YSK'nın ateşlediği krizi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, fırsata çevirirse Sonbahar'da yen Anayasa için önemli bir koz eline geçirebilir.
Abone olOktay SAĞLAM
İNTERNETHABER.COM- Başbakan Erdoğan "sıfır kilometre" Anayasa vaat etti ama "sıfır kilometre sorun" buldu karşısında. Seçimlerden zaferle çıktı ancak sevincini bile yaşayamadı ve kucağında "nur topu gibi bir kriz" buldu.
YSK'nın aday gösterip seçime soktuğu Hatip Dicle'nin vekilliğini düşürmesi AK Parti'yi ateşin içine soktu. Sıcak havalar daha da ısıtan bu krizin nasıl çözüleceğine dair somut bir adım atılmış değil.
ERDOĞAN "MİLLET İRADESİ" DEDİ AMA
Ancak Erdoğan Cumartesi günü TİM'de yaptığı konuşmada orta ve uzun vadeli bir çözüm önerdi, yeni Anayasa'yı işaret etti. Kısacası fotoğrafa geniş açıdan baktı. "Milli irade üzerinde hiçbir engeli, hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi asla ve asla kabul etmiyoruz" dedi ama mevcut krize ilişkin net bir şey söylemedi.
500 BİN KİŞİ ÖLÜR
Açılımın muhatabı olarak masanın öbür tarafına kendisini konumlandırmayı hedefleyen "BDP, İmralı ve Kandil hattının taarruzu" artarak sürecek anlaşılan. Öcalan'ın son açıklaması da zehir zemberek. 15 Temmuz'un son tarih olduğunu söyleyen İmralı mahkumu, adım atılmaması halinde ne olacağını "O zaman 3 bin kişi değil 300 bin kişi tutuklar. 50 bin kişi değil 500 bin kişi ölür" tehdidiyle açıklıyor. Bir yanda "Ben olmazsam kıyamet kopar" diyen Öcalan, diğer yanda "2011 çözüm yılı olmalı" sözüyle üstü kapalı tehditler savuran Murat Karayılan. "Savaş diliyle" hükümete "diz çöktürme" anlayışının en çok da Kürt siyasi hareketine zarar vereceği kuşkusuzdur.
YASALAR YAŞANANLARIN GERİSİNDE
İşte bu manzara altında yemin törenine gidiyor çiçeği burnunda vekiller. Yasaların gözünde sakıncalı isimler Meclis'te. YSK'nın çelişkili kararlarıyla yeni Anayasa için "yeşeren filizler" saldırı altında. YSK'nın çaktığı kibritle tutuşan alevlerin sıcaklığı filizlere çok yakın. Hukukçuların bile işin içinden çıkamadığı maddelerin can yakıcı hali siyaset kilitlemiş durumda. CHP'nin Meclis'e girmemesi var olan gerilimi daha da derinleştirecek.
KILIÇDAROĞLU NET DEĞİL
CHP lideri "Kapımız açık" diyor ama ilk dört maddenin dokunulmazlığı şartını öne sürüyor. Şimdiden "rezerv" koymaları, sürecin nasıl başlayacağı ya da devam edeceğine ilişkin ipuçlarını veriyor. Kılıçdaroğlu'nu hükümete karşı sert olmaya iten bir diğer etken de parti içi muhalefet. Baykal ve Önder Sav ekibinin saldırıları yönetimin "değişim" söylemini frenleyen unsur olduğu çok açık. Dolayısıyla yönetim "çıkış" için hükümete "orantısız" biçimde yüklenmek zorunda kalabilir.
Kılıçdaroğlu seçim meydanlarının psikolojisinden çıkmış değil. Mevzisini terketmediği gibi hükümeti sert söylemlerle eleştiriyor. "Stokcholm sendromu" iddiası var olan kutuplaşmayı daha da keskinleştiriyor.
BAHÇELİ BAŞTAN KARŞI
MHP zaten köprüleri çoktan attı. Devlet Bahçeli "helalleşme" değil, "hesaplaşma" yolunu tercih etti. Yeni Anayasa onlara göre Türkiye'yi parçalama projesinden başka bir şey değil.
ERDOĞAN'A GOLLÜK PAS OLABİLİR
Krizin fırsata dönüşme ihtimali de var. Meclisin önümüzdeki günlerde ortak hareketi Sonbahar'da başlaması düşünülen Yeni Anayasa sürecinin temeline atılan harç olabilir. Şimdi top AK Parti'de. Yaranın vücuda yayılmaması için "tampon müdahale" şart. Hükümetin inisiyatif alması, muhalefetin samimi değiller kozunu elinden alacağına şüphe yok. Böylesi sancılı bir konunun çözümü Başbakan'ı yeni Anayasa'da bir adım öne çıkaracaktır. CHP ve BDP eski söylemlerle "ipe un serme" siyasetini izlerse, bu Erdoğan'a gollük pas olacaktır.