördük. Bakın, bu suçtur. Biz, siyaset yapıyoruz, gazetecilik yapıyoruz, başka işler yapıyoruz. İnsanların mezhebinden, kimliğinden kime ne! Bu kimi ilgilendirir? Bu, niçin siyaset meydanlarında konuşuyor, bu başlı başına bir suçtur.

KENDİSİNE "ÇOK ÇİRKİN" ŞEYLER SÖYLEMİŞLER, ERMENİ DEMİŞLER!

Başbakan dün akşam, kendisine ırkçılık yapıldığını iddia ediyor ve diyor ki; "Benim etnik kimliğimi karıştırıyorlar, Bana Gürcü dendi, Ermeni dendi." Siyasi bir lidere karşı onun etnisitesinden veya inancından bahseden bir takım söylemlerin ırkçılık olduğundan dem vuruyor bu adam. Şimdi bunu düzeltmek için yaptığı şey yeni bir ırkçılığa yol açıyor. Kendisine "çok çirkin" şeyler söylemişler, ne demişler "Ermeni" demişler!

Diyelim ki onu demek istemedi, diyelim ki orada "Ermeni dölü" demek istedi (böyle bir iddia da var) her ne olursa olsun, Başbakan neden sürekli etnik kökenle ilgili bir dil kullanmaktadır.

BİZİM SABIKALI BİR TARİHİMİZ VAR 

Bizim sabıkalı bir tarihimiz var, fay hatları üzerindeyiz, daha önce o yuhalayan kalabalıkların Alevilerin evlerini bastığı, sivasta oteli yaktığı bir tarihçeden geliyoruz. Burada kullanılan dilden sonra, dün Aleviler, Zazalar, bugün Ermenilerin hayatları daha zor durumdadır. Sokaktaki, mahalledeki, üniversitedeki Ermeni gencini, Zaza gencinin, Alevi gencinin hayatı olumsuz yönde etkilenmektedir. Maksadı ne olursa olsun kullandığı bu dil ve yöntem insanların hayatını zora sokmaktadır, provokasyonlara açık hale getirmektedir. Sırf bu beyanlardan dolayı AK Parti hükumetine karşı bir eylem hazırlığında olan bir örgüt olsa bugün Aleviler, Zazalar ve Ermeniler hedeftedir.

23 Nian 2014 tarihinde Başbakanlık taraından "Recep Tayyip Erdoğan'ın 1915 olaylarına ilişki mesajı" başlığı altında yayımlanan ve medyada "Ermeni açılımı olarak yorumlanan bildiriyi samimi bulup bulmadığını sorduğumuz Hayko Bağdat şunları söyledi:

BEN DEVLETTEN SAMİMİYET BEKLEMEM 

"Ben devletten samimiyet beklemem. Devletler reel politik kurumlardır, reel politik siyaset üzerinden ülkeyi yönetirler. O zaman "soykırım" deseydi samimi bir çocuk olduğu için mi soykırım diyecekti. Soykırım demediyse samimiyetsiz olduğu için mi demedi. Devletin diplomatik ilişkilerinde reel politik gerçekler vardır, Türkiye 2015'i bu gerçekler ve soğuk kanlılıkla karşılamaktadır. Biz buna "iyi bir adımdır, başlangıçtır, bravo" dedik geçtik zaten.

MESELE BUNU İÇSELLEŞTİRMEK

Mesele o değil. Mesele bunu içselleştirebiliyor muyuz, içselleştiremiyor muyuz? Bu ülkede Ermeni olmak, onurlu, özgür, eşit bir birey olmak mıdır, yoksa başında bazen "Afedersin, çirkin" gibi sıfatlarla konuşacağımız bir hal midir? Bu ülkede Alevi olmak dezavantajlı bir durum mudur bir siyasi için yoksa sıradan bir durum mudur? Bunu içselleştiremediğiniz, siyasete malzeme yaptığınız zaman, bunu meydanlarda kullandığınız zaman, kitleniz bunları yuhaladığı zaman hangi olumlu gelişmeden bahsedeceğiz. Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı çıksa "soykırım vardır, tazminat ödenmelidir" dese yarın Ermenilerin hayatı daha zor duruma gelir, bu düşünce tabanda yeşerirse bir anlamı var.

BAŞBAKAN ÖZÜR DİLEMELİDİR, GERÇEK BARIŞ SÜRECİ BUDUR! 

Sokaktaki insanlar meydanlarda söylenen ırkçı beyanları yuhalarsa biz o zaman hayırlı bir yolda olduğumuzu söyleyebiliriz. Dolayısıyla burada bir problem var. Ben, hiçbir siyasi kazanımın, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde alınacak iki tane oyun, bir Alevi, bir Ermeni, bir Zaza gencinin hayatını zorlaştırmaya tenezzül edilebilecek bir durum olduğunu düşünmüyorum, buna tenezzül etmesinler. Bu bir kazanç gibi görülebilir, bizim daima seçimlerimiz var, hiçbir seçime kurban edilemeyecek kadar sıkıntılı bir duruma yol açarlar. Bu ülkede milli hassasiyetlerle işlenen cinayetler 20 cilt kitap olur artık. Dolayısıyla, bu hassasiyetleri kaşıyarak, dezavantajlı grupların isimlerini ve onların temsilcilerini küçük düşürerek, onların etnisitelerini "çirkin" diye telaffuz ederek, suratını ekşiterek konuşması hoş şeyler değil. Başbakan'ın bu anlamda amacı ve maksadı ne olursa olsun, hedefi ne olursa olsun, bütün bu söylemlerinden dolayı Ermenilerden, Alevilerden ve Zazalardan, Gürcülerden özür dilemesi gerektiğini düşünüyorum. Gerçek barış süreci budur. Gerçek taziye mesajı budur, gerçek adım budur.