Ankara'dan Gazeteci Hacer Boyacıoğlu, Barzani'nin lideri olduğu Kuzey Irak'ta yabancı yatırımcıların yarısının Türkiye kökenli girişimciler olduğunu aktarıyor.
Abone olKürdistan Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani'nin Diyarbakır'da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuğu olarak bulunacağı temasların siyasi olduğu kadar ekonomik gündemi de yoğun olacak.
Kuzey Irak; Türk girişimcilerin son yıllardaki en büyük pazarlarından biri.
Öyle ki, Nisan ayı itibariyle Kuzey Irak'taki yabancı menşeili 2 bin 296 firmanın bin 148'ini bir başka deyişle yüzde 47.87'sini Türk firmaları oluşturuyor. 2003 yılında Irak'a 829 milyon dolar olan ihracat, 2012 yılı itibariyle 10.7 milyar dolara çıkarken; bu ihracatın büyük bir bölümü de Kuzey Irak'a yapılıyor.
Kuzey Irak'ta 50 binden fazla Türk vatandaşı, başta inşaat olmak üzere birçok sektörde çalışırken, bölgede ticaret ve inşaatta yüzde 70 oranında Türkler hakim bulunuyor.
Kuzey Irak ile Türkiye arasındaki ilişkilerde, enerjinin payı ise hızla artıyor.
Bu durum, geçtiğimiz günlerde Türk basınına yansıyan haberlerle de teyit edildi.
Basına yansıyan haberlerde, Türkiye'nin Kuzey Irak'ın kaynaklarını dünya pazarlarına ulaştırmasını sağlayacak milyarca dolarlık petrol ve doğalgaz işbirliği anlaşmasıyla ilgili çalışmaların tamamlandığı belirtiliyordu.
Bölge işadamları umutlu
Enerji ve ticaret alanındaki gelişmelerin hızlandığı böylesi bir dönemde gerçekleşecek olan Barzani-Erdoğan görüşmesinden, bölgedeki işadamları umutla bahsediyor.
Diyarbakır Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Alaaddin Korkutata, görüşmeden önemli sonuçlar çıkacağına inandığını söylerken, yeni bir sınır kapısının açılması, Erbil'e Diyarbakır'dan direk uçuş gibi somut sonuçlar alınabileceğini söyledi.
Diyarbakır Organize Sanayi İşadamları Derneği (DOSİAD) Başkanı Aziz Özkılıç da, görüşmeden Kuzey Irak'a yatırım ve turizm için gidenlerden pasaport istenmemesi ve kapılardaki bekleyişin azaltılması gibi beklentilerinin olduğunu vurguladı.
"Olay sadece Kuzey Irak değil"
DEİK Türk-Irak İş Konseyi Başkanı Ercüment Aksoy ise, hafta sonu yapılacak görüşme ve Türkiye-Kuzey Irak ilişkilerinin geleceğiyle ilgili sorulara "Bir kere olaya Kuzey Irak'la ilişkiler diye bakarsanız yanlış olur. Türkiye'nin bakışına göre Habur'dan sonra Basra'ya kadar tek bir Irak vardır" diyerek yanıt vermeye başlıyor.
Türkiye ile Irak arasında çeşitli düzeylerde diplomatik ilişkilerin sürdüğüne dikkat çeken Aksoy, bu çerçevede unutulmaması gereken bir unsur olduğunu da vurguluyor.
Irak Anayasasına göre, ihraç edilen petrol ve doğalgazdan elde edilen gelirin yüzde 83'ünün Bağdat'a yüzde 17'sinin Kuzey Irak'a gitmesi gerektiğine dikkat çeken Aksoy, "Petrol ve doğalgaz ihraç edildiğinde paranın önce Bağdat'a gitmesi, oradan da anayasaya göre paylaşılması gibi bir durum söz konusu olmalı. Bu unutulmadan detaylara bakılmalı" diyor.
Bu çerçevede Türkiye'nin bölgeden doğalgaz ithalatıyla ilgili gelişmeler olduğunu söyleyen Aksoy, "Bu daha başlangıç. Yakın geçmişe baktığımızda 2007-2008'de bir sürü Türk firması Kuzey Irak'ta iş üstlendi. Bütün Irak'a ayda 1 milyar dolarlık ihracat yapıyorsak, bunun büyük kısmı Kuzey Irak'taki depolardan gidiyor, üstelik şirket temsilcileri de Iraklı Kürtler oluyor. Olaya sadece Kuzey Irak diye değil, Irak diye bakmak lazım. Bütün Irak diye düşündüğünüzde bu iş gelişir, sadeece Kuzey Irak diye bakarsanız orada kalır" ifadelerini kullanıyor.
"Kuzey Irak'la ekonomik ilişkiler asimetrik"
Ankara merkezli Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) Analisti Dr. Nihat Ali Özcan ise, Türkiye'nin bölgedeki ilişkilerinin değiştiğine dikkat çekiyor. Sadece Türkiye'nin değil bölgenin de dinamiklerinin değiştiğini belirten Özcan. "Kuzey Irak'ta yeni seçim oldu. Arap Baharı orayı da etkiliyor. Barzani kolay ve ucuz bir zafer elde etmedi."
Barzani'nin etkili olabilmesi ekonomiyi düzeltmesine bağlı. Bu da Barzani'yi petrol ve doğalgaz konusunda bağımsız davranmaya itiyor" diyor. Ekonominin hem Barzani'ye hem de Türkiye'ye gerekli olduğunu söyleyen Özcan. "Ama bu asimetrik bir ilişki. Ekonomik ilişkilerde sıkıntı olduğunda Türkiye devam eder, ama Kuzey Irak için sıkıntı olur" saptamasında bulunuyor.
"Görüşmenin Diyarbakır'da olması ABD'ye de mesajdır"
Kuzey Irak'la ilişkilerin iç ve dış politika anlamında da iç içe geçtiğine dikkat çeken Özcan, "Barzani, Türkiye'nin kendi iç politikasında yer tutan Kürt meselesinin çözümü için, Kürtlerin kalbini ve beynini kazanmak için bir Kürt figür... Aynı zamanda Türkiye'nin içerisi için çok büyük sorun oluşturmayacak bir isim. Bir diğer taraftan Barzani görüşmesinin Diyarbakır'da olmasının diplomatik bir boyutu da var. Türkiye, Barzani'yi devlet merkezinin dışında bölgesel bir biçimde karşılayarak Amerika'ya da mesaj veriyor" ifadelerini kullanıyor.
Şu anki tabloda Kuzey Irak'la Türkiye arasındaki enerji politikalarına itiraz edenlerin ABD ve Irak olduğunu söyleyen Özcan, muhtemelen bazı şirketlerin de 'mutsuzluğunu' belirttiğine dikkat çekiyor.
Özcan, bu tablo içinde önümüzdeki dönemdeki olası gelişmeleri, "Enerji konusundaki adımlar iki taraf arasındaki işbirliğini artırırken, diğer ülkelerle bu konudaki çatışmayı artıracaktır. Kürt meselesi açısından da, Kürtlerin kalbini ve beynini kazanmada psikolojik bir hamle, ama PKK'ya destek verenlerin tutumunu değiştirecek kadar güçlü bir figür de değil. Kısaca buzdağının görünen yüzünde Erdoğan ve Barzani var, ama altta birçok unsur" görüşünü dile getiriyor.