BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,68
ALTIN 2.966,69
HABER /  GÜNCEL

Başbakan Erdoğan: Bazı densizler...

Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Türkiye Buluşması”na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siyasette üç dönem kuralıyla makamları gençlere ...

Abone ol

Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Türkiye Buluşması”na katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Siyasette üç dönem kuralıyla makamları gençlere devrediyoruz” dedi.
Eğitim-Bir-Sen’in düzenlediği “Medeniyetimiz ve Büyük Türkiye Yolunda Eğitim, Fetih ve Gençlik” temalı Türkiye Buluşması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla İstanbul Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi’nde gerçekleştirildi. Buluşmaya Başbakan Erdoğan’ın yanısıra Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, sendika üyeleri ve davetliler katıldı. Törenin açılış konuşmasını Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu yaptı. Katılımcılara teşekkür ederek sözlerine başlayan Gündoğdu, “Eğitim, Fetih ve Gençlik” buluşmasının fetih şuurlu bir gençliğin hayat bulmasının, medeniyetimizin inşa ve ihyasının, büyük Türkiye istikametine dair adanmışlığın yeniden ve daha güçlü bir sesle ilanı olduğunu söyledi.

GÜNDOĞDU: “NASIL BİR CUMHURBAŞKANI İSTEDİĞİMİZİ BİLİYORUZ”
Konuşmasında Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Gündoğdu, “Önümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Vesayet tiyatrocuları, yeni bir oyun için ‘perde’ demeye hazırlanıyor. Milleti ve değerlerini tanımayanlar, Cumhurbaşkanının nasıl olması gerektiğini tanımlama gayreti gösteriyor. Sağ olsunlar ama biz almayalım. Biz, nasıl bir Cumhurbaşkanı istediğimizi biliyoruz. Milletin değerlerine dayalı siyaset yapma temelinden yoksun olanlar, ‘çatı aday’ arıyorlar. ‘Cumhurbaşkanlığına adayım’ demeye korkuyorlar ama maşallah işlerine gelmeyene ‘Cumhurbaşkanı olamaz’ demeye cesaret ediyorlar. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilecek olmasını, büyük Türkiye hedefinde hız artırma fırsatı kabul ediyoruz. Biz, millet diyen, medeniyet değerleriyle yürüyen, milletin hayalleri için koşturacak bir Cumhurbaşkanı istiyoruz. Bu yükün altından kalkabilecek dava insanını, milletimizle birlikte 10 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı seçip yeni ve büyük Türkiye yolculuğuna devam edeceğiz” dedi.

“AYASOFYA CAMİİ’Nİ BİZE HEDİYE EDİN”
“Ayasofya Camii’ni bize hediye edin” diyerek sözlerini sürdüren Gündoğdu, “Gün bugündür. Fatih’in vasiyetine ihanete son verme, ‘Ayasofya açılacak’ diyen Üstad’ın hayalini gerçekleştirme günüdür. Biliyorum ki Ayasofya’yı müze zulmünden kurtarmak, ezan sesiyle yeniden buluşturmak, abdestli bedenlerle tanıştırmak istersiniz. Ayasofya’nın yeniden fethini en az bizim kadar istersiniz. Millet arkanızdadır. Memur-Sen, Eğitim-Bir-Sen yanınızdadır. Müslüman coğrafya destekçinizdir. Ayasofya’nın sırtına yüklenmiş müze zulmünü bitirin. İstanbul’un fethine düşen gölgeyi temizleyin ve Ayasofya Camii’ni bize hediye edin” diye konuştu.
Yapılan açılış konuşmalarının ardından kürsüye davet edilen Başbakan Erdoğan, katılımcılara tek tek teşekkür ederek, “Bu güzel anlamlı buluşmayı tertip ettikleri için Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen çok çok teşekkür ediyorum. Bugün 29 Mayıs. İki şeyi beni farklı bir dünyaya götürdü. Bunlardan bir tanesi malum salonu yapıldığında adı farklıydı, sonra bir isim bulunsun dendi ve ismini bundan önceki gelişimizde Yahya Kemal Beyatlı Gösteri Merkezi olarak burada açıklamıştık. Ve bugünde bir taraftan fetih, bir taraftan da Yahya Kemal’in o bütünleşen dörtlü aklıma geldi az önce; ‘Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi. Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi. Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın. Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm’ın!’ diyordu Yahya Kemal. Tabi ki farklı bir mücadele Yahya Kemal’e bu dörtlüyü söyletiyordu. Fatih o büyük fethin çağlar kapanıp, çağların açıldığı, dünyanın istikametini değiştiren o muhteşem fethin büyük fethi bugün birlikte kutladık, kutluyoruz” dedi.

ERDOĞAN: “FETİH ASLA VE ASLA İŞGAL DEĞİLDİR, FETİH ENGELLERİ ORTADAN KALDIRMAKTIR”
“Fetih asla ve asla işgal değildir” diyen Başbakan Erdoğan, “Burada bu anlamlı günde şu noktaya özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Fetih asla ve asla işgal değildir. Fetih zorla almak değildir. Gasp etmek hiç değildir. Fetih açmaktır. Fetih engelleri ortadan kaldırmaktır. Fetih hem kapılardaki hem gönüllerdeki mühürleri ve kilitleri kırıp atmaktır. Fetih şehir surlarını aşmak değil, gönüllerin etrafına örülmüş surları, duvarları aşmak, gönüllere ulaşmaktır. Hatırlayın Medine işgal edilmemiş, fethedilmiştir. Mekke, savaş zoruyla değil fetih ile alınmıştır. Kudüs zorla ve zorbalıkla değil, bir emanet hassasiyetiyle geri alınmış, yani fethedilmiştir. İşte İstanbul’da fethe ve Fatih’e mazhar olmuş şereflenmiş bir şehir. İstanbul silahlardan öte gönüllerle ve dualarla kuşatılmış, böyle bir inançla ve böyle bir inanç ve samimiyetle köhne kapılarındaki köhne kilitler kırılmıştır. İstanbul teslim alınan bir şehir hiçbir zaman olmadı. İstanbul teslim alan gönülleri kendisine aşkla mahkûm eden bir şehir oldu. İşte onun için her birinizin fetih kelimesini öğrenmesini, anlamınızı, fetih ruhunu son nefesinize kadar iftiharla taşımanızı sizlerden rica ediyorum. Fetih kavramının içini boşaltmak için onu değersizleştirmek, onu manasız göstermek, onu farklı manalarla kötü göstermek için her şeyi yaptılar. Fethi işgal gibi gösterdiler. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz. Bizim olan ve çok derin manalar, onun örselenmesine de asla müsaade etmeyeceğiz” diye konuştu.
Konuşmasını Yunus Emre’nin dizelerini okuyarak sürdüren Başbakan Erdoğan, “Yunus Emre o arı duru Türkçesiyle aslında bizim fetih ruhumuzu son derece öz biçimde ifade ediyor. ‘Benim bunda kararım yok, ben bunda gitmeğe geldim. Bezirganem metaım çok, alana satmağa geldim. Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için. Dost’un evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim’. Evet fetih gönüller yapmak, gönüllere girmektir. Fetih ekmeğini yoksulla paylaşmaktır, fetih komşunun hatırını sormaktır, yetimin başını okşamaktır. Fetih adalettir. Medeniyet fetih ile mümkün olur. Bir kapıyı açmadan, bir gönül şehrine girmeden fetih olmaz. Fetih varsa medeniyet vardır, fatih varsa medeniyet vardır. Kalem kılıcı keser, işte fetih budur” dedi.
‘İstanbul, Anadolu fethedilmiştir, işgal edilmemiştir’ diyen Başbakan Erdoğan, “Kalem kılıcı keser, işte fetih budur. Fetih kalemin kılıçtan üstün olduğu anlamak, kapıları da açabilmektir. İstanbul, Anadolu fethedilmiştir, işgal edilmemiştir. Toprak fetih sayesinde dostlukla, kardeşlikle buluşmuştur. Fatih Sultan Mehmet, Bosna’yı fethettiğinde şunu söylüyordu; ‘Ben ki Sultan Mehmet Hanım, devletimde üst düzeyde bulunanlara malum olsun ki Bosna yeri ve göğü yaratan ulu peygamber hatırı için ve kuşandığım kılıç için bu kişilerin yaşadıkları yerlere ve yaşadıkları yerlere kimse mani olmayacak, herkes yerinde kalacaktır. Vezirlerimden hiç kimse mallarına, canlara, klişelerine engel olmayacak.’ 1463 yılının Mayıs ayında yazıldı bu sözler. İşte fetih budur. Fetih insana saygıdır, hoşgörüdür. Fetih ruhunu anlamayan ne insan sevgisini, ne hoşgörüyü anlar” diye konuştu.

“BAZI DENSİZLER GİTTİLER DUVARLARA ‘ZULÜM 1453’TE BAŞLADI’ DİYE YAZDILAR”
Başbakan Erdoğan, “Bundan bir yıl önce İstanbul’da bazı kendini bilmezler, bazı densizler gittiler duvarlara ‘Zulüm 1453’te başladı’ diye yazdılar. Maalesef işte bu zihniyet barışı savunamaz. Bu zihniyet hakkı, adaleti, dayanışmayı, kardeşliği savunamaz. Bu zihniyet fethi de anlamamış, fetih medeniyetini kavrayamamıştır. Onun için bunlar molotofkokteylleri ile cam çerçeve indirirler, insanları öldürürler, odun için başörtülü kızlarımıza alçakta saldırdılar. Onun için mabetlerimize saygısızlık ettiler. Onun için sokakları savaş alanına çevirmek istediler. Türk bayraklarını yaktılar, bira şişeleriyle T.C yazdılar. Bölücü örgüt liderlerinin posterleriyle Gazi Mustafa Kemal’in posterlerini yan yana açtılar. Bizim gençliğimiz bunları yapmaz. Biz kula kul olmadık, olmayacağız. Biz kullar karşısında eğilmedik, eğilmeyeceğiz. Biz sadece Hakk’ın karşısında eğileceğiz” dedi.
Gençlere seslenerek çatışma içerisinde yer almamalarını isteyen Başbakan Erdoğan, “Sizler çatışan gençlik olmayacaksınız. Örseleyen, kutuplaştıran, ayrıştıran, farklı olana hor bakan bir gençlik olmayacaksınız. Edebi çiğneyen bir gençlik asla olmayacaksınız. Sizler okuyacaksınız. Bu toprakların yazarlarını, şairlerini okuyacaksınız. Dünyayı çok yakından takip edecek, en az 1 yabancı dil bilecek, dünya mütefekkirlerini okuyacaksınız. Sahte peygamberlere, sahte şeyhlere, sahte hocalara itibar etmeyeceksiniz. Örgüt çıkarlarını dininin, peygamber üzerinde gören, örgüt mensuplarını kandırmak için sevgililer sevgilisi peygamberimizi miraç gecesinde kat kat semadan indirip kamyonete bindiren örgütün peşine gitmeyeceksiniz. Çatışmayı, can almayı, kırıp dökmeyi ideal haline getirmiş örgütlerin tuzağına düşmeyeceksiniz” şeklinde konuştu.

“SİYASETTE ÜÇ DÖNEM KURALIYLA MAKAMLARI GENÇLERE DEVREDİYORUZ”
Erdoğan, “Ülke meseleleri, dünya meseleleri her zaman ilgi alanınızda olacak. Gençler, siyasetten kaçmayacak, uzaklaştırmayacak. Teklif getiriyorum; biz göreve geldik seçilme yaşı 30 idi. Bunu 25’e indirdik. Batılı ülkelerde seçme seçilme yaşı 30’da, bizde niye olmasın. Bizde de seçilme yaşının 30 olması için tartışıp, inceleyip adımı atacağız. Seçme-seçilme yaşı 18. Almanya, Hollanda’da böyle. Avrupa’daki birçok ülkede böyle. Bazılarında da 21seçme yaşı. Seçme yaşı 18, seçilmeye niye bu hakkı vermiyorsun? Zor olan seçmek değil, seçilmektir. Kaldı ki 25 yaptığımızda MHP’nin bir tane temsilcisi Meclis’te basın toplantısı yapıyor. İki genci sağına soluna almış ‘Çoluk çocuğa mı bırakacağız parlamentoyu’ diyor. Ben bir kısım kardeşlerimi anlamıyorum. Size güvenmeyen, size inanmayan, çoluk çocuğa mı bırakacağız diyenleri. Sana mı bırakacağız bu parlamentoyu” dedi.
Erdoğan, “Parlamentoya halkından temsil yetkisini alan gelecektir. Şuanda 25 yaptık ta parlamento 25 olanlarla mı doldu. Şuanda parlamentoda 25-30 yaş arası parmak sayısını geçmez. Siyaseti bir çatışma alanı olarak değil, bir hizmet alanı olarak göreceksiniz. Sorunların bir parçası olmak yerine çözümlerin bir parçası olacaksınız. Biz ne yapıyorsak sizler için gençler için yapıyoruz. Siyasette üç dönem kuralıyla makamları gençlere devrediyoruz. Size güvendiğimiz, inandığımız için yeni Türkiye hedefini gençler üzerine kuruyoruz” diye konuştu.
Erdoğan, “Yıllarca okulların kapılarında, üniversitenin kapılarında üniversiteli kardeşlerimin başlarından başörtüleri çekilip alındı mı? Alındı. Biz baba olarak bu acıyı çektik mi? Çektik. Karşımızdaki ana muhalefet bu acıyı çekmedi. Ama öyle ya da böyle hamt olsun o da hal oldu” dedi.

“GEZİ PROVOKASYONLARINDA DİMDİK DURDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUM”
Başbakan Erdoğan, “Cumhuriyet tarihinde bizim dönemimizde aldığımız öğretmen kadar hiçbir dönemde öğretmen alınmadı. Ücret politikaları kapsamında bu dönemde yapıldığı kadar hiçbir dönemde yapılmadı. Demokrasiye, milli iradeye, sandığa çıktığınız için, 28 Şubat’ta dik durduğumuz için, 27 Nisan’da dik durduğunuz için, Gezi provokasyonlarında, 17 ve 25 Aralık darbe girişiminde dimdik durduğunuz için her birinize tek tek teşekkür ediyorum. En çok ta gerçekleştirdiğimiz reformlara katkı verdiğiniz için teşekkür ediyorum” diye konuştu.
(İHA)