BAŞBAKAN Binali Yıldırım, yarın İngiltere'ye gidecek. Başbakanlık kaynaklarından edinilen bilgiye göre, 26 - 27 Kasım'da yapılacak ziyarette Yıldırım, İngiltere Başbakanı Theresa May ile görüşecek.
Abone olBaşbakan Binali Yıldırım'ın Başbakan Theresa May’in davetine icabetle, 26-27 Kasım 2017 tarihlerinde Birleşik Krallık'ı ziyaret edeceği bildirildi.
GÖRÜŞÜLECEK KONULAR
Başbakan May’le yapılacak görüşmede, ikili siyasi konuların yanı sıra ekonomi, güvenlik, savunma gibi öncelikli alanlarda ikili iş birliğinin geliştirilmesi, Suriye ve Irak’taki durum başta olmak üzere bölgesel gelişmeler, Kıbrıs, AB’yle ilişkiler ve terörle ortak mücadele konularının ele alınmasının öngörüldüğü belirtildi.
Başbakan Yıldırım'ın, ziyareti vesilesiyle Türkiye ve Birleşik Krallık’tan önde gelen iş çevreleri ve yatırımcılarla buluşacağı, basın mensuplarıyla da bir araya geleceği aktarıldı. Ayrıca, Yıldırım'ın, Uluslararası Denizcilik Örgütü’yle (IMO) de çeşitli temaslarda bulunacağı kaydedildi.
Öte yandan Binali Yıldırım, İstanbul'da düzenlenen "Türkiye Yeniden: Mezun Buluşması"na katıldı.
"DÜNYAYI YÖNETENLER İŞ BİRLİĞİNE DAHA ÇOK YÖNELMELİDİR"
"Bölgesel ve uluslararası gelişmeler açısından son derece hassas ve çalkantılı bir dönem geçiriyoruz" diyen Başbakan Yıldırım, "Bugün artık dünyanın hiçbir ülkesi diğer ülkelerdeki olaylardan, gelişmelerden kendini ayrı tutamaz. Yaşanan olaylara gözümüzü, kulaklarımızı kapatamayız; çünkü sonuçları eninde sonunda geliyor sizi de buluyor ve etkiliyor. Afrika'daki yoksulluk, Suriye ve Irak'taki iç savaş, Myanmar'daki Bangladeş'teki mülteci sorunu, dünyayı saran terör belası bunun en somut örnekleridir. Artık şunu iyi görmemiz lazım: Orta Afrika bölgesindeki yaşanan dini temelli çatışmalar, Doğu Afrika'da yaşanan kuraklık ve kıtlık, Avrupa'da yükselen radikal, ırkçı akımlar, Ortadoğu'da oynanan kirli oyunlar. Avrupa sahillerine mülteci teknelerinden dökülen cansız bedenler Türkiye'nin bir gerçeği haline geldi. Bugün mülteci konumunda bulunanların sayısı 55 milyonu geçti. Dünyada bu nüfusa sahip ülke sayısı sadece 25. Demek ki dünyanın 26 büyük ülkesi mülteciler ülkesi. İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya, bu dünyada yaşayan milyarlarca insanın hiç birini mutlu etmiyor, geleceği için umut vermiyor. O halde dünyayı yönetenler, Birleşmiş Milletler çatısı altındaki ülkeler çok daha fazla sorumluluk almalı; olayları, sorunları çözmek için rekabeti bir kenara bırakıp iş birliğine daha çok yönelmelidir" diye konuştu.
"GENÇLER KAYIP NESİLLER HALİNE GELMESİN"
Başbakan Binali Yıldırım, "Yanı başımızda yedi yıla varan bir Suriye krizi örneği var. Irak, Yemen ve Libya aynı şekilde ve daha birçok ülke... Ortadoğu'da kalıcı bir istikrardan adeta bahsetmek mümkün olmadığı gibi, Afrika'da da sorunlar tam anlamıyla aşılmış değil.
Ama biz istiyoruz ki gençler savaş, afet, istikrarsızlık ve iç çatışmalara maruz kalarak kayıp nesiller haline gelmesin" şeklinde konuştu.
"YÜKSEK ÖĞRETİMDE HATIRI SAYILIR GELİŞMELER YAŞANDI"
"Biz Türkiye olarak son 15 yılda enerjiden sağlığa, ulaşımdan iletişime, ekonomiden eğitime kadar birçok alanda değişimi, dönüşümü ve gelişimi gerçekleştirdik" diyen Başbakan Yıldırım, "2017 yılı itibariyle tam 163 ülkeden 107 bin öğrenci başvurusu oldu. Keşke imkanlar olsa hepsine burs sağlayabilsek. Ama inşallah gelecek yıllarda daha fazla öğrenciye Türkiye'de öğrenme, yüksek öğretim imkanı sağlayacağımızı düşünüyorum. Çünkü Türkiye'de son yıllarda yüksek öğretimde hatırı sayılır gelişmeler yaşandı. Gerek üniversite sayımızın artması, gerekse üniversitelerimizdeki alt yapının insan kaynak kapasitesinin gelişmiş olması; Türkiye'nin bu alanda gelecek yıllarda daha büyük imkanları yurtdışından gelen öğrencilere, gerekse de kendi öğrencilerimize sağlaması için her türlü imkanı ortaya koyuyor" ifadesini kullandı.
MISIR'DAKİ SALDIRI
Başbakan Yıldırım, "Bugün mülteci konumunda bulunanların sayısı 55 milyonu geçti. Dünyada bu nüfusa sahip ülke sayısı sadece 25. Demek ki, dünyanın 26. büyük ülkesi; mülteciler ülkesi. İşte böyle bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünya, bu dünyada yaşayan milyarlarca insanın hiçbirini mutlu etmiyor, geleceği için umut vermiyor. O halde dünyayı yönetenler, BM çatısı altındaki ülkeler, çok daha fazla sorumluluk almalı, olayları, sorunları, çözmek için rekabeti bir kenara bırakıp iş birliğine daha çok yönelmelidir." dedi.